Manevi Bayramlar, Bölüm 6

Yom Kippur’dan Hanuka’ya

Soru: Yom Kippur (Kefaret Günü) sırasında, kişi Yaradan’a benzer olmak istediğinden ve hiçbir şey almak istemediğinden, tüm arzuları üzerinde bir kısıtlama yapar. Sonra kişi yedi tür arzusunun hepsini ıslah eder ve sekizinci günde Tora’yı yani ışığı alır. Sonra Hanuka gelir, bu bayram neyi simgeler?

Cevap:  Hanuka, kişinin Bina niteliğine, tamamen ihsan etme niteliğine ulaştığı koşuldaki ıslahını sembolize eder. Kişi, Malhut’tan,  tamamen ihsan etmenin içinde olduğu ve hiçbir şey almaya ihtiyaç duymadığı,  Bina Sefira’sına yükselir.

Soru: Bu, kişinin Sukkot sırasında ilk yedi Sefirot’u ıslah ettiği ve şimdi Bina’ya yükseldiği anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Hayır. Bunların hepsi semboliktir, özel ıslahlardır, tam yeterlilikte değildir. Tüm bayramlardan sonra, tam olarak Tora’yı (üst ışık) alarak, kişi kendini ıslah etmeye başlar.

Sukkot’un sonuna kadar, Shemini Atzeret’e kadar kişi, gerçekten ıslah olmuyor. Kişi üst ışığı kendi üzerine çekmek için tüm hazırlık çalışmalarını yapmıştır.

Sukkot bayramının sona ermesinden başlayarak, Shemini Atzeret’ten Hanuka’ya kadar, kişi kendini Bina niteliğinde, ihsan etme niteliği içinde ıslah eder.

Soru: Hanuka, Milattan Önce 2. yüzyılda meydana gelen tarihi bir olayı temsil eder: Makabiler ve Yunanlılar arasında ideolojik bir çatışma. Kabala’ya göre, Yunanlılar egoist arzularımızı, Makabiler ise özgecil arzularımızı temsil eder.

En ilginç şey Hanuka sırasında gerçekleşen mucizedir.  Peki bu nedir?

Cevap: Makkabiler, Başrahip (Kohen) mühürlü, genellikle Tapınakta kullanılan yağ içeren küçük bir kavanoz buldular.  Bu yağdan bir lamba yaktılar ve o Hanuka’nın yedi günü yandı.

Bu, Hanuka’nın mucizesi olarak kabul edilir ve eğer kişi kendini aşağıdan, doğru bir şekilde hazırlarsa ve hem yağ hem de mum olmaya hazırsa, Yaradan kişiyi tamamen ıslah eder ve kişi, Bina’nın üst ışığında kendi tam ıslahına ulaşır yani kişi tam ihsan etme seviyesine yükselir.

Soru: Bu, mumun, fitilin ve yağın, bir Kabalistin arzularıyla yaptığı belirli eylemleri sembolize ettiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet.  Ve Hanuka’nın kendisi, kişi ihsan etme niteliğinde kendi ıslahını bitirdiğinde ve ihsan etme uğruna alma niteliğindeki ıslaha, bir sonraki dereceye geçişte,  “Hanu-Koh” dır yani  bir moladır.

Koronavirüs Aşısı

Koronavirüs çoktan seksen ülkeye yayıldı ve bizlere, birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu gösteriyor. Bu virüslerin hava veya fiziksel temas yoluyla bir kişiden diğerine nasıl bulaştığını araştırıyoruz.

Ama aslında, bu şekilde değil düşüncelerimiz yoluyla yayılıyorlar. Sonuçta, tek bir alanda birbirimize bağlıyız ve eğer sizin hakkınızda kötü düşünürsem, o zaman düşüncelerimle, içinizde her türlü tezahür ve sonuca neden olan düşünceleri uyandırırım.

Bu olgu, uluslararası güvenlikle uğraşan kişiler tarafından bilinir. Kabala bilimi, düşüncelerimizin, doğanın tüm güçlerinin ya en yıkıcı gücüne ya da en yardımsever gücüne sahip olduğunu açıklar. Ama ne yazık ki bizler sadece yıkıcı düşünceler kullanarak hareket ediyoruz.

Bu nedenle, ne koronavirüs ile mücadelede önleyici tedbirler ne de yeni antibiyotiklerin icadı bize yardımcı olacaktır. Bu virüs olmazsa, başka bir virüs ortaya çıkacaktır. Sonunda, insanlar arasındaki ilişkileri iyileştirmemiz gerektiğini anlamalıyız. İlişkilerimiz ve düşüncelerimiz iyi olursa, o zaman hiçbir virüs ortaya çıkmayacaktır.

Başkaları hakkındaki düşmanca düşünceler ya da uyuşmazlıklar, insanın bedenini sarar ve hastalık olarak kendini gösterir. Bu, kendimizi savunamayacağımız en üst düzeyde bir hastalıktır çünkü düşüncelerimiz üzerinde gücümüz yoktur. Kimin neyi düşündüğünü bilmiyoruz ve kendi düşüncelerimizi bile kontrol edemiyoruz.

Bu nedenle, bu büyük bir sorundur. Herkese karşı iyi olması için, düşüncelerinin nasıl kontrol edileceği kişiye öğretilmelidir. Tüm virüsleri yenebilmemizin tek yolu budur. Böyle bir ıslah için Kabala bilimine ihtiyacımız vardır; başka yolu yok.

Sonuçta, egoist insan doğası bizi sadece kendimiz hakkında düşünmeye iter. Bu nedenle, bir kişiye başkaları hakkında düşünmeyi öğretmek için, özel bir bilim, benzersiz bir metot ve bir grup çalışması gerekir. Çok basit görünüyor ama bu insan doğasının tam zıttıdır.

Kendimizi düzeltmeye başladığımızda, dünyanın bize bağlı olarak değiştiğini göreceğiz. Çevremizde, Üst ışık olarak adlandırılan ve tüm dünyayı mümkün olan en iyi şekilde hareket ettiren ve düzenleyen özel bir güç olduğunu hissetmeye başlayacağız. Bu güce gireriz ve içinde yaşarız ve herhangi bir koronavirüs veya diğer hastalıklardan korkmayız.

Yakın zamanda Tel Aviv’de büyük bir uluslararası Kabalistik kongre düzenledik. Her gün Sağlık Bakanlığı’nın kongreye katılmamızı yasaklayacağı korkusu vardı.

Sonuçta, bu büyük bir şehirde bir araya gelen, birlikte oturan, birbirine sarılan, aynı masada yemek yiyen, aynı havayı soluyan ve aynı odada üç gün geçiren, 5.000’den fazla insanla büyük bir toplantıydı. Tüm hava farklı virüslerle doluydu, ancak hiç kimse enfekte değildi.

Bunun nedeni aramızdaki bağ yoluyla en doğru ve etkili aşılamayı ve dezenfeksiyonu gerçekleştirmemizdir. Bu, insanlık için birliğin gücünün her şeyi nasıl temizlediğini, yerine getirdiğini ve kutsallaştırdığını gösteren bir örnek olabilir.

Tek bir düşüncede birleşmek istediğimiz gerçeği ile tek bir amaç uğruna, her biri kendi düşüncemizden oluşan bir kuvvet alanı yaratırız. Düşünce güçtür. Tüm güçlerimizi birbirine bağlayarak, fiziksel veya biyolojik olarak dünyadaki tüm alanların en yükseği olan bir güç alanı yaratırız.

Bu alanı kendimizin üzerine koyarsak ve hepimizin bu alana bağlanmak isteyerek ve hepimizin dost ve kardeş olarak “Tek kalp, tek adam” olmayı istersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez.

