Category Archives: Maneviyat

Yaradan’ın Önüne Nasıl Geçilir?

Soru: Her gün yeni bir hissiyat içindeyiz ve dünün edinimi, bugünün bilgisi haline geliyor. Bir sonraki koşula,  Yaradan beni zorlamaya başlamadan önce, birlikte çalışabileceğim yeni bir şeye nasıl ulaşabilirim?

Cevap: Sadece dostlarla bağ kurarak. O zaman yeni bir Kli, ortak arzularınızı birleştirmek ve böylece ilerlemek için yeni bir arzu geliştirirsiniz. Sadece bilgi ile ilerleyemezsiniz çünkü materyalin basmakalıp çalışılması, uygulamada hiçbir şey vermez.

Aranızdaki bağın yararı için hareket etmeniz gerekiyor ve o zaman Yaradan sizi, sizin karşılıklı bağınızı etkileyecektir. Böylece, dostlarla bağdan, Yaradan ile bağa geleceksiniz ve O’nu ifşa etmeye başlayacaksınız. Ve eğer bunu yalnız yaparsanız, o zaman hiçbir şey elde edemezsiniz.

Bu binlerce Kabalistik kaynakta yazılmıştır.

Twitter’da Düşüncelerim / 27 Nisan 2020

Koronavirüs karşısında hepimiz eşit derecede savunmasızız. Hepimizin evinde kalması, yeni safhaya aynı şekilde girmesi gerekiyordu. Ama bir kez bu eş duyguya alıştığımızda, şimdi, karantinadan çıkıştan sonra, ne kadar farklı olduğumuzu keşfedeceğiz: zengin ve fakir…

Bireysel olarak her biri kişinin egoizmi karşısında çaresizdir – ona karşı hiçbir şey yapamaz. Fakat başkalarına bakarsak, güçleri fiziksel ve manevi olarak hareket ettiririz. İhtiyacın, ortak bir çözümün ve örneğin onluda olduğu gibi gerçekleştirilmesine ihtiyacımız var …

Bir arkadaşından 1000 dolar alan kişi, ona “mantık altı inanç” la inanır. Bilgi inancına aykırı olmadığından, bilgi inançtan daha önemlidir, inanç bilgiyle çelişmez. Sonuç olarak inanç bilginin altındadır, çünkü inanç bilgiyle çelişirse, kişi buna inanmayacağını farkeder.

Maneviyat ve fizikselliği arzulayan biri arasındaki fark, öncekinin EGO’yu iptal etmesidir – o bu yaşamdan ödül alırken, ikincisi her iki dünyayı da tatmak ister, Zohar’ın dediği gibi: Bu dünyanın GAV’ı ve gelecek dünyanın GAV’ı . Bu, başkalarına davranış şekilleriyle açıktır.

İntegral sistemin benzersizliği şudur ki, bir onlu dünyanın içindeki tüm parçaları içerir.

Gruptaki çalışma tüm insanlığı etkiler mi? Çünkü küçük bir grup (onlu) ile tüm insanlık arasında hiçbir fark yoktur. Üst gücü, gruptaki eylemlerimizle uyandırdığımızda, tüm dünyayı onun aracılığıyla etkileriz.

Grubu (onluyu) üst ışıkla doldurursak, tüm insanlığı kapsayacak şekilde genişler. Her dost içinde bir milyar insanı barındırır. Sonuç olarak, onlu içinde, bütün bir gerçeklik, tüm insanlık, tüm dünyalar vardır.

Koronavirüs insanlığın #egoistik gelişim tarihini kapatır ve egoizmimizde yer alan herhangi bir sistemin olumsuz bir sonuç üreteceğini gösterir. Çünkü bu sistemler bize, düzeltmenin tek yolunun sistemi değil, egoist doğamızı düzeltmek olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.

Bilgi ötesi inanç – bilgimden sapsa bile Yukarı’nın görüşünü kabul ettiğimdedir. “Gözleri var ama görmüyorlar, kulakları var ama duymuyorlar.” Kendimi her seferinde O’nun fikrini kabul ederek, bir sonraki dereceye çekiyormuş gibi Yaratan’a yükseltebilirim.

