Category Archives: Maneviyat

İnsanlığın Genel Kabı

Soru: Tüm insanlık tek bir kap olarak bağlanmak zorunda mı?

Cevap: Tabii ki! Her birimiz kendi içimizde, pek çok parçaya ayrılmış kabın, bir parçasını taşıyoruz. Tüm parçacıkları toplamamız ve mutlak bir yapışma durumuna, gerçek sevgiye ulaşmamızın nedeni budur.

Bunu ilk yapanlar, kalpteki noktası uyanmış olanlardır. Kalpteki nokta sizin içinizde uyandıysa, kalpteki noktası uyanmış olan diğerlerine yakınlaşma sürecine zaten başlayabilirsiniz. Aranızdaki bağda, genel kabı nasıl ifşa etmeye başlayacağınızı göreceksiniz.

Genel kabı ifşa ettiğiniz ölçüde, onun üst ışıktan, bilinçten gelen dolumunu ve sonsuzluk veya ölümsüzlüğün, tamamen yeni bir boyuta girişin hissiyatını ifşa etmeye başlayacaksınız. Bunu yapmak sizin gücünüzdedir. Bunu şimdi, bizim dünyamızda yapabilirsiniz. Sadece durmayın.

Dünyada bununla ilgilenen tüm insanlar, her biri kendine özgü bir şekilde, birbirlerine yardım eder çünkü hepimiz parçalanmış tek bir kabın parçacıklarıyız.

Başarı Kadına Bağlıdır

Kadınlar arasındaki bağın, hükümetler, ülkeler ve tüm dünya üzerinde çok güçlü bir etkisi olabilir. Gerçekten de, Koronavirüs salgınının bu zamanında, her şey eylemlere değil niyetlerimize bağlıdır.

Erkekler savaşa gittiğinde ve kadınlar evde kaldıklarında, erkeklerin savaşta zaferi sağlayan güç olduğunu düşünürüz. Ama aslında bu doğru değildir. Savaşın başarısını belirleyen, onların niyetlerindeki kadınlardır.

Malhut’tan yani bir kadından, onun arzusunun derinliğinden gelen; adamın üzerinde olacak perde ve yansıyan ışığı belirleyen şeydir. Bu nedenle, Koronavirüs salgınını ne kadar çabuk bitirebileceğimiz, aramızda bir bağ kurmamız ve dünyanın ıslahının sonuna gelmemizle ilgili tüm başarılar, kadınların niyetlerine ve bilginin kadınlar tarafından dağıtımına bağlıdır.

Sonuçta bu salgın, “son nesil” olarak adlandırılan, insanlığın gelişiminin son aşamasında olmamızın bir sonucudur. Öyleyse bencil gelişimi ve eski yaşamı sona erdirelim ve daha yüksek dünyada yaşam denilen, daha yüksek bir varoluş seviyesine geçelim.

Büyük Bir Fırsata Sahibiz!

Soru: Bir insanı ortak bir bağ ve sevgi hissine yükseltmenin kavramsal çözümü çok güzel bir fikirdir. Pratik adımların sırası açısından ne yapılması gerekir? Kabala çalışmayanlar ve çalışanlar için ne önerirsiniz? Her hangi bir fark var mı?

Cevap: Bir kişinin Kabala çalışıp çalışmadığı fark etmez.

Bizler aynı sistemin içindeyiz, bu yüzden onun doğru bir şekilde çalıştığından emin olmalıyız. O zaman her şeye sahip olacağız: yiyecek, giyecek ve her türlü hizmet, normalde ihtiyacınız olan her şey. Birbirimizi olması gerektiği gibi, olumlu bir şekilde hissedip ilişki kuracağız.

Ayrıca, diğer dünyaları, doğadaki döngümüzü ve doğanın ebedi ve mükemmel olduğunu görebileceğiz. Bizler büyük bir fırsata sahibiz!

Yaradan Beni Onlu Aracılığıyla Görür

Tek başına bir düşüşten çıkmak imkansızdır; koşul ne kadar gelişmiş olursa, onu anlamak, kabul etmek ve üzerine çıkmak o kadar zor olur. Tek yol, dostlarınızdan yardım istemektir. Sadece onlara boyun eğer ve yalvarırsam onlarla düşüşten çıkabilirim.

