Manevi Çalışmada Yardım

Soru: Artık sanal iletişim araçları çok iyi geliştirildi. Ego, onlarsız yapamayacağımız kadar yoğun bir şekilde patladığı için mi bu zamanda ortaya çıkarıldılar?

Cevap: Doğal olarak. Şu anda birbirimizle sürekli iletişim halinde olmamızı sağlayan her türlü cihaza sahibiz. Bizler, haberleşebilir, resim gönderebilir, konuşabilir – istediğimiz her şeyi yapabiliriz! O, mesafeyi yok eder.

Dostlarımızı, Onlumuzu bir telefonda ya da bilgisayar ekranında görebiliriz ve aynı zamanda onlarla sürekli fiziksel bir bağ içindeymiş gibi konuşuruz. Gerçekten bu bağ fizikseldir, çünkü normal bir bağ gibi hissederiz. Bu nedenle, iletişim kalitesine şimdi çok dikkat edilmekte. Mesafe önemli değil, her şey bize bağlı.

Tabi ki, en önemli şey içsel iletişim, ancak yetersiz. Fiziksel bağ ile desteklenmesi gerekir. Bu olmadan, sürekli olarak içsel çabalar gösteremeyiz.

Dostlarımızı dinlemeli, görüşmeli ve anlamalıyız, onları takdir etmeli ve kıskanmalıyız ve hepsini hissetmeliyiz. Aksi takdirde, nasıl çalışacağız?

Help In Spiritual Work

Fırtınalı Denizde Bir Sal- Onlu

Onlu, fırtınalı denizde sizi kurtaran bir saldır. Öncelikle, onu tutmalı ve gitmesine izin vermemelisiniz. Zaten onu tutuyorsanız ve hatta bu tahta parçasının üzerinde oturuyorsanız, Rabbi Akiva’nın batan gemiden kaçarken yaptığı gibi, her gelen dalgadan önce başınızı aşağı indirerek tüm yükseliş ve düşüşlerden geçersiniz.

Ne tür dalgalar oldukları önemli değildir: hissiyatta veya anlayışta, daha büyük veya daha küçük – onlara sadece tahta ile olan bağımı güçlendirmek için katlanırım/razı olurum. Sonuçta, sadece ona bağlıyım; eğer gitmesine izin verirsem öleceğim.

Salı avuçlayarak tutmak, onlunun merkezine tutunmak ve gitmesine izin vermemektir, dostlarla bağ kurmak ve yaratılışın amacını onlarla en güçlü, en içsel bağda görmeye çalışmak demektir. Yaradan oradadır ve hayatımın sırrı oradadır.

Ne olursa olsun, dostlarımla olan bağı bırakmayacağım. Önümden geçen tüm bu görüntüler: İsrail, Tora ve Yaradan birdir koşulundan ayıramaz. Yaradan’a onlu vasıtasıyla bağlıyım ve gerçekleşen her şey yalnızca bu bağı güçlendirmek için tasarlandı: Ben – grup – Yaradan.

Yükselişlere ve düşüşlere eşit davranmamız ve üzerimizden geçen bütün koşullara rağmen grubun merkezine tutunmamız gerekir.

Ders, bırakmaya gerek yoktur! Çalışma yerinden fiziksel olarak çıkarız, ama gerçekte çıkmayız. Yaradan, hayatlarımızı farklı zamanlara ve her türlü koşullara sahip olacak şekilde düzenlemiştir. Her şey ıslah amacıyla verilir. Ancak derste olduğumuzda ıslah için sadece üç saat atfediyoruz. Bu yanlıştır. Peki ya diğer saatler?

İnancı güçlendirmek, kendimizi ihsan etme gücünde güçlendirmek anlamına gelir. Önceden, gruba belirli bir ölçüde bağlı kaldığım ihsan etme gücüm vardı. Şimdi, bir bozukluk olduğunda, alma arzusu büyür ve gruptan ayrılırım, dostlar hakkında düşünmem, onları fark etmem. Kalbimde ve aklımda onlar için yer yoktur.