Bu böyle çalışır, çünkü kişinin düşüncesi, onun yapabileceği en yüksek etkiyi oluşturur. Bu nedenle, altında bulunan tüm virüsleri daha düşük seviyelerde yok eder: Cansız, bitkisel ve hayvansal. Bu alan, birlikte tüm olumsuz faktörleri yok eden küresel bir pozitif güç yaratan sevgi ve birliği yayar.

Bu nedenle korkacak bir şey yok. Zehir içebiliriz ve manevi alanla doğru bağlantıyı hedeflersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez. İnsanlar bizimle iyi iletişim kurarak kendilerini koruyabilirler ve daha sonra onları hastalıktan koruyacak bir antivirüs alırlar. Hepinize sağlık diliyorum!

 

Twitter’da Düşüncelerim / 20 Mart 2020

Neden tam olarak egoistik etkileşimlerimizle ölümcül bir virüsü birbirimize ilettiğimizi ve kötü enfeksiyonu nasıl iyi bir enfeksiyona dönüştürebileceğimizi ve yeni bir dünyaya nasıl ilerleyeceğimizi çözelim. Umarım bunu anlarız ve herkese anlatabiliriz.

Yaratan, egoizmi ıslah etmek için gittikçe daha etkili durumlar düzenlemektedir. Virüs bize her şeyi iyi ve yararlı iletmek yerine, hastalığı nasıl ilettiğimizi ve birbirimizi ölümüne nasıl mahkum ettiğimizi gösteriyor. Haydi birbirimize sevgiyi ileterek iyi bağlarla birleşelim!

#Coronavirüs ilişkilerimizin gerçekliğini ortaya koyuyor. Farklı, doğa ile uyum içinde, egonun üstüne yükselerek birbirimizle iyi ilişkiler içinde yaşayabileceğimizi fark edersek, hızlaca salgından çıkabiliriz. Virüs, dünya-doğasını dengeden çıkardığımızı gösteriyor.

Özgür seçime izin vermek için kalbin ağırlığı verilir. Küresel kriz, #coronavirüs salgınının bir sonucu olarak, iyiliğe doğru eğilerek iyi ve kötüyü dengelemek için özgür seçimine göre, Doğa’nın her insanla nasıl ilgilendiğini gösterir!

#Coronavirus‘un bize ne yapacağına dair birçok soru alıyorum.

Cevap basit: kimse bilmiyor!

#Kabala, egoizmimize rağmen bunun aramızda daha büyük bir bağa yol açacağını söylüyor. Islahlarını kolaylaştırmak isteyenler materyallerimizi incelemelidir!

Korona Virüs: Sosyal Altyapımızı Değiştirme Fırsatı

“Birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.”

Korona virüs salgınının başlamasından bu yana hayatımızdaki aksaklıklardan şikayet etmek için birçok neden bulabiliriz. Ancak, daha yakından bakarsak, sosyal altyapımızı daha iyi hale getirmek için nadir bir fırsatın ortasında olduğumuzu göreceğiz.

Korona virüsün dünya çapındaki dalgalanma etkileri bize benzersiz bir idrak testi sağlamıştır: Korona virüs salgını kriz ya da fırsat, hastalık ya da ilaç, virüs ya da aşı, evlerimizde izolasyon ya da insan bağının yeni evresi olarak görüp görmememiz, yalnızca bizim tutumumuza bağlıdır.

Doğa her şeyi ve herkesi daha fazla bağ için geliştirir. Gerçekte, doğanın varoluşsal niteliği içinde yüzeye çıkan tüm gözyaşlarını ve bölünmeleri onarmayı ve iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

Aşırı tüketim, materyalist durum ve sömürücü güç için koşuyor olduğumuz paralel yarışlar, hayatımızı bu alanların birinde veya tümünde diğer kişileri geçecek şekilde kurduğumuz yerde, Korona virüsün başlamasıyla aniden durdu.

Eğer bir an için geri adım atıp insanlığı tek bir organizma olarak görürsek, o zaman Korona virüsün nasıl bir hastalık olarak değil de ilaç olarak geldiğini görebiliriz: insanlığın vücudunu onun hücrelerinin- yani bizlerin- egoist, tüketici ve materyalist bağımlılığından iyileştirmek için.

