Kongrenin Sonuçları Henüz Ortaya Çıkmadı

Soru: İçinden geçtiğimiz bir dizi güçlü kongreden ve kendimizi iptal etmek için yaptığımız
onca çalışmadan sonra, manevi embriyoyu inşa etmek için başka neyimiz eksik?
Cevap: Hala embriyo gibi bağlanmadık, içinde embriyonun gelişebileceği bir rahim
oluşturmak üzere bağlanmadık. Yalnız bağ kurmaya ihtiyacımız var; hepsi bu. Tek bir beden
ve tek bir kalpte tek bir insan gibi bağlanmak zorundayız. Hala buna istek duymuyorsunuz.
Yalnız öğrenmeye çalışıyorsunuz.
Soru: İstemediğim bir şeyi birden bire nasıl isteyebilirim ki?
Cevap: Böyle bir yoksunluğa dolaylı olarak yaptığımız eylemler yoluyla erişebiliriz.
Egomuza karşı bir şeyi doğrudan doğruya yapamayız, ancak dolaylı olarak Islah Eden Işığı
uyandırıp çekebiliriz.
Soru: Büyük grubumuzun içinden küçük bir grup embriyo gibi bağlanabilir mi yoksa bu
duruma erişmek için herkesin mi bağlanması gerekir?
Cevap: Şu anda bunun nasıl gerçekleşeceğini kesin olarak söylemek mümkün değil, çünkü
bu durum daha önce hiç gerçekleşmedi. Bu unsuru adamakıllı hazmetmeliyiz. Henüz
tamamlanmamış olan bir şeyin bir şekilde olmuş olacağından emin olmamalıyız.
Maneviyatta sonsuz seçenekler var. Bu nedenle, içsel grubun dışsal gruptan, rahim içindeki
embriyo haline dönüşmesinin nasıl olacağını bilmiyorum.
Giderek ve hızla bu duruma yaklaşıyoruz. Yeni ileri atılışlarımıza her defasında hayranlık
duyuyorum. Ancak istisnalar yoktur. Alma arzumuza olan tutumumuzda hepimiz embriyo
haline gelmek zorundayız ve ihsan etme arzumuza olan tutumumuzda ise rahim haline
gelmeliyiz. Bunların hepsini kendimizden inşa ederiz.
Önce rahmi inşa etmeliyiz, ihsan etme seviyesini ve onu göğe yükseltmeliyiz. Sonra, onun
altında, alma seviyesini inşa edebiliriz bu, yer ayaklarımızın altında demektir. Sol çizgiden,
almaktan önce her zaman sağ çizgi, ihsan etmek vardır. Bu Şulhan Aruh kitabında söylenen
şeydir, emirleri açıklar. Bu kitap bize içsel çalışmamız için pek çok pratik talimatlar verir,
eğer bunları manevi kavramlar olarak yorumlarsak.
Soru: Bu gün neye çalışmalıyız?
Cevap: İhsan etmenin yüceliği üzerine ve bir embriyo oluşturmak üzere aramızda bağ
kurmaya çalışmalıyız. Aramızda bağ kurmak zorundayız, bu Yaradan’dır ve bağlantı,
yaratılmış olandır. Böylece bunların aynı paranın iki yüzü olduğunu göreceğiz.
Soru: Ama biz bu iki zıtlığı birbirine bağlayamıyoruz!
Cevap: Yaradan bu iki zıtlığı orta çizgi olarak düzenler. Endişeye kapılmayın! Çok fazla
zaman kalmadı. Büyük bir atılış yaptık ve kısa zamanda bunu hissedeceğiz. Kongrenin
sonuçları henüz görmüyoruz ama göreceğiz ve sürekli olarak buna doğru ilerliyoruz.

MANEVİ HAZZIN SIRRI

SORU: Neden manevi dünyadan alınan hazla ilgili çok az konuşuyorsunuz?

CEVAP: Haz hakkında konuşmak isterdim ama ne yazık ki bunu sözlerle dile getirmek imkansız.

Kabalistlerin yazdığına göre, dünyamızda insanlığın geçmişte deneyimlediği, deneyimlemekte olduğu ve deneyimleyeceği tüm hazları toplasak en düşük manevi seviyedeki milyonlarca kat büyük üst ışıkla kıyaslandığında, bu sadece küçük bir kıvılcım olurdu.

Onlara inanmadım ama sonra kontrol ettim ve ikna oldum ve sana da aynısını diliyorum.

YORUM: Kişi, bir insanın tüm insanlık tarihindeki hazlara dayanmaya nasıl hazırlandığını sadece hayal edebilir !

CEVAP: Bir kişi, alma arzusu ile değil  ihsan etme arzusu ile çalıştığında, kendi aracılığıyla dünyanın tüm zevklerinden ,”elektrik şok” almadan geçebilir çünkü o artık bir alıcı değil, iletken haline gelmiştir.

O artık kendisinden başkalarına geçiren bir boru gibidir ve bu nedenle artık ışığın kendisinden değil başkaları tarafından ikincil olarak doldurulmaktan zevk alır.  Bütün sır budur.

http://laitman.com/2016/05/the-secret-of-spiritual-pleasure/

MESİH KİMDİR?

ORU: Baal Ha Sulam “Son Nesil” makalesinde şöyle yazar: Bölüm 1 “ Ve onlar Mesih’e Kudüs’e gelecekler ve mesih, onlara TORA’yı öğretecek”. Bu makalede kimden bahsediyor ve gelecek olan Mesih kimdir?

CEVAP: Dünyadaki tüm uluslar doğanın üst gücüne, insanlığı egonun ilk günahından yukarıya çekecek birlik ve sevgi gücüne  dönecekler. Bu güce Mesih denir, İbranice kelime kökeni olan “Limşoh- Çekmek”ten gelir.

Bu gücü sadece maneviyata , mutlak sevgiye ve ihsan etmeye yükselme arzumuz olduğunda çağırırız, bu;  TORA’nın genel emri olan “Dostunu kendin gibi sev” kuralını yerine getirmeye dair tam bir kokuya dayanır. Bu dereceye “tam korku” “İrha Şalem” veya “Jeruşalaim (Kudüs)” denir.

Bunu uygulamak istersen kurslarımıza katılmaya davetlisiniz…

http://laitman.com/2016/05/who-is-the-messiah/

VEJETERYANLIK DÜNYAYI KURTARACAK MI?

YORUM: Oxford Üniversitesi’nden bilim adamları insanlığın vejeteryanlığa geçmesindeki faydayı hesapladılar. Onların modeline göre, dünya nüfusu vejeteryanlığa dönmeyi kabul ederse, 8 milyona yakın insan kurtarılabilecek. Bunun yanında doğayı, ağaçları, ormanları ve dahasını da koruyabilecekler.

CEVAP: Bu açıkça fantezi. Dünya çapında seyahat ettim ve her yerde insanlar her şeyi yiyor: Deniz ürünlerini, yılanları, kurbağaları, köpekleri, koyunları, kuşları ve dahasını…

İnsanlığı et yemekten alıkoymak imkansızdır. Bu sadece eski bir alışkanlık ya da gelenek değildir. İnsan bu şekilde doğmuştur ve bu koşulda var olur. Aynı şekilde, insanların et olmadan da  var olabileceklerinin hala ispatlanması gerekiyor; bana göre hiçbir şey etin yerini tutamaz.

Bir insan hayvandır. O, çimen yiyen bir hayvan değildir ama o her şeyi yiyen bir hayvandır ve bunda iyi ya da kötü herhangi bir şey yoktur. Bu, onun doğa tarafından nasıl yönlendirildiğidir ve o, yıkıcı olmak için tasarlanmamıştır.

Dietimizden hayvana olan ihtiyacımızı çıkarırsak, onların ürünleri olan yumurtalarını, yağlarını, proteinlerini ve karbonhidratlarını da yememeye zorlanırız. Hayvanlardan deri ürünleri ve bu gibi şeyler üretmeyiz.

