İki Realite Nasıl Birleştirilir

Soru: Bir sonraki gerçeklik algısındaki bir Kabalist, mükemmel gerçekliği, ıslah olmamış, bütünleyici olmayan, kötü, dünyevi bir gerçeklikle nasıl birleştirir?

Cevap: Kabalist bunu kendi içinde birleştirir. Biz insanlar her iki dünyada da var olan özel canlılarız: mükemmel bir üst dünyada, bütünsel bir sistemle birleşmeye girebildiğimiz ölçüde ve aynı zamanda dünyamızda, egoist dünyamızdan hala çıkamayacağımız ölçüde.

Dünyamızı kötü ve berbat olarak düşünmeyin. Bu, realitenin dilinde, sadece içimizde var olan özel bir sistemdir. Sadece içimizde algılanır.

Bu nedenle, sadece kendimizi ıslah etmeliyiz. Subjektif olarak dünyamız olarak algıladığımız hiçbir şey yoktur. Bize gerçek gibi görünen şey bizim içimizde vardır. Sen benim içimde var olmaktasın, ben de senin. Bu, genel resmin algısını biraz karmaşıklaştırır, ancak genel olarak bu böyledir.

Koronavirüsten Korkmayın

Soru: Sıradan bir insan Koronavirüs’ten korkar. Ailesinin veya sevdiklerinin hastalanmasından korkar. Dikkatli bir şekilde tehlikeyi göze alıp, zırhlı iki maskeyle, onları takıp, dükkâna girer ve tek bir seferde haftalarca yetecek alışveriş yapar. İnsanın hayatı böyledir. Özellikle kitle iletişim araçları durumu daha da kötüleştirdiği için.

Herkesin korkuları var. Ben de yaptım. Böyle zamanlarda kişi nasıl yaşar ve davranır? Kişi, bu virüse nasıl adapte olabilir?

Cevap: Sakin olun, oturun, etrafta koşturmayı bırakın.

İnsan koşmak için değil, oturmak için yaratılmıştır. Ve düşünün: Hayat, 20. yüzyılın son yarısında kendimiz için yarattığımız yaşamdan nasıl farklı olabilir? Niçin yaşadığınızı anladığınız zaman, bu biraz farklı bir yaşam türüdür. Sadece koşmak, koşmak, düşüp, ölene kadar koşmak değildir. Koronavirüs’ün nereden geldiğini bilmiyoruz. Bu arada, bu artık önemli değildir. Sadece bunun iyi bir şey olduğunu söyleyelim.

Soru: Sıradan bir insan için tavsiyeniz bu mu?

Cevap: Evet. Virüs bizi durduruyor. Diyor ki: “Durun insanlar! Dünyalılar! Dünyaya neler yaptığınıza bakın! Üzerinde bulunduğunuz her şeyi mahvediyorsunuz. Sizi geliştiren, sizi yaratan, sizi besleyen, yaşadığınız doğayı yok ediyorsunuz.”

Dünyamız, bir dünya savaşına doğru ilerliyordu. Hayatın içinde, kişisel yaşamda bile bunun ortasında, dışarı çıkmanın olmadığını, kesinlikle kötü bir şekilde sona ereceğini, insanın çıkamayacağı sağlıksız bir durumun farkında olduğu koşullar vardır. Bizim içinde bulunduğumuz durum buydu.

Soru: Bu virüsün, insanlığı bir dünya savaşından kurtardığını mı söylüyorsunuz?

Cevap: Kesinlikle! Bu virüs olmasaydı, yakın gelecekte bir savaşla uğraşacağımıza inanıyorum.

Soru: Virüse minnettar olmamızı mı öneriyorsunuz?

Cevap: Tabii ki!

Yorum: Ben sıradan biriyim. Savaştan kaçınmak kesinlikle iyi bir nedendir.

Benim Cevabım: Ona yaklaşıyorduk! Başka seçeneğimiz yoktu! Egoistler olarak, piyasaların veya başka bir şeyin yenilenmesi için bizi sadece savaşın kurtarabileceği koşula doğru ilerlemeye devam ettik. Ve sonra tekrar, her şeyi yok ettikten sonra çalışmaya başlardık. Ve yine, aynı rutine düşüyoruz. Bu bizim yaptığımız şey.

