Category Archives: Maneviyat

Evrenin Yapısı, Bölüm 2

Yaratılışın Gelişim Aşamaları

Yaradan, dolumu, haz Işığını (+), onun arzusunu doğuran Kli (kap) (-) ‘ye yaymaktadır.

Işık safha 0’dır (Keter). İlk safha olan Hohma, zaten Işıktan haz almak isteyen alma arzusudur. Bu arzu doğaldır, içgüdüseldir. Genellikle Işığı alan bir kap şeklinde tasvir ederiz.

 

 

 

 

 

 

Işık arzuyu yarattıktan sonra dönüşmeye başladı. Şimdi Işık’a benzer olmak ister ve bu nedenle hazzı reddeder. Işık yavaş yavaş ihsan etme niteliğini aktarır ve şimdi kendi başına ihsan etmek ve Işığa benzer olmak isteyen arzuyu boşaltır. Bu üçüncü safhadır, Bina’dır.

Soru: Eğer almayı istediğim birinci safhadan sonra, ikinci safhada Işığın etkisi altında; aniden ihsan etmek, Işık gibi olmak ister miyim?

Cevap: Işığın etkisi altında değişmeye başlarsınız.

Üçüncü safha çok ilginçtir. İlk safhadan zıttır yani burada yaratılan varlık, yaratıldığı durumun zıttı bir duruma ulaşır. Daha sonra Bina şöyle karar verir: “İhsan etmek istiyorsam, kendimin farkına varmalıyım”. Bu nedenle ihsan etme arzusuyla Zer Anpin denilen yeni bir safha yaratır.

Bu, Hohma safhası kadar büyük olmayan, çok küçük bir alma arzusudur.

Soru: İkinci safha neden yetersizdir? Ne de olsa, ihsan eden Üst güce benzer hale gelmekteyiz.

Cevap: Hayır. Niyetimizde Üst güce benzer hale geliriz, ancak formumuzda değil. Bina’da hiçbir şey ihsan etmeyiz, sadece almayı reddederiz. Fakat Bina, üçüncü safha olan Zer Anpin’de kendini gerçekleştirdiğinde, kendisini Yaradan’a benzer şekilde gerçekleştirmiş olur.

Dolayısıyla Keter, Yaradan’ın ihsan etme niteliğidir. Hohma bu arzunun, ihsan etmenin, gerçekleşmesidir. Bina, Hohma’nın kendisine geçirdiği niteliği alır ve karşılığında almayı reddeder.

Ama şimdilik, verecek hiçbir şeyi yoktur ve vermeyi istemez bile.

Üçüncü safha olan Zer Anpinde, Bina ihsan etme niteliğini gerçekleştirir. Sanki onu doğurmuş, bir sonraki niteliği yaratmış ve onu doldurmuş gibi.

Soru: Yani, bu üçüncü safhada, hem biraz verip biraz da alıyor muyum?

Cevap: Evet. Zer Anpin, Bina gibi, iki parçadan oluşmuş gibi karmaşık, bileşikdir. Hohma da iki bölümden oluşur ve Keter de öyle. Bunun anlamı, alma arzusu her zaman mevcuttur.

Zer Anpin, Bina tarafından tamamen doldurulduğunda, onun için en önemli şeyin almayı reddetmekten ziyade, doldurulması olduğunu hissetmeye başlar. Bu nedenle, doldurulmayı arzulayan niteliğe Malhut (krallık) denir – arzuların krallığı.

Malhut Keter’in tamamen zıddıdır. Bu, nihayet Yaradan’ın tamamen zıddı olan yaratılışın, Yaradan’ın onlar için planladıklarını anlamak istediği anlamına gelir. Bu Yaradan’ın ihsan etmek istediği ve Malhut’un da Keter’in ihsan etmek istediğini, almak istediği anlamına gelir.

The Structure Of The Universe, Part 2

 

Ruhun Yapısını İnşa Etmek

Not: Baal HaSulam, Ari’nin Hayat Ağacı kitabını bulduğunda, çok mutlu oldu ve umut doluydu: “Sonunda buldum!” Oysa hocanız Rabaş’ın anlattığı gibi, ancak 20 yıl sonra ne bulduğunu anlayabileceğini ve onu kavramaya başlayacağını bilmiyordu.

Kişinin bütün bunların 15-20 yıl içinde kendisine nüfuz etmeye başlayacağını duyması kolay değildir.

Yorumum: Hayır, bu sorun değildir. Bu, üst dünyayı edinmenin doğal ve gerekli bir koşuludur çünkü kendinizde onun farkındalığını ve edinimini hissetmek için, öğeler inşa etmek zorundasınız.

