Daily Archives: Temmuz 24, 2021

Işığın Ve Karanlığın Salınımlarında

Yükselişler ve düşüşlerde çalışma bize yukarıdan, bizi bu çalışmaya iten Yaradan’dan verilir. Bazen O, içimizde saklı olan yeni bir alma arzusunu açığa çıkarır ve bizi düşmeye zorlar, sonra yükselmemize ve üst ışıkta, ihsan etme arzusunda egoizmimizi keşfetmemize yardım eder.

Yükselişler ve düşüşler dönüşümlü olarak artan egoist arzuları ve artan ihsan etme arzusunu ortaya çıkarır, böylece kendimizi ve tüm yaratılışı bilmeye başlarız. Yaradan’ın doğasına kıyasla doğamızı inceleriz ve birini diğeriyle birleştirerek O’na doğru ilerleme fırsatı elde ederiz.

Bütün bunlar yükselişlerin ve düşüşlerin bir sonucu olarak gelir. Bu nedenle, çok fazla hazırlığa ihtiyaç vardır. En yüksek yükselişin gerçekleştiği, ardından en düşük düşüşün geldiği ıslahın sonuna kadar binlerce düşüş ve yükselişten geçmek için sabır gereklidir.

Islaha doğru manevi yolda ne kadar ileri gidersek, düşüşler o kadar derin ve yükselişler o kadar yüksek hale gelir. Karanlıktan gelen ışığın avantajı gibi O’nun çalışmasını öğrenerek ilerleriz.

Her zaman sadece böyle zıt bir formda olur: karanlık ne kadar büyükse, o kadar fazla ışık ortaya çıkar. Bizi ıslahın sonuna götüren zaman ekseni, bizi bir sinüzoid (sinüs dalgası) boyunca götürür – her zamankinden daha büyük düşüşlerden, artı ve eksinin her zaman mutlak büyüklükte birbirine karşılık geldiği daha büyük yükselişlere.

Bu nedenle bütün çalışma, Kral Davut hakkında: “Ya Rab… Yüzünü sakladın ve ben korktum.”diye söylendiği gibi, düşüşleri kabullenmek, kendini iptal etmeye çalışmak, eğilmekten ibarettir.  Ve aslında, her seferinde zayıflık, kayıtsızlık ve hayal kırıklığının bizi yeni bir şekilde yenmesi hoş değildir. Yani, maneviyat için arzu eksikliğinin yeni formları ortaya çıkar. Ama sonra bir yükseliş gelir, bize daha fazla güç verir, geçmiş düşüşü açıklığa kavuşturur ve onu haklı çıkarmamıza izin verir.

Bu nedenle, bir şeyi diğerinden öğrenmek gerekir. Bu çalışma, karanlıktan ışığın avantajı olarak ıslahın sonuna kadar bitmez. Karanlık kendini tüm formlarında ne kadar gösterirse, ondan sonra o kadar fazla ışık ve yükselme ortaya çıkar. Ve böylece ışığı, yükselişi, Yaradan’ı, O’na yakınlaşma formlarını, düşüşte olan uzaklık ve karanlık formlarının tam tersiyle öğreniriz.

Rabi Şimon hakkında, kendini pazardaki basit bir tüccar, sıradan bir insan olan Şimon gibi hissettiği söylenir. Ve sonra o, bu düşüşün o kadar önemli olduğunu fark etti ki görünüşe göre ondan sonra özel, alışılmadık derecede yüksek bir yükseliş olacaktı.

Yükselişler ve düşüşler boyunca kendimizi bu şekilde tutmaya çalışmalıyız ki bu iki form birbirini desteklesin, çünkü biri olmadan diğeri imkansızdır.

Kabala Bilgeliğini Yaymanın Zorlu Yolu

Yorum: Baal HaSulam, geniş kamusal faaliyetlerde bulunarak, genel olarak tanınan Kabalist çerçevesinin ötesine geçti. Ünlü kişilerle bir araya geldi ve daha önce hiçbir Kabalistin yazmadığı makaleler yazdı.

Cevabım: Baal HaSulam, Kabala bilgeliğini mümkün olan her şekilde tanıtmaya, dağıtmaya ve yaymaya çalıştı. Diğer birçok Kabalistle, bilim insanı, devlet adamı ve sıradan insanlarla bir araya geldi. Polonyalı işçilerin coşkusunu bir şekilde kullanmak ve onlara dünyamıza neler getirebileceklerini ve Kabala bilgeliğinin yardımıyla hayatlarını nasıl değiştirebileceklerini anlatmak için 1 Mayıs gösterileri sırasında Polonya’ya gitti. Genel olarak konuşursak, Kabala bilgeliğini yaymak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Rabaş çok daha mütevazı ve daha düşük bir seviyedeydi. Zaten büyük bir direniş gücünün olduğu bir zamanda yaşadı ve bu nedenle, açıkça söylemek gerekirse, pek çılgınca davranmadı. Onun yanında büyüdüm ve eylemlerinin ne kadar sınırlı olduğunu gördüm.

O vefat ettiğinde, onun mirasını sürdürdüm ve karşılaşabileceğim herhangi bir muhalefete aldırmadan Kabala bilgeliği fikrini her dilde ve dünyanın her yerinde, internette ve mümkün olan her yerde yaymayı kendime hedef koydum. Bütün dünya beni lanetlese bile, bunu yine de yapacağım. Nitekim, dünyanın direnişine rağmen, ben hâlâ buradayım.