Soru: Genel olarak, bu konuyu anlıyorum. Ama virüsle ne yapacağız?

Cevap: Her şeyden önce virüs küreseldir. Bu oldukça şaşırtıcıdır. Doğanın ya da aynı olan Yaradan’ın elinde tuttuğu ilginç şeylere bakın!

Yorum: Gerçekten. O herkese ulaştı.

Cevabım: Kesinlikle! Ve de usulca.

Yorum: Ve bundan önce, yangınlar, volkanik patlamalar, kasırgalar vardı ve her zaman çok uzak bir yerdeymiş gibi geliyordu. Sadece orada yaşayanlarla ilgiliydi, başka kimseyle değil. Aniden, bir küçük virüs… Herkese ulaştı! Kesinlikle herkese! Bu harika!

Benim Cevabım: Ve herkes bunu kabul ediyor, herkes hemfikir! İlk başta, bazı insanlar “Bu bizi ilgilendirmez! Kimin umurunda?” dediler. Ama bize gelir gelmez herkes mütevazı oldu ve buna hazırlandı.

Bu nedenle, bu virüsün özel misyonunu anlamalıyız. Bununla ilgili söylenecek çok şey yok. Virüs yerine kendimiz hakkında konuşmalıyız. Kendimizi ondan nasıl koruyacağımızı değil, kendimizi bireysel olarak ve birbirimiz arasında nasıl değiştireceğimiz hakkında.

Yorum: Bu yüzden, karantinada ailemle evde oturuyorum…

Cevap: Öyleyse, neden bu kadar seçici davrandığını düşünün. Sizi, karınız ve çocuklarınızla karantinaya soktu. Onlarla 10, 20, 30 yıl, içerde zaman geçirmediniz.

Yorum: Gerçekten. Bir anda, ilk kez; bu doğru.

Benim Cevabım: Ve şimdi isimlerinin ne olduğunu, her birinin ne yaptığını, hangi sınıfta olduklarını ve ne kadar büyüdüklerini vb. öğrenebilirsiniz. Ve şimdi nihayet, bu çocukları, kendinizi ve eşinizi anlayacaksınız.

Yorum: Aslında bu doğrudur. Benim evimde de böyle. Bir süredir evde oturuyorum. Eskiden sadece küçük bir mola verirdim.

Cevabım: Yazık sana!

Soru: Hayır, öyle demeyin. Birdenbire, ben oturuyorum, karım oturuyor ve yaşamla ilgili, genel şeylerle ilgili konuşmaya başlıyoruz. Hatta hayatlarımız ve geleceğimiz hakkında söylediklerinizi bile anladık. Bu tür konuşmalar yapmaya başladık. Ayrıca size, insanda kaçınılmaz olarak var olan korkuyu da sormak istedim. Ne tavsiye edersiniz? Enfeksiyon kapma veya başkalarına bulaştırma korkusuyla nasıl çalışmalıyız?

Cevap: Önceki virüslerden farkı nedir? İnsanlar grip veya diğer hastalıklardan ölmedi mi? Bunun hakkında konuşmuyoruz çünkü her yıl ölen belirli sayıda insana alıştık. Ne olmuş yani?

Bugün dahi, yüzdesi nedir? Tamamen doğal bir durum için paniğe kapıldığımız gerçeğinden bahsediyorum.

Soru: Bu, hepimizi baskılayan daha yüksek bir bilgeliğe mi işaret ediyor?

Cevap: Evet, elbette

Yorum: Bu gerçekten yukarıdan bir şeydir.

Akılcı insanlar seninle aynı şeyi söyler: Grip ve araba kazaları binlerce can alır! Bununla birlikte, onlar da evde kalırlar. Ayrıca yazıyorlar, ama onlar da bundan etkileniyor! Virüs onların içinde! Bu üst yönetim neyle ilgilidir? Ne istemektedir?

