“Birçok İsyan, Tek Suçlu” (Linkedin)

 

ABD Başkanı Joe Biden, seçim kampanyası sırasında söz Koronavirüse geldiğinde, “Herhangi bir yerdeki enfeksiyon, her yerde enfeksiyondur” dedi. Bu sadece Koronavirüs için geçerli değil. Yakın zamana kadar Amerika’da yaşanan isyanlara bakın; Rusya’ya geçmiş görünüyorlar. Fransa’da başlayan diğer isyanlar da Hollanda’ya kaydı. Myanmar’da bir darbe oldu; Avrupa’daki diğer ülkelerde ve başka yerlerde hükümetler sallanıyor; ve küresel istikrarsızlık dünyayı ele geçirmiş gibi görünüyor.

Bunda bir rastlantı yok. Küreselleşmenin öncelikle ülkeler arasında ekonomik ve ticari bağlar demek olduğunu düşündük ama yanılıyorduk. Tüm dünya aynı düşüncelerden, aynı eğilimlerden ve aynı zihniyetlerden etkilenir. Herhangi bir yerde sorun olduğunda, her yerde sorun vardır! Yeni normal budur.

Bizler kendimizi hala ayrı bireyler, ayrı toplumlar ve ayrı ülkeler olarak düşünüyoruz, ancak biz bunların hiçbiri değiliz. Hepimiz bağlıyız. Avustralya’da bir kişinin ne düşündüğü, Alaska’da yaşasalar bile dünyadaki tüm diğer insanları etkiliyor. İnternetin fikirleri yaymanın ve insanları isyana kışkırtmanın bir yolu olduğunu düşünüyoruz, ancak bundan çok daha derin: En temel arzularımız ortak bir kaynaktan, bizim egomuzdan çıkar ve şimdi bu arzular birbirleriyle olan bağlarını göstermeye başlıyor. Bundan sonra, hiçbir münferit sıkıntılar, münferit zaferler olmayacak; biz istesek de istemesek de her şey tüm insanlık tarafından paylaşılmış olacak. Kelimenin tam anlamıyla hep birlikte yükseleceğimiz ya da hep birlikte düşeceğimiz, önümüzdeki aylarda ve yıllarda giderek daha net hale gelecektir. Tüm isyanların ve tüm sorunların tek bir suçlusu var – bizim egomuz. Bu bağlı, ortak kök ortaya çıktı ve artık onu daha fazla gizleyemeyeceğiz veya görmezden gelemeyeceğiz. Bu nedenle, bugün, kişinin kendi çıkarını düşünmesi sadece katlanabileceğimiz bir lüks değil, gerçeklikten kopmak ve düpedüz aptallıktır.

Bu arzuların birleşmesi çok ciddi ve derin bir sebepten dolayı gerçekleşiyor. Aynı arzuya sahip olmak, dünyanın her yerindeki insanların davranış ve ifadelerinde gördüğümüz gibi, aynı düşüncelere sahip olmak demektir. Başka bir deyişle, bu insanları bir araya getirir. Onlar bu yakınlığı benimserlerse mutlu olurlar ve toplum zenginleşir. Reddederlerse acı çekerler, çünkü bu bağ herhangi bir şekilde ortaya çıkar ve bizi istenmeyen bir gerçekliğe getirir.

Dünya bize ihtiyacımız olandan çok daha fazlasını sağlar. Kendimizi tek, küresel bir aile olarak düşünürsek, sadece temel düzeyde değil, barınmadan sağlık hizmetlerine ve eğitime kadar, eğlence ve dinlence için bile, hayatımızın her alanında herhangi bir eksikliğin olmadığını görebiliriz.

Değişimlerin hızı sadece artacak ve bizim buna uyum sağlamamızı talep ediyor. Topluma karşı tavrımızı değiştirmezsek ve dünyanın her yerinde ortaya çıkan yakınlık ve karşılıklılığı kucaklamazsak, bir nehirde hızlanan akıntıya karşı yüzdüğümüzü hissedeceğiz. Bir seçeneğimiz var – aşağıya doğru yüzmek ve yolculuğun tadını çıkarmak ya da akıntıya karşı yüzmek, kendimizi tüketmek, nehir tarafından uzaklaştırılmak ve sonunda boğulmak.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed