Her Şey Üst Programdan Aşağı İnmektedir

Soru: Tüm yenilemelerin kaynağı, aynı zamanda yenilemelerin yeri midir?

Cevap: Yenileme yeri daima yukarıdan belirlenir ve tek bir kaynaktan gelir. Üst dünyada var olan her şey, yavaş yavaş bulanıklaşır, iner ve bize ulaşır.

Söylenildiği gibi, ‘güneşin altında yeni bir şey yoktur’; başlangıçta ayarlanmış, yaratılışın başlangıcından sonuna kadar olan her şey, üst programdan iner. Bu programı, ya diğer insanlar gibi istemeyerek ya da hali hazırda onu anlayan, kendini ona adapte eden Kabalistler olarak yerine getiriyoruz ve daha sonra onu kendimize uyarlıyoruz ve böylece ilerliyoruz.

Yenilemeler dünyada değil, insanlar içinde ifşa olur. Yine de içsel değişikliklerimize uygun olarak, her seferinde farklı bir dünya görürüz. Bu sanki önümüzde beyaz bir ekran var ve yola bağlı olarak düşüncelerimizi ve arzularımızı yansıtır, onun üzerinde herhangi bir resmi görebiliriz gibidir.

Everything Descends From The Upper Program

Hedefe Ulaşmak İçin Yetenek Gerekli Değildir

Rabaş, ‘‘Dost Sevgisi- 2’’: Şimdi, yukarıda bahsedilen üç şeyin bizi neye hazırladığını anlamalıyız. Güven de dâhil, inanç bize O’nun yarattıklarına iyilik yapmak amacıyla ilgili ilk anlayışı verir. Biz de aynı şekilde amaca ulaşacağımıza kesinlikle inanmalıyız.

Başka bir deyişle, yaratılış amacı sadece seçilmiş bir grup için değildir. Aksine, yaratılış amacı, istisnasız tüm yaratılanlara aittir. Bu güçlü ve becerikli ya da cesur olanlar üstesinden gelebilir demek değildir. Aksine, o tüm yaratılanlara aittir.

Hepimiz, Adem’in genel sisteminin parçalarıyız ve bu nedenle, her birimiz, bu sistemin içinde olduğumuz ölçüde, tüm sistem için bağ kurma, ihsan etme ve destek olmayı başarmak zorundayız ve bununla kişi görevini yerine getirmiş olur.

Her birey, bir dereceye kadar Yaradan olarak kendini gerçekleştirmek zorunda kalacaktır. Kimse bundan kaçamaz.

To Achieve The Goal, Talent Is Not Needed

İnanç, Bir İhsan Etme Kabıdır

Soru: İnanç, ihsan etme kabıdır ne anlama gelmektedir?

Cevap: Gerçek şu ki, inanç, ihsan etmenin, Bina’nın bir niteliğidir. Tam/eksiksiz bilgi ile dolu olan ortak inanç ve tam inanç (Emuna Shlema) vardır.

Yani, inanç bir son koşul değildir. Bu, Yaradan’a ulaşmak için bir araçtır ve bu araçta, kişi Yaradan’ı, onu dolduran Işık kaynağı olarak ifşa eder ve bu, kişinin tüm yaratılışı, tüm dünyalarda, tüm zamanlarda, bütün sınırlamaların üzerinde görmesini sağlar.

Bu durumda, yansıyan Işık (OrHozer) direkt Işığa (Ohr Yaşar) eşit olmalıdır.

Soru: İnancı, ihsan etme niteliğini edinmek, bu niteliği almak için bu arzuya ulaşmak anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet, inancın niteliğini almak istiyorum ve sadece şunu demiyorum: “İnanıyorum!” Bunun üzerinde çok çalışmak zorundayız. Bizim bütün yolumuz inanç ya da yansıyan Işık’ın niteliğini elde etmektir. Ve o zaman, bu nitelik zaten sevgi dahil her şeyi içerir.

Sevgi, tüm Işığın, bir insanın inanç niteliğine, ihsan etme niteliğine girdiği bir sonraki, daha derin aşamadır; yani direkt Işık, yansıyan Işıkta kıyafetlenir.