Cevabım: Bu, virüsün bana ilettiği bir şey değildir. Bana zihnimden, içsel hislerden nüfus eder! Bu tür bir virüstür. Aklımızda ve kalbimizde çalışır. Bu yüzden ona karşı farklı bir tutumumuz var. Peki, orada ne var? Yarım şişe votka içtim ve onu unuttum. Bu farklıdır. Yüksek rütbeli memurlar, cumhurbaşkanları, sokakları temizleyen insanlara kadar herkes onun gücü tarafından muzdarip durumda. Ve virüs her hangi birini enfekte ettiği veya öldürdüğü için değil.

Soru: Bunun nedeni kitle iletişim araçlarının durumu daha da kötüleştirmesi değil mi?

Cevap: Hayır! Bunu yaptıklarını düşünüyorlar. Bugün nereden geldiğine dair birçok komplo teorisi var ve sanırım internet bununla dolu olmalı.

Yorum: Tüm bu saçmalıklarla dolu! Pek çok teori, hayal bile edemezsiniz. Bunun amaçlı olduğu konusunda ısrar etmenize rağmen.

Cevabım: Bu, bir çocuk gibi insanlığı silkelemek için yapılır. Siz onu tüm saçmalığı kafasından çıkarmak için silkelersiniz, böylece farklı dinler ve farklı bir şekilde davranır.

Yorum: Aynı zamanda herkesi silkelemek! Bu inanılmaz! Bir başkandan, bir hademeye kadar.

Cevabım: Evet. Bu konuda çok heyecanlıyım. “O zamanda orada bulunacak kişiye ne mutlu.” Yani, bizler burada dönüm noktasındayız! Bu, dünyanın, ciddi bir yeniden yapılandırılmasıdır! Bunun finansal veya psikolojik değil, ideolojik bir yeniden yapılandırma olacağını umuyorum. Bu, dünya, hayatlarının amacını düşünmeye başladığında, özellikle manevi bir yeniden yapılanmadır.

Soru: Dünya değişecek mi, yoksa her şeyi unuttuğumuz gibi unutacak mıyız? İkinci dünya savaşı, böyle felaketleri bile!

Cevap: Maddesel seviyede gerçekleşen her şey yüzyıl içinde unutulur. En fazla yüzyıl!

Soru: Yani, bu da unutulacak mı? Virüs de unutulur mu?

Cevap: Eğer buna izin verirsek, unutulacaktır.

Soru: Yani buna izin vermemeli miyiz?

Cevap: Hayır! Bunun artık bir virüs olmadığını anlamalıyız. Bu bize ne kadar korkunç bir dünya yarattığımızı, prensipte nasıl acı çektiğimizi ve kendimizi kölelere dönüştürmek için ne kadar aptal olduğumuzu gösteren üst bir merhamettir.

Sabah arabama koşuyorum, çalıştırıyorum, işe gitmek için trafikte iki saat harcıyorum, günü arabaya benzin almak ve eve gelmek için çalışarak geçiriyorum. Akşam eve geliyorum ve aptal bir TV şovu izliyorum.

Ertesi gün aynı şey kendim ve eşim için de tekrarlanıyor. Peki, çocuklarım nerede? Hiçbir fikrim yok. Çalışabilmemiz için, ödediğimiz bazı aktivitelerdeler ve onlara ödeme yapmak için çalışıyoruz vb. Bu kesinlikle korkunç! Bu olanlar korkunç! Bütün bu borçlar!

Yorum: Böylesine bir kısır döngü, sürekli bir fare yarışı, durmaksızın.

Cevabım: Bilerek böyle bir dünya yarattık kendimiz için. Bunu nasıl değiştirebileceğimizi düşünelim. Virüs bize yardımcı olacak. Gerçekten de, virüs bunu yapmamıza yardımcı olacak!

Soru: Virüs bu konuda bize yardımcı olacak. Ayrıca tüm korkuları geride bırakmamıza yardımcı olacak mı?

Cevap: Başka bir korku olmamalı, biri dışında: verilen anı doğru bir şekilde kullanma. Hepsi bu.

Soru: Doğru sonuçları almak için mi?

Cevap: Evet. Ve doğru sonuç çok basittir: düşünceler. Düşünceler! Ne için yaşadığımızı ve hayatlarımızı nasıl farklı şekilde inşa edebileceğimizi düşünelim.

