Yaratanı Keşfetmek Ya Da Yaratılışa

Soru: Yaratılışı, Yaratan’ı ifşa ne demektir?

Cevap: Yaratılış mutluluk arzusudur ve bu Yarata’nın niteliği olup ihsan-eden anlamındadır. Yaratılış bu amacı edindiğinde, arzu, niyet ihsanı niteliyen güce de sahip olur, kısacası yaratılış Yaratan’ı ifşa eder.

Yaratan’ın ifşası “ihsan etme” kendini yaratılışın içinde sergiler ve böylece yaratılış yeni bir nitelik kazanmış olur. Geçmişte insanlar isteklerine duydukları arzuları içlerinde hissederken şimdilerde sanki başkalarında hissedip ifşa etmekteler, buna Yaratan’ın ifşasını yaratılışın içinde bulmak deniliyor.

Kabala bilgeliğinin sağladığı bu ifşa ile özümüzü oluşturan alma arzusu vermeye dönüşmekte. İnsanın VERME niteliğini keşfi YARATANI keşfi sayılıyor.

Manevi Yükseliş İçin Yol Haritası

Soru: Dua tekmidir ya da farklılıklar içerir mi?

Cevap: Dua bir taleptir onu aşıp ıslaha erşmemiz için. Yükselme arzusu (basamağa, realiteye, Yaratan’a) tekamüle, ıslaha taleptir (istektir). Islah için duyulan arzu artıkça dua çeşitlerinde de artışlar olur. Tüm seviyeler (realiteler) için geçerli olan bir çok dua bölümleri mevcuttur. Böylece Kabalistler bizler için bir dua düzeni, dünyamızdan manevi dünyaya yükselme, tekamül ve ıslah elde etmeye yarıyacak aynı zamanda tüm farklı durumları içeren bir rehber kitap oluşturdular. Birbiri ardına okunan dualarla sağlanan düzende zorunlu olarak kendi ıslahın için yukarıya yönelmiş olursun.

Netice itibariyle tüm değişim sadece Yukarıdan gelir. Her güne (sfira-seviye, basamak) kendi düzeni var olup ruhani bir gün elde etmek için yazılı olan düzene uygun biçimde arzuların ıslaha yönlendirilmesi gerek.

Kendini 6 gün (basamak) boyunca ıslah eden kişi diğer dualara (ıslah) ulaşırki buna “Şabat Islahı” denir ve de sonra özel durumlar (Kutsal Günler) Bayramlar elde edilir. Bir çok durum ve onlara ait dualar mevcuttur. İsteklerin üzerine çıkıp aşılması ve ıslahı ile yepyeni bir bağ ve ilişki kurulmuş olunur Yaratanla. Maneviyat çalışmasında Dualar asla tükenmez.

Sahip Olunmaya Değen Meslek

Soru: Sosyal hizmet veren mesleklerin dünyamıza bir faydası var mı?

Cevap: Hizmet veren tüm mesleklerin şu an faydası var; doktora, öğretmene, güvenlik görevlisine, çöpçüsüne, hepsine ihtiyacımız var. Ancak insanlık dünyayı iyiye, ileriye götürmek istiyorsa bu mesleklerin dışında kendi içsel gelişimini, ıslahını düşünmeli ve eline almalıdır. Şöyle bir deyim vardır: KENDİNİ DEĞİŞTİR TÜM DÜNYA DEĞİŞİR. Kişi yaratılışın amacı olan ruhunu tekamül etme isteği içinde olduğunda, sadece kendine değil bu dünyada herkese yardımcı olmuş olur. İşte bu dünyada sahip olmaya değen bir meslek…

Eğitim Kazanç İçin

Soru: Kabalayı 2005 de keşfettim ve o günden beri sizlerle öğreniyorum. Günlük yaşantımda da Bnei Baruhu örnek alıyorum kendime; evliyim, meslek sahibiyim. Kabalistin “Normal Hayat” sürdürmesi gerektiğini söylüyorsun; askere gitmek, üniversite eğitimi görmek, aile sahibi olmak ve çalışmak gibi. Sorum şu: Mesleğim fotografçılık ve kendimi normal bir hayata hazırlamak için bu günkü global krize rağmen üniversite eğitimini almalımıyım, yapmam gerekeni bilmiyorum tavsiyede bulunurmusun?

Cevap: Üniversite eğitiminde hiç bir zorunluluk yok, niyetim eğitimin boşlanmaması yoksa meslek sahibi etmenin dışında fazla bir getirisi yok zaten.