Şimdi onları, yeni egoizmin yüksekliğinin üstünde yeni derecede, kalbime ve aklıma geri getirmek için çalışmam gerekir. Bana yeni bir inanç gücünü getirecek olan ıslah eden Işığı tekrar çekene kadar grubun içinde çalışmaya, dostların yardımıyla karanlıkta her türlü eylemi öğrenmeye ve sergilemeye başlarım, yazıldığı gibi “her biri dostuna yardım etti.” Eski inançtan ayrıldım; onu çoktan tükettim.

Bir kişinin gizlilik koşulları altında grupta çalışmasına izin veren güce “tuz antlaşması” (Brit Melach), karşılıklı garanti adı verilir. Düştüğümde ve her şeyi kaybettiğimde, grup bana güç verir. Ve yükseldiğimde, düşen kişiye ben güç veririm: Onu uyandırırım, desteklerim, cesaretlendiririm, ona örnek olurum, onu kışkırtırım ve kıskandırırım. Tüm grupla birlikte, sanki birbirimize bağlıyız, yanıyormuşuz ve Yaradan’ı her an ifşa etmeye hazırmışız gibi sürekli hareket etmeliyiz/eylem yapmalıyız.

A Raft In A Stormy Sea—The Ten

Yaradan’dan Ne Talep Etmeliyiz?

Soru: O’ndan başkası yoksa Yaradan neden bir şeyin eksikliğini doldurmuyor? Örneğin, O, tedavi edilemez bir hastalığı olan bir kişiye yardım etmiyor.

Cevap: Hastalığı gönderen O’dur! Her şey Yaradan tarafından yapılır.

Her gün, şafaktan karanlığa kadar çeşitli sıkıntılar verir ve bir şekilde onlardan kaçmak için çaba sarf etmek zorundayız.

Kaçmanın imkânsız olduğunu anlarız, ancak bu arada hala O’na yalvarırız ve her şeyin arkasında nerede saklandığını bulmaya çalışırız. Aldığımız darbelerin amacı budur. O, bizim dikkatimizi çekmek için bize sıkıntılar gönderir.

Soru: Bu, O’ndan tüm bunları değiştirmesini istemenin hiçbir anlam ifade etmediği anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır, sadece bir şey hakkında talep etmemiz gerekiyor: O’nun Birliğini dünyaya ifşa etmek.

What Should We Ask The Creator?

Zohar Kitabı Kim İçindir?

Herkes İçin Zohar, Tora, “BeHaalotha”58: Torah’ın literal hikâyeler ve Esau ve Laban’ınki gibi cahil sözler anlatmak için geldiğini söyleyenlere yazıklar olsun. Eğer böyle olsaydı, bugün bile eğitimsiz bir kişinin sözlerini kurallara hem de onlarınkinden daha iyisine çevirebilirdik. Ve eğer Tora dünyevi meselelere işaret ediyor olsaydı, bu dünyayı yönetenler arasında bile daha iyi şeyler söyleyenler vardır, böylece onların arkasından gider ve aynı şekilde onları kurallara çevirirdik. Ancak, Torah’ın bütün sözlerinin en yukarıda anlamı vardır.”

Zohar Kitabı’nı yeni başlayanlara anlatmak çok zordur. Bu tamamen kapalı kutudur. Onun metinleri edebi veya tarihsel olarak, genellikle korkutucu, gizemli görünmektedir.

Rabaş’la çalışmaya başladığımda, Zohar Kitabı’nın giriş makalelerinden biri olan Baal HaSulam’ın “Kabala İlmine Önsöz” adlı makalesini çalışmam önerildi. Ancak tüm metot, manevi çalışma tekniği, onun içinde duyguların dilinde değil, Kabala’nın dilinde açıkça anlatılmıştır.

Zohar Kitabı, ders kitabı olarak kullanılamaz, sadece Kabala’yı ciddi bir şekilde çalışan insanlar için, üst sınıflar için materyal olarak kullanılabilir.