Bazı küçük virüslerin, bizi çok sakin insanlara dönüştürebileceğini anlamaktayız: evde oturabiliriz, acele etmeyiz, milyarlara ihtiyacımız yok; yavaş yavaş ortadan kaybolacaklar, şükürler olsun, çok fazla kalmayacaklar vb. Hiçbirine ihtiyacımız yok. Sonsuz egoizmimiz içinde, para ve tüm zenginlikleri birbirimizin önünde göstermek için geldik. Hedefimizi değiştirelim.

Ve bu bugün mümkündür. Eğer virüs hepimizi temizleyerek bize biraz daha fazla etki ederse ne yapardık? Bakın: milyarlarca insan, bu virüsten sonra ne yaşayacaklar?

Soru: Bana söyleyebileceğini umuyordum: ne yaşayacaklar? Ekonomi çöküyor, insanlar işsiz.

Cevap: Tabii ki çöküyor! Görüyorsunuz uçaklar çakılıp kalmış, gemiler rıhtıma yanaşmış, ticaret yapacak bir şey yok, yapacak bir şey yok. Ve bunların hiç birine ihtiyacımız yok! Kendimize ihtiyaçları sağlayacağız ve hepsi bu! Her şey huzurlu olacak.

Soru: Peki, sağlıklı yiyeceklere ve iyi ilişkilere böyle mi ulaşıyoruz? Bu, mümkün mü?

Cevap: Tabii ki mümkündür. Neden olmasın? Virüs yok olmadığı sürece. Onsuz, işleri eski durumuna döndürmeye mahkûmuz. Kesinlikle. Bu nedenle, virüs yerine, kafalarımızı temizlemeli ve kendimizi makul bir duruma getirmeliyiz.

Soru: Virüsün gitmeyeceğini söylediğimizde, bu, bunun için kafalarımızı temizlemek anlamına mı geliyor?

Cevap: Bugünün durumunda kalmamız için ve çok, çok daha uzun süre, bizim iyiliğimiz için yaşamak istediğimizi anlamamız için. Kendi iyiliğimiz için demek, sonsuza dek olmak istediğim koşul için demektir. Bu çekici bir neden olabilir.

Yaşamlarımız boyunca yaptığımız tek şey, ölüm meselesinden kaçınmaktı. Virüs bize yeni bir bakış açısı sunuyor: Ölümden kaçmaya çalışmayın, bundan kaçınamazsınız. Bu hayali ölüm eşiğinin üstesinden gelmek için bir şeyler yapalım. Bunu yapabiliriz. Ölümsüz olmak mümkündür. Ve virüs bunu yapmamıza yardımcı olabilir.

Soru: Nasıl ölümsüz hale gelebiliriz?

Cevap: Bizi öldüren egoizmimizin üzerine çıkmalıyız! Egoizm, sadece birbirimize karşı kendimizi diğerlerinden daha güçlü ve daha zeki olarak göstermek istediğimizde harekete geçmiyor. Egoizm, bizi bedenlerimiz aracılığıyla sınırlı bir dünya algısına tutuyor. Dünyayı, içsel yapımız- ruhumuz aracılığıyla algılayalım. O zaman dünyayı oldukça farklı göreceğiz: sonsuz, sınırsız, mükemmel.

Bunun din ile hiçbir ilgisi yoktur. Mükemmel ve sonsuz bir dünyada ne kadar yaşadığımızı kendi içimizde hissedelim. Kabala ilmi bunun hakkında konuşur. Herhangi bir dini veya başka bir şeyi savunmaz. Sadece insan ruhunu geliştirir. Böylece gerçekten mutlu olabiliriz.

Milyarlar şu ya da bu şekilde kaybolacak. İnsanın kaliteli, sağlıklı yiyeceklerden, normal kıyafetlerden ve sağlıklı aileden daha fazlasına ihtiyacı olmayacaktır. Bu aslında oldukça basittir: attığınız şey için, çalışmamak daha iyidir. Çalışmak ve atmak, çalışmak ve atmak. Bütün bunların nedeni,  komşumun yeni bir arabası var, ben hala eski bir arabayı kullanıyorum, vb.dir. Bütün bunlar ortadan kalkmalıdır.