Konu ile ilgili TV röportajından

Kıskançlık, Arzu ve Saygı İnsanı Tekamül Ettirir

Eski dönemlerde insanlar birbirlerini bu günkü gibi kıskanmıyorlardı. Bin ya da yüz sene öncesinde kişiler ötekilerin malı mülkü veya eğlencesini kendine dert etmiyordu. İnsanlaın aralarındaki ilişki ve bağın gelişmesiyle kişilerin arzu ve isteklerinde de artışlar oldu. İstekler Maddi (bedensel ve sosyal ihtiyaçların oluşturduğu) ve Ruhsal olup aslında ruhsal istekler özünde tektir; YARADATA BENZEMEK. Ancak insan dışında olanı (bedeninin) istemez, arzulamaz işte bu yüzden onu motive edecek bir gruba ihtiyacı var. O sosyal çevre insana hissetireceği kıskaçlık, saygınlık beklentisi ve kendini kabul ettirme duygularıyla Arzunun oluşmasına neden olur.

Derste öğrenci sorar: Kafamda binbir engelleyici düşüncelere rağmen fiziken buradayım ama aslında burada değilim.

Yıllarca bu şekilde burada olmamın bana ne faydası olurki?

Laitman’ın cevabı: Yaratan‘a teşekkür borçlusun, bir önüne aşman için engel çıkardığı için, iki engeli aşıp burada olduğun için, üstelik derste akıl yürütüp sual da soruyorsun. Demek Yaratan ilerlemeni istiyor, işte teşekkürün buna, ilerle…

Yaratan’ı Nasıl Tadarız

Soru: Derslerinizin birinde bebek örneğini vererek onların her şeyi ağızlarına götürüp tat alarak dünyayı keşfettiklerini söylemiştiniz ve şu deyimi çağrıştırdı “Tattı ve gördü ki iyi oldu” fakat nasıl tattı ?

Cevap: “TATMAK” Bu tat alımına verilmiş ve sonra reddedip alma ya da kabul etme demek değil.

Deyimde diyorki eğer yalnızca tat alırsan göreceksin ki Yaratan ihsan etme niteliğidir, sadece iyiyi ve daha iyiyi oluşturandır. Sen bunu “Tat alma vasıtasıyla” tespit edeceksin, yani kendinde, kendi içinde.

Buradaki düşünca ve niyet, senin gidip satın alman ve sonra aldığının ne olduğunu tatman. Çünkü ihsan etme niteliğine gidiyorsun ve alma niteliğine değil ve dolayısıyla anla ki bu en iyi olandır.

Antalya Kongresinden

Sevgi Diye Sandığımız Şey Maskelenmiş Egoizmdir

Soru: Niçin ‘başkalarını sevmenin’ ne olduğunu bilmediğimizi veya anlamadığımızı söylüyorsunuz?

Cevap: İnsanlar genellikle ‘sevginin’ cinsellik, bir çocuğun bakımı, hasta veya muhtaçlara yardım gibi şeylere bağlı olduğunu sanıyorlar. Şimdi bu nosyonu gerçekten anlamanın zamanıdır ki şimdiki patlak veren krizin nedeni olarak. Bu kriz, sevginin ne olduğu ve sevgi eksikliğinin ne anlama geldiğini realize etmemizi sağlamak için var. Bu durum gerçekte krizin özüdür.

Finans, endüstri ve diğer alanlarda gerçekleşen her şeyin tek amacı, gerçek sevginin aslında ne olduğunu bize göstermek içindir. Sonra biz diğer her şeyi bu nosyonla kıyaslayabilecek ve şimdi bizim tek niteliğimizin egoizm olduğunu realize edeceğiz.

İnsanlar, ‘Kötülüğün İfşası’ olarak adlandırılan bu süreci çekmek zorunda kalacaklar. Aslında zaten başkalarını sevdiklerini düşündükleri şeyin, onların şimdiki sevgi anlayışlarının kötü olduğunu görmek zorunda kalacaklar. İnsanlar sonra realize edeceklerdir ki eğer birbirlerine bu yolla davranmaya devam ederlerse, herkes bireysel ve kolektif olarak kötü hissedeceklerdir. Kişisel olarak iyi hissedebilirim fakat başkalarını sevmediğim sürece hala kötü bir koşuldayım.

