Category Archives: Karşılıklı Sorumluluk

Hepimizin İçinde Olduğu Mücadele

Soru: Koronavirüse karşı mücadelede, küresel bir beyne sahip olduğumuz çok açı, bilgi ve deneyim tüm ülkelerde farklılaşıyor.

Küresel bir kalbe nasıl ulaşabiliriz? Başkalarını nasıl hissederiz? Ve hangi duygulardan bahsediyorsunuz? Günde 16 saat çalışarak hayat kurtaran doktorlar, bunu duygularında dolayı yapmıyor mu? Sonuçta, birçok insanın çalışmama seçeneği var.

Cevap: Doktorların çalışma ya da çalışmama seçenekleri olduğunu düşünmüyorum. Evde kalmaya kendilerinin karar verdiklerini sanmıyorum. Prensip olarak, meslekleri ve koşulları fedakarlığı dışlayamaz.

Ancak gerçek şu ki, birbirimize bağlı olduğumuzu ve her ülkenin kendi başına ayrı ayrı bakamayacağını çünkü virüsün gerçekte sınırları olmadığını anlamanın zamanı geldi.

Nasıl bulaştığını ve nasıl ortaya çıktığını hala bilmiyoruz. Bu nedenle, kesinlikle herkes buna karşı mücadelede yer almaktadır. Şimdiye kadar bu, salgının bize getirdiği en iyi başarıdır.

Koronavirüs Tüketici Davranışını Sonsuza Kadar Nasıl Değiştirecek? (Quora)

Koronavirüs, yakın zamana kadar norm olarak kabul ettiğimiz egoistik rekabetçi yaklaşımın tekerine çomak soktu.

Çünkü insani gelişimde, egoist doğamızın ötesinde, başkalarından kişisel olarak yararlanma eğiliminin ötesinde büyümeye ihtiyaç duyduğumuz bir noktaya geldik.

Başka bir deyişle, şimdiki çağımız, birbirine bağlı ve birbirine bağımlı formuyla dengeye gelmemiz için bizi baskılayan doğa ile karakterize edilir ve bu nedenle artık kötüye kullanımımıza tolerans göstermemektedir.

Bu nedenle, insanların ve doğanın sömürülmesini içeren işletmeler yavaş yavaş ortadan kalkacaktır. İstediğimiz herhangi bir işi açma günleri – ön planda kâr güdüsü ve eğer varsa arka planda sosyal ve ekolojik düşünceler ile – sona erdi.

Dolayısıyla önümüzde büyük bir girişim var. Bu, doğayla dengelenmekten yani doğada var olan her şey arasındaki bütünsel ilişkilerle uyum içinde, birbirimize karşı tutumumuzu ayarlamaktan daha azını gerektirmez.

Doğa, özgecilik ve karşılıklı bağlılık yasalarına göre işlediği için, doğa ile dengeli sağlıklı, güvenli ve mutlu hayatlar yaşamak için ilişkilerimizin niteliğini de – egoistten özgecile, bölücüden iyi bağlara – yükseltmemiz gerekir.

Önümüzde ilginç zamanlar var. Sonunda pandeminin koşullarından kurtulduğumuzda, Koronavirüs hayatlarımıza girmeden önce içinde bulunduğumuz steroid pompalanmış kapitalist çevreye nasıl geri dönüş olmadığını, daha net hissedeceğimizi düşünüyorum.

O aşamada, ayrıca ne ölçüde değiştiğimizi kabul etmeye başladığımızı da görüyorum.

Yakın zamana kadar, insanlar kar marjlarını artırma fikrine saygı duydular, her birinin ilgili banka hesaplarındaki rakamlara diğer insanların refahından daha fazla dikkat ettiler. Bence giderek daha fazla insan böyle bir eğilimi küçümseyecek.

Zor ve kafa karıştırıcı bir döneme gireceğiz. Koronavirüs öncesi dünyayı, bu dünyada artan bir hoşnutsuzlukla birlikte canlandırmaya çalışmak için çok çaba gösterilecek.

İşletmeler ve tüketici alışkanlıkları daha çok temel odaklı olacak ve insanlar daha normal evrensel değerlere sahip olacaklar.