Umarım insanlar internetteki materyallerimizle böyle bir duruma ulaşmanın mümkün olduğunu anlayacaklardır. Doğa, bunu yapmamıza yardımcı olacaktır. Aksi takdirde kendimizi yok edeceğiz. Doğa yardımcı olacak ve virüs bizi terk etmeyecek.

Yeni Hayat 1079 – Algısal Bir Fenomen Olarak Nefret

Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Nefret, bizi birbirimizle daha yüksek bir ilişkiye yükseltmek için, aramızdaki birbirine bağlı olan ağdan gelir. Ağdan kaynaklanan duyguları nasıl yöneteceğimi bilmiyorsam, herkese karşı bir kötülük kaynağı haline gelirim ve nefret salgınları ortaya çıkar. Kabala, insanlara, duygulara doğru bir şekilde tepki vermeyi ve başkalarına sakinlik örneği olmayı öğretir. Bu, ortada bir yalıtım tabakası ile bağa, negatif güce karşı pozitif bir güç çekmenin yöntemidir. Kabalistler, on kişilik gruplar halinde çalışırlar ve pozitif üst gücü keşfetmek için birbirlerine karşı taviz vermeyi öğrenirler. Kabala, bizi iletişim ağı üzerinden yönlendirir, böylece ne için yaşadığımızı öğrenebilir ve bizi etkileyen sistemi biliriz.

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1079-algisal-bir-fenomen-olarak-nefret/

Arzuların Gelişimi, Bölüm 12

Kabala bizi neye yönlendiriyor?

Açıkça söylemek gerekirse, herkesin doğası, dünyadaki tüm canlıların yaşamını, kendi yararına kullanmaktır. Kişinin komşusuna verdiği her şey sadece zoraki, zorlama altında yapılır. (Baal HaSulam, “Dünyada Barış”)

Soru: Baal HaSulam, her insanın bir diğerini farklı şekillerde kullandığını yazıyor. İnsanların sadece% 10’u özgecil bir yönelime sahiptir. Ama yine de, Baal HaSulam’ın vurguladığı gibi, onlar kendi iyililikleri için bencilce özgecillerdir.

Kabala bizi neye yönlendirmek istiyor?

Cevap: Her şeyden önce Kabala bizlere, doğamızın ne olduğunu öğretir: biz her seviyede mutlak egoistiz. Fakat kendimizi cansız, hayvansal ve bitkisel seviyelerde ıslah etmemize gerek yoktur çünkü bunu yapamayız.

Kendimizi sadece insan seviyesinde yani toplum içinde ıslah etmemiz gerekir. Birbirimizle uyumlu bir şekilde bağ kuracağımız, birbirimizi değiştireceğimiz, birbirimizi destekleyeceğimiz bir toplum yaratmalıyız.

Sadece birbirimiz arasındaki bağlantı ağında, aramızdaki doğru iletişimde, egoizmin üzerine çıkabiliriz. Ve sonra tüm diğer egoizm seviyeleri de – cansız, bitkisel, hayvan – insan seviyesine katılacaktır.

Birliğin Özü ve Kökü, Bölüm 5

Neden sadece birlik olmuş insanlar futbol oynayabilir?

Yorum: Birçok bilim adamı, ortaklığın, birlik olmanın, ilişki kurmanın, birbirleriyle yaşama ve işbirliği yapma eğiliminin, yaşamın en büyük ayırt edici özelliklerinden biri olduğunu söylüyor.

Benim Yorumum: Hayat birlik üzerine inşa edilir.

Soru: Gelişim, karmaşık yapıların bütünleşmesinin, birleştirilmesinin, ortak büyümesinin bir yoludur.

Bir yandan, servet, güç ve bilgi arayışında ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı ve birbirine bağımlı insanlar, kabilelere, imparatorluklara ve devletlere entegre edilir.

