Category Archives: Karşılıklı Sorumluluk

Hükümetlerin Güçsüzlüğü ve Toplumun Pasifliği

Soru: Daha önce, İtalya’nın neredeyse tüm güney kısmı turizm sayesinde hayatta kaldı.  İşsizlik varsa, insanlar ailelerini nasıl besleyecekler?

Cevap: Artık birçok mesleğin, pozisyonun, kuruluş ve işletmenin önceki durumuna geri dönemeyeceğini anlıyorum.

Gerçek şu ki, kesinlikle açık bir devlet programı uygulamak gerekiyor.  Bu sadece bir sadaka şeklinde değil, tüm toplumun bu sorunun çözümünde planlı olarak katılımı olmalıdır.

Bu, gerekli olmayan iş gücünü azaltarak çözülür.  En azından şimdilik.  İnsanları eve göndermek ve onlara asgari normal bir  gelir sağlamak daha iyidir.

Nasıl yeni bir toplum yaratılacağını anlamalıyız.  Bunu yapmak için sürekli olarak görüşmeler, konuşmalar yapmalısınız, ancak şimdi çeşitli hükümet yetkililerinin davet edildiği televizyonda yapıldığı ve ihtiyaç duyduklarını öğütledikleri gibi değil.

Uzmanları, bilim adamlarını davet etmek gerekir, ancak başbakan olmayı hayal eden her türlü kamu figürünü değil.  Ve o zaman aydınlanmış olacağız ve gerçekten hangi koşula gelmemiz gerektiğini göreceğiz.  Bizim için daha da parlayacak ve ben bunu görüyorum.

Soru: Sadece devlet sistemlerinin istihdam sorunlarını çözebileceğini söylüyorsunuz. Eğer böyleyse, o zaman Kabalist’in manevi gelişim yerine Koronavirüs temasını ele alma sebebi nedir?

Cevap: Devletlerin bu sorunu çözebileceğini söylemiyorum.  Bu, toplum ve üreticiler için bir sorundur.  Toplum neye ihtiyacı olduğuna ve artık neye ihtiyacı olmadığına karar vermelidir ve devletin her şeyi yönetmek için ondan aldığı işlevleri üstlenmelidir.

Gerçek şu ki, hükümetlerde hüküm süren bu tür rekabet yasaları ile bu sorunları çözemeyebilirler.  Onları suçlamıyorum çünkü insan doğası bizi böyle bir duruma getirdi.

Hiçbir şekilde bunun hükümetlere bırakılması gerektiğine inanmıyorum.  Eğer toplum, gösteriler ve protesto yürüyüşleri düzenleyerek onları protesto ederse belki bir şey yapabilirler, en azından şimdilik. Gerçekten de, birçok firma ve işletme normal faaliyetlerine geri dönemeyebilir.

“Düşüncelerimizle Covid- 19 İle Savaşabiliriz” (Linkedin)

Pencerenin dışında gördüğümüz hayat, birbirimizle olan bağlantımızın bir yansımasıdır. Amerikan şehirlerinde şiddet gösterileri ve dünya çapında yeni bir Koronavirüs dalgası, her şeyden önce sosyal sorunlardır. Sadece birbirimize karşı tutumumuzu değiştirmeyi kabul edersek ikisini de çözebiliriz.

Koronavirüs bize, sadece karşılıklı sorumluluk koşulu altında sağlıklı olabileceğiniz, ayrılmaz bir dünyada yaşadığımızı öğretti.

Koronavirüs, birbirimizin sağlığından sorumlu olduğumuz için hepimizin birbirimize bağımlı olduğunu gösterdi.  Ancak bu karşılıklı sorumluluğun bizi sağlıklı tutmasını istiyorsak, kendi sağlığımızı değil, başkalarının sağlığını düşünmeliyiz. Sadece herkesi sağlıklı tutmak için çaba gösterirsek, çevremizdeki hiç kimse hasta olmayacağından kendi sağlığımızı garanti ederiz.

Şu anda maske takıyoruz çünkü çevremizdeki diğer insanlardan virüse yakalanmak istemiyoruz.  Bu doğal, egoist düşüncedir. Ancak bu tür bir düşünce virüsün yayılmasını durdurmaz, çünkü birçok insan ondan korkmaz; güçlü ve sağlıklı hissediyorlar ve maske olmadan dolaşmayı umursamıyorlar, aslında başkalarına bulaşabilecek asemtomatik taşıyıcılar olabilirler. Kendimizi korumak için değil, virüsü başkalarına geçirmekten kaçınmak için, düşüncelerimizi tersine çevirmeli ve maske takmalıyız.

Bu şekilde korona virüs, başkalarına karşı tutumumuzu değiştirmemize yol açacaktır. Bunu yapana kadar kaybolmayacak.