Bununla birlikte, her birimiz başkalarını harcama pahasına kendi çıkarlarımızın peşinde koştuğumuz yerde, buna göre çalışan sosyal altyapılar yaratıp bunlara bağlı kalarak, dar egoist lenslere bakmaya alıştığımızdan, Korona virüsün hayatımıza getirdiği kısıtlamaların olumlu etkisini görmeyi çok zor buluyoruz.

Karşıt zihniyetimiz nedeniyle doğanın olumlu etkisini olumsuz olarak algılıyoruz: doğa integral olarak, birbirine bağımlı tek bir bütün olarak işlev görürken, biz kendimizi diğer insanlardan ve doğadan ayrı varlıklar olarak görerek bireysel algılıyoruz.

Ayrıca, doğanın onu dikkatle ve kademeli olarak tam bir bağ ve öz denge safhasına yönlendirerek, her an tüm yaratılışın faydasına hareket ettiği yerde bizler karşıt bir şekilde hareket ediyoruz: bencil bir şekilde, sadece kendi menfaatimiz ve konforumuz için ihtiyaç duyduğumuz herkesi ve her şeyi hesaba katarak.

Dolayısıyla, doğada olumsuz bir eylem veya tutum yoktur. Negatif olarak algıladığımız şey, doğanın pozitif ve özgecil formuna karşı bizim negatif ve egoist formumuzdan kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle, eğer bizler Korona virüsü bize ilacını veren doğa olarak – birbirimize daha olumlu bir şekilde bağlanmak ve yeni keşfedilen karşılıklı küresel bağımlılığımızı ümit verici bir şekilde gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görürsek – o zaman hepimiz için mutlu ve sağlıklı bir dünya yaratabileceğiz.

Açıkça, başlangıçta aramızda kurduğumuz engelleri aşmanın zor olması bekleniyor. Ama eğer birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.

Eğer İlerlemek İstemezsem…

Soru: Manevi dünyaların derecelerine tırmanmak için bir ömür yeterli mi?

Cevap: Endişelenmeyin,  bu sizin göreviniz değil.  İyi ya da çok iyi olmayan bir yolla yükselmelisiniz.  Yol seçimi size bağlıdır.

Eğer uygularsanız, hızlı bir şekilde yükselecek ve yükseliş uğruna hayatınızın her anını kazanacaksınız.  Ve eğer tembelseniz, elbette ileriye itilirsiniz, hatta yalnız bırakılırsınız, o zaman da diğerlerine yetişmeniz gerekir.

Genel olarak, farklı olasılıklar vardır.  Kafanızı karıştırmamak için tek bir şey söyleyeceğim: düzenli dersler, bir gruba, ortak etkinliklerimize katılım;  normal, düzgün, güvenli bir yükseliş için gerekli minimum koşuldur.  Daha hızlı hareket etmek istiyorsanız, ek dersler, kurslar vb. vardır.  Daha da hızlı hareket etmek istiyorsanız, başka seçenekler de vardır.

Soru: Ya durmak istersem ve eğer dersem ki, “Birinci derece benim için yeterli, burada iyi hissediyorum.  İleri gidebilirsin ve ben burada duracağım. ”

Cevap: Her insanın manevi kökenine ulaşması gerekecektir.  Bu durum ona bağlı değildir.  Kimse sana bunun hakkında sormaz.  Size nasıl yükseleceğinize karar verebileceğiniz çok dar bir aralık verilir: kendi çabalarınızla ya da arkadan itilerek.

Çok ilginç bir mekanizma vardır.  Bu mekanizma kölelere muamele etmeye benzer ve basit bir prensipte çalışır: İyi çalışırsanız, darbeler almazsınız ancak tereddüt ederseniz hemen size vurmaya başlarlar.