Yaradan, bana kalbin yükünü verirken, beni tek başına hesaba katmaz, bana bütün onlunun yükünü verir. Bu nedenle, bir kişi hiçbir şey yapamaz çünkü Yaradan genel olarak onlunun tamamına atıfta bulunur ve onludan sonra her birimize: birine, diğerine, üçüncüye vb.

Bu nedenle, üzerinize ağır bir yük geldiğinde korkmayın; on kişinin tamamından yardım alacaksınız diye o size gelir. Bu yükü herkesle paylaşın ve artık hiç ağır olmadığını göreceksiniz. Sadece bir şey zordur: benim aracılığımla bu yükün tüm onluya verildiğini ve dostlarıma katılmam gerektiğini anlamak.

200 kg’lık bir soba üzerime düşerse, o zaman elbette, onu tutamam. Onludaki her dost 20 kg kaldırırsa, o zaman tutmak zaten oldukça mümkündür.

Yaradan, asla bana yönelik olarak kalbin yükünü yalnız bana göndermez,  her zaman onlunun tamamına gönderir. O, tek başıma beni görmez, sadece onluya, sadece bu yapıya bakar.

Topraktaki Bir Tohum Gibi

Soru: Egoizm sürekli gelişiyorsa, kişinin kalbindeki nokta da egoizmle birlikte mi gelişir?

Cevap: Kesinlikle, kalpteki nokta büyür ve topraktaki bir tohum gibi beslenir. Tohumun besleyici bir ortamı varsa, o zaman büyür, ancak ortamın tohum için içerik sağlayıp sağlamadığı bize bağlıdır. Bizler, tohum ve besleyici ortam arasında doğru bağlantıyı sağlamalıyız.

Çevre biziz, dostlarımız, büyük bir dünya grubu ve nihayetinde tüm insanlıktır. Sistemi az çok oluşturduğumuz derecede tohumumuz büyüyecektir. Tohum, onluya eklediğimiz her bir kişinin küçük parçacıklarından oluşur.

Orijinal Kaynaklara Göre Çalışma

Soru: Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışmasına Giriş’te, sadece orijinal kaynağı okurken ıslah eden ışıkların üzerimize etki ettiğini yazıyor. Bir çalıştay sırasında hiçbir şey okumazsak nasıl ışık çekeriz?

Cevap: Her zaman Rabash, Baal HaSulam veya Ari’nin makalelerine göre orijinal kaynağa göre gidiyoruz.

En yalın pasajları oradan alıyoruz, ki onlar bizi heyecanlandıran, çarpan ve bize çelişkiler kavramını veren pasajlardır ve bu materyaller temelinde, üzerinde durduğumuz konuları daha iyi inceleyebiliyoruz.

Asla orijinal kaynaklardan başka bir şey öğretmiyoruz; Birlikte onların içinde ne yazdığını öğrenir ve kendimiz içinden geçeriz. Bu durumda, birçok içsel eylem gerçekleştirilir.

Ruhu Geliştirmede Yardım

Yorum: Kabalistik şarkılardan birindeki ayet şöyle devam eder: “Ruh zamanla değil bir insanın içinde büyür; kalpteki çalışmaya tekrar tekrar bağlı kalın, böylelikle sonunda o, dünyada sevgi tohumundan ortaya çıkacaktır. ”

Cevap: Evet, bu şekilde büyüyor. Ve hem bu tohumun (kalpteki nokta) hem de çevresine dikkat etmenin dışında yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Dikkat edin, çevre tüm dünyamızdır. Ve sonra Klipot (kabuklar) adı verilen safsızlık dünyaları da vardır. Onlar ruhun gelişiminde muazzam bir yardımdır, ancak olumsuz yardımdır. “Ona karşı yapılana, yardım edeceğim.” diye yazılıdır.

Dünyamızda bile eğer bir sporcu, bir bilim adamı olmak istiyorsam, ne olursa olsun, doğal tembelliğime karşı çabalamak ve çalışmak zorundayım. Tembelliğimin üstesinden gelebilmemin tek yolu budur.

Ama maneviyatta, garip bir şekilde, bu çok daha kolaydır. Maneviyatta tek ihtiyacınız olan, her şeyin birliğimizle çözüleceğini anlamaktır. Yalnızsanız herhangi bir sorunu çözmek imkansızdır çünkü o zaman bir duvara vurursunuz ve tekrar tekrar vurursunuz, kafanıza darbeler alırsınız.