Soru: İçinde hangi sırlar gizlidir?

Cevap: Bu sırları bir insana anlatmak imkânsızdır, çünkü anlaşılmaz şeyleri bir araya getirmesi gereken uygun bir akla sahip olmadığı için her şey ona belirsiz olacaktır.

Gerçek şu ki halen Kabala çalışan bir kişi sıradan bir dünyevi psikolojiye sahiptir. Işık onu biraz değiştirmeye başlayana kadar kendi üzerinde çalışmalıdır ve buna göre çalışılan materyali farklı algılayacaktır.

Soru: Öyleyse, Zohar Kitabı neden yazılmıştır?

Cevap: Çalışılacak, değiştirebileceğiniz bir şeye sahip olmanız için ve değişimlerinizin ölçüsünde, eskiden tek taraflı görünen dünyanın nasıl değiştiğini hissedersiniz ve artık onu bütün olarak görürsünüz.

O zaman, onu tamamen farklı algılarsınız: tamamlayıcı, değiştirilebilir, ortak bir bütün olarak. Tüm cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğası, tek bir sistem olarak algılanacaktır.

Sadece onun içinde yaşayacaksınız. Diğer her şeyi değiştirmeden, bir şeyi değiştiremeyeceksiniz.

Zohar Kitabı, Tora hakkında bir yorumdur/açıklamadır/tefsirdir. Tora’da kişinin ve tüm insanlığın yolu ile ilgili kesinlikle her şey, başından sonuna kadar yazılıdır. Sadece manevi basamaklardaki yükselişe göre değişen kişi, içinde yazılı olanı elde eder.

Who Is The Book Of Zohar Meant For?

Sağlam Bir Mantık İzlemek

Rabaş, Rabaş Makaleleri, Makale “Toplantının Gündemi 2”: Dolayısıyla, kişi önce toplantının önemini övmelidir ve sonra bu etkinlikten ne elde edeceğini görmelidir. Atalarımızın dediği gibi, “Kişi her zaman Yaradan’ı övmeli ve sonra dua etmeli.” Diğer bir deyişle, toplantının başlangıcı, yani konuşmaların başlangıcı topluluğu övmeye dair olmalıdır. Herkes, topluluğun erdemi ve önemi için nedenler sunmaya çalışmalıdır. Hiçbir şey hakkında değil, fakat sadece topluluğu övmekle ilgili konuşmalıdırlar.”

Soru: İlk önce grubun önemi hakkında bir kelime oyunu olmalı mıdır?

Cevap: Bu bir oyun değildir! Her seferinde yeni baştan başlamanız gerekir. Neden bu dünyada varım? Hangi amaç için? Bu amaca nasıl ulaşmalıyım ve ulaşabilirim? Neden grup içinde? Tam olarak ne tür bir grupta? Yaratılış hedefine ulaşmak için dostlar ne tür çalışmalar yapmalıdır? Ve bunun gibi.

Soru: Dostlar toplantısına giderken, bu bağ daima önümde olmalı mı?

Cevap: Eğer bu bağın ortasında uyanmaya başlarsam, o zaman bu manevi çalışma için ciddi bir temel değildir. Ciddi bir temel en baştan kurulur: “Neden bu dünyaya geldim?” Aksi takdirde, nasıl devam edeceğim? Neye göre?

Yaradan’a ulaşmak için bu dünyada varım. Yaradan’a ancak doğru onluyu bir araya getirirsem ulaşabilirim – Dalga yakalayan bir radyo alıcısı gibi O’nu yakalamayı mümkün kılacak kırık arzulardır.

Bunu yapmak için, bize Yaradan’ı tıpkı bir alıcıdaki salınım devresi gibi ifşa etmek için kendimizi nasıl ayarlamamız gerektiği hakkında rehberlik ve tavsiye verildi.