Soru: Bu, yolun ortasında bir yerde durmanın imkansız olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Durabilirsiniz, ancak darbeler alırsınız.  Yani umursamamazlık yapamazsınız.  Doğa kanunu ile ilgileniyoruz.  Bu nedenle, hiçbir talep yardımcı olmaz.  Size belirli koşullar verildiyse, bunları yerine getirmelisiniz.

Kalbimdeki Dostlarım

Yaradan’a dua etmenin nasıl olması gerektiğini hayal edebiliriz. Genel olarak bunu tartışabiliriz. Ama O’na hitap edilen bu kelimeleri söylemek neden bu kadar zor? Kendimi hissetmek, kendimi grubun bir parçası olarak hissetmek, onların katkılarını ve onlar aracılığı ile aldığım Yaradan’ın izlenimlerini görmek zorundayım. Tüm bu izlenimleri içeride toplarım ve onları onlu vasıtasıyla Yaradan’a dönmek için kullanırım.

Hepsini kalbimden geçirmek zorundayım. Kalp işini yapamadığı zaman; aklımla, düşüncelerimle yardım ederim. Bunun kalbin işi olması, zihnin sadece zihnimi hiç hissedemediğimde kalbi desteklemesi ve sadece hislerle çalışması en iyisidir.

Gün boyunca, her gün, tüm dostlarımızdan ilham alarak bu şekilde çalışmalıyız. Bunun için onlarla fiziksel olarak buluşmam bile gerekmiyor. Dostlarım kalbimde ve ben onları hissetmek, onlardan ilham almak ve hepimiz için ortak olan Yaradan’ı böyle bir ilham içinde hissetmek için çaba sarf ediyorum. Dostlarım aracılığıyla aldığım, Yaradan’dan gelen bu ilhamla, duayı O’na ve de dostlarıma geri iletiyorum. Bu, bizim çalışmamızın çemberidir.

Twitter’da Düşüncelerim / 19 Mart 2020

Geçmişte herkes kendi içindi ve diğerlerine karşıydı. Virüs bizi ayırdı ve yeni karşılıklı ilişkiler kurmamızı sağladı – iyi bağlar. Bunu henüz anlamıyoruz. Zaman geçiyor, virüs bekliyor ve fırsat yok oluyor ..

Hem düşüncelerde hem de duygularda aldığım ve hissettiğim her şeyin bana geldiğine, Yaratan tarafından gönderildiğine inanmak ve bunu unutmamak önemli. Bana sürekli hitap eden Yaratan ki böylece Yaradan’ı algılamaktan alıkoyan sürgünden kaçmak adına işbirliği için O’ndan yardım isteyeyim.

 

Kabala İpuçları – 12/1/19

Soru: Düşüncem, beni ve her şeyin kaynağına, Yardan’a bağlayan bir köprü gibi nasıl olabilir? Genel olarak bir düşünce, O’nu edinmeden Yaradan ile nasıl iletişim kurabilir?

Cevap: Ben Yaradan’ın içindeyim. “Ondan başkası yok’’; yaptığım, söylediğim ve düşündüğüm her şeyin O’ndan geldiği, benden geçtiği, ancak tüm bunların Yaradan tarafından yapıldığını anlayabildiğim anlamına gelir.

Soru: Üst yönetim gücünün eşsizliğini algılamadaki rahatsızlıklar nelerdir?

Cevap: Rahatsızlık dediğimiz şey rahatsızlık değildir; bunun yerine, onlar yukarıdan yardımdırlar ve yanlışlarımı, şüphelerimi ve sanrılarımı aşmalı ve kendimi tam olarak Yaradan’a yöneltmeliyim. Bu şekilde bana verilen doğru yön budur.

Soru: Yaradan’a ulaşmanın doğrudan, kolay ve keyifli bir yolu var mı?

Cevap: Bu grupla, herkesle birlikte çalışmadan geçer. Bu nispeten kolay bir yoldur.

Soru: Yaradan neden hazdan memnun olacağımız, sıkılıp o zaman da O’na geleceğimiz, acısız bir sistem yaratmadı?