Geleceğe doğru ilerledikçe, iş yapmak isteyen insanların, işletmelerinin insanlara gerçekten onlarsız yapamayacakları bir şey sağlayıp sağlamadıklarını ve nasıl sağlayabileceklerini çok düşünmeleri gerekecek.

Doğanın kendisi, artık fazla boş zamanları savurmamıza izin vermeyecek. Yüksek işsizlik, toplumlara yayılacak ve işsizler gereksiz mal ve hizmetlerle uğraşacak iş bulamayacaklar.

Hükümetler, geniş işsiz nüfuslarıyla ne yapacakları konusunda büyük bir sorunla karşı karşıya kalacaklar.

Bu insanlara, bugünün birbirine bağlı gerçekliğinde uyumlu bir şekilde yaşamayı öğreten, yeni bir eğitim biçimine katılma karşılığında, bu insanlara ihtiyaçlarını karşılayan bir maaş ödenmesini öneren bir model önerdim – bizi yetiştiren eğitim sisteminden yoksun bir eğitim türü.

Nüfusun geri kalanı, başkaları pahasına kâr, zenginlik ve bireysel başarı adına çalışmak için değil, insanlık için gerekli ve hayati işlerle uğraşacak.

İçtenlikle böyle bir düzene er ya da geç ulaşacağımızı umuyorum, çünkü buna bir şekilde ulaşacağız.

Kendimizi,  doğadan ayrı, özgürce düşünebilir ve özgürce hareket edebilirmiş gibi algılarken, doğanın bir parçası olduğumuzu göremiyoruz ve doğa, farkındalığımız olsun ya da olmasın, yasalarına uymamız için bize rehberlik ediyor.

Koronavirüs formunda, doğanın, onun kaynaklarını ve birbirimizi aşırı kullanma konusunda hemfikir olmadığını deneyimlediğimiz, bir gelişme aşamasına ulaştık.Ve bu salgını ilk büyük arınma aşamamız olarak görüyorum.

İnsanlık Nasıl Beslenir?

Açıklama: Papa Francis, “koşulsuz gelir” kavramını, sadece şimdi salgın sırasında değil, daha sonrası için de, ülkelerin tüm insanlara var olabilmeleri için minimum miktarda para verilmesini önerdi çünkü ileride modern teknolojiler milyarlarca insanın (bazı tahminlere göre beş veya altı milyar insanın) işsiz kalmasına yol açacaktır.

Ülkelerin, vatandaşlarını beslemelerini ve böylece yaşamalarını sağlamasını öneriyor.

Cevap: Bu arada, ülke,  bunun yerine hiçbir faydası olmasa da işletmelere onları canlandırmak için para veriyor, onalar kesinlikle gereksizdir. Bugün ülkenin para dağıttığı ortaya çıkıyor, ancak yarın verecek bir şey olmayacak ve insanlar gerçekten açlıktan ölecekler. O zaman ne olacak? Açlık, isyanlar, yağma, akla gelebilecek her şey. Milyarlarca insan dünyayı dolaşacak ve sırayla herkesi soyacak.

Soru: Dünyada neler olup bittiğini analiz ettiğinizde, bunlar akla gelen düşüncelerdir. Bu nedenle, birçok insan korku, panik ve hatta varoluşun anlamsızlığı, yaşamda amaç eksikliği hakkında, sadece kendileri için değil, tüm insanlık için düşünmektedirler. Buna ne diyorsunuz?

Cevap: Ne söylemeliyim? Dünyanın bu kadar dar görüşüne sahip insanlarla konuşmak bile istemiyorum. Doğanın, bizim için şartlar belirlemiş olduğunu anlamıyorlar ve onları karşılamadığımızda doğa bize çok iyi bir ders veriyor. Ve sekiz milyardan iki milyar insan kalacaksa, korkunç bir şey olmayacak.

Genel olarak bu, insan toplumunu geliştirmek için bir koşuldur. Diyelim ki altı milyar yok olacak, bu yüzden onları sadece ölüyormuş gibi görüyoruz. Ölmezler. Sadece atmosferi, dünyayı ve kendilerini bu değersiz, anlamsız yaşamdan iyileştirirler. Ve kalan milyarlarcası veya daha azı normal, doğru bir şekilde var olmaya başlayacaktır.