Ve bütün bunlar grup içinde yapılır; aksi halde, tek bir hareket, tek bir eylem yapmayacaksınız.

Faith Is A Vessel Of Bestowal

İhsan Etme Arzusu Nasıl Edinilir?

Rabaş ‘‘Dost Sevgisi- 2’’: Hangi hakikat kişinin kendisi için almanın hatalı olduğuna inandırıp, ihsan etmesi için yeni bir nitelik edinmesini sağlayabilir? Bu doğaya karşıdır! Bazen, kişiye dostlarından ve kitaplardan duyduğu kendini sevmeyi bırakması için bir düşünce ve arzu gelir, fakat bu maneviyattaki tüm ıslahların kuralıdır dediğimiz, küçük bir güçtür.

Kişi, egonun gücünden ego gücünden uzaklaşmak için ürkek girişimlerde bulunur, arzu edebilir, haykırabilir ve dua edebilir, ama bunun hepsi egonun içindedir, kendi hücresinin içindedir. Umutsuzluktan nasıl ağladığımı hatırlıyorum ve Rabaş yüzüme gülmüştü. Çeşitli zorluklar ve anlar vardır.

Bu, tamamen kişiye verilir, böylece kişi sonunda, hiçbir şeyin tek başına kişi tarafından çözülmediğini fark edecektir. Her şey sadece gruba saygı gösterilerek/ kendini grubun önünde eğerek çözülür ve bu da sadece üst Işık’ın yardımıyla mümkündür.

Gruba katıldığınız zaman, grubun ihtiyaç duyduğu her şeyi yaparsınız, tüm gücünüzün farkına varırsınız ve dostlarınızı bir araya getirmek ve Yaradan’ın ifşası için onlardan bir kap yapmak için bunu yaparsınız.

Soru: Kabalistik kitapların ve bilgelerin etkisinin yetersiz olduğu ortaya çıkıyor; ayrıca bir gruba mı ihtiyacımız var?

Cevap: Tabii ki. Bireysel formda hiçbir şey olmaz. Kitapların her birimiz üzerindeki etkisi, sadece kişiyi uyandırmak için gereklidir.

Bu, kişiyi hedefe doğru iten ön bilgi, kişi üzerinde ön baskıdır. Gerçekleştirme daha sonra, “olgun bir çağda”, kişi zaten birkaç yıldır grubun içinde olduğunda, çalıştığında, arkadaşlarıyla iletişim kurduğunda ve bazı kavramları ve bağları edindiğinde gelir. Terminolojiye, belli bir literatüre hakim olur, çünkü hepsini özümsemelidir.

How To Acquire The Desire To Bestow

Korku İle İhsan Etme Arzusu Arasındaki Fark Nedir?

Soru: Rabaş, Yaradan karşısında korku, kişinin O’na memnuniyet getiremeyeceğinden korktuğu zaman ortaya çıkar diye yazar. Yaratan önünde korku ve ihsan etme arzusu arasındaki fark nedir?

Cevap: İhsan etme arzusu zaten sahip olduğum ve onu kullanabildiğim şeydir.

Dünyamızda böyle bir arzu olmadığı için bunun nereden geldiği belli değildir. Eğer birisine bir şey verirsek, bu bir ihsan değil, gizli bir almadır. Örneğin, çocuğuyla ilgilenen bir anne aslında ona ihsan etmez, çünkü anne çocuğu için her şeyi yapmaya hazır olduğundan, çocuk ona böyle bir tatmin sağlar. Bu, manevi dünyada öyle değildir.

Manevi dünyada, üst Işığın etkisi altında, ihsan etmenin gerçek niteliğini alırız ve ihsan etme, kendimizden çıkma ve kendimizin üzerine yükselmenin hazzını hissetmeye başlarız. İlk başta, bu egoistçedir: Kendimi iyi hissederim, çünkü kendimi aşar, ihsan eder, haz duyar ve bilinçsizce bunun uğruna çalışırım, yani ihsan etmek için çabalarım.

Bu henüz egoizmimden bir çıkış değildir, ama aslında ihsan etme eylemini kavramaya başladığım ara bir koşuldur, çünkü bu bana belirli bir kar getirmektedir.

