Category Archives: Yaradan

Ölüm Geciktirilebilir Mi?

Soru: Ölüm gibi doğal bir olay, neden içgüdüsel olarak korku yaratır? Onun manevi kökü nedir?

Cevap: O kayıptır, gözden kaybolmaktır, yok oluştur, hiçbir şey kalmaz. Bir egoist olarak kişi, hayatı çoğunlukla ıstırapla dolu olsa da onu kaybettiği için çok üzgündür.

Üstelik, yaşamımız boyunca elde ettiğimiz haz miktarını, çektiğimiz acıya oranla hesaplasaydık o zaman, elbette, yaşamaya değmez. Buna rağmen, hayvan bedenimiz buna gerçekten meydan okumaktadır.

Soru: Ölüm korkusunu doğru bir şekilde nasıl kullanabiliriz?

Cevap: Şu an için, ölümden korkmamız gerekir, böylece Kabala’da belirtildiği gibi, bu bizleri gerçek yaşamı seçme olasılığına itecektir. Bu nedenle; sonsuz, mükemmel bir yaşam elde etmek için ölüm korkusuna ihtiyacımız vardır.

Soru: Yaradan’dan, daha fazla maneviyat edinebilmek için, ölümü geciktirmesini istemek mümkün müdür?

Cevap: Bu yanlış bir sorudur. Ölümü ertelemek yerine maneviyatı edinmeye çalışın.

Can Death Be Delayed?

Tu Bishvat – Bir İnsanın Başlangıcı

Gerçekle, manevi kökle bağlantısı olmadığında, dünyamızdaki özel günlerin çocukların bayramlarına dönüştüğünü görmekteyiz. Tu Bishvat’ ta, bir bahçeye veya bir şehre ağaç dikmekle sınırlıdır. Elbette ki kendi içinde harikadır, ancak gerçek anlamından çok uzaktır.

Tu Bishvat, ağaçların yeni yılı, çok ciddi bir zamandır ki o manevi köküne göre insanın başlangıcını ifade etmektedir. “Adam tarlanın ağacıdır” diye yazılmıştır. Bu nedenle, bugünde ağaç dikmek doğrudur; ancak ondan “meyve veren bir ağaç” yetiştirmek için, bir insanın eğitimine özen göstermek de gereklidir. Bu, Yaradan’a benzer bir kişiyi yetiştirmek anlamına gelir.

Ağaçların bakımında yapılan tüm işlerin, bir kişi üzerinde de yapılması ilginçtir. Aksi halde, kişinin ağacı meyve vermeyecek ya da acı olacaklar, insanın yemesine uygun olmayacaktır. Bir insanın ruhunu büyütmek için, sanki bir ağaç yetiştiriyor gibi, 39 çeşit çalışma yapmamız gerekir. Bu sadece tarladaki bir ağaç değildir, aynı zamanda ruhumuzu meydana getirdiği için cennet bahçesinde yetişen meyve veren bir ağaçtır: ıslah olmuş alma arzusu ve ihsan etme, tek bir meyvede bir araya gelir. Bu, eğitim, çevre ve doğal ortam yoluyla mümkündür, bunlar olmadan bir ağaç, iyi meyve vermek için büyümez.

Bu nedenle bir kişi tarladaki bir ağaçla karşılaştırılır. Bu herhangi bir alan değildir, Yaradan tarafından kutsanmış alandır. Yaradan bu alanı, ağaca bakmak için harcanan çabalara, çevreye yapılan yatırıma göre kutsar.

Ağacın içine müdahale etmeyiz, ancak onu dışarıdan etkileriz. Dış bakım sayesinde güzel, tatlı meyveler üretmeye başlar. Bütün bunlar çevreye, gruba ve onluya bağlıdır. Yaradan tarafından kutsanmış bir alan olacak böyle bir ortam inşa etmeye çalışmalıyız. Dostlar arasındaki ilişki, her birinin güvenle, doğru, iyi formda büyüyebilmesi için uygun, birbirine bağlanabilmesi ve ortak bir meyve verecek şekilde olmalıdır – cennet bahçesinden bir elma, ıslah olmuş ruh.

Bu nedenle, Tu Bishvat Bayramı, ilk aşamada bir kişinin bütün manevi çalışmasını sembolize eder. Ağaç cansız topraktan yetişen bir şeydir. Eğer doğru çevreyi, dışsal koşulları düzenlersek, insanın yemesi için uygun meyveler verecek bir ağaca dönüşen canlı bir filiz elde ederiz.