Kolay değildir çünkü bu içimizde doğar ve küçük parçalar halinde birikir. Bu bizim duygusal ve entelektüel aparatımızın yani hisseden kalbin ve tanımları ve kavramları uyandıran zihnin çalışma şeklidir. Bu nedenle, bu iki sistemin kombinasyonunu hissederek ve düşünerek anlayamayız. Dünyamız buna sahip değildir.

Müzikte, sanatta, dünyamızdaki hiçbir şeyde, anlayış ve hisler arasında, birinin diğerine nasıl bağlı olduğu arasında net bir bağlantı yoktur.

Aralarındaki bağlantı tam olarak Kabala’da gerçekleşir. Bu yüzden bu kadar zaman alır.

Ama önemli değildir. Kendi içinizdeki hisler ve anlayış arasındaki doğru birleşmeyi, hislerden anlayışı etkileyerek ve anlayıştan hisleri etkileyerek inşa etmeniz önemlidir. Bu, ruhun yapısıdır ve onu kendi içinizde inşa etmeniz gerekir.

Yavaş yavaş sizin içinizde yaratılır, sadece biraz zaman alır. Ne olmuş yani? Hepiniz çoğunlukla gençsiniz. Aramızda yaşlı insanlar olsa bile, sizi temin ederim ki onlar bu yaşamda üst dünya, sonsuzluk ve mükemmelliğe ulaşmak için zamana sahip olacaklar.

Kabala, kimseye sadece ona dokunup orada durması için verilmez. Kişi Kabala’ya geldiyse, eğer onu duyduysa, o zaman bu yaşamda bu fırsatı gerçekleştirebileceği anlamına gelir. Her şey kişinin çabalarına bağlıdır.

To Build A Structure Of The Soul

 

Gelecekten Gelen Işık

Soru: Bundan sonra olumlu bir şeyin geleceği bize imkânsız görünüyorsa, Yaradan’ın olumsuz tezahürlerine karşı tutumumuz ne olmalıdır? Ya da tam tersi?

Cevap: Şu anda çok çalışıyorsam ve çalışma günü sona erene kadar iki saatim kaldıysa ama harika bir akşamın beni beklediğini biliyorsam: eve geleceğim, duş alacağım, şık bir şekilde giyineceğim ve güzel bir kızla çıkacağım. Çok çalışmaktan ıstırap duyduğum zaman, benim için gerçekten ıstırap mıdır? Hayır. O zaten ışıkla, akşam alacağım hazla renklendirilir.

Buna, şimdi gelecekten bana parlayan, Or Makif  (saran ışık) denir. Bu nedenle, bugün acıyı hissedemem. Acı, bugün olmadığı için değil kesin olarak yarın olmadığı için hissedilir.

Soru:  Eğer geleceği göremezsem, o zaman olumlu bir halin ifşa olacağı bir sonraki aşamayı göremez miyim?

Cevap: Bu başka bir konudur. Bir sonraki adımı görmesem de bunun var olduğundan ve benim için hoş ve iyi olduğundan nasıl emin olabilirim? Bu durumda, bu konuda sizi destekleyecek bir grup oluşturmanız gerekir. Dostları kucakla ve devam et.

Light From The Future

 

Dünyanın Çifte İmgesini Birleştirin

Soru: Gerçek sevgi koşuluna ulaşmak için, kişinin evrenin tek yasasını, niteliklerin benzerliğini gözetmesi gerekir. Bu,  doğanın niteliklerine,  beni yaratan kökle benzer olmam gerektiği anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Evet, içinde yaşadığımız doğaya benzemeliyiz. Ama bu doğanın gerçekte ne olduğunu nasıl bilirsiniz? Bu nedenle bize, kendimi ve onları ortak bir bütün olarak düşünerek etkileşimde bulunmam gereken, sözde var olan insanlardan oluşan bir grup verilmiştir. Böylelikle odağa, örneğin odağı ayarlayarak onları teke dönüştürdüğüm, iki şekil veya çizgiden erişirim.

Soru: Kabala, doğanın özgecil olduğunu ve biz insanların, yaratılanın egoist olduğunu söyler bu da egoistik bir düşünceye sahip olduğumuz ve kendimizi doğa ile benzerliğe getirmek zorunda olduğumuz anlamına gelir.

Özgecilliğin genel olarak ne olduğunu anlamamıza rağmen, doğada açıkça görmemekteyiz. Bu aynı şey midir? O da aynı zamanda egoist midir?

Cevap: Kabala, kişiye ıslah metodunu ifşa ettiğinde, kişinin eğitim metodu haline gelir. Size nasıl değişmeniz gerektiğini açıklar ve kendinizdeki değişimlere uygun olarak dünyanın ıslah olduğunu göreceksiniz. Bu şekilde çalışır.