Soru: Bir sonraki derece korkudur. Eğer Yaradan’ın önünde korkuyla titreyip, O’na ihsan etmek istersem, bu neden henüz son aşama değildir?

Cevap: Bu tam bir arzu değildir, çünkü bu bir niyettir. Niyet arzuyla bağlantılı olmalı ve sonra gerçekleştirilmelidir. Burada sadece korku yeterli değildir, Yaradan’ın önünde korku ile çalışabilecek net arzuları ifşa etmek gereklidir.

What Is The Difference Between Fear And The Desire To Bestow?

Herkesi Çekmek

Soru: Neden bir Kabalist, siz, eylemlerin kapsamını/amacını gerçek manevi bir realiteye aktarabilecekken, hayali realitede bu kadar çok eylem yapıyorsunuz?

Cevap: Sizi özümün bir parçası olarak, kendimle birlikte çekmek için.

Soru: Bu sizin insanlardan sorumlu olduğunuz anlamına mı geliyor?

Cevap: Hepsi benim birer parçam! Bu yüzden onlara bağlıyım. Ve her birimiz de öyleyiz. Burada herkesin her şeye karşılıklı olarak dahil olması vardır. Bu nedenle, hepimiz diğerlerini çekeriz ve birlikte ölümsüzlüğün, sonsuzluğun dünyasına yaklaşırız.

Başkalarına yardım ederek, sonunda kendinize yardım edersiniz, çünkü diğer herkes sizin manevi parçanızdır. Bütün bunlar tek bir Adam’dır.

Soru: Kendime ihsan ederim, başka birine ihsan etmez miyim?

Cevap: Evet, ama bu size, başkalarına ihsan ediyormuşsunuz gibi görünür. Gerçek şu ki, Adem adı verilen koşul, birçok parçaya bölündü, böylece diğerlerine bağlı olan her bir parça, kendi egoizminden özgeciliğe geçebilir ve böylece Yaradan’ın niteliği olan ihsan etme ve sevgi niteliğini edinebilir.

Eğer bu sistem kırılmasaydı, Yaradan’ın niteliği nasıl elde edilebilirdi? Nasıl hareket ederdi? Oysa bizler kırıldık ve aramızda egoizm var, karşılıklı reddetme var, bunun üstesinden gelebilir ve başkalarıyla bağ kurabiliriz. O zaman, üstesinden gelme gücü, Yaradan’la olan bağımızın ve benzerliğimizin gücü haline gelecektir. Bu koşula ulaşmamız gerekiyor.

Bu Yaradan’ın düşüncesidir: yıkımın bir sonucu olarak, yaratılmış olan varlık egoist olur ve ışığın tüm gücü, Yaradan’ın gücü, O’nun sevgisinin gücü, aramıza girip, egoizme, kine dönüşür. Şimdi bizler, bunu tekrar bağlantı ve sevgiye geri döndürmeliyiz ve o zaman Yaradan’la benzer hale geleceğiz.

To Pull Everyone Along

Makabiler Ne Zaman Geri Dönecekler?

Soru: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı nedir?

Cevap: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı, kendimizin manevi dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan ve yalnızca hayvansak hayatlarını yaşayan mutlak egoistler olduğumuzu keşfettiğimizde, egoizmin tozunu kendimizden silkelememiz gerektiğini ve kalpteki Işık ile – birbirimizle yürekten bir bağlanma arzusuyla yaşamaya başladığımızı fark etmemizdir.

Sadece aramızdaki bağlantıda üst dünya, üst güç ifşa olabilir. Aramızda küçük bir kıvılcım yakma – ihsan etme ve karşılıklı sevginin niteliği- “Hanuka” olarak adlandırılır. Nefeş denilen bu küçük Işıktan sonra, tüm karşılıklı dostluk ilişkileri olan Ruah, Neşama, Haya ve Yehida yavaş yavaş gelişmeye başlar. Bu, aramızdaki tüm niteliklerimizi ve arzularımızı birbirine bağlamamıza meydan verir ve birbirimizi destekleyici, yardımsever tek bir aile olarak hissetmeye başlarız.

Bu yavaş yavaş olur. Manevi dünyada yedi aşama vardır: Hesed, Gevura, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod ve Malhut. Sadece aşağıdan, Malhut’tan en yükseğe, Hesed’e, kendimizi her zamankinden daha büyük bir ışıkla tutuşturarak yükseliyoruz.