Soru: Hem dostlar toplantısı hem de derslerin yanı sıra normal yaşam için bu tür hazırlıklar yapmayı önerir misin?

Cevap: Tabii ki. Kendimi böyle ayarlarım. Bir onluya ihtiyacım vardır. Neden toplantıya gidiyorum? Çünkü bu onluda Yaradan’ı ifşa etmeliyim. Aksi takdirde, O’nu edinemem. Ancak benim için Yaradan’ı ifşa etmek, yaşam amacına ulaşmak anlamına gelir. Bu nedenle, zaten dostlarla buluşmak için acele etmek ve bir şeyler yapmak için bir nedenim vardır.

Bu amaçtan yola çıkarak onluda Yaradan’ı edinmek için koşulları ifşa etmeliyim.

Soru: Yani, her şey duygusal seviyede mi olmalı?

Cevap: Mantıksal seviyede bile. Eğer şu an hiçbir duyguya sahip değilsem, kesinlikle donuğumdur/kalpsizimdir; böyle zamanlar vardır. Bu nedenle, her şeyin arasında gezinmeye başlarım ve tekrar mantığa göre giderim. Mantık demir gibidir; başka hiçbir şeyim yoktur. Ve böylece kendimi gidip bu fırsatı kullanacağım bir koşula getiririm. Dostlar toplantısı haftada bir bana verildi ve ben de katılmalıyım.

Ondan manevi yükselişime devam etmemi sağlayan tüm dostlarımdan izlenimleri almak için nasıl davranacağımı anlamam gerektiğini bilirim.

Following Sound Logic

Manevi Dünyayı Ben Mi Yaratırım?

Soru: Manevi dünya gerçektir ve maddesel dünya bir yanılsamadır. Manevi dünyayı yarattığım ve maddesel dünyanın alma arzumda nesnel bir gerçeklik olduğu doğru mudur?

Cevap: Sen kendin bir şey yaratmıyorsun. Bu sadece manevi dünyayı değiştirebildiğiniz ve dolayısıyla onun dünyamız üzerindeki etkisinin değişeceğidir. Yine de maddesel dünyanın kendisinde hiçbir şeyi değiştirmeyiz. Tarihin nasıl geliştiğini görüyorsunuz ve içindeki hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Bugün yirmi yıl önce söylediklerimiz gerçekleşiyor çünkü insanlar değişmiyor.

Soru: Eğer maddi dünyadaki hiçbir şeyi değiştiremezsek, neden onun seviyesinde hareket etme ve değişiklik yapma kabiliyeti yanılsamasına ihtiyacımız var?

Cevap: Eğer manevi dünyada henüz yoksanız, o zaman nasıl bir şeyi değiştirebilirsiniz? Bizim dünyamızda olmak, neler yapılabileceğini çalışmak ve yavaş yavaş, parça parça, çabalarınızı onlu aracılığıyla manevi olanlara aktarmak zorundasınız.

Soru: Bu, dünya seviyesinde hiçbir şeyin değiştirilemeyeceği anlamına mı geliyor?

Cevap: Eğer insanlar manevi köklerine yakınlaşmak isterlerse değiştirebilir. Değişiklikler sadece üst derece sayesinde meydana gelir. Tüm kontrol yukarıdandır.

Do I Create The Spiritual World?

Maneviyatta Sevgi

Soru: “Sevgi” ve “ihsan etme” gibi kelimeleri, daha pratik terimlerle yer değiştirebilecek miyiz?

Cevap: Hayır, ama onları doğru bir şekilde anlamaya başlayacağız. Bu kelimeleri değiştiremezsiniz, çünkü manevi koşullarda gerçeği ifade ederler. Dünyamızda onları çarpıtıyoruz ve tamamen yanlış kullanıyoruz.