Bununla birlikte, cansız, bitkisel veya hayvansal doğaya bakarsanız, bir araya geldiklerinde bir çeşit süper-akıl edindiklerini göreceksiniz. Örneğin, canlı hücreler birleştirildiğinde, bir süper organizma oluştururlar. Ve insanlar sadece futbol oynamak veya en fazla kendi türlerini öldürmek için birleşebilirler. Neden böyledir?

Cevap: Çünkü cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde, doğanın tüm parçaları içgüdüsel olarak,  onların böyle yapmalarını sağlayan, daha yüksek bir gücün dış etkisi altında birleşirler. İnsan kendi içinde, egoizmine ters olan bu yöntemi, gücü ve birlik düzenini bulmak ve yaratmakla yükümlüdür.

Bu, insan dışındaki cansız, bitkisel ve hayvansal doğa koşullarında bulunmayan, insanları diğer her şeyden ayıran bencilliğe aykırı bir çalışmadır. Bu, insanların doğayı ifşa etmek için büyüyen bir akla, becerilere ve ilkelere sahip olmalarını sağlar. Onların altındaki her şey, cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerdedir.

Ancak, onların seviyesinde, insanın, toplumun seviyesinde, insanlar hiçbir şey ifşa edemezler. Sadece bazı ilkel bağımlılıkları keşfederler, daha da fazlasını değil. Sonuçta, sadece bir güçleri vardır yani ayırmanın egoistik gücü.  Onlar, özgecil olan, ikinci güce sahip değillerdir.

Bu nedenle, tek bir güçle çalıştıklarında hiçbir şey olmaz. Onlar, kesinlikle bencil gücü geliştirmek için birbirleriyle ilişki içinde olmaya çalışırlar. O zaman da bu, sürekli dürtüklemeler ve krizlerle çok kötü bir şekilde gerçekleşir.

Eğer insanların emrinde de olumlu bir güç olsaydı, olumsuz olana karşı çıkan bir güç, o zaman elbette her şeyde başarılı olurlardı.

Yaradan Neden Kötü İnsanları Cezalandırmaz?

Soru: Yaradan neden kötü insanları cezalandırmaz?

Cevap: “Neden” sorusu, dünyadaki yaşamın ortaya çıkışından beri var olmuştur. Neden kurtlar koyun yer, neden büyük balıklar küçük balığı yer? Bütün bunlar, özünde insan egoizmi olan, doğanın durumuna dayandırılmalıdır.

İnsan egoizmini ıslah edin – ve bunu yapabilirsiniz – ve doğada, kurtların ve koyunların nasıl birlikte barış içinde yaşadıklarını göreceksiniz.

Her Durumda Sakin Kalmak Mümkün Mü?

Soru: İnsanları, her durumda sakin kalmanın gerekli olduğuna nasıl ikna edebilirsiniz?

Cevap: Bunun mümkün olduğunu söyleyemem. Bunu kendimden biliyorum. Ben de aniden heyecanlı/sinirli davranmaya başlarım. Sakin olmak zorunda değilsiniz.

Bazen neler olduğunu hemen fark etmek imkânsızdır. Egoizm sizi o kadar zorlar ki, duyularınıza ulaşmanız biraz zaman alır. Yaradan bunu,  içinizde yeni egoist arzuların daha üst bir seviyede nasıl ortaya çıktığını göstermek için, bilerek yapar. Yani ondan uzaklaşmak yoktur.

Ana şey, ortak sistem içinde, karşılıklı destekte içinde olmaktır. Her gün sizi normal bir koşula getiren, böyle bir ders alsaydınız ne olacağını bir hayal edin. Bu sizlere manevi bir ayar verir, sizi dengelerdi. Ve yavaş yavaş dünyaya farklı bir şekilde bakardınız.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Temmuz 2020

Her manevi eylem tıpkı “ışığın avantajının karanlıktan ifşa olduğu” gibi ona karşıt bir eylemle başlar. Her şey sadece zıtlıktan algılandığından, diğer türlü bir şey hissedemezdik. Karanlık ışıktan önce geldiği gibi, karışıklık ve idrak eksikliği netlik ve anlayıştan önce gelir.

