Category Archives: Tabiat

Twitter’da Düşüncelerim / 18 Mayıs 2020

Doğadan gelen darbe, bizi tüm gereksiz işlerden uzaklaştırmayı ve böylece çevreyi temizlemeyi amaçlamaktadır. Toplumu gereksiz faaliyetlerden ve düşüncelerden kurtarır, bizi doğanın istediği, yani ruhsal gelişimimiz için serbest bırakarak.

Yaradan, Işığını içinde ifşa etmek için birliği arzu eder.

Doğanın darbeleri bizi, egoizmin bizi ittiği manevi gelişime karşı çıkan faaliyetlerden ayırır. Sadece gerekli işlere döneceğiz. Önceki TÜM işleri geri yüklemeye çalışmamalıyız. Onların nesli tükeniyor.

Dünya uluslarının Yaradan’ı ifşa etmesi için bir ihtiyaç vardır. Bu, İsrail ulusu Kabala’yı dünya uluslarına ifşa ettiğinde olur. Ondan, Yaradan’ın bilgisi herkes için netleşecektir. (Mesih’in Borozanı)

Önceki ekonomik yapıya dönerek, krize devamlı bir çözüm olmadığı giderek anlaşılacaktır. Eşitsizlik sorunlarına yeni bir çözümle yeni bir ekonomi yaratmalıyız. Eskiyi yakmak değil, yeni bir toplum, ekonomi, ilişkiler yaratmak.

Yetiştirilme tarzı ile yan yana!

Herkes İçin Yeri Olan Yeni Bir Ev

Şu anda doğa içimizde, bütün dünyayı kapsayan mükemmel bir değişim yapıyor. Bizler bunu az çok anlayabiliriz, ancak hiç şüphesiz tarihte ilk kez gördüğümüz gibi istisnasız tüm insanlığı etkileyen küresel doğanın programıyla,  Yaradan’ın programıyla karşı karşıyayız.

Koronavirüs olarak adlandırılan bu eylem vasıtasıyla doğa, Yeryüzündeki bütün nüfusunu, tüm insanlığı, tek bir grup olarak düzenlemek istiyor.

Virüs bizleri, en küçükten en büyüğe herkesin doğanın üst gücünü bilmesi ve tüm ulusların ortak bir dua evinde toplanması için, bağ kurmaya yol açan değişikliklere hazırlanıyor yani herkes, Yaradan’ın evi olarak adlandırılan ortak bir arzuda, karşılıklı bağda birleşecektir.

Kabala bilgeliği bizlere, bu süreçten nasıl geçtiğimizi anlamamıza ve kendimizi yeni bir hayata, yeni bir yaklaşıma nasıl adapte etmemiz gerektiğini anlamamıza yardım etmektedir. Şimdiye kadar, her bir kişi bireysel olarak, hayatı egoistçe algılıyorduk. Ancak, yeni yaklaşım bizleri, kendim ve diğerleri arasındaki farkı hissetmemek için, yavaş yavaş birleşik ve karşılıklı ortak bir algıya doğru hareket etmeye zorunlu kılmaktadır.

Bugün hepimiz içinde yaşadığımız egoistik dünyayı, hayata karşı egoist tavrı hissediyoruz. Yeni dünyada herkes diğerlerini kendi içinden gibi hissedecek ve o zaman dünya algımız önemli ölçüde değişecektir: Maddesel  dünya yerine manevi , sonsuz ve ışıkla dolu mükemmel bir dünya hissedeceğiz.

Bizler, yeni bir dünyanın, yeni bir koşula girişin, aramızdaki bağda, karşılıklı, sınırsız ve egoizmden bağımsız ilişkiler içinde ifşa olması gereken yeni bir realitenin tam eşiğindeyiz. Üst yönetim bizim bu kapıyı açmamızı, yeni dünyaya girmemizi ve tüm insanlığı yeni bir varoluşa, yaratılışın amacına, yaşamımızın hedefine, doğanın üst gücüne götürmemizi istiyor.

Ben Doğa, Size Söylediklerimi Dinleyin!

Doğanın tek bir küresel gücü vardır ve bize Koronavirüsü gönderir böylece ona, doğru bir şekilde cevap verebilir ve gerçekliği düzeltebiliriz.

Her şeyden önce, virüsün, insanların doğayla dengesizlik içinde olduğu gerçeğinden dolayı, bize bu şekilde tepki veren doğanın genel integral sisteminden geldiğini anlamalıyız. Dolayısıyla doğa bizi zorla dengelemeye çalışmaktadır.