Eğer bir anne kurt yavrusunu besliyorsa ve ona bakıyorsa, sevgiyi değil içgüdüsünü takip ettiği düşünülür. Bir erkek ile bir kadın arasındaki sevgi de içgüdüseldir. Ne tür bir ilişki yelpazesinden bahsettiğimiz önemli değil – anne ve çocuk, erkek ve kadın – bu içgüdüsel sevgidir. Gerçek sevgi, ihsan etme olarak adlandırılır, bir başkasının arzusunu alıp onu yerine getirdiğin zamandır.

Soru: İnsanlığı, bunun sevgi olmadığına ikna etmek yerine, bu kelimeyi değiştirmek daha kolay olmaz mıydı?

Cevap: İnsanlığın kendi kelime hazinesiyle hızla hayal kırıklığına uğrayacağını ve bunu kendi başlarına düzeltmeye başlayacaklarını düşünüyorum. Tamamen egoist kendi arzularının esiri olmayla ilgili olan dürtüleri ifade eden kelimeleri adlandırmada hiçbir şey yoktur.

Gerçek şu ki, insanlık asla sevgi hakkında yazmadı, böyle bir şarkı bile yoktu. Rönesans’tan itibaren Orta Çağ’da ortaya çıktılar. Önceden, sevgi Yaradan ile ilişkimizi ya da insanlar arasında fiziksel olmayan, özel bir ilişkiyi kastederdi. Bugün bizim kabul ettiğimiz gibi, böyle bir “sevgi” kavramı anlayışı hiç var olmamıştı bile.

Dünyanın koşullarında “birlik” farklı bir hikayedir. Burada, en yüksek hedefe ulaşmak, hayatın anlamını edinmek amacıyla insanlar arasındaki birliği kastetmekteyiz.

Love In Spirituality

Her şey Işığın Etkisine Bağlıdır

Rabaş, “Dostların Önemine Dair”: Kişi komşusunun çocuklarında hatalar görürken, kendi çocuklarında görmez. Ve birisi çocuklarındaki bazı hatalardan bahsettiği zaman, hemen dostuna direnç gösterir ve çocuklarının iyi taraflarını bildirmeye başlar.

Işık bizi etkiler ve böylece her şeyi inşa eder. Biz onun ellerinde bir madde, kil, oyun hamuruyuz. Parladığı açıya bağlı olarak, frekans ve rengine bağlı olarak, bizler bu kil parçasından, topraktan oluşuruz.

Tora’da yazıldığı gibi, Yaradan tamamen canlı olmayan maddeyi “tozdan aldı” ve onu şekillendirmeye başladı. Bu ana malzemedir.

Geri kalan her şey ışığa bağlıdır. Bu nedenle bizler, herhangi bir kötü veya iyi niteliği, eylem veya herhangi bir şeyi bir insana yükleyemeyiz! Sadece insanı etkileyen Işık miktarının yoğunluğu ve kalitesi, kişinin tüm özünü belirler.

Soru: Bunda özgür seçim nerede?

Cevap: Bunda özgürlük yoktur. Özgürlük, yalnızca Işığı bizi belirli bir çevrenin etkisi altında daha iyi ve daha yoğun bir şekilde etkilemeye zorlamaktadır.

Mevcut koşulum üzerinde etki edemem. Sadece çevre yoluyla, Işığın üzerimde daha güçlü bir etkisini çekebilirim ve o beni daha iyi için değiştirecektir. Özgür seçimim sadece bundadır ve bir şekilde bir şeyleri değiştirmenin tek yolu budur.

Ancak, bunun için istekli olmazsam, ışığın etkisi bana kötü ve berbat gibi gelecektir. Bu acının yoludur.

Oysa, çevrenin etkisi altında ileri atılırsam, o zaman egoistlikten özgeciliğe, gelecekteki tüm dönüşümlerim arzu edilebilir olacaktır. O zaman aynı yol benim için iyi olacaktır – Işığın Yolu.

İstenen ve gerçek arasındaki fark, grupta doğru bir şekilde oluşturulmalıdır ve ondan sonra çekilen ışık arzularımızı yerine getirecektir.