Bilgi, bu dünyadaki aklım ve burada olanların hissidir, gözlerinin gördüklerine güvenen bir hakim gibi. İnanç bilginin üzerindedir, Bina gibi Malkut’un üzerindedir, Malhut seviyesinden Bina seviyesine yükselmek için bilginin üstü inançla giderim.

Üstün aklı bir grubun ya da öğretmenin görüşüdür. Her seferinde bilgi üstünde inanca yükselmeye çalışırsam, bu manevi derecelere yükseldiğim anlamına gelir. Yaradan’ın muhakemesini kabul etmek için çaba göstermezsem, o zaman manevi dünyaya girmeyeceğim, hatta ona yaklaşmayacağım.

Bilgi üstü inanç, bu dünyada verilen seçim özgürlüğünü çalıştırmanın tek yoludur.

Üstün görüşünü kabul ederek kabul ederek, onun seviyesine yükselirim. Ve “zarfımın” parayla değil, Yaradan’ın büyüklüğüyle nasıl dolduğunu görürüm. Bilgi üstü inanç, maddi dereceden manevi olana, alt manevi dereceden daha yükseğine yükseliş metodudur.

Bizler, entegral bir doğa sisteminde varız. Dolayısıyla, virüsler de dahil tüm sorunlar, bu sistemin dengesizliğinden kaynaklanmaktadır. Sistemi “destekler” ile onarmak mantıksız. Sorunların ortaya çıkış kaynağını düzeltmeliyiz – egoizmimiz. İnsanlık yakında buna ikna olacak!

Önümüzdeki 200 Yıllık Görev

Soru: Yaradan, neden O’nu edinmemize ihtiyaç duyar?

Cevap: Kişiyi,  O’nun formuna eşdeğer kılmak için,  kişiyi ve diğer herkesi, aynı anda değil ancak kademeli olarak O’nun seviyesine yükseltmek için.  Bu hedefe önümüzdeki 200 yıl içinde ulaşmalıyız.

Soru: Bu, Yaradan’a,  “O’nun sureti ve O’nun benzerliği” nde,  benzerlik göstermek zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?

Cevap: O’nun sureti ve O’nun benzerliğinde demek,  Yaradan olarak adlandırılan, doğanın en üst niteliği gibi, aynı ihsan etme ve sevgi formunu, başkalarıyla bağlantıyı ifade eder.

Soru: Fiziksel bedenlerimizin içindeyken,  bu gelişim seviyesine ulaşmak zorunda mıyız?

Cevap: Evet. Elbette bu kolay değildir, bu karmaşık ve yüce bir görevdir ancak bunun için çabalamalıyız.

Manevi Dünyaya Hangisi Daha Yakındır: Kalp Mi Akıl Mı?

Soru: Neden maneviyata olan arzu, kalpteki nokta olarak adlandırılıp akıldaki nokta olarak adlandırılmıyor? Manevi dünyaya kalp daha mı yakındır?

Cevap: Doğanın tümü alma, dolu olma, haz alma arzusudur. Bu, doğanın temelidir. Akıl bu arzuları doğru bir şekilde kullanmak için bize verilmiştir. Bu sebeple, akıl arzulara hizmet etmektedir.

Kalp, en merkezi başlangıç noktamız, en merkezi arzularımızdır. Bu yüzden maneviyat için uyanış arzusu kalpteki nokta olarak adlandırılır.

Neden Bir Kare Değil De Çember?

Soru: Neden özellikle bir karenin merkezi yerine, çemberin merkezi hakkında konuşuyorsunuz? Çember nedir?

Cevap: Çember, herkesin eşit olduğu zamandır.

Eğer bütün dostlar onluda birleşirlerse ve birbirlerine tamamen eşit olmaya çalışırlarsa, o zaman geometrik olarak bu bir çember olarak tasvir edilir.