Korona virüs bize sadece karşılıklı sorumluluk koşulu altında sağlıklı olabileceğiniz ayrılmaz bir dünyada yaşadığımızı öğretti. Eğer bizler karşılıklı sorumluluk geliştirirsek, hükümetin herhangi bir kural ve düzenleme getirmesine ihtiyacımız olmayacaktır; kendi duygularımız bize ne yapmamız ya da yapmamamız gerektiğini gösterecektir. COVID- 19, düşünce yapımızı başkalarına doğru değiştirmeye başladı ve bizler bu süreci tamamlayıp, düşüncelerimizi tamamen kendine hizmet eden bir zihniyetten, sadece başkalarını düşünmeye kaydırıncaya kadar gitmeyecek. İlk başta bu, sadece kendimi sağlıklı tutmak için olacaktır ama yavaş yavaş herkesi kendimizden önce koyma alışkanlığı ikinci doğamız olacak ve sonra virüsü yeneceğiz ve o yok olacaktır.

Doğa Neden Bir Salgın Planladı?

Soru: Doğa dünyadaki düzeni yeniden sağlamak için bir salgın mı planladı?

Cevap: Koronavirüsün diğer tüm virüsler gibi doğanın kendisinden geldiği gerçeği, bizim için nettir.  Ama kendini göstermesine imkan verdiğimiz gerçeği,  zaten bizim sorunumuzdur. Sonuçta, kötü ilişkilerimiz yoluyla, bizler kendimiz doğada tüm dengesizliklere neden oluyoruz ve sonra virüsler ortaya çıkıyor.

Bunun nasıl başladığı önemli değil.  Neden bilmemiz gereksin ki? Birbirimizle daha fazla ıslah olmuş koşullar içindeysek, doğanın hiçbir olumsuz niteliği, bizim üzerimizde kontrol sahibi olmayacaktır.

Twitter’da Düşüncelerim / 8 Temmuz 2020

İsrail neden başta Koronavirüs’ü idare etmeyi başardı ve sonra çakıldı? – Çünkü başarısını, dünyaya nasıl doğru birlik olunacağını göstermek için kullanmadı. Bunun yerine, eski toplumsal ego ilişkilerine bir dönüş gösterdi … Şimdi ilişkilerin doğru formatını arayacak!

Bize karşı nefret uyandırarak, Yaradan acı yoluyla bizi hedefe doğru teşvik eder. Bu çok kötü …

Bölünmüş olduğumuz ölçüde, dünya uluslarının bizden nefret etmesine neden oluyoruz. Sonuçta, bilinçaltında dünyanın amacı ve iyi geleceğinin ifşa olacağı birlik çağrısı yapmamızı ve birliğin bir örneğini vermemizi bekliyorlar.

Koronavirüs darbesini aldıktan sonra, küçük bir köy olduğumuzu hissediyoruz. Virüs bize kalpten kalbe yakınlığa ve kalplerimizi bağlamamıza yardımcı olan fiziksel bir mesafeye ihtiyacımız olduğunu öğretir. Bedenimizi maddi düzlemde birleştirmektense ruhu yükseltmeye yönlendiriyor.

Geçmiş Hakkında Ağlamaya Değer Mi?

Soru: Toplum, Koronavirüs’ten sonra nasıl yaşanacağı ve ne yapılacağı konusunda bölünmüştür. Bazıları virüs öncesi döneme döneceğimize dair endişelerini dile getiriyor. Ve bazıları her şeyin geri dönmesini istiyor, böylece daha önce olduğu gibi yaşayabiliriz. Ne yapmalıyız ve Koronavirüs’ten sonra nasıl yaşamalıyız?

Cevap: Birçoğu böyle düşünmek istese de, bu dönemi geçirdiğimizi sanmıyorum. Koronavirüs henüz yapması gereken şeyi yapmadı: Bizi integral (bütünleşik) bir topluma doğru ilerletmeyi. Bu arzuyu henüz hissetmedik; biz kendimizde de hissetmedik. Bu nedenle, hepimiz bunu unutup, bir önceki duruma dönersek iyi olmaz.

Önceden yakında üçüncü bir dünya savaşı olabileceğini, Dünya’nın havasının, suyunun, okyanuslarının vs. sürekli olarak kirleneceğini düşündük. Sonunda anlaşıldı ki ya Dünya bizi yok edecek ya da biz onu yok edeceğiz. Öyle umutsuz bir varoluşumuz vardı ki, eskiden yaşadığımız şekilde yaşamanın ne kadar iyi olduğunu bilmiyorum.

Herhangi bir plan olmadan, neden ya da ne için olduğu belirsiz bir şekilde, sadece kendimiz için olabildiğince alarak, olabildiğince fazla dünya etrafında uçup, uçuş için milleri toplayarak, hatta zaman zaman nerede olduğumuzu bile unutarak yaşadık.