Yorum: Ama öte yandan Rabaş yine de babası gibi büyük bir devrimciydi. Tamamen dindar olmayan kırk öğrenciyi kabul etti.

Cevabım: Evet, yine de nazikçe yaptı, çok sert değildi. Bu, ileriye doğru büyük bir adımdı.

İyi Bir Sonu Olan Program

Soru: Yaradan iyi bir güç mü?

Cevap: Yaratılışa ilişkin olarak, O iyidir. Ve yaratılışa ilişkin değil de, O’nun hakkında bir şey söyleyemeyiz. Bizler O’ndan Atzmuto  (O’nun Kendisi) olarak bahsederiz yani ne olumlu ne de olumsuz hareket eden anlamında.

Yorum: Ve güzel bir peri masalında olduğu gibi, elbette iyi güç her zaman kazanır.

Cevabım: Aslında peri masalı iyidir ve bu bir peri masalı değildir. Bu planlı bir yaratılış programıdır. Onun sonu manevi dünyada görülebilir. Dünyamızın seviyesinden, dünyevi duyularda olan şeylerden, algımızdan daha yüksek bir seviyeye,  “Lişma”ya (“başkalarının iyiliği için”) yükseldiğimizde, geleceği görürüz.

Şimdi, şu anın ve geleceğin hem ileri hem de ters yönde aktığını anlamaya başlıyoruz. Bu nedenle, üst dünyaya yükseldiğimizde onun gelecekteki hallerini açıkça görebiliriz. Kabalistler bunu görür.

Soru: Her şeyi, dünyamızda kendini gösterdiği gibi değil, güçler içinde mi görüyorlar?

Cevap: Elbette. Ama onlar görüyor ve bize anlatıyorlar. Nereden edindiler? Her şeyi nasıl tarif edebildiler? Onu tamamen keşfettikleri gerçeğinden.

“Evden Çalışmalar – Zorunludan Çekiciye” (Linkedin)

Birçok ofis yeniden açılmış ve çoğu yüksek teknoloji şirketi çalışanlarını çağırmış olsa da, birçok insan evden çalışmaya devam etmeyi tercih ediyor ve hatta bunu istiyor. Birçoğu evde kalmanın rahatlığı, yolda daha az zaman geçirme ve tam zamanlı bir işin stresinin bir kısmını hafifletme karşılığında ücretlerini veya diğer sosyal yardımlarının kesilmesine razı. Genel olarak, insanlar başarmak zorunda olma dürtüsünün çoğunu kaybetmiş gibi görünüyor. Bunun yerine, rahat, kolay giden bir yaşam tarzı sürdürmekten ve bu yaşam tarzına öncülük etmekten memnun görünüyorlar.

Batı’nın yaklaşık bir asırdır geliştirmek için uğraştığı ve Büyük Buhran’ın sonlarına doğru başlayan aşırı işkoliklik kültürünün nasıl bu kadar çabuk buharlaşabildiğini görmek ilginç. Eskiden gençleri hırslı ve motive olarak düşünürdük, ancak bu zihniyetin virüs tarafından “temizlendiği” ortaya çıktı.

Bugün insanlar sadece yaşamaktan memnun görünüyorlar. Ve gerçekten, neden olmasın? Tüketiciliğin başlangıcına kadar, insanlar başarılardan bu kadar rahatsız değildi; kendilerini ve ailelerini geçindirmek istediler ve başarırlarsa mutlu oldular. Nesi yanlıştı? Başarılı kariyere sahip insanlar diğerlerinden daha mı mutlu? Mutlu olduklarından hiç emin değilim.

İnsanları mutlu eden şey, kişisel potansiyellerini fark ettiklerinde ve hayatlarının bir anlamı ve bir amacı olduğunu hissettiklerindeki içsel gelişimdir. Fiziksel varlığımızı güvence altına alabilirsek, o zaman mutluluğumuz içsel potansiyelimizi gerçekleştirmeye bağlıdır. Ve özellikle bugün, bu potansiyelin farkına varmak sosyal bağlarımızla ilgilidir.

İnsanlar olumlu sosyal bağlar kurduklarında, birbirlerini desteklediklerinde ve büyümelerine yardımcı olduklarında kendilerini mutlu, memnun ve güvende hissederler. Beceri ve yetenekleriyle topluma katkıda bulunmaktan mutluluk duyarlar ve toplumun geri kalanı da mutlu bir şekilde aynı şeyi yapar. Birlikte, kişisel potansiyellerini en üst düzeye çıkarırlar, toplumu yeni zirvelere çıkarırlar, başkalarının başarılarından yararlanmalarını sağlarlar ve başkalarının da kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerini kolaylaştırırlar.

Ve en önemlisi, bunu, sosyalleşmek için enerjileri kalmadığı bir noktaya kadar tüketen zorlu, rekabetçi bir işin gerilimi olmadan başarırlar. İşlerin ve kariyerlerin insanları yalnızlığa ve mutsuzluğa ittiği dönem sona eriyor. Artık daha az çalışmaya, daha az seyahat etmeye ve daha çok düşünmeye zorlandığımıza göre, yalnızca kendimizle ilgilenmek yerine başkalarını önemsemenin ne büyük bir armağan olduğunu anlamaya hazırız.