Tu Bishvat—The Beginning Of A Man

Dostlar Toplantısında Yaradan İçin Yer Açmak

Dostlar toplantısı (Yeshivat Haverim) en önemli eylemdir. Ve bu sadece fiziksel olarak bir araya gelip, birlikte oturmak değildir. Maneviyatta bir araya gelmek (birlikte oturmak) alma arzumuzu değil, yalnızca ihsan etme (oturma) arzularını kullandığımız anlamına gelir. Alma arzumuzu kısıtlarız ve birbirimize sadece ihsan etmekle bağ kurarız.

Dostlar toplantısına hazırlanırken, bütün farklılıklarına rağmen, ruhumun parçalarını bir ruha, bir manevi Partzuf’a toplayıp birleştireceğimi hayal etmeliyim. Ve bu Partzuf ne kadar büyürse, niteliği gelişirse/iyileşirse, dostlar arasındaki belirgin içsel farklar o kadar, açıkça dayanılmaz hale gelecektir. Fakat aynı zamanda, içinde karşıt özelliklerin var olduğu ve tüm farklılıkların üzerinde birleşilen bir Partzuf olan, bir manevi Kli oluşturmak için birleşmeliyiz.

Bundan, dostlar toplantısının, tamamen ruhumuzu ıslah ettiğimiz, Yaradan’ın Kendini ifşa etmesi için bir yer açtığımız ve yaratılışın amacını gerçekleştirdiğimiz en önemli eylem olduğu açıktır.

Dostlar toplantısını bir, iki saatlik basit bir toplantı olarak algılamamalıyız; bu eylemin özünü düşünmemiz gerekir. İnsanın varlığının amacı, bu dünyadaki, manevi dünyadaki ve yaşamındaki misyonu, bunların hepsi birlikte sadece bu amaç için gerçekleşen dostlar toplantısına getirilmelidir.

Dostlar toplantısı, her birimizde ve tüm dünyada ifşa olan tüm koşulların uygulanmasına yardımcı olur. Hiçbir bir parametreyi (karakteristik özellik) yok saymamalıyız; Yaradan Kendisini ifşa edebilsin ve bizden haz alabilsin diye, her birini, seviyemizdeki maksimum bütünlük/tamlık için tek bir Kli’ye eklememiz gerekir.

Make Space For The Creator In The Assembly Of Friends

En Son Teknoloji İçsel Bağ Koşulu

Kalplerin, farklılıkların ve sınırların ötesinde bağ hissi, küçük ya da büyük bir grubun, yeni ya da emektarların olmadığı, herkesin sanki tek bir bedenmiş gibi, eşit olarak katılım sağladığı ortak bir zemindir. Dünyada tek bir Kli’nin, yeni bir bağ derecesinin hazzını elde etmek, ortak kabımızda karşılıklı bir eksiklik inşa etmek için mesafe ve dil (iletişim) engelleri ortadan kalktı. Bu hafta sonu, binlerce öğrencimin yerel gruplarında ve neredeyse dünyanın her yerinden birbirine bağlandığı, ilk Dünya Sanal Kabala Kongremiz’de ulaşılan hedef budur.

Manevi nitelikleri, bireysel olarak değil, Yaradan’ın ifşasının aynı yüceltilmiş amacını hedefleyen erkekler ve kadınlar olarak aramızda, bizim zamanımızda hissetmeye başladık. Bu kongre Kli’mizi güçlendirdi. Ders sırasında çalıştığımız kavramları anlama ve uygulamaya, birbirine yakınlaşmaya ve yeni bir gerçeklik keşfetmeye, ortak Kli’mizin yenilenmesine doğru, bizi bir adım daha ileri götürdü. Yaratılışın amacına ulaşana kadar bu devam eden çabayı sürdürelim!

A State-Of-The-Art Inner Connection

Yaradan ile Nasıl Doğru İletişim Kurabilirsiniz?

Soru: Kişi gün boyunca Yaradan ile doğru bir şekilde nasıl iletişim kurar?

Cevap: Nasıl isterseniz, önemli olan unutmamaktır.