Aynı zamanda, her birimizin bir dairesi olmasına rağmen, çocuklarımız tamamen evsiz kaldı. Ne tür insanlar olduğumuz belli değil. Nasıl ve ne için var olduğumuzu hiç anlamıyoruz.

Ne için? Sadece zamanı doldurmak ve diğerleri gibi olmak için. Sanki birisi, bir yerlerde bizim için bir tür yaşam tarzı yarattı ve biz bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.  Zavallı, mutsuz, kafası karışmış insanlık, hiçbir şey düşünmeden yaşamaktadır.

Konserlerdeki veya diğer toplu etkinliklerindeki kalabalığı gözlemleyin, Roma İmparatorluğu’nun 21. yüzyılda ve 1. yüzyılda bir araya gelmesi arasında bir fark görmeyeceksiniz.  Aynı güdülenmeler, aynı zevkler: “göstermelik/uyutucu eğlence”

Önceki yaşam tarzının o kadar bulutsuz ve mükemmel olmadığını anlamalıyız ki bunun için çabalamalıyız. Ya şimdi, sadece geçmiş yaşam tarzına dönmekle kalmayıp, bir şekilde onu düzeltmek için bir fırsata sahipsek? Bunu yapmaya çalışalım. Doğal çevremizi kirleten, bizi boğan ve birçok hastalığa neden olan, tüm üretim süreçlerini tekrar açmamaya çalışalım.

Şimdi atmosfere, suya, bitkilere ve hayvanlara neler olduğuna bir göz atın. Her şey nasıl düzeldi ve insan biraz sakinleştiğinde dünya ne kadar rahatladı. Doğayı daha iyi yapalım. Burası bizim evimiz!

Geçmişe dönmek için ağlamamız gerektiğini düşünmüyorum. Çalışmak, yaratmak, çocuk doğurmak ve gelişmek istiyor muyuz? Doğru. Ancak yine de, tüm bunları çevresel ve sosyal koşulların kendimizden gerçekten memnun olmamıza izin verdiği çerçevede, bir tür normal sürece yönlendirmek gerekir.

Koronavirüs Öncesi ve Sonrası

Soru: Çalışmamız ve bağımız sayesinde dünyaya ıslah mı getiriyoruz?

Cevap: Evet, dünyaya olumlu bir unsur getiriyoruz çünkü onun birleşmesinden bahsediyoruz, insanların iyi bağlarla bağlanması gerektiğinden bahsediyoruz.

Elbette bu, dünyaya belirli bir olumlu yön,  bir tür ıslah getirir ancak bu yeterli değildir. Egoistik dünya için, bizlerin nispeten özgecil yanımız,  şüphesiz ki dünyanın gidişatının yönünü düzeltmek için çok küçüktür.

Dürüst olmak gerekirse, umarım şimdi, önceki koşullarımıza ve yönetim biçimlerimize döndüğümüzde, işletmeleri açtığımızda vb., yine de nasıl sınırlanmış olduğumuz ve nasıl farklı davranmamız gerektiği ile karşı karşıya kalacağız.

Soru: Karantinadan çıktıktan sonra, insanlar dünyanın farklı olduğunu anlayacak ve değişimleri sayesinde bunu kabul mü edecekler?

Cevap: Her durumu değerlendireceğimiz, belli bir içsel koşula geleceğimizi düşünüyorum: Koronavirüs öncesi ve sonrası.  Onları karşılaştıracağız ve işleri nasıl farklı bir şekilde yapabileceğimizi düşüneceğiz. İnsanların bizimle bir ilgisi olmasa bile, çağrılarımızı duysalar da, onlar gerçekliği bu şekilde algılayacaklar.

Soru:  İnsanların bu dönüm noktası nerededir? Acıyı biriktirmeleri mi gerekiyor,  böylece bir noktada bir değişme olacak ve bizi desteklemeye hazır olanların patlayan büyümesi başlayacak?

Cevap: Evet, bir yandan, bu acı ve memnuniyetsizlik birikiminden olacak.

Ancak öte yandan, bir öncekinden daha iyi bir koşul görmek için de farklı bir yol izlememiz gerektiğini anlamaya başlayacağız.

Bu nedenle, her türlü darbede göreceli bir eksiklik olabilir, ancak bunun yerine iyi bir geleceğe dair net bir vizyon olacaktır. Şuan eskiye dönerken yine de bunu düzeltmek isteyeceğimizi düşünüyorum.