Doğa bizlere bu bela aracılığıyla, bu virüs aracılığıyla şunu söylüyor: “Bütünsel bir forma ulaştınız. Egoizminiz içinde tüm dünyayla birleşin. Zaten tek bir insanlık oldunuz – harika! Şimdi sizlere, tek bir beden olarak, bozuk olduğunuzu bu virüs aracılığıyla açıklamaya başlayacağım. Yavaş yavaş iyileşmeye başlayın!”

“Ama tüm insanlığı ve tüm gezegeni etkileyen bu virüse nasıl tepki vereceğinizi düşünmeniz gerekiyor; birlikte hareket etmelisiniz. Birleşin, birlikte hareket edin, her ülkedeki hükümet sistemlerini, ülkeler arasındaki ilişkiyi ve toplum içindeki ilişkileri değiştirmeye başlayın. Kendinizi tek bir beden yapın ve o zaman bu virüs iz bırakmadan kaybolacaktır.”

“Aksi halde gitmeyecektir. Ben, doğa, hepinizi herkesin birbirini tamamladığı, desteklediği ve birbirlerine dost olduğu tek bir toplum haline getirene kadar, o, çeşitli başka yapılarda, her tür değişikliklerle gelecektir. Size her türlü virüsle o kadar fazla baskı yapacağım ki, birbirinizle ve benimle, doğayla bağ kurmak zorunda kalacaksınız. ”

Bu, doğal gelişim sürecinde “Beito ” (“zamanında”) olarak adlandırılan, acının yoludur. Ama yine de zamanı hızlandırmanın (Achishena)  bir yolu vardır, kendimiz, Kabala ilmini çalışarak, ne yapılması gerektiğini anlarız ve birbirimizle iyi ilişkiler kurmaya ve kendimizi nasıl tek bir insanlık olunacağı konusunda eğitmeye başlarız.

Doğa Egoistleri Ayırır

Soru: Bugün herkes dünyada olup bitenler hakkında tüm bilgilere sahip. Daha önce böyle değildi. Yaklaşık 30 ila 40 yıl önce, başka hiçbir ülkede neler olup bittiğini en küçük ayrıntısına kadar bilmenin hiçbir yolu yoktu.

Ayrıca hiçbir zaman evrensel bir karantina diye bir şey olmadı. Herkes şimdi evde oturuyor ya da yakında orada oturuyor olacak. İnsanların hiç dışarı çıkamadığı ülkeler var, para cezasına çarptırılıyorlar.

Doğanın bizi birbirimizden ayırması gerçeği ile ilgili özel olan nedir?

Cevap: Bu çok iyidir. Doğa egoistleri, onları birbirinden uzak tutmak için ayırır. Genellikle kamu düzenini ihlal eden bir grup genci bu şekilde dağıtırız çünkü birlikte, sadece birbirlerini kızdırırlar, birbirlerini kışkırtırlar, gürültü yaparlar ve her türlü aptalca şeyi yaparlar.

Burada da aynı şey var: Dünya kurtulmakta, egoistler zorla birbirlerinden uzak tutulmakta ve her şey sakinleşmektedir. Bunu, bugün dünyada neler olduğunu ekoloji ile görüyoruz. Hava temizlenmekte, her şey daha sakin, düzgün hale gelmektedir. İnsanlar, en kaba egoistler, uyumu ihlal eden kimseler olduğundan, doğa insan etkisinden kurtulmaktadır. O zaman her şey güzel ve iyi olur.

Doğadan Hediye

Yorum: Her zaman içsel olarak birbirimizden ayrıyızdır, kimse kimseyi düşünmez, vb. Şimdi doğanın kendisi bunu dışsal tezahürde gösteriyor, bizi evde kalmaya zorluyor.

Benim Yorumum: Doğa sanki bize: “Birbirinizle doğru şekilde bağ kuramıyorsanız o zaman birbirinizden uzak durun, kenara çekilin.” diyor.

Bence bu doğadan harika bir hediyedir. Daha öncesinde çabalarımızın % 80’ini doğaya karşı koymaya, onu insanlar, toplum ve ülkeler için daha da kötüleştirmeye, sürekli silah üretimine, doğal kaynakları yok etmeye vb. yatırım yaptıysak, bir düşünün. Zira şimdi insanlar evde kaldıklarında ne gibi olumlu sonuçlar olduğunu zaten hissediyoruz.