O`nunla tamamen farklı koşullardan iletişim kurabilirsiniz: sevgiden, nefretten, azarlayarak veya kutsayarak. Ne istiyorsanız onu yapın! Tüm olayların/durumların arkasına gizlenen O’nu bulmaya çalışın; asıl mesele sımsıkı tutmak ve kaybetmemektir. O`nu yakaladığınızda, kendi içinizde her zaman bununla yaşayacağınız bir koşul bulmaya çalışın.

Nasıl birden bire arap saçı gibi hayatın tamamen öngörülebilir, anlaşılabilir ve sebep-sonuç şeklinde çözülmeye başladığını anlayacağınıza dair hiçbir fikriniz yok. Kök ile, başınıza gelen her şeyin kaynağıyla bir bağa sahip olacaksınız.

How Can You Communicate Correctly With The Creator?

Orta Çizgiyi Aramak

Rabaş, ‘‘Toplantının Gündemi-2’’, Makale No.17, 1986: … Sonra, “Şimdi dostların toplantısının birinci aşamasını bitirdik, bundan sonra ikinci aşama başlar” demelidirler. Sonra herkes dost sevgisini edinebilmesi için yapabileceği eylemlerle ilgili düşüncesini bildirir; topluluktaki bir dost için kalbinde sevgi edinmek için her kişi ne yapabilir?

Ve bir kez ikinci aşama tamamlanınca – topluluk adına ne yapılabilir konusunda tavsiyeler – üçüncü aşama başlar. Bu, ne yapılması gerektiğine dair dostların kararlarını yerine getirmek ile ilgilidir.

Hedefe bağlı olduğum ölçüde, bu hedefe ulaşmak için araçlara da bağlı kalmalıyım. Dost sevgisi, hedefime, Yaradan sevgisine olan arzumdan daha az olamaz. En azından aynı olmalıdır.

Not: Rabaş, ikinci aşamada, aramızda bir çeşit düşmanlığın ortaya çıkması gerektiği gerçeği konusunda hiçbir şey yazmamakta.

Benim Yorumum: Olumsuz duyguların, niteliklerin veya eylemlerin geliştirilmesinden asla bahsetmeyiz. Sadece olumlu şeylerden bahsediyoruz. Olumsuz her zaman, sadece olumlu olanı güçlendirmemiz için ortaya çıkar.

Soru: Yine de, kişi Yaradan’a, ancak sevgi ve nefret noktası arasında ulaşabilir. Yaradan bu iki nokta arasında ortada mıdır?

Cevap: Yaradan, onların aralarındaki doğru birleşimdedir.

Soru: İkinci nokta yok mudur?

Cevap: Elbette yoktur. Orta çizgiyi aramamız gerekmektedir çünkü bizler ona sahip değiliz ve o doğada da mevcut değildir. Sürekli gözden kaybolduğundan, onu tekrar tekrar aramamız ve bulmamız gerekir.

Look For The Middle Line

Yaradan’ın Yüceliğinin Eksikliğini Aramızda İfşa Etmek

Yaratılış bir arzudur, yaşamak, var olmak, sürekli bir güç için basit arzudur. Ancak bir başka arzu daha vardır ki bir şeyler elde etmek için çabalar, beni oturduğum yerden çekiştirir ve beni rahat bırakmaz. Bizler her zaman bu tür bir kuvvetten/çekişten yoksunuzdur. Onun mümkün olduğu kadar büyük olmasını isteriz, fakat asıl soru, bizi bir amaca doğru iten ve yönlendiren hedeflenmiş bir kuvveti nasıl uyandıracağımızdır?

Böyle bir arzu içerisinde, hedefe ulaşmak, yoldaki tüm engelleri aşmak, onları dikkatle incelemek, açıklığa kavuşturmak ve onları bozukluktan yardıma dönüştürmek için çok fedakârlık yapmamıza izin veren bir güç vardır. Bu arzu, insanı inşa eden şeydir. Bu olmadan, kişi ölüdür.

Doğal olarak arzu, Yaradan’ın elindedir çünkü – hem iyi hem de kötü – onu yaradan O’dur. Fakat her koşulda: inişler ve çıkışlarda, hayal kırıklığında, özlemde, Yaradan’ı nasıl uyandıracağımızı incelemeliyiz ki O bizi uyandırsın. Kabala biliminin tüm çalışması, Yaradan olarak adlandırılan, üst sistemin bu mekanizmasını nasıl uyandırılacağı ile ilgilidir, böylece O, titizlikle ve amaçlı olarak bizimle çalışmaya başlar.