Ancak başkalarıyla bağ kurarsanız, manevi dünyaya geçişi birlikte keşfedersiniz ve tereyağından kıl çeker gibi kolayca girersiniz.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Haziran 2020

Koronavirüs, bize birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu göstermeyi amaçlamaktadır. Kendimi koronavirüsten nasıl kurtaracağımı değil, başkalarını şevkatli ve iyi tutumum ile enfeksiyondan nasıl koruyacağımı düşünmem gerektiğinde, bu bağımlılığa “karşılıklı garanti” denir.

Karşılıklı garanti ana ıslahtır! Başkalarını düşünmeli, onlara dahil olmalı, onları önemsemeli ve arzularını hissetmeli, Yaradan ile yapışmalarına nasıl yardımcı olacağımı anlamalı, Adam HaRishon’un kırık ruhunu ıslah etmeliyim.

Ulusun sağlığı birliğe, karşılıklı garantiye bağlıdır. Her insan komşunun sağlığı için ve herkesin iyiliği için garantördür. Virüsten bu şekilde kurtulacağız – ortak integral kabın birliği ve karşılıklı garanti inşasına yönelik bir eylemi böyle gerçekleştireceğiz!

İyi bir bağ, karşılıklı garanti birliğimizde ortaya çıktığında, içindeki hayatı hissederiz. Mevcut acı verici varoluşta, tüm beden parçalanmıştır, ruhun her parçasını dolduran üst ışığın dolaşımından eksiktir. Bu ıslaha, ebedi ve mükemmel hayata ulaşmak anlamına gelir…

“Son nesil”in yeni safhasından kaçacak hiçbir yer yok. Kaçınılmayan misyonumuzu gerçekleştirmeliyiz: insanlığı, grubumuz aracılığıyla dünyaya akan, reform yapan ışık yoluyla küresel, entegral bir bağlantılar sistemine getirmek..

İnanç, gördüklerim ile görmek zorunda olduğum arasındaki tutarsızlık tarafından belirlenir. Bu dünya mükemmelse ki Yaradan onu yarattı ve O’ndan başkası yok, o zaman onu ideal olarak görmeliyim. Ama şimdi içinde birçok problem görüyorum – bu bilgi seviyesidir.

Yaradan, onluda birleşme çabalarımın bir sonucudur. Ben sürekli bu çözümü arıyorum ama ıskalayarak, onlunun merkezinin etrafında dönmeye devam ediyorum. Çünkü egoizm beni bu amaçtan uzaklaştırıyor. Sadece İsrail-Tora-Yaradan’a eşit çabayla merkeze gidebilirim.

Yaptığım şeyden pişman olursam ve kendimi suçlarsam, başka hiçbir şeyin olmadığı tek bir Üst kuvvete inanmıyor görünüyorum.

Yaradan’ın Işığı – ihsan etme ışığı, inancın gücü, Yaradan’a, dünyaya ve kendime şikayet ettiğimde, egomuzun üzerine çıkmamıza ve ego gözleriyle olmayan her şeyi görmemize izin verir.

Kişi, kim olduğumu ve dünyanın ne olduğunu anlamak için kendini iptal etmeli, kendini uygun şekilde kalibre etmelidir.

Kabala bilgeliğindeki en önemli şey, beni yöneten Yaradan’ı ve bu yönetimi nasıl kabul etmem gerektiğini ifşa etmektir. Yaradan’ın tam kontrolü altında mıyım, olduğumda yoksa yanılıyor muyum?

Yeni Bir Toplumun Eşiğinde

Tamamen yeni bir toplumun, Kabalistlerin bunun hakkında yazdığı bir toplumun eşiğindeyiz.

Günümüzde, doğanın isyan ettiği gerçeğine tanık oluyoruz. O artık kötü insanlarla uğraşmak istemiyor. Doğanın onları kendisiyle dengeye getirmesi gerekir, biz de direniriz. Buna bağlı olarak, doğa bu açıdan bizi olumsuz tepkilerle düzeltmelidir. Bu tam olarak kendi üzerimizde hissettiğimiz şeydir.