Islahın Metodu, Bölüm 9

Birbirini önemsemek

Baal HaSulam, “Tanrı Sevgisi ve İnsan Sevgisi”: Şüphesiz 600.000 adamın yaşamda dimdik durmaktan ve geride dostunun doyurulmamış hiçbir ihtiyacı kalmadığını görmekten başka bir amacı yoktu ve onlar bunu tüm ruhları ve güçleriyle severek yerine getirdiler. Bu ulusun ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili endişe duymayan insanlardan oluştuğuna şüphe yoktur. Bu böyledir çünkü onun 600.000 gerçek dostu vardır.

Soru: Kişi bunu yapamadığı için mi bir tür toplumdan bahsediyoruz? Kişinin sadece örnekleri değil, insanlar arasındaki bu tür ilişkileri de görmesi mi gerekir?

Cevap: Elbette. Karşılıklı garanti, herkes birbirini desteklediğinde, kendinden ziyade başkalarını düşündüğünde, karşılıklı olarak birbirlerini güvence altına alırlar, bu karşılıklı garantinin yasasıdır.

Soru: Baal HaSulam daha sonra, karşılıklı garanti yasasını uygulamak için, belirli sayıda insanın gerekli olduğunu yazıyor. Neden böyledir?

Cevap: Çünkü kişi kendine, ihtiyacı olan her şeyi sağlayamaz. Bununla birlikte, eğer içinde yaşadığımız zamana, yaşam tarzımıza vb.ne bağlı olarak, belirli sayıda insan endişe duyuyorsa o zaman endişelenecek bir şeyimiz yoktur. Bizler sadece başkalarını önemsersek, kendimiz için endişelenmemize gerek kalmaz.

Yorum: Ancak Baal HaSulam, tek bir kişi bile egoizmin içine düşse ve sadece kendisi hakkında düşünmeye başlasa, diğer herkesin de birbirlerini önemsemekten vazgeçtiğini yazıyor.

Benim Yorumum: Biz burada, Baal HaSulam’ın mutlak yasalar olarak tanımladığı, mükemmel bir sistemden bahsediyoruz. Genel olarak, böyle olması gerekir.

Bütün Acılar İçin, COVID-19 Bir Ceza Değildir (Linkedin)

Her gün, insanlardan bana sadece altı ay önce hayatın onlara gülümsediğini ve şimdi kaybolduklarını söyleyen e-postalar ve telefonlar alıyorum. Dünyaları yıkıldı ve hiç bir gelecek görmüyorlar. Bu yürek parçalayıcı. Her geçen gün insanlık daha fazla çaresiz, tedirgin ve yolunu kaybetmiş hissediyor. İnsanlar çocuklarını besleyemeyeceklerinden korkuyorlar.

Virüsün, mikrobu başkalarına bulaştırmamayı düşünmemizi zorunlu kıldığı gibi, yiyecek, su, konut ve güç kaynağı söz konusu olduğunda da başkalarını düşünmeye başlamak zorundayız. Ama olan şey yukarıdan bir ceza değildir; bu, birleşmek için, kendimizden ziyade birbirimizi düşünmek için bir çağrıdır. Sadece birlikte çalışırsak geleceğimizi garanti edebiliriz.  Çok uzun zamandır yaptığımız gibi, yalnız davranmak ve sadece kendimiz için endişelenmek, durumu daha da kötüleştirecektir. Ne kadar uzun süre oyalanırsak, kıtlık çemberine o kadar çok insan katılacaktır.

COVID-19, karşılıklı sorumluluğun ideal katalizörüdür: maske takmaz ve mesafemizi korumazsak, sadece virüse yakalanma riski taşımayacağız; başkalarına iletme ihtimalini de daha fazla arttıracağız.

Kendimize ve diğerlerine, şu ya da bu nedenle halen nefret ettiğimiz insanlar da dahil olmak üzere, herkese sıkı bir şekilde bağlı ve bağımlı olduğumuzu öğretmek zorundayız. Hepimiz bunun içinde beraberiz, tüm şehir, tüm ülke, tüm dünya.

Eğer çok fazla kişi hastalanırsa, gıda üretimi ve tedarik zincirleri aksayacak ve açlık insanları şimdiye kadar gördüğümüzden çok daha kötü bir çaresizliğe sürükleyecektir. Her Amerikalının temel ihtiyaçlarını, sadece esas ürünleri aldığını görmek için, her topluluk, şehir, eyalet ve tüm ülke bir araya gelirse,  hepimizin aynı teknede olduğumuzu anladıklarından dolayı, bu, ülkeyi yeni ve iyi bir geleceğe hazırlamak için yeterlidir. Ve o zaman Koronavirüs’ün verdiği tüm acılar için, bunun bir ceza değil karşılıklı sorumlulukta bir ders olduğunu anlayacağız.