“Toprağın kazancı (arzu) her şeydedir.” Karanlık önceden, arzuda ifşa olmalı ve bizler sadece karanlıktan ışığı ediniriz. İnsanlığın evrimi, egonun büyümesi sayesinde ilerlemiştir. Şimdi bizi bu ego-arzudan çıkaracak olan üst kuvveti uyandırması gereken “son nesil” e geldik.

Bütün gelişimimiz, artık egonun (doğamız) içinde var olamayacağımız ve bunun üzerine çıkmamız gerektiğinin farkındalığına yol açmıştır.

Bugünkü safha önemli ve benzersizdir, benzerleri tarihte hiç var olmamıştır. Binlerce yıldır yaptığımız gibi var olmaya devam edemeyeceğimizi anlamaya başlıyoruz.

İnsanlık, egoizmin yukarıdan bir kuvvet olduğunu ortaya çıkarmaya başlıyor ve yardım için dönmemiz gereken egoizme zıt bir üst kuvvet var ki böylece kötülüğün gücünü iyiliğin gücüne, anti-egoizme dönüştürecek. O zaman yeni, üst dünyada iyi, mutlu hayatlar yaşamaya başlayacağız!

Her insanın başkalarını düşünüp, onların refahını önemsediği bir dünya yaratma girişimi başarılı olmadı! Böyle bir devrim, ancak içimizde farklı bir doğayı ifşa edecek olan Yaratan tarafından uygulanabilir. Mümkün olduğunca çabuk istemeye çalışmamamız gereken budur!

Koronavirüsün yakında yok olmasını ummamalıyız. Bizi yalnız bırakmayacak ve daha ciddi sorunlar buna eklenecek. Yakında, para, kaynaklar ve gıda ürünleri tükenecek ve insanlık muazzam bir şekilde acı çekecek.

Bunun yanı sıra kasırga, fırtına bulutları, çekirge, sel ve kuraklık yaklaşıyor

Sadece Yaradan’a dönerek sıkıntılardan kurtulabiliriz. Ona dönmeye başladığımızda, en mühim olanın problemlerden ve talihsizliklerden kurtarılmak olmadığını anlayacağız zira onlar bize verildi ki böylece Yaradan’a dönebilelim.

Düşen Doğum Oranları İnsanlık İçin Ne Anlama Geliyor? (Medium)

Şimdi bu dünyaya daha fazla çocuk getirmek doğru mu? Bu, ekonomik, sosyal ve çevresel belirsizliğin kadınları annelik hakkında iki kez düşündürdüğü günümüzde, her zamankinden daha fazla alakalı görünen bir soru. 2019’da yapılan resmi bir araştırmaya göre, ABD ‘ de doğum sayısı son yirmi yılda en düşük seviyelere ulaştı. Koronavirüs salgınının neden olduğu sıkıntıların rekor kıran istatistikleri daha da düşüreceği tahmin ediliyor. Ama rakamların ötesinde, asıl endişemiz dünya nüfusu için yaşam kalitesini, toplum yararına ilişkilerimizin kalitesini yükseltmek olmalıdır.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayınlanan son bir rapora göre, bir neslin yerini almak için gereken kadın başına doğurganlık oranı şu anda karşılanmayan bir düzey olan 2.1 çocuktur. Ön araştırmada ortalama olarak Amerika ‘ da kadınların sadece 1.71 çocuk doğurması bekleniyor. Ayrıca, geçen yıl toplam doğum sayısının 2018’den yaklaşık % 1 daha az olan 3.7 milyona düştüğünü de ortaya koyuyor.

COVID-19 karantinasının sonucunda tahmin edilen bebek patlaması gerçekleşmeyecek. Tam tersi: Amerika ‘ da virüs salgını nedeniyle doğum kontrol istekleri neredeyse iki katına çıktı. Yükselen işsizlik ve ekonomik baskı sonucunda ekonomistler, önümüzdeki yıl Amerika ‘ da yaklaşık 500,000 daha az doğum görmeyi bekliyor.