Yorum: Bunu düşünmedim, ama bana öyle geliyor ki, neredeyse her yerde askeri çatışmalar durdu. Tam verilerim yok, ama bunun doğru olduğunu düşünüyorum.

Benim Yorumum: Savaşacak ne var ki? Başka bir ülkeyi işgal ettiğinizi düşünün, şimdi ne yapardınız? Bunların hepsi sadece insan egoizmini biraz ısıtmak için kullanılan oyuncaklardır.

“Koronavirüs Salgınından Ne Öğrenebiliriz” (Thrive Global)

Birbirimizle olumsuz ilişki kurmaya devam edersek, daha fazla virüsün ve sorunun ortaya çıkması için koşullar oluşturacağız.

Şehirleri ve bölgeleri etkileyen geçmiş salgınların aksine, Koronavirüs salgını küreseldir. Dünyadaki herkesi etkilemektedir.

Bugün, virüs , insan işi herhangi bir ulusal sınır veya sosyal statü sınıflandırmasına dikkat etmeden gezegenin etrafına yayıldığından, insanlık ortak bir endişeyi paylaşır. Dahası uzmanlar salgının, onunla mücadele araçlarını geliştirene kadar en az bir yıl süreceğini tahmin ediyorlar.

Salgın bizi ciddi sorularla karşı karşıya bıraktı:

  • Salgın hastalıktan çıkıp normal yaşamımıza dönebilmemiz için ne olması gerekir?
  • Hükümet kurallarına uymak dışında, bu salgın sırasında bizden ne isteniyor?
  • Bu karşı konulmaz ve kafa karıştırıcı sorunlar neden ilk etapta ortaya çıkıyor?
  • Bunu ve hayatımızda karşılaştığımız diğer birçok sorunu nasıl çözebiliriz?

Bir yandan, salgın küresel biçimde birbirine bağlılığımızın ve karşılıklı bağımlılığımızın büyüklüğünü vurgulamakta. Öte yandan, bağlarımız egoisttir, burada her insan kendi çıkarlarını başkasının çıkarlarının üstüne koyarak yaşamaktadır.

Her insan, hepimizi birbirine bağlanan tek bir ip üzerinde kendisine doğru çekerken ve birbirine bağımlı olarak yaşarken, aramızdaki bağların koptuğu ve hepimizin düştüğü bu tür durumlarda ortaya Yani şu anda salgının olaylar zincirinin bir parçası olarak ortaya çıkan kitlesel sosyal mesafeyle deneyimlediğimiz şeydir.

Bugünkü salgın yaşadığımız rekabetçi-egoist yaklaşımın gaddarlığını ortaya çıkarmaya başladı. Şimdi, fiziksel olarak birbirimizden uzakken, zamanımızın en akıllıca kullanımı, insan bağının en uygun biçiminin nasıl olacağını bulmak olacaktır.

Doğa ile uyum ve dengeli yaşamanın tek yolu olan birbirimizle uyumlu ve dengeli bağa ulaşmak zorundayız. Michael Laitman

Ayrıca kendimize, insanlar arasında mükemmel bir bağ tasvir ederken, hiçbir virüsün geçemeyeceği pozitif ve birleşik bağları nasıl oluşturabileceğimizi düşünmeliyiz.

Başka bir deyişle, Koronavirüs doğanın bize, birbirimizle olan bağımızın kusurlu olduğunu söylemesinin bir yoludur: her birimiz başkalarına fayda sağlamaktan ziyade kendi yararına öncelik veririz.

Öyleyse, bu kusuru nasıl onarabiliriz?

Bunu,  doğa yasalarını,  doğanın herkesi gittikçe birleşik bir koşula yönlendiren sevgi ve ihsan etme niteliği olduğunu, tüm sorunlarımızın nasıl doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklandığını, doğa ile dengenin bütün sorunlarımızı nasıl çözeceğini ve ayrıca doğa ile bu dengenin, kendimizi önemsediğimiz kadar başkalarını da önemsemek anlamına geldiğini öğrenmeye başlayarak yapabiliriz.

Koronavirüs insanlığın ortak sorunu olduğundan, bize nasıl küresel olarak birbirine bağımlı tek bir sistemin parçası olduğumuzu gösterir, bu nedenle virus, insanlığın karşılıklı düşünme ve sorumluluk ihtiyacını uyandırmasını ister.