Sonuç olarak, Yaradan arzumuzu değiştirir. İki arzu vardır: haz alma arzusu ve verme arzusu, sol ve sağ çizgi, biri diğerine zıt ve ikisi de Yaradan’ın elindedir. Ve kişi dereceye ulaştıysa, ikisi de kişiye teslim edilir ki bunun hakkında “Oğullarım beni yendi” denir. Asıl şey, yüksek gücü, Yaradan’ı nasıl uyandıracağını bilmektir, böylece O, bizim uyanışımızla ilgilenecektir.

Yaradan bize farklı koşullardan geçirir, böylece arzularımızı netleştirebiliriz, onlarla başa çıkabiliriz, O bize akıl ve his verir, bize çevreyi ve gerekli tüm araçları verir. Sonunda, her şey O’ndan gelir. Ve bu çalışmaya dahil olduğumuz kadar, yaratılışın amacına ulaşmak için doğru araçları bizim için hazırladığı O’nun manevi mutfağında, o kadar ilerleyeceğiz ve başarıya ulaşacağız.

Arzu, yolumuzdaki tüm kilitleri açan büyülü bir kelimedir. Onları açabilecek tek anahtar budur.

Kendimizle hiçbir bağı olmadan Yaradan hakkında düşündüğümüzü hayal etmeye çalışmak ne kadar zor olsa da, bizler tamamen kişisel çıkarlarımızdan kopamayacağız ve O’ndan hiçbir şey beklemeyeceğiz. Belki her şeyi yapmaya hazırız, ancak karşılığında O’ndan en azından bir şey almak için. Aksi takdirde bu, O’ndan bize uzanan bu ince boru hattı olmadan mümkün değildir. Sadece bu ince kılcal damar vasıtasıyla O’ndan bir şey almak için her şeyi, tüm hayatımızı vermeye hazırız.

Tek soru, bu boru hattı vasıtasıyla Yaradan’dan tam olarak ne alırım: ihsan etme güçlerini mi yoksa alma güçlerini mi?

Revealing The Deficiency For The Greatness Of The Creator Between Us

Üst Sistemin Kuvvetler Ağını Canlandırmak

Soru: Neden bizlere bu dünyada bağımsız varoluş hissiyatı verildi? Bu tamamen kafamızı karıştırıyor ve kendi başımıza bir şey yapmamıza izin vermiyor.

Soru: Aksine, sizlere Yaradan gibi olmak için her şeyi yapma, O’nun seviyesine ulaşmak için fırsat verildi! Bu muazzam bir iştir.

Belki de size öyle geliyor ki: “O’ndan başka bir şey yok” derseniz, her şeyden/sorumluluktan kurtulursunuz: “Sorunlarınız mı var? İlahi yönetimle temasa geçin, ancak onunla hiç bir ilgim yoktur. ”

Hayır! Kendinizi değiştirmek zorundasınız böylece üst sistemi kendiniz için tamamen anlayacak, hissedecek ve keşfedeceksiniz ve kesinlikle her şeyin son derece ince bir ağ üzerinden nasıl çalıştığını göreceksiniz. Sadece zıt varlıklar arasındaki duyguları, düşünceleri ve çeşitli bağları yöneten tüm güçler ağını edinerek, bunun gerçekten hakkında : “Ondan başkası yok” dendiği gibi bir bağlantı ağı olduğunu söyleyebileceksiniz.

Bir Bilgenin Meyveleri kitabında Baal HaSulam şöyle yazar: “Bir insanın aklında ortaya çıkan tüm düşünceler Yaradan’ın eylemleridir. Kişi, görünüşte onları bir yerden çeker veya onun içinde doğarlar – bu bir aldatmacadır ve tüm aldatmacaların kaynağıdır. Her hangi bir düşünceyi, en önemsiz olanını bile, Yaradan kişinin aklına gönderir ve O, insanın, hayvanın ve yaşayan her şeyin itici gücüdür. ”

Bunu açıkça hissetmemiz ve ona göre davranmamız gerekir. Bizler doğrudan bu güçler ağına katılmalı, onun içinde yaşamalı, onu hayata geçirmeliyiz. Biz ona bağlıyız.

Reviving The Network Of Forces Of The Upper System

Dünyayı Yaradan’ın Tezahürü Olarak Algılamak

Soru: Manevi ve maddi olaylar önceden düzenlenip, yaşamın önceden yönetilmiş bir senaryosu olarak mı ortaya çıkar?