Bir kişi, görüş alanında, dünyanın çifte imgesi olduğunu anlamalı ve onları birleştirmelidir. Kendinizi başkalarıyla bir bütün halinde, bir amaçta birleştirerek, kendinizi ıslah eder ve dünyanın ıslah olduğunu görürsünüz.

Bizi yaratan Yaradan’ın doğası özgecildir ve mutlak ihsan etme niteliğine benzerlik anlamında, O’na benzer olmak zorundayız. Yaradan bilerek bizi, kendisinin karşıtı olarak yarattı ki böylece O’nu zıt koşuldan edinebilelim.

Mutlak olumsuz ve mutlak olumlu nitelikleri kendi içinde birleştirerek kişi, dünyayı hissetmenin bir sonraki seviyesine yükselebilecektir.

Combine The Double Image of the World

 

Atzmuto Nedir?

Soru: Yaradan bizim içimizde mi yoksa dışımızda mı bulunmaktadır? Siz, sadece içimizde var olduğunu söylüyorsunuz. Atzmuto Nedir?

Cevap: “dışarıda”, “içeride”, “yanında” veya “dışarıda bir yerlerde” var olan hiçbir şey yoktur. O sadece vardır ve hepsi budur.

Atzmuto bizim ulaşmadığımız bir şeydir. Bizim üzerimizdeki bir tür etkiyi tutarız ve ona Yaradan deriz çünkü O yaratır.

Kendimi “yaratılan” olarak adlandırırım çünkü O beni yarattı. Beni yaratan Yaradan’dan başka, O’nun daha üstün, içsel özü vardır. Buna Atzmuto denir yani benimle hiçbir ilişkisi olmadan O, Kendi başınadır.

Atzmuto’yu üst gücün içsel kısmı olarak betimlemek mümkündür ve Yaradan olarak adlandırılan O’nun bana karşı olan tutumu, O’nun dışsal kısmıdır. İşte ben bunu algılarım.

What Is Atzmuto?

 

Evrenin Yapısı, Bölüm 1

Yaratılışın Planı – Yaratılanlara Haz Vermek

Soru: Yaratılışın amacı nedir?

Cevap: Yaratılışın amacı son derece önemlidir. Şimdi bulunduğumuz yerdeki yaratılmış olan her şeyden önce gelir.

Yaratılışın amacı, yaratılanlara haz vermektir. Bunu başarmak için, yaratılanlar haz alma arzusuna sahip olmak zorundaydı. Bu nedenle, öncelikle yaratılanlarda bir eksiklik, yaratılanların ne istediğine dair bir hissiyat olmalıydı. Yaratılış meselesinin temel niteliği, bir şeylerden yoksun olduğu hissidir. Buna “haz alma arzusu” denir.

Bu arzu, kademeli olarak gelişmelidir çünkü yaratılanlar, kendisi için neyin arzu edilebilir ve edilemez, hangi aşamalarda, hangi biçimde, vb. olduğunu; ancak arzu yavaş yavaş gelişirse belirleyebilecektir. Başka bir deyişle, yaratılış hemen yaratılamaz. Kişi, hızlıca belirli bir işlevi yerine getirecek bir makine inşa edebilir, ancak yaratılanların bağımsız olması için, Yaradan’ına benzer olması için arzu, gelişimin belirli aşamalarından geçmelidir.

Soru: Bundan, belirli bir gelişim aşaması olmadan, Yaradan’ın bile bir anda yaratılışı yaratamayacağı sonucu mu ortaya çıkar?

Cevap: Cevap hayır. Yaratılış aşamalı bir gelişim sürecinden geçmeseydi, o zaman bu bir yaratılış olmazdı. Programlamasını boşuna ve kendi adına bağımsız katılımı olmadan otomatik olarak gerçekleştiren, cansız, bitkisel ve hayvansal doğa seviyelerine benzer bir robot gibi olurdu.

Bir insanı yaratmak, bir bağımsızlık noktasına olan arzusunu geliştirmek; kendisinde kim olduğu, ne olduğu, kendisini kimin kontrol ettiği, neden ve nasıl özel olarak yaratıldığı gibi konularda bir farkındalık yaratmaktır. Bir taraftan, bu arzunun Yaradan’a zıt niteliklere sahip olması, diğer taraftan da Yaradan’ın niteliklerini elde etme fırsatına sahip olması gerekir. Bu, yaratılışın en nihayetinde mükemmelliğe nasıl ulaşabildiğidir. Bu nedenle her şey, Yaradan’ın yaratılış üzerindeki etkisiyle başlar.

The Structure Of The Universe, Part 1

 

Kabala Çalışmanın Bir Sonu Var mı?

Soru: Kabala çalışmanın bir sonu var mı?

Cevap: Hayır. Çalışmanın sonu sonsuzlukta yatar. Bu dünyayı terk ettikten sonra bile, bedenlerimizin dışında, üst dünyadaki edinimimize devam ederiz. Bu yüzden endişelenmeyin, her şey hala ileride.

