Birliğin Özü Ve Kökü, Bölüm 1

Kabalistik Yaklaşımın Eşsizliği

Soru: Tarihsel süreçleri incelemek için birçok metot ulunmaktadır. Filoloji (metinleri karşılaştırma), genetik ve arkeoloji vardır. Kabalistik metot nedir? Onu bu kadar eşsiz yapan nedir? Kabalistler tarihsel süreçleri nasıl araştırırlar?

Cevap: Bizler her şeyi Kabalistik kaynaklara dayandırıyoruz, başka bir şeye değil. Tüm bu kaynaklar, Adem’den İbrahim’e kadar, daha sonra İshak, Yakup, Musa, Aaron, Yusuf, Davut ve dahası, günümüzün Kabalistlerine kadar bilinir.

Bu arada, Kabalistler hiçbir zaman İsrail halkının tarihi ile ilgilenmediler. Sadece Yahudi halkını, manevi dünyada temeli atılan yüksekliklerine nasıl yükselteceklerini düşündüler, böylece bu yükseliş tüm insanlık için bir örnek olarak hizmet edebilir.

Yorum: Bu yaklaşım, Zohar Kitabı, Pentateuch, Kutsal Yazılar, Peygamberler, Talmud,  Mişna ve diğerleri gibi tüm birincil kaynakların ve İsrail halkı da dahil olmak üzere, kişinin veya tüm insanlığın manevi koşullarının tarif edilme şekliyle benzersizdir.

Kabala’ya göre, tüm manevi koşulların en az bir kez gerçekleşmesi gereken bir model vardır. Ancak onlar olayların çerçevesine/tarifine veya uygulama zamanına uygun olmayabilir.

Bu nedenle, tarihçiler ve arkeologlar araştırmalarını yaparken, sıklıkla aynı Tora’da açıklanan olayların tarifinin ve tarihlerinin belirtilen zamana karşılık gelmediğini görürler.

Benim yorumum: Aynen. Bu bağlamda, dünyanın sonunda korkunç olaylarla ilişkilendirdiğimiz “Armageddon” kavramı, tam bir gösterge niteliğindedir. Aslında, bu kelime küçük tepe “Har Megiddo” adından gelir.

Kabala,  herhangi bir olgunun veya nesnenin fiziksel olarak nesnelleştirilmesini değil bunların manevi koşulunu kasteder. Ve manevi bir formda, tüm bunlar büyük öneme sahiptir, örneğin, Tapınak. Tora’da belirtildiği gibi, Tabernacle’ın diğer şeylerle birlikte kaç kübit (dirsekten orta parmağın ucuna kadar uzunluk) yapılması gerektiğine bakın.

Maddesel seviyede, bunların hepsi çok küçük ve önemsizdir. Bununla birlikte, onlara manevi büyüklük verildiğinde, sonra birbiri ile çarpılarak, gerçekten çok daha yüksek bir güç olurlar.

Bizi Ne Yönlendirir: Egomuz Mu Yoksa Üst Sevgi Mi?

Soru: Ne zaman egom tarafından ve ne zaman üst sevgi tarafından harekete geçirildiğimi nasıl belirleyebilirim? Belli bir kişiye kızgın olduğumu veya biriyle kavga ettiğimi varsayalım, bir başkasına yardım etme iyi niyetimden dolayı mı yoksa egom tarafından mı harekete geçirilip geçirilmediğimi nasıl belirleyebilirim?

Cevap: Özgecil dürtüleriniz, düşünceleriniz, arzularınız veya eylemleriniz olup olmadığını belirlemek istiyorsanız, kendinizi karşılıklı ihsan etmeye ayarlamaya çalıştığınız yer olan, onlu denilen, hemfikir olan bir grup insanla birlikte olmanız gerekir.

Daha sonra bunun için ne kadar aciz ve hazırlıksız olduğunuzu hissetmeye başlayacaksınız. Aslında o zaman kötülüğün farkındalığı başlar ve hala manevi niteliklerden ne kadar uzak olduğunuzu fark edersiniz.

Her şey, ihsan etme niteliği için, Yaradan’ın edinimi ve ifşası için özlem duyan dostlarla birlikte olduğunuzda,  grup çalışmanıza bağlıdır. Aranızdaki bu niteliği geliştirmeye başlayın, sadece ona hiç yaklaşmadığınızı, aslında bundan daha da uzaklaştığınızı göreceksiniz. Bu, ulaşmanız gereken koşuldur. O zaman,  şu an için içinizde manevi hiçbir şeyin olmadığını anlayacaksınız.

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 4

Hayatın Girdaplarında

Soru: Kişinin manevi gelişim arzusu dışında, bu dünyadaki tüm eylemleri ve koşulları önceden belirlenmiş midir?

Cevap: Kişinin manevi gelişime de belli bir yatkınlığı vardır. Kişi bir yere çekildiğini hisseder.

Bizim dünyamızda da sadece hayatın girdabına dalmıyoruz. Örneğin, yetmiş yaşımın zirvesinden geriye bakarsam, o zaman hep bir yerlere nasıl yönlendirildiğimi göreceğim. Bazen bunlar beni ülkeden ülkeye, toplumdan topluma götüren çalkantılı akışlar olsa da, yine de amaçlı hareketlerdi.

Yolculuğun belli bir aşamasında kişiye, kürekleri alma ve teknesini farklı bir yöne yönlendirme fırsatı verilir. Bunu anlamalı, bunun farkına varmalı, hangi yelkenleri yükselteceğinizi ve küçük yaşam geminizi nasıl kontrol edeceğinizi belirlemelisiniz.

Temelde insanların% 99,9’u bunu anlamıyor. Ancak bir şekilde kendilerini bir yere yönlendirmeye çalışan insanlar bulunmakta ancak onlar da nereye ve hangi amaç için olduğunu bilmiyorlar.

Bu nedenle, şu anki çalkantılı zamanımızda, girdaplar bizi bilinmeyen bir yöne götürdüğü esnada, temel olarak kaderinizi etkileme fırsatınız olduğunu, irade özgürlüğünüz olduğunu açıklayan Kabala bilimi ifşa olmaktadır.

İçinize yerleştirilmiş ilk verilerden etkilenmiş olmanıza rağmen, bu önemli değildir. Bununla birlikte, kendinizi çevre vasıtasıyla etkileme fırsatı da verilir. Her seferinde giderek daha doğru bir çevre seçmek gereklidir.

Esasen kişi çevreyi seçmez ama amaca göre onu net olarak bulur ve uygun çevreye girer. Bu nedenle, her şeyden önce, yaşamın amacını seçmelisiniz.

Eğer bir müzisyen, sanatçı veya bilim adamı olmak istiyorsanız, o zaman buna uygun olarak sizi çeken hedefe, ihtiyacınız olan hedefe yaklaşmak için,  içinde gelişeceğiniz çevreyi seçersiniz.

Soru: Yani, on binlerce yıllık insan gelişimi boyunca, seçme özgürlüğümüz yoktu. Ancak belli bir evrimsel aşamada, bu kişinin içinde ortaya çıktı. Kişiye kazara bir tür çevre bulmuş gibi gelir. Ve bu da henüz özgür irade değildir. Özgür irade, kişi zaten bu çevrenin içindeyken ve onunla çalışırken başlar mı?

Cevap: Evet. Bir insanın özgür seçimi, amacına ulaşmak için gereken tüm nitelikleri ve güçleri emmek için, kendini çevreye sunduğu ölçüde kendini gösterir.

Yüce Ruhlar İçin

Soru: Bir kişinin özel düşüşü, bir de grubun genel düşüşü vardır. Genel düşüş nedir? Ne ile ifade edilir? Hiç böyle bir şey oldu mu?

Cevap: Evet, oldu. Baal Şem Tov bile hizmetçisiyle birlikte nasıl bir düşüş yaşadığını anlatır. O anda hizmetçiye: “Bir şeyler okumaya başla, bir şeyler söyle!” diye bağırdı.

O da hiçbir şey yapamadı çünkü manevi seviyesini kaybetmişti. Sonra Baal Şem Tov ona sordu: “En azından ne hatırladığını söyle!” Hizmetçi yanıtladı: “Sadece alfabeyi hatırlıyorum.” Baal Şem Tov: “Alfabenin harflerini söyle!” diye sordu.

Bu büyük bilgelerin, alfabeyi bile unuttukları düşüşü hayal edebiliyor musunuz? Bu tam bir kapanmadır.

Soru: Şimdi anladım neden tüm bu yıllar boyunca insanların Kabala ile ilgilenmesine izin verilmediğini. Ama bence bu, bugün olmamalı mı?

Cevap: Hayır, günümüzde genellikle gerçekçi değildir. Bu tür özel koşullar sadece çok yüce ruhlara verildi. Bu akrobasidir, bir pilot için uçakla havada takla atmak gibi.

Ruh Adama Nasıl Öğretir?