Tüm virüsler bizleri bir miktar denge durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Eğer bunu anlarsak, o zaman kendimizi ve yeryüzünde birlikte var olduğumuz sistemi kolayca düzeltiriz. Böylece tamamen farklı bir insanlık elde edeceğiz. Umarım bunu mümkün olan en kısa sürede, belki bir buçuk yıl içinde bile anlayacağız. Daha erken gerçekleşmesi olası değildir.

İnsanlığın nasıl davranması gerektiğini ve Koronavirüse karşı doğru yanıtın ne olduğunu mümkün olan her şekilde açıklamak istiyorsak, o zaman bunu kelimenin tam anlamıyla o dönemde yapabiliriz. Yine de bu, Koronavirüs dünyayı dolaşana ve herkes onun bizim üzerimizde ne kadar güce sahip olduğunu görene kadar olmayacaktır.

İnsanlar, düzeltilmemiş ilişkilerimiz ve doğaya ve insanlara karşı kötü tutumumuzla buna neden olduğumuzu anlayacaklar; bunu nasıl düzeltebileceğimizi merak etmeye başlayacağız. Ancak o zaman Koronavirüs ortadan kaybolacaktır. Bizler, kötülüğün ifşasının, onun ıslahının ve iyiliğin tezahürünün tüm aşamalarından geçmeliyiz.

Gerçekten umuyorum ki çok yakında buna şahit olacağız.

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Haziran 2020

Rabbi Akiva: “Dostunu kendin gibi sev” (Vayikra, 19:18) Tora’nın genel (klal) kuralıdır. “Genel” kuralı oluşturan parçaları belirtir. Başka bir deyişle, Tora’nın tüm 612 emri, “Dostunu sev” emrini oluşturan kuralların toplamıdır. Tora’nın tamamı bunu başarmak için verilir.

Hillel (Kadim bilge. Şabat Eseri 31: 1):”Tüm Tora, ‘Nefret ettiğini, başkalarına yapma.’dan gelir. Gerisi tamamen yorumdur!” Yani, tüm emirler “Dostunu kendin gibi sev” emrinin uygulamasını açıklamak için tasarlanmıştır. Çünkü bunda bir kişi Yaradan ile yapışmaya ulaşır.

Koronavirüs’ün ardından toplumun yeniden şekillendirilmesi başlayacaktır. Gereksiz meslekler kaybolacak. İnsanlar çalışmadan para kazanacak. Hizmet sektörü neredeyse tamamen yok olacak! Ekonomi için nüfusun sadece% 10’u gereklidir!

Virüse karşı ilaç etkileşimlerimize yardımcı olmaz-doğa bizden integral bir bağ talep edecek. Bizi aramızda iyi bağlar kurmaya zorlayacak. Ancak o zaman birbirimizle etkileşime girebilir, iş yapabilir, açgözlülükten ziyade iyi niyetimize dayanarak birbirimizden kâr elde edebiliriz

Doğa merhamet bilmez. Bu bir kanunlar sistemidir, bu yüzden bugün tepki göstermezsek ve doğanın taleplerine cevap vermezsek, bizi ıslahımız üzerinde çalışmaya zorlayacak daha güçlü güçler gelir ta ki toplumumuzdaki bağı, doğanın diğer tüm seviyeleriyle aynı bütünlük seviyesine yükseltene kadar.

Bunun için hazır mısın? Bunu gerçekten istiyor musun?

Rabbi Akiva, 2. Tapınağın büyük bilgesi, “Komşunu kendin gibi sev tüm Tora’nın genel kuralıdır” , özüdür. Tora insan sevgisini edinmek için verildi. Tora’yı almak için kişi onu almayı İSTEMELİ! Tora çalışmak, başkalarını nasıl seveceğini öğrenmek anlamına gelir.

Bu Tora’nın verilişidir.

Komşunu kendin gibi sev emri tüm emirleri kapsar yani bir kişinin; onu ihsan etmeye getirmesi ve erdemli hale gelmesi için ego-arzusunda yapması gereken tüm ıslahları içerir. Bu insan sevgisinin içinde, kişi Yaradan sevgisini kazanır.

Tora’nın verilmesi, İsrail ulusunun Mısır’dan çıkışından sonra gerçekleşti, yani ego niyetinden kaçtıktan ve Nihai Deniz’i geçtikten sonra, egodan ayrılmayı & Sina çölüne girişi belirterek , özgecil & egoistik arzuların arasında nefret (Sina) ifşa olduğu yerde.