Soru: Sizce dünyada daha az insan kalmalı mı? Mevcut insan sayısı normal bir şekilde yaşayamıyor mu?

Cevap: Baal HaSulam bile dünyanın yirmi milyar insanı besleyebileceğini yazdı. Bunu yapmak sorun değil. Sorun insanlarla ilgili, onları beslemekle ilgili değil.

Soru: Eğer insanlığın hayata ve amaca yönelik tutumunu değiştirmesi gerektiği ana fikrini kabul etmezlerse, daha az olabilirler, ancak bu böyle olması gerektiği anlamına gelmez mi?

Cevap: Elbette. Her şey insanlığı doğru yola sokmak içindir.

 

 

Virüs Neden Bizi Birbirimizden Uzaklaştırdı?

Soru: Eğer kendimi değiştirmem gerekirse, neden tüm topluma ihtiyacım var? Kendimi daireme kilitleyebilir, meditasyon yapıp tüm dünya için dua edebilirim. Bu yardımcı olur mu?

Cevap: Hayır. Kendinizi yalnızca toplum içindeyken, onun etkisi altındayken, kendinizi ona göre ayarlayarak değiştirebilirsiniz.

Soru: Niteliklerimi değiştirecek bir topluma ihtiyacım varsa, o zaman virüs bizi neden karantinaya alarak bizi birbirimizden ayırdı? Uzaktan diğer insanlarla nasıl bağ kurarım?

Cevap: Evet. Virüs bizi birbirimizden izole etti, böylece ne kadar bağlı olduğumuzu ve bu bağın nasıl bazı olumlu değişiklikler geçirmesi gerektiğini anladık.

 

 

Gerekli Asgari Yaşam Standardını Kim Belirliyor?

Soru: Gelecekte, insanların daha fazla tüketmemesi ve kendilerini diğerlerinden daha fazla sevmemesi için, gerekli minimum seviyeyi belirlemesine yardımcı olacak insanlar olacak mı?

Cevap: Hayır. Bu asla olmayacak! Kişi, en uygun şekilde yaşamak ve başkalarına karışmamak için tüketmesi gereken şeyi kendisi hissedecektir.

Soru: Ama en azından geçiş aşamasında da olmayacak mı?

Cevap: Geçiş aşamasında, hayatınızı düzene sokmanıza yardım edilecektir.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Ağustos 2020

Doğa öyle bir şekilde kurulmuştur ki onun çeşitli güçleri doğru şekilde bir araya gelerek mükemmelliği yaratır!

Yaradan, tek bir görüntüde doğru bir şekilde düzenlediğim, Yaradan’ın ifşasıyla sonuçlanan, tüm niteliklerin birleşimidir! Herkes için bir yer olmasına dikkat etmeliyiz. Kuşları yok edersek mahsuller yok olur.

Bizi tek bir çözüme ulaştırmak için çatışmalar alevlenmeye devam edecek: sevgi tüm günahları örtecek. Her insanın, herkes için yeterli alan sağlamak için biraz yer açması gerekecek. Bu şekilde aramızda ortak bir alan yaratacağız, karşılıklı tavizlerimizden oluşan, Yaradan ve herkes için yeterli alana sahip olacak bir çember!

Tüm uydurma sistemleri terk etmemiz gerekecek: şirketler, bankalar, endüstri, ticaret, eğitim – ve yeni bir sisteme geçiş. Şimdi, bilinçli olarak yeni bir “ihsan etme” durumuna geçecek ve hükümdarlıkları kendi elimize alacak kadar yeterince büyüdük.

Geriye dönüş yok.

Yeni bir çağda yaşıyoruz ve eskisi geri gelmeyecek. Bu nedenle, genç benliğinin hatıraları için ağlayan yaşlı bir adam gibi oturup, eski hayatı özlemenin anlamı yok. O zaman geçti! Önceki durumdan atıldık ve kapı arkamızdan kapatıldı.

İşte gerçek devrim burada yatıyor!