Soru: “Kişinin ruhu ona öğretecektir”  koşulu,  bir insanda kendini nasıl gösterir?

Cevap: Ruhun adama öğrettiği söylenir, çünkü kendi içimizde geliştirdiğimiz ihsan etme, sevgi ve bağın bir niteliği olarak ruha giren ışık, içimizde bu noktaya etki eder. Dünyanın tam olarak nasıl ve hangi koşula doğru hızla ilerlediğini daha iyi anlamaya başlarız.

Gerçek şu ki, bunu maddi dünyada anlamıyoruz çünkü bizim niteliklerimiz, uçsuz bucaksız, integral, birleşik doğa sistemi ile tamamen bağlantısızdır. Onu hissetmiyoruz. Kabala’yı çalıştığımız zaman, bu bütünlüğü ve nasıl çalıştığını hissetmeye başlarız.

Uzun yıllar boyunca ve özellikle son zamanlarda doğa, kendisinin bütünlüğünü, karşılıklı bağımlılığını, mükemmelliğini ve bizi farklı açılardan etkileme, destekleme vb. yeteneğini ortaya koymaktadır.

Kabala ile ilgilendiğinde kişi bunu hisseder. Bu inanılmaz bir resimdir. Bu onu destekleyen doğadır. Kişi sonsuz, mükemmel bir koşulda olduğunu bilir ama yine de algılamaz/anlamaz. Bunu sadece azıcık hisseder, tıpkı dünyamızda var olan ama henüz bunun farkında olmayan bir bebek gibi.

İmkansıza Doğru Nasıl İlerleyebiliriz?

Yorum: Dersi dinlerken, hoş olmayan şeyler yapmak zorunda kalacağım, yapmak istemediğim, iğrenç koşullardan geçeceğimiz sonucuna vardım.

Cevabım: Elbette istemiyorsunuz. Egomuza karşı çalışmaktan daha iğrenç bir şey yoktur. Bu açıkça imkansızdır.

Soru: Peki, imkansıza doğru, hoş olmayan bir şeye doğru ilerleme gücünü nerede bulabilirim? Kim bana bunu yapma arzusunu ve gücünü verecek?

Cevap: Yaradan’ın sizi neden bu koşullar altına soktuğunu sorun.  Bu yüzden O’ndan güç talep edeceksiniz ve böylece O’na bağlanacaksınız.

Kötülüğün Farkındalığı Nedir?

Soru: Bağ kurmaya doğru hareket edememe – bu kötülüğün farkına varmak mıdır?

Cevap: Bağ kuramama, sevginin ne olduğunu anlamama, kötülüğün farkına varmadır. Sevgi nedir, biz bunu sadece onun zıttından öğreniriz. Bu nedenle, Yaradan, O’nun niteliğinin tam zıttı olarak egoizmi yarattı, böylece bizler doğal egoizmimizi fark ederek,  yavaş yavaş onun zıttına geçeriz.

Soru: Kötülüğün farkındalığı,  anlaşılabilir. Ama neden hep “nefret” gibi negatif bir kelime kullanıyorsunuz?

Cevap: Sevmeye zıt başka ne olabilir? Sevgi ve nefret, birbirine zıt iki özelliktir.

Soru: Kişinin kendi kötülüğüne mi yoksa komşusuna olan nefret mi?

Cevap: Kendi kötülüğümden, başkaları ile herhangi bir bağı hayal edemediğim gerçeğinden, içinde “Ben” imin kaybolduğu bir feshetmeden nefret ederim. Bu benim için imkansızdır.

Ancak Yaradan tarafından yaratılan şey budur. Ve bu nedenle, bağ kurma arayışının reddetmeye yol açtığı ve reddetmenin de gerçek sevgi hissine yol açtığı ortaya çıkmaktadır.

Koronavirüs Salgını Tahmini

Koronavirüs salgınının gelişimi için hangi tahmin yapılabilir, dünyaya yayılacak mı yoksa durdurulabilir mi? Burada birkaç önlem seviyesi vardır.

Her şeyden önce bu, Kabala biliminin dağıtımına, insanların en azından dünyanın dengesi ve uyumu hakkında, insan toplumunda doğanın bizi zorunlu kıldığı olumlu bağlar ve doğa yasalarına uyumsuzluğumuzun tüm bu virüslere yol açtığı gerçeği hakkında işiteceklerine bağlıdır. Bu, tüm sosyal ağlar aracılığıyla açıklanmalı ve dağıtılmalıdır. Her şey bizim elimizdedir.