Bu nedenle, doğa ile daha fazla yakınlığı ve dengeyi teşvik etmek için, insanlığın bu salgın sırasında en azından aşağıdaki iki ana düşünceyi çıkarması iyi olur:

1) Koronavirüs salgını tesadüf değildir. Bu, doğanın insanlığa rehberlik ettiği sürecin bir parçasıdır ve bu nedenle hepimizi olumlu bir şekilde tek bir sisteme bağlamaya çalışır.

2) Bu sistemde, doğanın, isteyerek (kendi girişimimizle, egoist güdülerimizin üzerine olumlu bir şekilde bağ kurma)  ya da istemeyerek (egomuzu kendine getirmek için ortaya çıkan Koronavirüs gibi sorunlar ve krizler yoluyla) kabul etmemizi zorunlu kılan yasaları vardır. Böylece, farklı bir yön arayana kadar, kendimize fayda sağlamaktan çok başkalarına fayda sağlamaya odaklanıncaya kadar, hayatlarımızın gidişatını düşünmeye ve gözden geçirmeye başlarız.

Doğa bizi olumlu ve eksiksiz bir bağ şekline yönlendiriyor. Öyle ya da böyle, ya olumlu bir bağ kurma anlaşmamızla ve bunu keyifle deneyimleyerek ya da olumlu bağ kurma konusundaki anlaşmazlığımızla ve onun darbelerine katlanarak, bu süreçten çıkmanın başka bir yolu yoktur.

Doğa ile uyum ve dengeli yaşamanın tek yolu olan, birbirimizle uyumlu ve dengeli bağa ulaşmak zorundayız.

Birbirimizle olumsuz ilişki kurmaya devam edersek, daha fazla virüsün ve sorunun ortaya çıkması için koşullar oluşturacağız. Yani tüm problemler,  olumsuz bağlantıların üzerine olumlu bağlar kurma fırsatlarımızın göz ardı edildiği yerlerde ortaya çıkar.

Bu nedenle, içsel gözlem için, bulunduğumuz bu sosyal uzaklaşma dönemini kullanacağımızı ve nihayetinde doğanın mükemmel bir şekilde birbirine bağlı formuna nasıl daha bağlı ve benzer olabileceğimizi öğreneceğimizi umuyorum.

Koronavirüsten Sonra Dünya ( Thrive Global)

Koronavirüs pandemisinden sonra kuşkusuz yeni ve farklı bir dünyada yaşayacağız.

Koronavirüs sonrası dünyayı tartışmadan önce, virüsün temel sebebinin hayatlarımızı yaşadığımız egoistik, rekabetçi ve sömürücü şekline doğa tarafından gönderilen bir tepki olduğunun anlaşılmasına yardımcı olmasıdır.

Doğa bizlere, her birimizin bireysel başarıya giden bir yarışta, diğerlerinden maksimum fayda sağlamaya çalışma yaklaşımımızda biriktirdiğimiz, fazla atığı temizlemek için bu virüsü gönderdi.

Bizim hayata karşı aşırı büyümüş egoistik yaklaşımımız, sonunda bir dünya savaşı gibi büyük acılara yol açacaktı. Ancak, bunun yerine Koronavirüs ortaya çıktı.  Gergin ilişkilerimizin patlayıcı bir zirveye ulaşmasına izin vermek yerine, bizleri çok daha sakin bir şekilde arındırıyor.

Doğada Zararlı Bir Şey Yoktur

Birçoğu Koronavirüsü büyük bir felaket olarak algılamaktadır, ancak doğanın yasaları ve işleyiş tarzı hakkında bir anlayış kazandığımızda, doğada zararlı bir şey olmadığını görürüz.

Karşılıklı olarak düşüncesiz ve bölücü tutumlarımızla birbirimize zarar veriyorduk ve sonra  Koronavirüs bizi birbirimizden uzaklaştırmak için geldi ve hayatlarımızı nasıl ve neden bu şekilde yaşadığımızı gözden geçirme şansı verdi.

Artık doğa, toplamış olduğumuz çöpleri özenle ve ustalıkla bir köşeye attı, ilişkilerimizi sevgi ve şefkatle doldurma,  insan toplumunu çocuklarımız ve torunlarımız için çok daha parlak ve olumlu bir şekilde yeniden kurmak için fırtsa sahibiz.

Bu nedenle, bu Koronavirüs dönemini, birbirimize karşı davranışlarımızda ve inşa ettiğimiz sosyal yapılarda olumlu bir değişime etki etmek için başarıyla kullanabileceğimizi umuyorum.