Böylece bitkilerden beslenmeye geçeriz. Ve hangi temelde onları sindirebiliriz, belki bitkilerin de duyguları vardır?! Sonuçta bir taş bile hissediyor. Bu durumda onları da reddetmemiz gerekecek. Peki  nereye gideceğiz? Doğadan gelen normal ve çeşitli bir dietin, uygun tüketiminin varlığı olmadan nasıl hayatta kalabileceğimizi gösteren yeterli araştırmaya sahip değiliz.

Her şeyi tüketmeye ihtiyacımız var; dünya, insan daha düşük bir seviyede bulunan her şeyi kullanabilsin diye yaratıldı. İnsanlar piramitin en tepesine yükseldiler ve bu piramit bütünüyle onların hem fiziksel hem manevi beslenmesi için vardır.

Bütün dünya bu amacı haklı çıkarmamız için yaratıldı, onu değiştirmemiz için değil.

http://laitman.com/2016/05/will-vegetarianism-save-the-world/

KONTROLÜN İKİ SİSTEMİ

SORU: Acımasızlığın manevi kökü nedir?

CEVAP: Kontrolün iki sistemi vardır: Sağ ve sol. Sol, acımasız ve korkunç sistemdir ve sağ onun zıddıdır, o kibarca herşeyi sevgiyle, konukseverlikle, yüreklendirmeyle ve destekle yumuşatır. Ve biz orta çizgide , az ya da çok orta çizgi çevresinde ilerleriz.

Bazen sol çizgi dünyaya girer ve savaşlar ve imhalar başlar, büyük acılar gelir. Sağ çizgi dünyaya girerse her şeyin iyi gittiğini hissederiz.

Sorun şu ki, iyi hissettiğimizde yumuşar ve zayıflarız, dünyanın şiddetli çizgisine tekrar geri döneriz.

http://laitman.com/2016/05/two-systems-of-control/

YARATAN NEDEN SAKLANIYOR?

SORU: Yaratan bize haz verme niyetindeyse neden saklanıyor?

CEVAP: Başka türlü, haz için arzumuz olmasaydı bizi nasıl doldurabilirdi?! Yani bu gereklidir. Önce Yaratan kendisini gizler ve haz için arzuyu yaratır ve daha sonra bu arzu kendisini büyük bir ihtiyaca, tamamlanma için bir haykırışa doğru geliştirir!

Ve sonra büyük egoizm ıslah olduğu ölçüde kişi Yaratan’ı hisseder. Aksi halde kişi Yaratan’ın kendisi için hazırladığı büyük zevki takdir etmeyecektir. Dahası bu tamamlanma etrafımıza var ve şimdi içimizde ama onu hissetmiyoruz!

Böylece bizi özendirmek için Yaratan saklanır ve bizim için her tür sorunu yaratır.

http://laitman.com/2016/05/why-is-the-creator-hiding/

ISLAHIN YOLUNDA

SORU: Neden ıslahın yolunda gitmeye başlayan kişi acı çekmeye devam eder? Bu nedenle “TORANIN YOLU” ve “ACININ YOLU” arasındaki fark nedir?

CEVAP: Islahın yolunda giden kişi baştan fark etmelidir ki, onu ıslaha doğru çeken bu edindiği acıya “sevginin ıstırapları” denir.

Bir çocuğa küçük görevler verdiğimde o acı çeker! Bunlar çocuğun yapması gereken eylemlerdir ve bu sayede çocuk daha iyi bir duruma doğru ilerler. Eğer bunu doğru şekilde algılarsa, yolun tamamı bile onun için bir keşif yöntemi haline gelir.

http://laitman.com/2016/05/on-the-path-to-correction/

Temiz Bir Ev Ve Temiz Bir Kalp

Soru: Pesah Bayramı’ndan önce kişinin evini iyice temizlemesi neden gelenektir?

Cevap: Kişinin düşünceleri ve kalbi onun evidir, denir. Evin (kişinin kalbinin) diğer insanlar hakkında tüm kötü düşüncelerden temizlenmiş olması gerekir. Buna Pesah temizliği denir.

