Daily Archives: Temmuz 11, 2021

İnsan Sayısı Değil, Ruhların Gücü

Soru: Tora, orada on binlerce insan olduğunu bilmemize rağmen, 70 ruhun Mısır’a indiğini söylemekte. Neden bu belirli sayıdan bahsediyoruz?

Cevap: İlk olarak, İbrahim’in zamanında gerçekten çok fazla insan yoktu.Tora her zaman insan sayısına değil, ruhların gücüne atıfta bulunur.

“70” tam bir sayıdır çünkü ruhumuz 70 parçadan oluşur. Bu 70 parça birbirine bağlanıyorsa ve kişisel ve ortak çabalarını Keter’e, bağın zirvesine hedefliyorsa, o zaman buna “tam çalışma”, “bütün ruh” denir, yani bu nitelikleri birleştirerek Yaradan ile bağ kurmaktır.

Kabala’nın Dört Dili

Kabala’da ışığın üzerimizdeki etkisini ve bizim buna tepkimizi tanımlamak için kullanılabilecek dört dil vardır.

Talmud’un dili adli, hukuki bir dildir.

TANAH’ın dili (Tora, Peygamberler, Kutsal Yazılar) bir anlatıdır, edebi dildir, romanın dilidir.

Hagadot’un (efsaneler) dili çok geniş, ilginç bir dildir, ancak aynı zamanda çok anlaşılmazdır.

Kabala’nın dili, güçlerin birbiriyle bağlantılı olduğu ve birbirini etkilediği Sefirot ve Partzufim’in açık, tamamen matematiksel bir dilidir. Buna grafikler, çizimler vb. eşlik eder.

Buna uygun olarak, her biri bir veya öbür dile yakın dört tür ruh vardır. Doğal olarak, tüm ruhlar onları manevi köklerine göre anlar. Ama sonunda, geliştikçe tüm dillerin birbirine dahil olduğunu görürler. Ve ruhlar ortak gelişimlerine ulaştığında, o zaman tüm diller tek bir dilde birleşir.

Her insan kendi tarzında gelişir. Örneğin, özellikle yolculuğumun başlangıcında, çizimler, derecelendirmeler ve tanımlarla açık bir fiziksel ve matematiksel dil olan Kabala diline en yakındım. Bilimsel dil benim için en güvenilir olanıydı.

Ve sonra duyguların dili gelir, TANAH’taki gibi bir anlatı dili: Tora, Peygamberler ve Kutsal Yazılar. İzlenimlerinizi üzerine bindirdiğiniz edebi bir dildir.

Ardından, insanı iki dizgin gibi yöneten bir merhamet ve yargı ölçüsü olduğu gerçeğinden konuşurken, adli-hukuki dil ona katılır.

Ve daha sonra, ipuçlarıyla birlikte en zor, kafa karıştırıcı ve alegorik olan efsanelerin dili gelir. Ama öte yandan, bu efsanelerde her kelime bir tür muazzam izlenimi ifade eder. Ve buna dahil olduğunuzda yani yazarın manevi seviyesine ulaştığınızda, sade bir şekilde peri masalına dahil olursunuz.

Bu gerçekliktir ama çok geniş, zengin ve etkileyicidir, tam bir peri masalıdır!

On Sefirot Yaradan’ın Nitelikleridir

Baal HaSulam, “İşleyen Akıl”: Onun nitelikleri kutsal Sefirot’tur…

Bunlar, üzerinde çalıştığımız ve içinde var olduğumuz aynı on Sefirot’tur. Geliştiğim ölçüde, bu nitelikleri edinirim ve böylece Yaradan’a karşı tutumumu Malhut’tan Keter’e doğru ve Yaradan’ın bana karşı olan tutumunu Keter’den Malhut’a doğru yönetmeye başlarım.

İşte bu, O’nun dünyasına rehberlik eden ve Kendi ihsanını ve iyiliğini onlara veren işleyen akıldır.

On Sefirot vardır: Keter, Hohma, Bina, Hesed, Gevura, Tiferet, Netzach, Hod, Yesod ve Malhut. Keter Yaradan ve Malhut benim, ve Keter ile Malhut arasındaki diğer her şey benim niteliklerimdir.

Buna neden “Yaradan ile Dvekut” dendiğini anlamalıyız, çünkü sadece bir öğrenme gibi görünüyor.

Bu sadece materyali çalışmakla ilgili değildir, çünkü onun üzerinde çalışarak Keter’den bize, Malhut’a inen, bizi yöneten ve niteliklerimizi değiştiren üst Işığı çağırıyoruz. Bu durumda kendimizi Malhut’tan Keter’e geri götürebiliriz ve o zaman içimizde doğru iki taraflı bağ ortaya çıkar.

Egoist Gelişimin Sınırlılığının Farkına Varmak

Kabala, hissettiğimiz tüm krizlerin, tamamen egoist gelişimimizin kısırlığını ve sınırlılığını anlamamız için gerekli olduğunu söylüyor. Bizler, iletişimimizde ikinci bir olumlu güçten yoksunuz. Bu güçlerden sadece biri üzerinde yaşayamazsınız. Dünyamız sadece olumlu etkilerden yoksundur. Her şey sadece her bireyin yarar ve haz elde etmesi için hareket eder.

Bütün bunlar, yaklaşımımızın yeniden değerlendirilmesine yol açmalıdır. Dağılan aileler, dağılan devletler, tüm insanlık dahil olmak üzere dünyamızın yönetimine olumlu güçleri getirmek konusunda çok ciddi olmalıyız ve tıpkı tüm doğa gibi iki güç arasında var olmalıyız.

Tüm doğanın varlığı iki kuvvete dayanır: artı ve eksi.

Bizim ilişkilerimizde, herkes battaniyeyi kendi üzerine çekmektedir. Bir yandan bu insanlığın sorunudur.

Öte yandan, bu bizim gelişimimizdir, böylece bilinçli olarak doğamızı pozitif bir güçle destekleme ihtiyacına ve her iki gücün doğru etkileşimine geliriz.

Tüm Dünya Yaradan’ın İfşasıdır

Soru: “Bodrumunuzdaki” ışık ne sıklıkla yanıyor? Böyle anlarda sahip olduğunuz içsel duygu nedir?

Cevap: Bodrumda oturmuyorum. Benim için tüm dünya, hem iyi hem de kötü koşullarda Yaradan’ın ifşasıdır. Ben O’nun bütün ifşalarından yararlanırım çünkü O birdir ve O’ndan başkası yoktur.

Bu, yaşamaya değer bir koşuldur. Ebediyet ve bütünlük duygusudur ve kişi mükemmel olmasa da ona ifşa edilir.

Soru: Sizi çevreleyen her şey gerçekten Yaradan’ın iyiliğinin ifşası mı?

Cevap: Elbette. Zengin adamın oğlunun hikâyesi gibi. Oğluna babası ona zalimce davranıyor gibi görünse de aslında her şey, insan doğasını anlayarak ve oğlunu ebedi bir dünyada ebedi ve mükemmel bir saltanat için hazırlama ihtiyacıyla çok dikkatli bir şekilde planlanmıştır.