Ayrıca, eski egoist dünyanın tüm sosyal bölünmesini, nefreti, yabancı düşmanlığını, sömürüyü, manipülasyonu, istismarı, depresyonu, stresi ve endişesini geride bırakacağımızı, pozitif bağın, sevgi, eşitlik, destek, teşvik, mutluluk, güven, fedakarlık, önemseme ve karşılıklı sorumluluğun yeni ve zıt dünyasına önemli bir adım atacağımızı umuyorum.

Eski Egoistik Dünyayı Reddedin.  Birbirini Düşünen Yenisini Arayın

Koronavirüs bizi vurmadan önce koştuğumuz fare yarışını canlandıracağımız umuduyla, şu anda hükümetler tarafından milyarlarca dolar yatırım yapılıyor. Eğer bunu yaparsak gerçek talihsizlik olur.  Bunu yapmanın herkes için olumlu olacağından şüpheliyim.

Şu anda geniş çapta kabul görmüş bir kriz durumundayken, Koronavirüsten önce nasıl başka bir krizde olduğumuz hakkında çok az şey duyuyoruz. Toplumlar ve ülkeler arasında (özellikle Amerika, Rusya, Çin ve Avrupa arasında) ve diğer çeşitli gruplaşmalarda yoğunlaşan bölücü ilişkilerimiz bizi savaşa, mali ve endüstriyel çöküşe sürüklüyordu.

Yöneldiğimiz krizin kapsamını anladığımızda, o zaman Koronavirüs pandemisini doğanın bize attığı bir cankurtaran simidi olarak görürüz.

Bu nedenle, eski dünyamızda olumlu bir şey olmadığını ve dolayısıyla geri dönmeye değecek bir şey olmadığını anlamak akıllıca olur.  O, elimize geçirebildiğimiz her kaynağın çıkarılmasıyla harap olmuş bir dünyaydı.

Ayrıca, eski dünyamızın ironisi, hepimizin,  kendimiz için haz almaya çalışmasına dayanması, yine de kendimiz için haz almanın daha da zor olduğunun anlaşılmasıdır. Sonunda, öyle ya da böyle ne kadar tatminsiz olduğumuz ve acı çektiğimize kıyasla ne kadar haz aldığımızın kesin bir hesaplamasını yaparsak, terazinin aşırı derecede “tatminsiz ve acı çekmeye” doğru eğildiğini görürüz.

Kendimizi iyi olduğumuza, iyi gittiğine dair kandırdık.  Eski dünyamızda bu kadar olumlu olan neydi?  Yaptığımız herhangi bir şey, bize kalıcı mutluluk ve sevinç duygusu bıraktı mı?  Ayrıca, ister sadece ailelerimizi idare etmeye ve hizmet etmeye çalışan sıradan insanlar isterse daha fazla servet, saygı, güç ve bilgi için çabalayan insanlar olsak da hepimiz sadece anlık bir tatmin yaşamakta, daha fazla doyum aramaya ihtiyaç duymak üzere tekrar boş kalmaktaydık.

Sonuçta, hepimiz hayatlarımızı yaşama şeklimizde aynıydık: Bizler hazzın peşinden sürekli bir kovalamaca içindeydik, ona dokunmaya başladığımız anda hep parmaklarımızın arasından kayıp gitti.

Koronavirüs Egoistik Atıkları Temizler ve Daha İyi Bir Dünya Oluşturmamız İçin Bize Yer Verir

Bu nedenle, şimdi artmakta olan egoistik, rekabetçi ve sosyal olarak bölücü atıkları temizleyen bir temizlik dönemine girdik. Okyanuslarımızı plastik ve radyoaktif atıklarla doldurduğumuz gibi,  bu yüzden insan toplumunu berbat ediyorduk.

Bu önemli anda, en iyi adımımız yeni ve çok daha pozitif bir dünya inşa etmek olacaktır.

Koronavirüs ve bunun sonucunda ortaya çıkan tüm sosyal uzaklaşma koşulları, bize eski egoistik toplumumuzu nasıl mahvettiğimizi düşünmek için zaman ve yer verdi. Dahası, bugünkü Koronavirüsü geçmiş pandemilerle karşılaştırırsak, ölüm miktarının nispeten az olduğunu görürüz.  Yani doğa, göreceli merhamet ve nezaketle olumlu bir dönüşüm için bu fırsatı verdi.

Bu nedenle, 10 ila 12 saatlik iş günü olan, büyük bölümü trafik sıkışıklığında geçirilen o günlerin, kişisel, sosyal ve ekolojik ölçeklerde birçok kriz ve sürekli artan borçlara sahip olduğumuz eski dünyamıza geri dönmemiz akıllıca olmaz.