Günümüz toplumu çocuk sahibi olma arzusu geliştirmiyor. İnsanlık geliştikçe, insanların egoları büyüyor, hayatın her yönüyle ben merkezli bir yaklaşım üretiyor, çocuk sahibi olmak konusunda giderek isteksizleşiyor. Ego günden güne, nesilden nesile büyüyor ve insanları, bugün birçok gencin evlenmek bile istemediği noktaya kadar, kendilerini memnun etmeye odaklanmasına neden oluyor. Çiftler hayata karşı yeni bir yaklaşım geliştirdiler, kendini tatmin etme etrafında merkezli ve birçok kişi neden özgürlüklerini kaybedip çocukların ihtiyaçlarını gidermek için kendilerini bağlamaları gerektiğini sorguluyorlar.

Aynı zamanda, tıbbi gelişmeler bize doğumlar üzerindeki kontrol hissi verdi. Kadınlar artık çocuk isteyip istemediklerini, ne zaman ve nasıl olacağını, kariyerlerine veya yaşam önceliklerine bağlı olarak seçebilirler. Bebeğin cinsiyetini bile gebe kalmadan önce seçebiliyorlar. Hamilelik ve doğum hakkında çok az bilgi sahibi olan geçmiş toplumun naif çiftinden, iyi planlanmış ve dikkatle hesaplanmış bir doğum toplumuna dönüştük.

Doğurganlık oranlarındaki ani düşüş, çalışmaların teyit ettiği gibi birçok ülkede küresel bir eğilim olarak gözlendi. Ama bu illa olumsuz bir durum değildir. İnsan şu soruları sorabilir: ′′ Zaten dünya çapında 8 milyarlık bir nüfusumuz olduğuna göre, bunu neden artırmamız gerekiyor? Ne için?”

Aslında kişinin amaca, sadece yaşamaktan daha yüksek bir amaca ihtiyacı vardır. Bir insana doğurganlık ne verir? Her insanın yeryüzündeki hayatı amaçlıdır. Her insan kendi egoist doğasını düzeltmek içindir. Bu hedefe, yeni bir insanlık, karşılıklı sorumluluk ve birliğe dayanan bir insanlık doğana kadar, aşamalı olarak başkalarıyla bağ kurma süreci ile ulaşılabilir.

Dünyanın şu anda ihtiyacı olan şey nitelikli bir değişimdir, nicel bir değil. Her insanın kendi egoist doğasının üzerine yükseldiği ve çevresine fayda sağlamayı amaçladığı bir toplum, milyarlarca insana ihtiyaç duymaz. Bu, niceliksel bir değişiklik yerine, niteliksel bir değişikliği özetler.

Aklımızı işgal etmesi gereken şey doğum sayısı değil, çocuklarımızı nasıl eğiteceğimize dair endişedir. Çocuklarımızı başkalarını sevme, hayatın amacı, insanlar arasındaki doğru bağı keşfetme yönünde eğittiğimizde, bu mümkün olduğunca çok sayıda çocuğu dünyaya getirmenin zamanı olacak.  Küresel ve bütüncül bir sistemde, her çocuk tüm insanlığın gelişimine muazzam faydalar getirir.

Yeni Hayat 1078 – Niçin Nefret Ediyoruz?

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

İnsan doğası egoist haz alma arzusudur. Bizi memnun eden şeyleri severiz ve bizi üzenlerden nefret ederiz. Ego her gün büyür ve bizler, tamamen sevgi ve nefret ya da haz ve acı deneyimlerimizle meşgul oluruz. Bize haz getireceğini düşündüğümüz kaynaklar, sonuçta acı kaynağı haline geldiğinde, onlardan nefret etmeyi öğreniriz. Bir kişi benim için ızdırap kaynağı haline gelirse, artık o var olduğu sürece hayattan zevk alamam. Bir kişinin “Ben” ine acı vermek, onu deli eder.  Hayatın tamamı, bir şey kazanmak için ne kadar acı çekmeye istekli olduğumuza dair bir hesaplamadır. İnsanların hayal gücü ve bilgisi, nefret ve sevginin sınırlarını genişletirken, diğer canlılar sadece içgüdülere sahiptir. Sadece insanlık, başkalarının acı çekmesinden haz alır. Nefret ve sevgi ile doğru bir şekilde çalışmayı öğrenmek zorundayız, böylelikle orta çizgide onların üzerine yükselebilelim.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1078-nicin-nefret-ediyoruz/