Cevap: Elbette. Bu şekilde ortaya çıkarlar. Onları gerçekleştiren biz miyiz? Dünya bize yeni formlarında görünür ve onları anlamayı, onları edinmeyi, kendimizi onlarla ilişkilendirmeyi ve böyle bir ilerleme göstermeyi öğrenmek zorundayız.

Her an size dünyanın belli bir resmi sunulur, ona uyum sağlamanız, onu anlamanız, onunla bağ kurmanız ve onu daha iyi hale getirmeye çalışmanız gerekir. Etrafınızı saran dünyayı anlama şekliniz, ilerlemenizi belirleyen şeydir.

Prensipte, dünyayı her seferinde, Yaradan’ın bir tezahürü olarak görmelisiniz. Bizi çevreleyen dünyayı berbat şeyler, depresyon ve korkunç gerilimlerle dolu olarak görmek için, ne kadar kusurlu olmamız gerektiğini hayal edebiliyor musunuz?

Soru: Diyelim ki bize bir şey ifşa oldu. İlk tepkim ne olmalı? “O’ndan başkası yok” mu demeliyim?

Cevap: Her şeyden önce, Yaradan’ın her şeyi belirleyen, etki eden ve dolduran üst güç olduğunu anlamalısınız. Bu gücün size gösterdiği şey mükemmelliktir, ancak siz bu resmi egoizminizin merceğinden, “gözlük” olmadan görerek sizin bayağılık derecenize göre bozarsınız/çarpıtırsınız.

Soru: O halde, her şeyi haklı çıkarmak zorunda mıyım?

Cevap: Sadece haklı çıkarmak değil, bu mükemmelliği görmek ve hissetmek zorundasınız. Siz ondan sonra, bu edinim yoluyla, bayağılığın mükemmellik seviyesine düzeltilmesiyle, O’na bağlı kalmak zorundasınız, böylece Yaradan’la birleşeceksiniz. Perdenin bir tarafında siz varsınız, diğer tarafında O.

Soru: Ve eğer bu gücü “O’ndan başkası yok”a bağlayamadığımı görürsem, onu haklı çıkaramaz mıyım?

Cevap: Sizler dua etme, O’ndan sizi ıslah etmesini isteme fırsatına sahipsiniz, böylece dünyayı mükemmel olarak göreceksiniz.

Ama bunu iyi hissetmek için isterseniz, hiçbir şey elde edemezsiniz. Bununla birlikte, size acı verdiğinden dolayı Yaradan’a lanet okumamak için dünyayı mükemmel görmek isterseniz, o zaman iyi bir şey göreceksiniz. Yaradan’dan, size O’nu olduğu gibi görme gücünü vermesini istiyorsunuz: İyi olan, iyilik yapar.

Perceiving The World As A Manifestation Of The Creator

En Üst Işığı Nasıl Çekebilirsiniz?

Soru: Üst Işığı olabildiğince çekmek için ne yapabiliriz?

Cevap: Sadece Rabaş’ın tavsiyelerine uyarak, grupta doğru bir şekilde çalışın ve etkileşime geçin, yani kendinizi grubun bir parçası yapmak için her türlü çabayı gösterin. Esasında doğru toplumu aramızdaki doğru bağlarda ortaya koyarız.

Dahası, ben bir egoist olduğumu ve kesinlikle alçakgönüllü olmak ve başkalarıyla bağ kurmak için kendimi kısıtlamak istemediğimi bilirim ama bunu yaparım.

Soru: Işığın bir kişi üzerinde etkili olduğuna dair herhangi bir nesnel işaret var mı?

Cevap: Bir yandan, kişi ne kadar düşük, kötü olduğunu ve diğerleri kadar akıllı olmadığını hisseder. Diğer yandan, bu onu mutlu eder çünkü başkalarının kendisinden daha yüksek olduğunu anladığında bu onu gerçeğe yakınlaştırır. Genel olarak, çevresindeki her şeyi Yaradan’ın ifşası olarak gördüğü bir koşula ulaşmak zorundadır. Bunda yanlış bir şey yoktur ve kendini kaybetmeyi umursamaz.

Soru: Kişi bu hissiyata geldiğinde, bu kişiyi etkileyen ışığın bir sonucu mudur?

Cevap: Evet, bu zaten Işığın daha güçlü bir etkisidir çünkü sonsuzluğa doğru, bir dereceleme vardır.

How Can You Attract The Most Upper Light?