Hanuka’nın (İbranice “hanu-kah”, “hanaya” dan, mola/durma) temsil ettiği şey budur. Bu mola sonrasında, Hesed’in üzerindeki Sefirot’lara ulaştığımızda: Bina, Hohma ve Keter’e, Purim’e kadar geçen bir dönem vardır. Daha sonra, mutlak bütünlük ve tam aydınlanma ile karşılıklı bağımızın kutsanmasına ulaşılmış olacaktır, gerçekte tek bir bütün olarak, tek bir ruh haline geldiğimizde, buna “Adam” adı verilir.

Bunu çok istemek zorundayız; çünkü bu bizim hayatımızın, varlığımızın amacı, yaratılışın amacıdır.

Soru: Bu yolda Yunanlılar nerededir?

Cevap: Yunanlılar aramızdadır, bunlar bizi ayıran, bir araya gelmemizi engelleyen, bizi daha önce Mısırlıların yaptığı gibi birbirimizden uzaklaştıran güçlerdir.

Başka bir deyişle, seviyeye bağlı olarak, birliğimizi ve yapışmamızı engelleyen her şey Mısırlılar, Romalılar ya da Yunanlılar olarak adlandırılır. Ancak, prensip olarak, bu bizim egoizmimizdir.

Şimdi bile Mısırlılara, Romalılara ve Yunanlılara (içimizde var olan sözde “dünya ulusları” olarak adlandırılan) bizi kontrol eden egoist güçlere itaat ediyoruz.

Soru: Yani şimdi onlarla savaşta değil miyiz?

Cevap: Katiyen. Ne savaşı? Aksine, tüm dış düşmanlarımızı bize davet ediyoruz. Onları düşman olarak görmüyoruz bile. Biz elitistiz. Onların kültürü, bilimi ve eğitimi bizim için en iyisi olan şeydir diye düşünüyoruz. Birlik olmak üzerine plan bile yapmıyoruz.

Soru: Başka bir deyişle, onlar (diğer dünya ulusları) gibi yaşamak istiyoruz, fakat İsrail ulusu gibi mi yaşamak istemeliyiz?

Cevap: İsrail halkı gibi yaşamak, sabahtan akşama kadar oturup Tora’yı okumak anlamına gelmez. Herkesin dostluk ve sevgi yasalarıyla bağlandığı doğru toplum türünü inşa etmeliyiz. “Komşunu kendin gibi sev” Tora’nın itaat etmeye başlamamız gereken ana kanunudur.

Soru: Makabiler ne zaman gelecekler ve savaşı başlatacaklar?

Cevap: Elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz.

Soru: Bu aniden mi olacak? Son anda, her şey bir çıkmaza geldiğinde, acı içinde mi olacak?

Cevap: Umarım böyle gerçekleşmez. Makabiler başka alternatif olmadığı zaman geldiler ve Yehuda Makabi haykırdı: “Her kim Yaradan içinse, beni takip etsin!”

Her şeye rağmen, Kabala’nın yayılmasıyla yavaş yavaş, insanların bizi anlamaya başlayacağı ve bu fikre yaklaşmak isteyeceği bir zamana geleceğimizi umalım.

Soru: Maddi dünya açısından konuşuyorsak, o zaman Makabiler Kabalistler miydi?

Cevap: Elbette “Yaradan için olan herkes benim içindir!” Kabalistik bir çağrıdır, yani: “Birleşelim! Bağın merkez noktası olmayı kabul ediyoruz.” Yehuda Makabi büyük bir alimdi, büyük bir bilgeydi, bir Kohendi ve bu yüzden bunu yapabildi. Manevi seviyesinde, bütün ulusu kendine çekme gücüne sahipti.

Soru: Başka bir deyişle, Yaradan esasen, birlik midir?

Cevap: Evet. Birliğin deneyimi ya da Yaradan’ın deneyimi tek ve aynıdır. Yaradan, bizim dışımızda var olan bir şey değildir, elde ettiğimiz birliğin ve sevginin gücüdür. Biz buna Yaradan diyoruz.

When Will The Maccabees Return?