Soru: Kişi hangi son koşula ulaşmalıdır?

Cevap: Son koşul, tüm yaratılmış varlıklar ve Yaradan ile tek bir birlikte, ortak bir arzuda tam bağdır.

Is There An End To Studying Kabbalah?

 

Kabala İpuçları – 1/27/19

Soru: Bizi çevreleyen her şey Yaradan’ın ortaya çıkması olduğundan, cansız, bitkisel ve canlı seviyeye olan sevgi, Yaradan için sevgiye doğru bir geçiş midir? Örneğin, birinin hayvanları, çiçekleri vb. sevdiğini varsayalım.

Cevap: Hayır. Hayvansal özü nedeniyle her insanda böyle bir yakınlık/bağ vardır. Bu dünyada keşfettiğimiz şeye bizim hayvansal özümüz denir. Yaradan ile ilgisi yoktur.

Soru: Eğer O’ndan başkası yoksa, çevredeki dünyanın resmini izleyen “ben” kimim?

Cevap: Sözde kendisini, Yaradan’ın dışında hissetme imkanı verilmiş noktasınız.  Bu sizin “ben” iniz.

Soru: Görme engelli insanlar Yaradan’ı nasıl hissederler? Yaradan’ı algılama yeteneğine sahipler mi?

Cevap: Bizler O’nu nasıl hissediyoruz? Aramızda kim O’nu görüyor? Kimse görmüyor. Yaradan, sizi etkileyen bir güç olarak hissedilir.

Soru: Yaradan’a yaklaşmamın derecesine göre, Yaradan’ın ne olduğunu ve beni ve içimdeki dünyayı nasıl yönettiğini gitgide kesin olarak belirleyebilir miyim?

Cevap: Evet. Kabala bilgeliğini çalışırken O’na yaklaşırız ve sonuç olarak O’nu gerçekten ifşa ederiz. Ama O’nu içimizde keşfederiz.

Soru: Anlaşılmaz bir şey olduğunda ve Yaradan’ın bana bunu yaptığını hatırladığımda, bu durum sona mı erer yoksa “anlaşılmaz” algısı mı değişir?

Cevap: Algı değişir. Anlaşılmaz olan anlaşılabilir hale gelir.

Soru: Yaradan’ın hayvan bedenlerimizle ilgili herhangi bir hesabı var mı?

Cevap: Fiziksel bedenlerimizle ilgili herhangi bir hesaba katma yoktur; kilo alabilirsiniz veya bedeninizle yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

Soru: Ben Yaradan’ın fiziksel dünyayı tanıdığı nokta mıyım?

Cevap: Yaradan’ın hiçbir şey bilmesine gerek yoktur. O, bu dünyadır.

Soru:  Yaradan’ın büyüklüğünün hissiyatını n ve O’nun tekliğinin hissiyatının edinimi aynı şeyler midir?

Cevap: Evet. Edinimin birçok açıdan farkı yoktur. Sadece bir tane vardır: Yaradan’ı edinmek.

Soru: Acı neden arzunun gelişimini teşvik eder?

Cevap: Acı bir insanı harekete iter çünkü ondan kurtulmak ister. Acı olmadan (sözde eksiklik), ileriye doğru hiçbir hareket yoktur.

Soru: Neden Yaradan vahşi, ilkel doğada hissedilir ve bir metropolde sadece kibir hissedilir?

Cevap: Çünkü ilkel doğada çılgın kalabalığın etkisinden özgürsünüzdür.

Blitz Of Kabbalah Tips – 1/27/19

 

Yalnızlık Ne İçin Verilir?

Facebook’tan soru: Neden bize yalnızlık veriliyor ve onu nasıl düzeltiriz?

Cevap: Yalnızlık size, her şeyin sizin elinizde olduğunu hissetmeniz için verilir, kimse size baskı yapmaz, durumunuzdan siz sorumlusunuz ve her şeyi yapabilirsiniz.

Yalnızlığınızı doğru bir şekilde kullanmaya başlayın ve bunun ne kadar iyi olduğunu göreceksiniz çünkü realitede bu durum, size Yaradan tarafından verilir böylece O’na dönebilirsiniz.

What Loneliness Is Given For?

 

Anlayış Nedir?

Soru: Aniden anlamaya başladığınızda bu olayı nasıl açıklarsınız?

Cevap: Anlamak, önceki ve şimdiki durum yani sebep ve sonuç arasındaki bağlantının farkındalığıdır. Sebep ve sonuç arasındaki bağlantıya anlayış denir.

Soru: Yaradan’ı anlamak ne demektir?

Cevap: O’nun bizim üzerimizdeki eylemlerinden O’nu anlamaya başlarız.

What Is Understanding?