Cevap: O yolda gitmeye çalışın. Sizi kim durduruyor ki? Yaradan acıyı yaratmadı. Acı, her şeyi şimdi ve karşılıksız olarak almak isteyen egoizminiz tarafından yaratılır.

Soru: Eğer Yaradan mutlak bir sükunet durumundaysa, Yaradan’ın yaratılışı yaratmak istediği zamanki koşuluna ne denir?

Cevap: Bütün bunlar zaman çerçevesinin dışındadır. Bu sadece enerji seviyelerinden bahseder. Kabala Bilgeliği sadece bunu tarif eder.

Soru:  Derste, tüm onlumu düşüncelerimde tutarsam, bu bizi daha fazla bağlar mı?

Cevap: Yaptığınız her şeyde, onlunuzu düşüncelerinize dahil etmeye çalışmalısınız. Bununla, her bir anda, Yaradan ile bağ kuracaksınız.

Soru: Egoizm nedir?

Cevap: Egoizm, onluyu ya da Yaradan’ı düşünmediğim zamandır.

Soru: Beni tüketen üst yönetimin, eninde sonunda beni iyi bir sonuca götüreceğini varsayabilir miyim?

Cevap: Üst yönetimin sizi tükettiğini düşünmüyorum. Etrafta koşturup, kendinizi tüketen tek sizsiniz.

 

Koronavirüs Dönemi – Sakinleşme ve Hayatlarımızı Yeniden Düşünme Zamanı

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girdik.

Koronavirüs dünya çapında bir fenomen haline gelmeden önce çok tehlikeli bir küresel safhadaydık.

Alarm zillerinin çaldığını hissetmiştim zira küresel gerilim ve kaygı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıyordu. Muazzam miktarda hava kirliliğinin yanı sıra kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerdeki diğer birçok sorunun arasında gerek şiddetle büyüyen dünya borcu, gerek gergin uluslararası ilişkiler; başka bir dünya savaşına doğru kontrolsüzce ilerliyormuşuz gibi hissettim.

Öyle ya da böyle, gezegen çevresinde kurduğumuz yanlış rekabetçi-egoist ilişkilerimizin sakinleşmesi gerekiyordu.

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girmiştik.

Sonra birdenbire, görünüşte apansız Koronavirüs geldi. Tam olarak tüm küresel gerilimlerin kopmak üzere olduğu çok tehdit edici bir zamanda ortaya çıktı.

Bu nedenle işlerin şu an olduğu gibi ortaya çıkmasından ve çok daha kötü olmamasından mutluyum.

Ek olarak, Koronavirüs’ün nedenleri üzerine saçılan tüm teorilerin ötesinde, doğanın yüce gücü herkesi ve her şeyi çok kusursuz ve şefkatli bir şekilde yönlendirir. Başka bir deyişle, doğa yüzleşiyor olduğumuz korkunç durumdan çıkışımızı çok kesin bir şekilde organize etti.

Biz, insanlık kendimizi bir çıkmaza ittik. Ardından, göreceli yumuşaklıkla, bizim adımıza herhangi bir seçim olmadan, doğa yeni bir safha ve karmaşıklığımızdan bir çıkış yolu organize etti.

Ve bugün, bir çoğumuz yapacak hiçbir şey olmadan evde oturuyoruz. Kendimizi meşgul ediyor olduğumuz yapay ve gereksiz şeyler artık daha fazla onları kullanmaya gerek duymadığımız için hızla kaybolacak.

Hayatlarımız, çocuklarımız ve torunlarımıza gelince, hem yönetim hem de toplumsal düzeylerde topluma karşılıklı bir destek ortamı getirmekle ilgilenecek yeni departmanlar ve ekipler oluşturmak akıllıca olacaktır. Böylece yeni bir yaşam tarzına alışana kadar gelişimimizin bu yeni, eşsiz evresi boyunca hepimiz hayatta kalacağız.