Dünyada, Yaradan Hakkında Bilgi Yaymak

Soru: Bir kişiye Yaradan’dan ve üst dünyalardan bahsetsem, bu onu sevdiğim anlamına mı gelir? Bu kişiye bu konu hakkında anlatmanın amacı bilinmemektedir. Bu o kadar basit değildir.

Cevap: Öncelikle, onun ne duymak isteyeceğini anlamak için hazırlık yapmalısınız. Öğrencilere de aynı şekilde öğretirsiniz: sizden ne duymak isteyeceklerini ya da istemeyeceklerini hissedersiniz. Onları zaten anlarsınız. Yaratılan varlıklara duyulan sevgi ve Yaradan’a duyulan sevgi bu şekilde ifade edilmektedir.

Siz, Yaradan ve yaratılan varlıklar arasındasınız, Yaradan hakkındaki bilgiyi onlara aktarıyorsunuz: Üst güce nasıl yaklaşılır, onunla nasıl dolmaya başlanır, O’na benzer hale gelme ve sonsuzluğa ve mükemmelliğe ulaşma.

Bunun hakkında herkese anlatmaya çalışın. Bir insan için Yaratan’ın seviyesine ulaşabileceğini ve ona fırsatların, araçların ve yöntemin verildiğini anlamaktan daha iyi ne olabilir? Bu insanlar için yapabileceğiniz en büyük şeydir.

Spread The Knowledge About The Creator In The World

Egoizmin Özel Bir Türü

Soru: Bizim zamanımızın diğerlerinden farklı olduğunu, şöyle ki düşük ruhların dünyaya indiğini ve bencilliğin arttığını söylüyorsunuz. Bununla ne demek istiyorsunuz?

Cevap: Şunu demek istiyorum ki, üst dünyaya girmemiz gerektiğindeki koşula geldik.

Küçük egoizmimizle, sadece daha fazla kazanmayı ya da bir şeyde başarılı olmayı hedefleyerek, hiçbir şey elde edemeyiz. Yaşamda bazı hedefleriniz, tercihleriniz, değerleriniz var ve tüm hayatınızı onların içinde dönerek harcıyorsunuz.

Ancak dünyevi hedefler egoizm değildir. Gerçek egoizm, ciddi engellerin olduğu, yalnızca insanlar arasındaki manevi birlik ile ilgili olarak kendini gösterir.

Soru: Yaradan’a yönelik egoizm var mıdır?

Cevap: Tabi ki. O’nun yerinde olmak istediğim türden! Yaradan, egoizmi O’na eşit olarak yarattı, bu yüzden ego böyle bir dürtü hisseder.

Soru: Bu, Kabalistlerin Yaradan’la bir bağlantısı olduğu ve O’nu kendi iyilikleri için kullanmak istedikleri anlamına mı geliyor?

Cevap: Eğer zaten bu sistemde iseniz ve Yaradan’la bir bağlantınız varsa, o zaman manevi egoizme Klipa (kabuk) denir ve bunlar ıslah edilmesi gereken, tamamen farklı, özel engellerdir.

A Special Kind Of Egoism

Egoizmde Farklı, İhsan Etmede Aynı

Soru: Eğer ruh hepimiz isek, farklı özellikleri içerdiği anlamına mı gelir, çünkü hepimiz farklıyız; o her zaman mevcut mu ve sadece onun çeşitliliğini mi görmemiz gerekiyor?

Cevap: Hepimiz çok farklıyız, buna rağmen aynıyız. Bizler egoizmimizde farklıyız, çünkü herkes biraz kendisi için ister, onun istediği şekilde, onun için daha kolay olan bir şey ister.

Bununla birlikte, eğer sevgi ve ihsan etme niteliği hakkında konuşuyorsak, o zaman her şey çok daha basittir, çünkü diğer kişinin arzularını, özelliklerini ve özlemlerini özümsemek ve kendi çıkarlarımın aksine, onun iyiliği için onları doldurmaya çalışmak zorundayım.

O zaman tüm gücümü ve yeteneklerimi toplarım ve kendisini tümüyle bebeğine vermek isteyen bir anne gibi diğer kişiye odaklanırım.

Different In The Egoism, Same In The Bestowal