Diğer insanlar, toplum, akrabalar, komşular ve eşiniz ve genel olarak bütün yaşamınızla ilgili olan tüm arzularınızla ne yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeye ve hayal etmeye çalışın. Onları nasıl düzeltebilir ve geliştirebiliriz ya da en azından onları tüm çöplerinden nasıl temizleriz?

Hamursuz (Pesah) bayramı bir geçiş ya da sadece kendinizi sevme bencil koşulundan, çok az bile olsa başkalarını düşündüğünüz, komşunuzu sevmeye geçiş anlamına gelir.

Soru: Ve neden her şeyi çamaşır suyu ile temizlemek bir gelenektir?

Cevap: Ne yazık ki “Islah eden Işık”tan başka, sizi içten temizleyebilecek hiçbir temizlik maddesi yoktur. Eğer duyar, öğrenir ve içimizde yerine getirmek zorunda olduğumuz ıslahatlar hakkında, kurtulmamız gereken arzularımız hakkında konuşursak, bu yavaş yavaş bizi temizler.

Işığın gücü, bizim temizlenebilmemiz için yegâne araçtır. Ancak, bu sadece kendimizi düzeltme arzumuz kadar çalışır. Ve bunu arzulamak için, herkesle birlik kurduktan sonra, bizi nelerin beklediği konusunda okumamız gerekir.

Sonra tüm talihsizlikler ve sorunlardan kurtuluruz, kötülük ve zarar vermenin olmadığı ve orada sadece sınırsız iyiliğin var olduğu bir gelişim seviyesine yükseliriz.

Kişinin Mısır’dan çıktıktan sonra nasıl hissettiği şöyledir: Kızıl Denizi geçerken bir doğadan bir diğerine gidiyoruz; alma doğasından, ihsan doğasına, bu bayrama Pesah (geçiş) denmesinin nedeni budur.

Bu, bir bilgisayarın içindeki programı tamamen değiştirmeye benzer. Aynı şekilde, biz de tüm yaşam paradigmamızı, dünyaya bakış açımızı değiştirecek olan iç programımızı değiştirmek zorundayız. Tamamen farklı gözlüklerle dünyaya bakmaya başlarız.

Bu, diğer insanlarla doğru bağın bizi iyiliğe nasıl getirdiğini ve bu ifşanın bizi nasıl değiştirdiğini görmemizi sağlar. Mısır’dan çıkışın anlamı budur.

Soru: Ve biz Mısır’dan çıktığımız zaman neredeyiz?

Cevap: Yeni ilişkilerin, birliğin ve ihsan etmenin içine çıkarız. Birleşme yoluyla ve beraber olarak, düşmanlarımızdan kurtulduk ve sürgünden özgürlüğe çıktık.

Soru: Yani şu anda benim kalbim kirli, sadece kendini seviyor ve sadece kendisini önemsiyor. Ama eğer onu temizler ve başkalarını önemsemeye başlarsam, çevremde farklı bir dünya mı göreceğim?

Cevap: Evet, bu Mısır sınırlarının ötesine bir dünya olacak. Birbirimizle olan bağlantımız sayesinde, ihsan etme niteliğiyle, bütünleyici gözlükler sayesinde göreceğimiz bir dünya olacak. Bu gözlük sayesinde, bizi bir araya bağlayan ağı görmeye başlarız.

Bu dünyaya, üst dünya denir çünkü hepimizi kontrol eden ağı, herkesi etkileyen gücü ifşa ederiz. Geçmişimizi, bugünü ve geleceği anlamaya başlar ve gerçekten zamanın üzerine yükseliriz. Ayrıca tüm eylemlerimizin sonucunun ne olacağını biliriz.

Soru: Bu, normal hayatımızı günbegün nasıl etkiler?

Cevap: Kişi ona neler olduğunu ve o belli bir şekilde hareket ederse neler olacağını bilir. Gözlerinin açılması diye adlandırılan, tüm nedenleri ve sonuçları görmeye başlar. O artık karanlık ve belirsizlik koşulunun içinde değildir.