Sizler çembere katılan birisiniz. Ve sizlerin tamamen eşit ve karşılıklı çabalarınızın tümü, beraber birikir ve ardından Yaradan çemberin merkezinde ifşa olur.

Twitter’da Düşüncelerim / 23 Nisan 2020

Yaratan, fiziksel bir görüntü değil, ihsan etme ve sevgi gücüdür. Aramızda yaşamalı. Buna kurtuluş (egodan), Mısır’dan çıkış denir. Birliğin gücü tüm sınırların üzerinde çalışır.. Dünyayı şeffaf, tek bir bütün olarak hissedeceğiz herkesin birbiriyle birleştiği ve Yaradan’ın içinde olduğu yerde.

Mısır’dan çıkış, egodan aramızdaki sevgiye çıkıştır. Asılsız nefretten çıkmak ve açık bir kalple birbirimize yüzümüzü dönmek istiyoruz. Bu genel sevgi olarak ifşa olur, Mısır’dan İsrail topraklarına çıkış – “Yaratan’a doğru” hedeflenen bir arzuya

Virüs ne kadar tutsak olduğumuzu, egoya batmış olduğumuzu, haz alma isteğinde köle benzeri bağımlılığımızı gösteriyor. Egomuzun tüm taleplerini yerine getirmeyi kabullendik ve bunun farkında değiliz. Egoizm arzularımız ve düşüncelerimize hükmeder, kölelik tam da bunu ifade eder.

Tüm gerçekliği ve içindeki Yaratan’ı hissedeceğiz.

Birlik gücü tüm ülkelerin ve sınırların üzerinde çalışır. Evler ve evrenin bölümleri arasında sınırsız, dünyayı saydam olarak hissedeceğiz. Her şey bir bütün olarak hissedilecek, her biri birbirine bağlı ve herkes onun içinde.

Eğer şimdi biz dünyayı değiştirmezsek, virüs bizi tekrar ziyaret eder mi? … Neyi değiştiriyoruz?

Karantinadan ayrılırken düşünün: sizinle birlikte apaçık dünyaya ne götürmek istersiniz? Karantinadan ayrıldığınızda girdiğiniz dünyayı nasıl hissetmek istersiniz? Belki başkaları da aynı şekilde hissediyordur ve siz dış dünyayı değiştirebiliyorsunuzdur?

Dağıtım, Kalpteki Noktanın Kilidini Açmanın Anahtarıdır

Soru: Kalpteki noktanın, çevremdeki insanlardan birisinde olup olmadığını nasıl saptayabilirim? İşaretleri nelerdir?

Cevap: Onun durumuna göre, yaşam arayışına göre.

Şahsen ben her zaman yanımda çalışmak, açıp okumak için bir kitap alırdım. Bana sorarlardı: “Ne okuyorsun?” diye.  Onlara gösterirdim. İnsanlar onu okumaya başlarlar ve eğer ilgi gösterirlerse onlara kitabı bırakırdım. Sonra bana onu geri vereceklerdi. Böylece, Kabala’yı bu şekilde yaymaya başladım. Bu 80’lerin başındaydı.

Bugün herkese bu bilimi dağıtmak ve anlatmak için muazzam araçlarınız var. Bu yüzden gayret edin. Bu çok yüce bir iştir çünkü muazzam bir ışık sizin aracılığınıza onlara nüfuz edecek ve eylemlerinizin sonucunu kesinlikle net bir şekilde hissedeceksiniz.

Dünyamızın Özü Nedir?

Soru: Bedensel eylemlerimizin manevi dünya üzerinde hiçbir etkisi olmadığını duydum. Ama Kabala ile ilgilenmeye başladığımda, burada sadece fiziksel eylemler görüyorum. O zaman Kabala’yı incelemenin anlamı nedir?

Cevap: Dünyamızın özü, manevi dünyadan kopuk bir insanın kendisini ve tüm dünyayı bağımsız bir durumdan ıslah etmeye başlayabilmesidir; manevi dünyada olmadığında, kişi her seferinde onu nasıl etkileyeceğini seçebilir.