Korona Partileri – Bu Dünyayı Umursamamanın Bir Göstergesi (Linkedin)

Onlar, COVID-19 salgınından beri etraftaydılar ama şimdi oldukça tuhaf bir şeye dönüşmüşler gibi görünüyor. İnsanlar, dünyanın her yerinde Korona Partileri, diğer adıyla, ′′ karantina partileri ′′ düzenlediler: ABD, Avustralya, Belçika, Estonya ve birçok ülkede gençler, her zaman yaptıkları gibi, kurallara itaat etmeyerek,  isyan ediyor gibi görünüyorlar.

Ancak son zamanlarda, sanki insanlar virüsle enfekte olmak için bu partilere kasten gidiyor gibi görünüyor. Testi pozitif çıkan veya zaten belirtiler gösteren insanların etrafında takılıyorlar ve virüse yakalanmada para için yarışıyorlar.

Ama burada mesele para değil, meydan okumadır. Üstelik yetkililere karşı meydan okuma bile değil, bu sınırlara karşı meydan okumadır! İnsanlar, özellikle de gençler, sınırları aşmak ve kendilerini özgürleştirmek için gittikçe daha fazlasını istiyorlar. Asileşiyorlar çünkü kurallar onları zincirlenmiş hissettiriyor ve kurtulmak istiyorlar.

Bunu çok önemli ve olumlu bir işaret olarak görüyorum. Bu, insanların doğdukları dünyanın algısından çıkıp, yeni bir algı edinmek istediklerinin, sınırları, emirleri, kısıtlamaları olmayan bir dünya edinmek istediklerinin bir işaretidir. Oysa bilmedikleri şey, aradıkları dünyanın, sadece egonun üzerinde var olduğudur.  Egoları tarafından yönlendirildikleri sürece, tek yoldan kaçmaya çalışmakla aynı tuzağa düşmeye devam edecekler, bunun onlara sadece zarar verdiğini keşfedecekler, sonra başka bir yoldan kaçmaya çalışıp, yeni yolun da onları başarısız kıldığını keşfedecekler.

Onları hissediyorum, onlara sempati duyuyorum ve tek dileğim, realitenin zincirlerini kırmak için yapmaları gereken tek şeyin, kendilerini değil birbirlerini düşünmek olduğunu keşfetmeleri!  Sınırsız bir dünya bulacaklar: bu, diğer insanlarla ilgili düşünmektir ki kendilerini özgürce yetiştirmek ve ifade etmek için verimli bir toprak keşfedeceklerdir. Kişi sadece vererek, çalışmanın kendisinden güç elde edebilir ve kişi sadece vermekle kendini tam ifade edebilir.

Tarihimizin belirsiz bir dönemindeyiz. Y jenerasyonları boş durmayacaklar ve yönlendirilemeyecekler; onlar aktif, zeki ve meraklıdırlar ve biz, dünyanın nereye gittiğine dair cevaplar vermeliyiz. Onlara değişimi nasıl deneyimleyeceklerini öğretmezsek – dünyanın tek bir birlik haline geldiğini, yaptığımız her şeyin herkesi etkilediğini, hayatlarımız, sağlığımız, zenginliğimiz ve mutluluğumuz için birbirimize bağımlı olduğumuzu ve birlikte çalışmadığımız sürece hiçbir şey başaramayacağımızı, eğer tüm bunları onlara göstermezsek, onların merakları, hayal kırıklığına, sonra öfkeye ve sonra şiddete dönüşecektir. Bu gerçekleşmeye başlıyor bile; boşa harcayacak vaktimiz yok. Buradan ya en tepeye yükselebiliriz ya da en dibe düşebiliriz.

Koronavirüsten Korkmayın

Soru: Sıradan bir insan Koronavirüs’ten korkar. Ailesinin veya sevdiklerinin hastalanmasından korkar. Dikkatli bir şekilde tehlikeyi göze alıp, zırhlı iki maskeyle, onları takıp, dükkâna girer ve tek bir seferde haftalarca yetecek alışveriş yapar. İnsanın hayatı böyledir. Özellikle kitle iletişim araçları durumu daha da kötüleştirdiği için.

Herkesin korkuları var. Ben de yaptım. Böyle zamanlarda kişi nasıl yaşar ve davranır? Kişi, bu virüse nasıl adapte olabilir?

Cevap: Sakin olun, oturun, etrafta koşturmayı bırakın.

İnsan koşmak için değil, oturmak için yaratılmıştır. Ve düşünün: Hayat, 20. yüzyılın son yarısında kendimiz için yarattığımız yaşamdan nasıl farklı olabilir? Niçin yaşadığınızı anladığınız zaman, bu biraz farklı bir yaşam türüdür. Sadece koşmak, koşmak, düşüp, ölene kadar koşmak değildir. Koronavirüs’ün nereden geldiğini bilmiyoruz. Bu arada, bu artık önemli değildir. Sadece bunun iyi bir şey olduğunu söyleyelim.

Soru: Sıradan bir insan için tavsiyeniz bu mu?