Küçüklüğünüzden korkmayın ve hiçbir şeyin size bağlı olmadığını düşünmeyin. İşimizi yapmak, doğanın bizi hedefimize doğru yönlendirdiğini açıklamak bizim sorumluluğumuzdur ve buna göre hareket etmeye başlamamız gerekir. Koronavirüsten kurtulamayız – bu virüs olmazsa, diğerleri ortaya çıkacaktır. Son ıslah dönemi, şiddetli  darbelerin zamanıdır.

Kabala, virüs için en iyi tedavinin insanlar arasındaki birlik olduğunu öğretir. Ancak insanlık, salgına karşı farklı, zıt bir çözüm buldu: birbirlerini enfekte etmemek için izolasyon. Burada bir çelişki var gibi geliyor ama aslında yoktur. Bu tür koşullar altında birleşme, izolasyon olarak ifade edilmektedir.

Böyle bir salgında başkalarını önemsemek, ayrı olma, izolasyon olarak ifade edilir. Komşuma olan sevgim, fiziksel olarak diğerlerinden ne kadar uzakta olduğumla kendini gösterir. Bundan ötürü, içsel, zihinsel olarak onlara daha yakın olurum; sonuçta, onları önemsiyorum ve bu nedenle fiziksel olarak uzaklaşıyorum. Uzaklaşma eylemim,  aslında bir yakınlıktır/bağdır.

Düşüşlerden Kurtulma Yöntemleri

Soru: Düşüşlerden kurtulmanın yöntemleri nelerdir?

Cevap: En etkili yöntem,  uygun bir çevreye sahip olmaktır. Baal HaSulam makalelerinde çevrenin bir kişi üzerindeki etkisinin, her koşuldan kurtulmanın en önemli ve güçlü yolu olduğunu yazar; çünkü bir gruba katılırsınız ve istemeden sizi beraberinde çeker.

Bir grup hemfikir olmuş insanın içinde, farklı koşullardan geçer, birlikte çalışır, çalıştaylara katılırsınız, hatta mekanik olarak eylemler gerçekleştirirsiniz. Böylece, grup sizi etkileyecek ve herkes kendinden çıkabilecektir.

Soru:  Ve o zaman düşüş geçecek mi?

Cevap: Evet, ama tam olarak ne geçecek? Uygun topluma gelirseniz, manevi yükselişle ilgilenirseniz, eninde sonunda onlarla yükselmeye başlarsınız. Bu ilk şeydir.

İkinci olarak, yakınlarda grup yoksa o zaman, hemen interneti açmanızı, web sitemize gitmenizi ve her türlü dersi aramanızı öneririm. Her şeyden önce, “O’ndan başkası kimse yok” makalesini okumanızı tavsiye ederim.

Soru: Bir kitap açabilir miyim?

Cevap: Tabii ki, çünkü bir şekilde yazarla bağlantı kuruyorsunuz. Bu nedenle, en etkilisi olmasına rağmen çevre, sadece insanlar olmayabilir, aynı zamanda farklı medya kaynakları da olabilir.

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 9

Koronavirüs ve Anti-Semitizm

Soru: Yakın zamana kadar anti-Semitizm sorunlarına değindiniz, bu konuda makale ve kitaplar yazdınız. Aniden bu virüs çıktı ve şimdi bu darbenin nereden geldiğini açıklamakla daha çok ilgileniyorsunuz. Neden?

Cevap: Hayır, virüsle özellikle ilgilenmiyorum. Bunun neden bize verildiğini anlıyorum. Bu oldukça basit bir iştir. Her şeyi ideolojik düzeyde açıklamanın gerekli olduğu anti-Semitizm gibi çözülemez.

Soru: Şu an olanlarla anti-Semitizm arasında herhangi bir bağlantı var mı?

Cevap: Yakında olacak. Yakında Yahudiler bu virüsü Çin ve İran, yani onların dedektörleri aracılığıyla kasten başlatmakla suçlanacaklar.

Yorum: Bu, İran medyasında zaten var.

Cevabım: İran’da bu anlaşılabilir. Yakında bu her yerde haber olacak ve insanlar bunun hakkında konuşacaklar. Ancak yapabileceğimiz çok şey var. İşte o zaman anti-Semitizmin nedenlerini tekrar açıklamaya başlayacağım.

Şimdilik insanlara, virüs ve Yahudiler arasındaki bağlantıyı, onların tarihsel rollerini ve farklı ulusların egoist bağları arasındaki bağlantıyı açıklamak çok zordur.