Bu geçiş dönemini en iyi şekilde kullanmamız, birbirimize yeni bir dünyaya adım atmak için yardımcı olmaktır: ilişkilerimizi nasıl onarabileceğimiz, sahip olduğumuz farklılıkların üzerine nasıl çıkabileceğimiz ve insan toplumu arasında yeni karşılıklı düşünce ve sorumluluk ilişkilerini nasıl uygulayabileceğimiz hakkında düşünmek.

Bu nedenle umarım, sosyal uzaklaşma koşulları kaldırıldığında ve Koronavirüs dönemi sona erdiğinde, şuanda başladığımız bir çizgi üzerinde devam edeceğiz: Burada kendine hizmet hedeflerinden daha çok bütün insanlığa fayda sağlayan, olumlu insan ilişkilerine değer veririz. Bunu yapmak doğa ile dengeyi sağlayacak, herkes için yeni bir mutluluk ve güven dolu dünyayı ortaya çıkaracak ve kendimize getireceğimiz diğer ileriki zararlardan bizleri koruyacaktır.

Kabala ve İnançlar, Bölüm 5

Çekim Yasasına Dua Etmek Mümkün Mü?

Yorum: Anladığım kadarıyla, Kabala’da merhamet için yakarış yok, sorgulamayan itaat vaatleri karşılığında günahlar için kefaret yok.

Benim Yorumum: Bizler, ciddi eylemlerle ilgileniyoruz. Hakimin önünde af dilenmek için durmam. Beni tamamen tanımlayan bir sistemle karşı karşıyayım ve birbirimizi nasıl etkilediğimizi anlamaya çalışıyorum.

Herhangi bir talebim olursa, onları, sistem onlara doğru bir şekilde karşılık verecek şekilde ifade etmek zorundayım.  Herhangi bir istek yoksa, o zaman bu bir sorundur çünkü sistem benden gerçek bir müdahale bekler.

Soru:  Bu tıpkı çekim yasasına dua edemediğime mi benzer?

Cevap: Tabii ki! Yerçekimi yasası diğerlerinden nasıl farklıdır ki? Bu da aynı zamanda diğer doğa güçleri gibi Yaradan’ın yasası ve gücüdür.

Soru: Yaradan ile doğa yasaları arasındaki fark nedir?

Cevap: Fark yoktur. Yerçekimi yasasına dua edin. Doğanın her bir gücüne dua edebilir ve onunla doğru bir şekilde uyumda olmayı talep edebilirsiniz.

Soru: Düşersem, yerçekimi yasasından darbeyi yumuşatmasını isteyemez miyim?

Cevap: Hayır, yardım etmeyecektir.

Soru: Ne yapmalıyım? Düşüşü yumuşatmak için bir yatak veya başka bir şey yerleştirmeli miyim?

Cevap: Bu yardımcı olur. Ya da Yaradan’a düşmeyeceğinizden emin olmak için: “Düşmemek için nasıl değişmeliyim?” diye sormalısınız.

Yani, O’ndan sizi düşmekten korumasını istemeyin, ama düşmemek için nasıl değişeceğinizi sorun. Dünyadaki herkes korunma talep eder, ancak bu yardımcı olmaz. Ama değişmek için, kendinizi daha iyi hale getirmek için ki böylece doğanın güçleri üzerinizde gerektiği gibi işlesin ve böylece düşmezsiniz, bunlar için talep edebilirsiniz. Yani sadece ıslahınızı talep edin, başka bir şey değil.

“Coronavirüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Thrive Global yeni makalemi yayınladı: “Corona Virüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi.

Kim, bir virüsün, özellikle de ölümcül olmayan bir virüsün, dünyanın öldürme düğmesine basacağını düşünürdü? Bu yılın başında, bir bira markası adıyla yavaşça grip benzeri bir mikrobun dünyadaki havacılığı felç edeceğine, küresel çapta hisse senedi piyasalarını çarpacağına, OPEC ve Rusya arasında petrol fiyatı savaşı başlatacağına, tüm ülkeleri karantina altına alıp, dünyadaki okulları ve üniversiteleri kapatacağına, önemli spor etkinliklerini iptal ettireceğine inanırdı, hem de on hafta içinde?

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi. Bize, korumalarımızın, güvenlik ağlarımızın ve güç ve hakimiyet için verdiğimiz mücadelelerin, doğanın,  bize oyun oynamaya karar verdiğinde işe yaramaz olduklarını öğretti.