Cevap: Evet. Virüs bizi durduruyor. Diyor ki: “Durun insanlar! Dünyalılar! Dünyaya neler yaptığınıza bakın! Üzerinde bulunduğunuz her şeyi mahvediyorsunuz. Sizi geliştiren, sizi yaratan, sizi besleyen, yaşadığınız doğayı yok ediyorsunuz.”

Dünyamız, bir dünya savaşına doğru ilerliyordu. Hayatın içinde, kişisel yaşamda bile bunun ortasında, dışarı çıkmanın olmadığını, kesinlikle kötü bir şekilde sona ereceğini, insanın çıkamayacağı sağlıksız bir durumun farkında olduğu koşullar vardır. Bizim içinde bulunduğumuz durum buydu.

Soru: Bu virüsün, insanlığı bir dünya savaşından kurtardığını mı söylüyorsunuz?

Cevap: Kesinlikle! Bu virüs olmasaydı, yakın gelecekte bir savaşla uğraşacağımıza inanıyorum.

Soru: Virüse minnettar olmamızı mı öneriyorsunuz?

Cevap: Tabii ki!

Yorum: Ben sıradan biriyim. Savaştan kaçınmak kesinlikle iyi bir nedendir.

Benim Cevabım: Ona yaklaşıyorduk! Başka seçeneğimiz yoktu! Egoistler olarak, piyasaların veya başka bir şeyin yenilenmesi için bizi sadece savaşın kurtarabileceği koşula doğru ilerlemeye devam ettik. Ve sonra tekrar, her şeyi yok ettikten sonra çalışmaya başlardık. Ve yine, aynı rutine düşüyoruz. Bu bizim yaptığımız şey.

Soru: Genel olarak, bu konuyu anlıyorum. Ama virüsle ne yapacağız?

Cevap: Her şeyden önce virüs küreseldir. Bu oldukça şaşırtıcıdır. Doğanın ya da aynı olan Yaradan’ın elinde tuttuğu ilginç şeylere bakın!

Yorum: Gerçekten. O herkese ulaştı.

Cevabım: Kesinlikle! Ve de usulca.

Yorum: Ve bundan önce, yangınlar, volkanik patlamalar, kasırgalar vardı ve her zaman çok uzak bir yerdeymiş gibi geliyordu. Sadece orada yaşayanlarla ilgiliydi, başka kimseyle değil. Aniden, bir küçük virüs… Herkese ulaştı! Kesinlikle herkese! Bu harika!

Benim Cevabım: Ve herkes bunu kabul ediyor, herkes hemfikir! İlk başta, bazı insanlar “Bu bizi ilgilendirmez! Kimin umurunda?” dediler. Ama bize gelir gelmez herkes mütevazı oldu ve buna hazırlandı.

Bu nedenle, bu virüsün özel misyonunu anlamalıyız. Bununla ilgili söylenecek çok şey yok. Virüs yerine kendimiz hakkında konuşmalıyız. Kendimizi ondan nasıl koruyacağımızı değil, kendimizi bireysel olarak ve birbirimiz arasında nasıl değiştireceğimiz hakkında.

Yorum: Bu yüzden, karantinada ailemle evde oturuyorum…

Cevap: Öyleyse, neden bu kadar seçici davrandığını düşünün. Sizi, karınız ve çocuklarınızla karantinaya soktu. Onlarla 10, 20, 30 yıl, içerde zaman geçirmediniz.

Yorum: Gerçekten. Bir anda, ilk kez; bu doğru.

Benim Cevabım: Ve şimdi isimlerinin ne olduğunu, her birinin ne yaptığını, hangi sınıfta olduklarını ve ne kadar büyüdüklerini vb. öğrenebilirsiniz. Ve şimdi nihayet, bu çocukları, kendinizi ve eşinizi anlayacaksınız.

Yorum: Aslında bu doğrudur. Benim evimde de böyle. Bir süredir evde oturuyorum. Eskiden sadece küçük bir mola verirdim.

Cevabım: Yazık sana!

Soru: Hayır, öyle demeyin. Birdenbire, ben oturuyorum, karım oturuyor ve yaşamla ilgili, genel şeylerle ilgili konuşmaya başlıyoruz. Hatta hayatlarımız ve geleceğimiz hakkında söylediklerinizi bile anladık. Bu tür konuşmalar yapmaya başladık. Ayrıca size, insanda kaçınılmaz olarak var olan korkuyu da sormak istedim. Ne tavsiye edersiniz? Enfeksiyon kapma veya başkalarına bulaştırma korkusuyla nasıl çalışmalıyız?

Cevap: Önceki virüslerden farkı nedir? İnsanlar grip veya diğer hastalıklardan ölmedi mi? Bunun hakkında konuşmuyoruz çünkü her yıl ölen belirli sayıda insana alıştık. Ne olmuş yani?