Umarım bu krizden sonra, kaslarını esneten ve antenlerini dünyaya yayan tüm süper güçlü ülkeler – biri finansal olarak, diğeri askeri ve diğeri endüstriyel vb. – Çin, Avrupa Birliği, ABD, Rusya, İran ve diğerleri gibiler soğukkanlılıklarını geri kazanacak ve kendilerini normalleştirecekler. Ayrıca, insanların dünya çapındaki tüm seyahat çılgınlığından sakinleştiğini görmeyi umuyorum.

Bu Koronavirüs döneminden çıkarken böyle fenomenler göreceğimizden eminim.

Yeni bir dünya zihnimde canlandırıyorum, neden hayatta olduğumuzu, yaşamın anlamının ne olduğunu düşünmek ve tüm koşuşturmaya son vermek için akıllarımızda ve kalplerimizde daha da fazla yer açacağımız bir dünya.

Koronavirüs bize vuruncaya kadar, odanın bir köşesinden diğerine koşan küçük çocuklar gibiydik.

Bundan sonra hepsi değişecek.

Bizler daha da olgunlaştık ve doğa, disiplinli bir ebeveyn gibi, parmağını bize doğrultuyor ve “Bu kadarı yeter! Otur ve ne yaptığını düşün! ” diyor.

Durmamız ve hayatlarımızı nasıl ve neden yaşadığımızı düşünüp taşınmamız gereken yeni bir tarihsel döneme girdik, yatışmamız ve daha sabırlı olduktan sonra, hayatlarımızı birbirimizle ve doğa ile nasıl daha dengeli bir şekilde yaşayacağımızla ilgili daha fazla iç gözlem, deneyim ve bilgiyle ilerlememiz gerekiyor.

 

Coronavirüs İçin Bir Tedavi Var Mı? (Quora)

İnsanların beklediği gibi bir cevap olmayabilir, çok derin gelebilir ancak olumlu insan bağı gerçekten sadece koronavirüs için değil, kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde yaşadığımız tüm problemler için nihai çözümdür.

Bugün, koronavirüs bize, tehlike karşısında hepimizin eşit olduğunu ve kaçış olmadığını gösteriyor.

40 yılı aşkın süredir çalıştığım ve öğrettiğim Kabala bilgeliği, olumlu insan bağından daha güçlü bir şey olmadığını belirtir.

İsrail de dahil olmak üzere çeşitli ülkelere panik yayıldıktan sonra, koronavirüs salgını ışığında pozitif insan bağının muazzam gücünün pratik bir örneği olarak,Tel Aviv’de bir Dünya Kabala Kongresi’ne ev sahipliği yaptık.

Üç gün, 78 ülkeden yaklaşık 5.000 kişi eğitim görüyor, yemek yiyor, şarkı söylüyor, sarılıyor ve birlikte dans ediyordu. Ayrıca, katılımcıların birçoğu birbirleriyle kalacak yeri paylaştı. Kongrede bir sağlık ekibimiz vardı ve tüm kongre boyunca hiç hasta olan olmadı.

İlke çok basit: Birliği hedeflersek korkacak hiçbir şeyimiz yok.

Olumlu bağımız “dezenfektan”dır ve her hastalık için gerçek tedavidir çünkü bağ kurarak doğanın birbirine bağlı formuna yakınlaşırız ve doğa ile belirli bir dengeyi yaşarız. Tüm hastalıklar, doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklanır ve bu nedenle sadece birbirimizle bağlanabilirlikte, bu aracı doğa ile daha fazla dengeye girmek için nasıl kullanacağımızı öğrenmeli ve neticede olumlu sonuçlar yaşamalıyız.

Eğer düşüncelerimiz ve tutumlarımız birbirimize karşı olumlu, karşılıklı saygı ve yardımsever ise, o zaman zararlı güçlere karşı bağışıklık kazanırız. Tek bir düşüncede ve hedefte bağlandığımızda, “tek kalp tek adam olarak”, bir sevgi alanı inşa ederiz ve her hastalıkla başa çıkma gücü kazanırız.