Ama hepsinden önemlisi, Coronavirus bize karşılıklı sorumluluk konusunda bir ders veriyor. Bizi, dünya üzerinde birbirimize bağlı ve bağımlı olduğumuz acı verici gerçeği fark etmeye zorluyor. Çünkü Çin, Wuhan’da başlayan bir virüs Chicago, Illinois’de sevdiklerinizi öldürebildiğinde, ülkelerinizin bir ticaret savaşına bulaşmamasını istemez misiniz? Ülkelerin yalnızca bir kez işbirliği yapması ve virüsün yayılmasını durdurmak için kolektif eylemde bulunabilmesi hoş olmaz mıydı? Dünyanın dört bir yanındayken bile ve bunu duymak istemesek de, birbirimizden sorumlu olduğumuzu fark etmemiz daha yararlı olmaz mıydı?

Dünya İçin Harika Bir İlaç

İronik olarak, bu hastalık mikrobu Dünya için harika bir ilaç gibidir. Onlarca yıldır aşırı tüketimin, gezegenimize verdiği zararlar konusunda uyarıldık. Onlarca yıldır açgözlülüğümüzü,  doğal kaynakları aşırı tüketmemizi ve en sevdiğimiz eğlence haline gelen alışveriş çılgınlığını kısıtlamamız gerektiği söylendi. Onlarca yıldır uyarıları görmezden geldik. Şimdi, doğa bizi basitçe durmaya zorluyor: uçuş yok, alışveriş yok, eğlence yok. Kendinizi evde karantinaya alın ve eylemleriniz, başkalarına olan bağlılığınız ve onların size karşı olan bağlılığı üzerine düşünün.

Gerçekte, doğa naziktir; bize aynı dersi çok daha agresif ölçülerde öğretebilirdi. Çernobil’deki gibi bir nükleer felakete veya Japonya’nın Fukushima’daki nükleer santralini harap eden bir depreme neden olabilirdi. Ebola’yı daha bulaşıcı hale getirebilir ve insanlığın yarısını yok edebilirdi. İnsanlığın tamamen yok olacağı, bizim hayal bile edemeyeceğimiz milyonlarca şey yapabilirdi. Ama öyle yapmadı; bize, nasıl yaşadığımızı ve ortak evimiz olan gezegene karşı nasıl daha sorumlu bir şekilde yaşamaya başlamamızı düşünme fırsatı veriyor.

Şimdi, birbirimizi önemsemeyi öğrenmek için, birbirimize yardım etme vakti. Yalnız denersek gerçekleşemez, ama hepimiz zaten tek bir teknede sıkışıp kaldığımız için, tıpkı Japonya’daki virüslü Diamond Princess ve California’daki Grand Princess’deki yolcular gibi, hepimiz karşılıklı sorumluluğu benimsemeli ve daha dengeli ve düşünceli/saygılı bir yaşam tarzı inşa etmeye başlamalıyız. Açıkçası, doğa karşı koyabileceğimizden çok daha fazla cezai önlemlere sahiptir. Şimdiye kadar, insanlık için merhametli ve nazikti; sopayı eline almasını istemeyiz.

Şu anda içinde yaşadığımız dünya, bizim benmerkezci zihniyetimizin parlak fikridir. Düşüncemizi değiştirmezsek dünya daha iyiye doğru değişmeyecektir, hâlbuki fosil yakıtları yenilenebilir enerji ile değiştirmeye ve ormansızlaşmayı azaltmaya çalışabiliriz. Ancak, mevcut tutumumuz yerine, karşılıklı düşünceyi ve sorumluluğu beslemeye başlarsak, dünyamız bunu yansıtacak ve yeni zihin durumumuzla senkronize olarak değişecektir.

“Rüzgar eken, fırtına biçer” (Hoşea 8: 7) diye yazılıdır. Egoizm ekersek, onun sonuçlarını birçok kez biçeceğiz. Mevcut kriz, neler olabileceğinin bir örneğidir. Ama aynı şekilde, Eğer hepimiz Dünya Gezegeni denilen gemide, karşılıklı önemseme ve karşılıklı sorumluluk ekseydik, ne biçerdik? Faydalarını hayal etmeye bile başlayabilir miyiz?