Bugün dahi, yüzdesi nedir? Tamamen doğal bir durum için paniğe kapıldığımız gerçeğinden bahsediyorum.

Soru: Bu, hepimizi baskılayan daha yüksek bir bilgeliğe mi işaret ediyor?

Cevap: Evet, elbette

Yorum: Bu gerçekten yukarıdan bir şeydir.

Akılcı insanlar seninle aynı şeyi söyler: Grip ve araba kazaları binlerce can alır! Bununla birlikte, onlar da evde kalırlar. Ayrıca yazıyorlar, ama onlar da bundan etkileniyor! Virüs onların içinde! Bu üst yönetim neyle ilgilidir? Ne istemektedir?

Cevabım: Bu, virüsün bana ilettiği bir şey değildir. Bana zihnimden, içsel hislerden nüfus eder! Bu tür bir virüstür. Aklımızda ve kalbimizde çalışır. Bu yüzden ona karşı farklı bir tutumumuz var. Peki, orada ne var? Yarım şişe votka içtim ve onu unuttum. Bu farklıdır. Yüksek rütbeli memurlar, cumhurbaşkanları, sokakları temizleyen insanlara kadar herkes onun gücü tarafından muzdarip durumda. Ve virüs her hangi birini enfekte ettiği veya öldürdüğü için değil.

Soru: Bunun nedeni kitle iletişim araçlarının durumu daha da kötüleştirmesi değil mi?

Cevap: Hayır! Bunu yaptıklarını düşünüyorlar. Bugün nereden geldiğine dair birçok komplo teorisi var ve sanırım internet bununla dolu olmalı.

Yorum: Tüm bu saçmalıklarla dolu! Pek çok teori, hayal bile edemezsiniz. Bunun amaçlı olduğu konusunda ısrar etmenize rağmen.

Cevabım: Bu, bir çocuk gibi insanlığı silkelemek için yapılır. Siz onu tüm saçmalığı kafasından çıkarmak için silkelersiniz, böylece farklı dinler ve farklı bir şekilde davranır.

Yorum: Aynı zamanda herkesi silkelemek! Bu inanılmaz! Bir başkandan, bir hademeye kadar.

Cevabım: Evet. Bu konuda çok heyecanlıyım. “O zamanda orada bulunacak kişiye ne mutlu.” Yani, bizler burada dönüm noktasındayız! Bu, dünyanın, ciddi bir yeniden yapılandırılmasıdır! Bunun finansal veya psikolojik değil, ideolojik bir yeniden yapılandırma olacağını umuyorum. Bu, dünya, hayatlarının amacını düşünmeye başladığında, özellikle manevi bir yeniden yapılanmadır.

Soru: Dünya değişecek mi, yoksa her şeyi unuttuğumuz gibi unutacak mıyız? İkinci dünya savaşı, böyle felaketleri bile!

Cevap: Maddesel seviyede gerçekleşen her şey yüzyıl içinde unutulur. En fazla yüzyıl!

Soru: Yani, bu da unutulacak mı? Virüs de unutulur mu?

Cevap: Eğer buna izin verirsek, unutulacaktır.

Soru: Yani buna izin vermemeli miyiz?

Cevap: Hayır! Bunun artık bir virüs olmadığını anlamalıyız. Bu bize ne kadar korkunç bir dünya yarattığımızı, prensipte nasıl acı çektiğimizi ve kendimizi kölelere dönüştürmek için ne kadar aptal olduğumuzu gösteren üst bir merhamettir.

Sabah arabama koşuyorum, çalıştırıyorum, işe gitmek için trafikte iki saat harcıyorum, günü arabaya benzin almak ve eve gelmek için çalışarak geçiriyorum. Akşam eve geliyorum ve aptal bir TV şovu izliyorum.

Ertesi gün aynı şey kendim ve eşim için de tekrarlanıyor. Peki, çocuklarım nerede? Hiçbir fikrim yok. Çalışabilmemiz için, ödediğimiz bazı aktivitelerdeler ve onlara ödeme yapmak için çalışıyoruz vb. Bu kesinlikle korkunç! Bu olanlar korkunç! Bütün bu borçlar!

Yorum: Böylesine bir kısır döngü, sürekli bir fare yarışı, durmaksızın.

Cevabım: Bilerek böyle bir dünya yarattık kendimiz için. Bunu nasıl değiştirebileceğimizi düşünelim. Virüs bize yardımcı olacak. Gerçekten de, virüs bunu yapmamıza yardımcı olacak!

Soru: Virüs bu konuda bize yardımcı olacak. Ayrıca tüm korkuları geride bırakmamıza yardımcı olacak mı?

Cevap: Başka bir korku olmamalı, biri dışında: verilen anı doğru bir şekilde kullanma. Hepsi bu.