Everything Depends On The Influence Of The Light

Antik Çağlarda Yeniden Eğitim

Soru: Kabalistlerin dönemi boyunca, suç işleyen bir kişi için yeniden eğitim nerede gerçekleştirilirdi? Hapishanede mi?

Cevap: Kabala bilgeliği ve Tora`ya göre hapishaneler yoktu. Üst yönetim sistemine dayanarak, her birimiz basit bir şekilde kontrol edildiğinde, bir insanı özgürlükten mahrum etmek yasaktır!

Eğer Tora kitabını açarsanız, var olan tek hapishanenin Firavun’a ait olduğunu göreceksiniz. İnsanlar onun içine atılırdı ve efendi dilediği sürece orada kalırdı.

Oysa Kabala, hepimiz için tek bir Efendi olduğunu ve Firavun ve ölümlülerde dahil herkesin onun önünde eşit olduğunu söylüyor. Bu nedenle, bir kişinin diğerini yargılaması imkansızdır.

Yani, antik çağda insanlar arasında bulunan hakimler, herkese hangi manevi ıslahları yapmaları gerektiğine karar verirlerdi, çünkü insanlar bunu anlamadıkları için hatalar yapıyordu.

Soru: O zamanda, suçluların sığındığı şehirleri var mıydı?

Cevap: Sığınma şehirleri farklı bir şeydir. Eğer bir kişi yanlışını telafi edene kadar toplumdan izole edilmesi gereken bir suç işlediyse, yaşadığı ve çalıştığı sığınak şehrine gönderilirdi. Oradan altı sene sonra serbest bırakılırdı.

Ayrıca, Tora’ya göre, yedinci yılda tüm borçları geri ödeme emri vardır. Ellinci yılda, her şey iptal edilir ve önceki sahibine geri döner, örneğin: arazi, ev, vb.

Yani, her şey insanın hayatındaki bir şeye bağlı hissetmemesi veya bir başkasına mecbur kalmaması için düzenlenmiştir. Bu onun için her şeyin geçici olduğu, her şeyin havada asılı olduğu, mutlak hiçbir şeyin olmadığı bir psikolojik katman yaratacaktır: arazi benim değil, ev benim değil. Maddeselliğe hiçbir bağlılık yoktur. Her şey, yalnızca her an, kendisi ve üst güç arasında kurduğu yola bağlıdır.

Reeducation In Ancient Times

Kabala İpuçları – 7/8/18

Soru: İsteyebileceğim manevi kökün özellikleri/nitelikleri var mıdır?

Cevap: Kesinlikle. Nitelikler, zeka, bilgi, sonsuzluk duygusu, mükemmellik, yani tüm tamamlanmalar için ortak bir payda olan, ihsan etme niteliğindeki her bir ayrıntıdır. İhsan etme niteliği kesinlikle bize zıttır; onu hiç istemeyiz, ama içinde ifşa olanı mutlulukla alırız.

Soru: Eğer yüksek kök her andaki tüm detayları yönetiyorsa, dalın rolü nedir?

Cevap: Dalın rolü, bu konuda herhangi bir tartışma olmaksızın, üst kökü olduğu gibi algıladığı bir koşula ulaşmaktır; bu koşula “yaratılan varlığın Yaradan ile doğrudan bağı” denir.

Soru: Kabala bilgeliğinin yardımıyla bir kişi, üst kök tarafından yönetildiği yöntemle, haz veya ıstırabın derecesini düzenleyebilir mi?

Cevap: Kişi, Kabala bilgeliğinden, üzerinde ıslah eden Işığı harekete geçirmek için bir yöntem alır. Bir kişiye inen Üst Işık, onu Yaradan’a zıt olma durumundan, Yaradan’a benzer olduğu bir duruma dönüştürür. Kişi, Yaradan’dan olumlu bir etki hissetmeye başlar ve ikinci olarak, bu etkinin ardında Yaradan’ı bulur.

Soru: Bir insan manevi kaderini gerçekleştirmeden önce hayatına son verirse, tekrar doğar mı?