Soru: Ve birbirimizle olan ilişkilerimizi nasıl etkiler?

Cevap: Kendi niyetlerimizi ve başkalarının niyetlerini anlarız, böylece ilişkilerimiz hiç kötü duygular ve yanlış anlaşmalar olmadan, kesinlikle şeffaf hale gelir.

A Clean Home And A Clean Heart

Kozmonotlar Günü

SORU: 55 yıl önce 12 Nisan’da Kazakistan’daki Baykonur’da biz uzay gemisi fırlatıldı. Yuri Gagarin “Haydi uçalım!” dedi. Bununla Kozmonotlar Çağı ( Uzay uçuşu ve keşfi) başladı. Bu, insanlığın nostaljik bir dönemi.

CEVAP: Dünyadan ayrılmanın insanlar için bilinçaltı çok kuvvetli bir cazibesi var. Bu ayrılış, sanki doğmak ve bir sonraki dünyaya gitmek gibi. Bu güçlü çekicilik var çünkü, sadece bir göksel cisimden diğerine uçmaya değil aslında kalbimizde üst dünyaya çekilen bir noktaya sahibiz.

Zaten anladık ki; uzayda ilginç ve beklenen hiçbir şey yok. Uzayda ilkel bir yaşam bulunsa bile, bu sadece bir çeşit bakteri olacak.  Temelde yeryüzündeki yaşamın dışında, halen biyolojik yaşam için de yer vardır.

İnsanların dünyadan ayrılmaya ve bu dünyadan kurtulup üst dünyaya  geçmeye duydukları güçlü çekimi açıklamak mümkün, çünkü, bilinçaltında hepimiz için bu dünya bir hapishane ve oturduğumuz oturmaya mahkum olduğumuz bir hücre  gibi. Burada oturuyorsun ve ayrıca burada da öleceksin !

Son yüzyılın altmışlı yıllarında, ilk adam uzaya uçtuğunda mutluluk ve neşe herkesi sardı çünkü bu bir atılım olarak görüldü. Dünyadan havalanabilirdik. Bu sadece başka göksel cisimlere uçmak değil, bu dünyadan diğer dünyalara da uçmaktı! Yeni sınırların keşfine dair bir his vardı. Bizim için başka bir dünya; mutlak bir değişikliği, yeni bir hayatı ve yeni bir doğumu sembolize eder.

Bugün gerçekten bir sonraki dünyaya sıçramaya ve çıkmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu çıkış, doğa tarafından programlandı ve önümüzde bir görev gibi durmaktadır. Bu yolculuğu kendi benzersiz yolumuzla kalbimizdeki noktadan yapmak ve kendi içimize sanki bir uzay gemisine girer gibi  girmek bize bağlıdır.

Bu uygulamayı insanlar arasındaki birlik için haykırışın yardımı ile gerçekleştirmeliyiz. Bu rüyayı ateşlemek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Deneyelim !

http://laitman.com/2016/05/cosmonautics-day/

DÜNYAYA İYİYİ GETİRMEK

SORU : Korkunç, kötü ve aşağılık tavırlarla davrandığını bildiğinde  kendini nasıl bağışlayabilirsin?

CEVAP: Bu doğru bir yaklaşım değil. Kendi başına hiçbir şey yapmadın. Senin aracılığınla her şeyi yapan Yaratan’dır çünkü ONDAN BAŞKASI YOK’tur.

Bu nedenle kendini de çevrendeki  diğerlerini de herhangi bir şey için suçlamamalısın çünkü onlar da hiçbir şey yapmadı. Her şeyi Yaratan yaptı !

O  DÜNYAMIZA GİZLİ İYİLİĞİ DÜNYAMIZDA KÖTÜLÜK OLARAK İFŞA OLACAK ŞEKİLDE GETİRDİ. Doğru biçimde yani onun adına davranırsak insanlığa iyiliğin ifşasını getirmeye başlarız ve dünya da iyi hale gelecektir.

http://laitman.com/2016/05/bringing-good-to-the-world/