Soru: Doğru sonuçları almak için mi?

Cevap: Evet. Ve doğru sonuç çok basittir: düşünceler. Düşünceler! Ne için yaşadığımızı ve hayatlarımızı nasıl farklı şekilde inşa edebileceğimizi düşünelim.

Bazı küçük virüslerin, bizi çok sakin insanlara dönüştürebileceğini anlamaktayız: evde oturabiliriz, acele etmeyiz, milyarlara ihtiyacımız yok; yavaş yavaş ortadan kaybolacaklar, şükürler olsun, çok fazla kalmayacaklar vb. Hiçbirine ihtiyacımız yok. Sonsuz egoizmimiz içinde, para ve tüm zenginlikleri birbirimizin önünde göstermek için geldik. Hedefimizi değiştirelim.

Ve bu bugün mümkündür. Eğer virüs hepimizi temizleyerek bize biraz daha fazla etki ederse ne yapardık? Bakın: milyarlarca insan, bu virüsten sonra ne yaşayacaklar?

Soru: Bana söyleyebileceğini umuyordum: ne yaşayacaklar? Ekonomi çöküyor, insanlar işsiz.

Cevap: Tabii ki çöküyor! Görüyorsunuz uçaklar çakılıp kalmış, gemiler rıhtıma yanaşmış, ticaret yapacak bir şey yok, yapacak bir şey yok. Ve bunların hiç birine ihtiyacımız yok! Kendimize ihtiyaçları sağlayacağız ve hepsi bu! Her şey huzurlu olacak.

Soru: Peki, sağlıklı yiyeceklere ve iyi ilişkilere böyle mi ulaşıyoruz? Bu, mümkün mü?

Cevap: Tabii ki mümkündür. Neden olmasın? Virüs yok olmadığı sürece. Onsuz, işleri eski durumuna döndürmeye mahkûmuz. Kesinlikle. Bu nedenle, virüs yerine, kafalarımızı temizlemeli ve kendimizi makul bir duruma getirmeliyiz.

Soru: Virüsün gitmeyeceğini söylediğimizde, bu, bunun için kafalarımızı temizlemek anlamına mı geliyor?

Cevap: Bugünün durumunda kalmamız için ve çok, çok daha uzun süre, bizim iyiliğimiz için yaşamak istediğimizi anlamamız için. Kendi iyiliğimiz için demek, sonsuza dek olmak istediğim koşul için demektir. Bu çekici bir neden olabilir.

Yaşamlarımız boyunca yaptığımız tek şey, ölüm meselesinden kaçınmaktı. Virüs bize yeni bir bakış açısı sunuyor: Ölümden kaçmaya çalışmayın, bundan kaçınamazsınız. Bu hayali ölüm eşiğinin üstesinden gelmek için bir şeyler yapalım. Bunu yapabiliriz. Ölümsüz olmak mümkündür. Ve virüs bunu yapmamıza yardımcı olabilir.

Soru: Nasıl ölümsüz hale gelebiliriz?

Cevap: Bizi öldüren egoizmimizin üzerine çıkmalıyız! Egoizm, sadece birbirimize karşı kendimizi diğerlerinden daha güçlü ve daha zeki olarak göstermek istediğimizde harekete geçmiyor. Egoizm, bizi bedenlerimiz aracılığıyla sınırlı bir dünya algısına tutuyor. Dünyayı, içsel yapımız- ruhumuz aracılığıyla algılayalım. O zaman dünyayı oldukça farklı göreceğiz: sonsuz, sınırsız, mükemmel.

Bunun din ile hiçbir ilgisi yoktur. Mükemmel ve sonsuz bir dünyada ne kadar yaşadığımızı kendi içimizde hissedelim. Kabala ilmi bunun hakkında konuşur. Herhangi bir dini veya başka bir şeyi savunmaz. Sadece insan ruhunu geliştirir. Böylece gerçekten mutlu olabiliriz.

Milyarlar şu ya da bu şekilde kaybolacak. İnsanın kaliteli, sağlıklı yiyeceklerden, normal kıyafetlerden ve sağlıklı aileden daha fazlasına ihtiyacı olmayacaktır. Bu aslında oldukça basittir: attığınız şey için, çalışmamak daha iyidir. Çalışmak ve atmak, çalışmak ve atmak. Bütün bunların nedeni,  komşumun yeni bir arabası var, ben hala eski bir arabayı kullanıyorum, vb.dir. Bütün bunlar ortadan kalkmalıdır.

Umarım insanlar internetteki materyallerimizle böyle bir duruma ulaşmanın mümkün olduğunu anlayacaklardır. Doğa, bunu yapmamıza yardımcı olacaktır. Aksi takdirde kendimizi yok edeceğiz. Doğa yardımcı olacak ve virüs bizi terk etmeyecek.