Cevap: Bizler ölmeyiz ve doğmayız; biz, sadece hislerimiz vasıtasıyla zamandan zamana geçeriz.

Bu yüzden, ölüm ve yaşamla vahim/ölümcül bir şey gibi ilgili olmaya gerek yok.

Soru: Kişi, bir futbol maçı izleme arzusu ile nasıl doğru ilişki kurmalıdır?

Cevap: Kabala bilgeliği buna karşı değildir; kişinin kendisini odasına kilitlemesi gerekmez; biraz oynamalıdır. Bununla birlikte, kendisine verilen kısa hayatta, kendisi için neyin en önemli olduğunu anlamak ona kalmıştır.

Soru: Yaratılış planını gerçekleştirmeyi reddediyorum ama bunun farkında olmadığım için büyük darbeler ve acıyla karşılaşacağım, bu olabilir mi?

Cevap: Yaratılış planını gerçekleştirmeyen biri sürekli yenilir. Bunu Yahudi halkı örneğinde görüyoruz. Yaratılış planı konusunda, geri kalan uluslardan daha gelişmişlerdir ve bu yüzden tarih boyunca yenilmişlerdir. Söylendiği gibi: “…bilgiyi arttıran, acıyı arttırır” (Ecclesiastes 1:18).

Soru: Bir Kabalist olarak, akrabaların, öğrencilerin ve öğretmenin yaşamı ve ölümü ile nasıl ilişki kurarsınız?

Cevap: Yaşam ve ölüm yoktur, her türlü koşulda varoluş vardır. İçinde bulunduğumuz koşullarla hem fikir olmalıyız ve bu koşullarda mümkün olan her şeyi yapmalıyız.

Soru: Bundan ortaya çıkan tuhaf bir formül var gibi görünüyor: gelişim seviyesi yükseldikçe, kişi ya da insanlar daha çok acı çeker?

Cevap: Aslında dünya çapında böyledir. Şöyle söylenir “… bilgiyi arttıran, acıyı arttırır”. Ekleyerek ve bilgisini arttırarak, aralığı genişletir ve eksi ile karşılaştırıldığında artı değerlerin daha büyük olduğunu görmeye başlar. Bu nedenle, bunların birbirine bağlı olmadığını hisseder ve bu onun acı çekmesine neden olur.

Soru: “Yaradan’ın talimatları” ile kişisel ya da kolektif “egonun tavsiyesi” arasında ayrım yapmak nasıl mümkün olabilir?

Cevap: Bunu yapmak için, kendinizi tam olarak “O’dan başkası yok”a (Deuteronomy 4:35) yönlendirmelisiniz ve o zaman gerçekten Yaradan’dan başka hiçbir şey olmadığını göreceksiniz: Kolektif ego yoktur, sizin de egonuz yoktur; sadece size bir şeyler söyleyen Yaradan’ın içsel sesi vardır. Kişi kendini buna göre ayarlamalıdır.

Soru: Yaradan’a haz veren eylemler ile haz vermeyen ve genellikle kişi eylemleri için ödül almadığında değeri olmayan bir şeydir, ayırım yapmak nasıl mümkün olabilir?

Cevap: Kabalistler, Yaradan’a haz veren tek eylemin bir grup içinde birleşme eylemi olduğunu ve gruptan ortak bir arzuyla Yaradan’a yakarış olduğunu söylerler.

Soru: Acı çekmenin bir sonucu olarak, neden bazı insanlar acı çekmelerine neden olan temel dünya görüşlerinde daha inatçı oluyorlar?

Cevap: Çok iyi! İnat ve sebat çok iyi şeylerdir.

Soru: YouTube’daki yayınlarınızı düzenli olarak büyük bir arzu ve ilgiyle kendi kendime izlersem, manevi grubun bir parçası mıyımdır?

Cevap: Evet. Bizimle olanlar ve haftada bir saat bile çalışanlar, manevi gruba katılırlar.

Blitz Of Kabbalah Tips – 7/8/18