Belki şimdi, her şey beklemeye alındığında, zihniyetlerimiz üzerinde düşünmeli ve hayatlarımızdaki ilişkileri yeniden biçimlendirmek için biraz zaman ayırmalıyız. Belki de şuan,  tersine çevirmek, hayatlarımız için farklı dersler hayal etmeye başlamak için bizim fırsatımızdır. Belki şimdi ben ve benim ile ilgili daha az, topluluk, toplum ve insanlık ile ilgili daha fazla düşünmeye başlamalıyız.   Sonuçta, doğanın bize daha ne kadar şans tanıyacağını kim bilebilir?

 

Coronavirüs İçin En İyi Çözüm

Coronavirüs, insanlık için küresel ölçekte bir sorun haline gelmiştir. Çin’den kaynaklanan ve dünyaya yayılan virüsten ölenlerin sayısı şimdiden 3.000 kişiyi aştı. Bu sorunla nasıl ilişki kurmalıyız?

Gelişim yolumuzda birçok sorunla karşılaşırız. Yeni virüsler ve yeni hastalıklar her zaman ortaya çıkar. Küresel ısınma nedeniyle, yeryüzü buharlaşıyor ve her gün yeni bir şey keşfediyoruz. Yaklaşık 50.000 ila 100.000 yıl önce, uzak geçmişte var olan hastalıkların geri dönüşüne tanık olabiliriz.

Yeni virüslerin nereden geldiğini bilmiyoruz, o zamanları yaşamadık çünkü insanlık bu gezegende bilinçli olarak sadece birkaç bin yıldır var olmakta. Bu yüzden giderek artan sayıda yeni virüs ve bakterilerin ortaya çıkmasını bekleyebiliriz.

Kabala bilgeliği basit bir koruma aracı sağlar: eğer birbirimizle birleşirsek korkacak hiçbir şeyimiz olmaz. Birliğimiz sayesinde, tüm virüsleri öldüren bir yer ve güç yaratırız. Deneyin ve göreceksiniz.

Örneğin yakınlarda Tel Aviv’in kalbinde Dünya Kabala Kongresi düzenledik. 78 ülkeden 5.000’den fazla kişi katıldı. Ana kongrenin üç günü boyunca, ondan önce ve sonra, toplam 10 gün boyunca birlikteydik. Ve hiç kimse hastalanmadı, nezle bile olmadı.

Mesele şu ki bizler bir aşıya sahibiz: tüm mikropları ortadan kaldıran özel bir dezenfektan etken – bu bizim birleşmemizdir. Bu, tüm kötü güçlere karşı hareket eden doğanın gücüdür. Eğer insanlar bir araya gelmek isterse, hiçbir virüsten korkmazlar, hem manevi hem de maddi tüm virüsleri öldüren bir aşı elde ederler.

Bu nedenle bu kongreyi yapma konusunda hiç şüphem yoktu. Bazıları kongreyi iptal etmeyi ya da en azından enfeksiyonlardan korunmak için büyük toplantılardan kaçınmak zorunda olan insanlara, yani emziren annelere veya kronik hastalıkları olan insanlara girişi kısıtlamayı önerdi.

Ancak, böyle bir kongrenin herhangi bir sağlık riski taşımadığından eminim. Tüm virüsler için çaremiz var, sadece onu nasıl kullanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor ve bu basit değildir.

İnsanların, tüm enfeksiyonları ortadan kaldıran ve dezenfekte edebilen, biyolojik ve hatta manevi derecelerde var olan virüsleri öldürebilen, aralarındaki bağı nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri gerekir. Bu mistik ve gerçek dışı gelebilir ancak kesin olarak insanlar arasındaki bağ, tüm hastalıklar ve problemler için çaredir. Çünkü birliğimiz bu dünyada mümkün olan en üst seviyede gerçekleşir.

Doğanın dört seviyesi vardır: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde doğa, yaratıldığı şekilde, değişmeden var olur. Ancak insan seviyesinde, bizler olanları etkileyebiliriz. Eğer aramızda iyi ilişkiler kurarsak, enerjiyi ve gücü birbirimize geçiririz, böylece sanki bizi kötü düşüncelerden, problemlerden ve kötü ilişkilerden aşılar gibi.

Ancak insanlar arasındaki ilişkileri düzeltmezsek, çeşitli virüslerin ve doğal afetlerin: volkanik patlamalar, tsunamiler, tayfunlar vb. nin çoğalmasını ve tezahürünü teşvik ederiz. Her şey insanlar arasındaki ilişkilere bağlıdır, çünkü biz doğanın en üst seviyesinde var olmaktayız. Bu yüzden tutumumuz ya doğayı öldürür ya da tam tersine, daha iyi olmasını emreder.