Yani, istediğimiz gibi yaşamak ve manevi dünyanın hissine girmek ve istediğimiz zaman ona uymak için maddi dünyada, maneviyatın dışında var olmaktayız.

Manevi Enerji İle Beslenmek

Soru: Birkaç yıl Kabala bilgeliğini çalıştıktan sonra, daha mutlu olanlar ve çalışmada daha iyisini yapanlar var ama öte yandan, daha mutsuz hale gelenler var ve fizikselliklerinde hiçbir şey onları mutlu etmiyor. Bu, kişinin karakterine mi bağlı yoksa kişinin gelişim düzeyiyle mi ilgilidir ve kişi aşama aşama mı değişir?

Cevap: Kişi birçok farklı koşullardan geçer, bu yüzden bu soruya tek kesin bir cevap veremem. Hepimiz sürekli değişiyoruz. Her şey içinde yaşadığımız topluma bağlıdır. Sürekli yükseliş ve düşüşler geçiriyoruz.  Dahası, kendimizi dikkatli bir şekilde korursak ve yükseliş ve düşüş durumlarına girmemiz gerektiğini bilirsek, bir düşüş durumundayken bize yardım edecek ve bizi ciddi bir şekilde destekleyecek ve herhangi bir düşüş durumundan bizi bir yükseliş durumuna çekecek doğru toplumu kurmalıyız. Bu, her şeyin topluma bağlı olduğu anlamına gelir.

Soru: Durum buysa, kişi gelecekte ne bekleyeceğini bildiği için, düşüş durumunda bile mutlu olabilir mi?

Cevap: Tabii ki. Gelecekte yükselmek için düşüşün size verildiğini anlarsanız, iniş sırasında mutlulukta hiçbir sorun yoktur. Sistem bir kondansatör veya diğer her hangi toplama cihazı gibi çalışır. Belli bir manevi düzende faaliyet gösteriyorsunuz, bir şeyler biriktiriyorsunuz ve sonra her şey yok oluyor ve bu yüzden onun tarafından beslenebilmek için topluma bağlanmalısınız.

Bu dönem bittiğinde tekrar yükselmeye, tekrar edinmeye ve toplamaya vb. başlayacaksınız.

Bu, farklı dönemlere göre çevreye manevi enerji vermeniz ya da çevrenin bunu size vermesi gerektiği anlamına gelir. Ve böylece, bu art arda gelen dönemlerde, bu sinüs eğrisinde ilerleyeceksiniz.

“Günümüzde Kadının Toplumdaki Yeri Nedir?” (Quora)

Kadınların gücü, kadın dayanışmasıyla toplumun refahına ve mutluluğuna katkıda bulunabilecekleri, insan toplumu için yeni, rahat ve hoş bir ev inşa etme çabalarını birleştirebilecekleri şekilde yönlendirilmelidir.

Doğanın yapısına göre, erkekler verme niyetini temsil ederlerken kadınlar alma arzusunu temsil etmektedir.

Bu nedenle eğer kadınlar, tüm bölünmelerinin üzerinde insanlığın birliği için bir arzu gösterirlerse ve bu arzuyla büyük bir güç olarak birleşirlerse, erkekleri birlik yönünde zorlayacaklardır.

Ardından, erkekler birleşmek için kadınlardan böylesine güçlü bir uyarı aldıklarında, bu talepleri yerine getirmek için çalışacaklar, birlik olmak için çaba gösterecekler ve tüm parçaları arasında özgecil bağlarla çalışan birleşik doğa formuyla birleşmeye ve dengeye gelmeye çabalayacaklardır.

Dünya ve insan toplumu daha sonra yeryüzü üzerindeki Cennete,  doğanın en temel yasası olan  “Komşunu kendin gibi sev” e göre çalışan bir topluma dönüşecektir. Bizler o zaman ortak bir evi paylaşıyormuş, sevgi dolu kocaman bir aileyle yaşıyormuş, doğa yasaları ve içinde bulunduğumuz dünya hakkında tamamen yeni ve yükseltilmiş bir farkındalık içindeymiş gibi hissedeceğiz.