Doğanın, bizi küçük çocuklar gibi yumuşak tokatlarla büyüttüğü çocukluk dönemi sona erdi. Şimdi ne yapmamız gerektiğini anlamanın zamanı geldi. İnsan, ancak kalplerin birleşmesi yoluyla doğayla birleşebilir ve bu bağda yeni bir hayat hissedebilir.

Eski hayata dönme girişimlerinin tümü, başarı ile sonuçlanmayacaktır. Aksine, zamanı geri çevirmek için her girişimde darbelere maruz kalacağız. Bu darbeler bize öğretecek ve yeni bir yönü işaret edecekler: bütünsel birliğe ulaşmak anlamına gelen, doğaya daha yakın olmak.

Gelecekte ne tür insanlar değerli olacak? Topluma fayda sağlayan ve birliği öğretenler.

Kimse onlara geçmişin geri gelmeyeceğini söylemiyor. Daha birçok insan işlerini kaybedecek.

İnsanlar hala Koronavirüs nedeniyle kaybettikleri işleri talep ediyor. Hala her şeyin eski haline döneceğinden eminler. Hükümetin her şeyi ayarlayıp tazmin edebileceğine inanıyorlar.

Geçmişi geri getirme girişimi için enerji ve kaynak israf etmek utanç vericidir.

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Ağustos 2020

Koronavirüsten maruz kalınan darbeler, nihayetinde tüm insanlığı teslim olmaya ve durulmaya ve bunun, istediğimiz şeyi yapmamıza: ne sağda ne de solda, izin vermeyecek üst gücün eseri olduğunu fark etmeye zorlayacaktır.

Sonuçta, biz insanlar onun içindeki tek zararlı unsuruz!

Hayatlarımızı ancak tutumumuzu değiştirerek ve onları iyileştirerek değiştirebileceğimizin farkına varmadan önce ne kadar acı çekmeliyiz? Bunu fark edene kadar doğa bize baskı yapmaya devam edecek! Doğa, şu anki varoluşa alışmamıza izin vermeyecek.

“Toplumu Değiştirmenin Bazı Yolları Nelerdir?” (Quora)

Toplumu değiştirmenin yollarını tartışmadan önce, toplumun hangi değişiklikleri elde etmesi gerektiğini sorgulamalıyız.

Çağımızda, toplumda ihtiyaç duyulan değişim, değerlerin değişmesidir,  sağlıklı, mutlu ve kendine güvenen bireylerle dolu bir toplum istiyorsak, bireysel olarak daha başarılı, zengin, ünlü ve güçlü olmak için egoist arayışlara değer vermek yerine, o zaman karşılıklı sorumluluk, düşünce, işbirliği ve topluma nüfuz eden olumlu bağ değerlerine ihtiyacımız vardır.

Böyle bir değer değişikliğine ulaşmak için, bu değişimi tek başımıza uygulayamayız. Aksine, bu değişimi sağlamak için dış etkiye ihtiyacımız vardır. Bununla birlikte, böyle bir değişikliğe ulaşmaya azmedebiliriz ve bunun gerçekleşmesi için doğanın bizi giderek daha fazla bağlama eğilimini anlamamız gerekiyor.

Algılamamızın ve hissiyatımızın dışında, mutlak sevgiden hareket eden ve gerçekliğin her detayını dikkatli bir şekilde değerlendiren tek bir doğa gücü vardır.

O, cansız maddeden bitki ve hayvan yaşamına ve son olarak biz insanlara kadar, deneyimlediğimiz gerçekliğin birçok katmanını yarattı ve geliştirdi.

Bu nedenle, toplumda bir değişim sağlamak için, tüm yaşamı yaratan ve sürdüren doğanın gücünü çağırmalıyız, böylece o bizim üzerimizde çalışır ve bizi doğa ile dengeye yakınlaştıracak yeni bir değerler kümesine yönlendirir.