‘Başkalarını sevmenin’ gerçekte ne olduğunu tanımlamak zorundayız, zıttı ve nefretiyle birlikte. Çünkü ‘Işık karanlığın üstünde bir üstünlüğe sahiptir.’ Başkalarından nefret ettiğimizi ancak kendimizi sevdiğimizi kabul etmediğimiz sürece sevgi tarafına geçmeyi beceremeyeceğiz. Bu ilk aşamadır ve insanlık şimdi buna doğru yaklaşmaya başlıyor.

İnsanlar şimdi, ‘evet birbirimizi yeterince sevmediğimiz olasıdır’ diye düşünüyor ve bu konuda hem fikirler. Ancak aramızda egemen olan nefretin henüz farkına varmaya başlamadılar.

Maneviyatta Bebek Dahi Bilge Olmalı

Maddi dünyamızda anne bebeğinin ne zaman acıkıp yemeğe ihtiyacı olacağını bilir fakat maneviyatta bebek (maneviyata aday) yemeğini kendi istemeli annesinden. Bir üst basamağa yükselmesi için ışığa nasıl yönelmesi gerektiğini kendi bilmelidir. Her şey aslında aşağının (insan) doğru isteğine bağlı olarak gerçekleşir. Dönüşmek ve yukarıya (Yaratan) benzer olmak. Maneviyatta tüm faaliyetler ya Reşimot (kişiyi var eden anı-kayıtlar) nezdinde ki bizim tercihimize bağlı değildir ya da bizim tercihimize (katkımız) bağlı olarak ıslah olma arzusu nezdindedir.

Tarafımızdan yapılan Dualar (ıslah için talepler). Fakat gerçek olmayan taleplerin bize hiçbir faydası yoktur. Eğer talep samimi ve içten ise o zaman zaten ıslah edici üst ışığı kendi davet eder. Yukarısı (partsuf, Yaratan) her zaman hiç değişmeyen konumdadır, değişen sadece içimizdeki Reşimot‘tur ve kendimizi değişmiş dünyada hissederiz. Beyaz ışık, Yaratan. Algımız değişince dünyaya bakışımızda değişiyor.

Bizi uyandıran Reşimot ile işbirliğine girmediğimiz taktirde manevi gelişmede ilerleme kaydedemeyiz. Aslında bizler karşılaştığımız sıkıntılar ve yaşadığımız sorunlar vesilesiyle biraz akıllanıp manevi gelişme arayışına yöneliyoruz. Oysa ruhsal gelişme ile ilgili bir gruba katılarak izlenimleri Reşimotları oradan edinmeye başlarız -diğer ruhlar ile birleşmeden doğan izlenimler- kendi çabamızla edindiğimiz izlenimlerin ıslahı, üst dünyaların ifşası dualarımızda aşmaya ve üstesinden gelmeye çalıştığımız ıslah taleplerimizde bulunmaktadır.

Yıllarım Benim Hazinem

Yeni bir doğa edinebilmemiz için var olanı Egoizmimizi beğenmememiz, onu kötü olarak hissetmemiz hatta çabamızı sabote eden bir düşman gibi görmeliyiz.

Bu tarz bir yaklaşım bizi doğru bir çevre-kvutsa etkisi ve ışığı temin etmeye getirir. Böylece sadece üst-ışığın bizi ıslah edebileceğini keşfederiz, yaratılışımızı ve de doğamızı yok etmeyip bilakis onu kullanıp aşarak.

Egoizmimden öte sahip olduğum bir şeyim yok ve onu pahalı bedeller ödeyerek enkarnasyonlarım boyunca edindim. Bir çok darbeye, ıstırap ve çabama ihtiyacım oldu bu yegane mirası edinmem.

Tüm talebim Işığın doğamı doğru kullanmama yardımcı olmasıdır.

30-10-09 Derse Hazırlıktan.

Gelecek Durak Islah Sonu

Soru: Hayatımız öyle bir hal aldı ki ünlü fıkra örneği Yaratan‘dan neredeyse “Dünyayı durdurun inecek var “ talebinde bulunacağız.

Cevabım: Eğer bu trenden inersen bir sonraki gelene kadar aynı durakta bekleyecek ve yenisiyle yoluna devam edeceksin.

Dünyamızın tekamülünü tamamlamaya 230 sene kaldı ancak herkes kendi tekamülünü daha önceden tamalayabilir. Bu gerçekleşmedikçe, doğal gelişim yasası gereği tekrar ve tekrar doğum-yaşam-ölüm döngüsünü yaşamak zorundasın.