Doğanın nasıl çalıştığı, insan doğasının nasıl doğanın sevgi, ihsan etme ve bağın genel niteliğine karşı çıkan egoist ve ben merkezli bir form olduğu ve bizi birleştirmesini, değerlerimizi değiştirmesini ve aynı şekilde, sonuçta paylaştığımız bütünleşik gerçeklik algısını ve hissiyatını sağlaması için, yaratılışın olumsuz kutbundan nasıl pozitif gücü yaşamlarımıza çağırabileceğimiz konusunda daha fazla farkındalık kazanmamız gerekir.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Ağustos 2020

Yaradan’ın en ufak etkisini ifşa ederek kendimizi  4-5 ay içinde yeni bir dünyada bulduk. Bu dünyaya direniyor ve katılmıyoruz, onu kucaklamak istemiyoruz. Fakat yeni bir gerçekliğe giriyoruz. Eski hayat geri dönmeyecek, yeni bir hayat yaşamak zorunda kalacağız ve kısıtlamalar daha da kötüleşecek.

Virüste, Üst gücün işleyişini görüyoruz, bundan başka hiçbir şey yok. Bununla savaşmak için ne yapılabilir, böyle bir virüs için bir tedavi nerede bulabilirim? Ama virüsün tedavisine ihtiyacımız yok! Egoizmimiz için bir tedavi bulmalıyız, o zaman hiçbir virüs hissetmeyiz.

Egoizminden başka kötülük de yoktur. Birbirimizi kötülük yaymaktan korursak, virüs yok olur. Yaradan, bizlerin ihsan etme veya başkalarına zarar vermeme niyetine sahip olmamızı ister. İçimizdeki bu yasanın manevi tezahürünü fark edeceğiz ve Yaradan’ı anlama yolunda ilerleyeceğiz.

Dünyadaki İnsanlar Koronavirüs İle Nasıl Başa Çıkıyor? (Quora)

Genel olarak, giderek daha fazla insanın Koronavirüsün getirdiği yeni koşulları daha fazla kabullendiğini ve alıştığını görüyorum.

Tabii ki, bu kabulün sınırında çok fazla isteksizlik ve gerginlik var.

Başkalarının pahasına kişisel menfaatlere öncelik veren “kötü eğilim” olarak adlandırılan- insan doğası, birkaç büyük darbe aldı ve yine de tüm gücüyle geri dönüyor.

Zenginliği, şöhreti ve gücü yücelten, kendimizi birbirimize karşı yarışa soktuğumuz ve birbirimizle ilgili bireysel imparatorluklarımızın zirvesine ulaşmak için rekabet etmekten başka seçeneğimiz olmayan kültürümüze tutunmaya çalışıyoruz.

Ama doğanın evrimsel ezici gücü, bu kötü eğilimin ölüm sancılarını sürekli olarak dümdüz eder.

Doğa, kendi kendimize hizmet eden dünya görüşlerimizin dışında, birbirimize çok daha fazla bağımlı bir gerçekliğin yeni bir hissini uyandırmak için, insanlığı bir virüsle enfekte etti.

Mecbur edildiğimiz yeni kısıtlayıcı koşullarımıza direnmekten yavaş yavaş onlarla uzlaşmaya doğru büyük bir değişim geçirdik zaten.

Bu salgının bizleri savaş gibi, kendimize vereceğimiz çok daha büyük nefret dolu bir darbeden kurtardığını bilseydik, o zaman mevcut durumumuz için mutlu olurduk.

Virüsün çok sayıda insanı öldürdüğünü ve enfekte ettiğini ve daha fazlasının finansal ve kişisel olarak stresli hale geldiğini anlıyorum. Fakat kapsayıcı küresel eğilimin gerçekleştiğini görebilseydik, o zaman şu anki yönün, önceki yollarımıza devam etmiş olmamız durumunda çekeceğimiz acıdan bizi kurtardığını görürdük.

Yetkili makamların, kendilerini uluslararası ölçekte zorlamak yerine, kendi halklarının sağlığı, refahı ve geleceği ile meşgul olmalarını olumlu görüyorum. Aynı şekilde, yönetimdeki insanlar, sürekli olarak tatmin edici bir memnuniyet sağlayamayan çok fazla lüks malların çeşitliliği ile kafalarını karıştırmak yerine, daha fazla temel odaklı olmakla daha iyi ve başarılı olurlar.