Category Archives: Realite

İnsan Zihni ve Realitenin Algısı

Soru: Duyular yoluyla gerçeklik algısı hakkında konuşurken, biz neredeyiz ve beynin işlevi nerededir?

Cevap: Doğa tarafından bize verilen beş duyu ile bilgiyi algılıyoruz. Bu bilgiler bizim içimizde toplanmakta ve kişiye dışında var olanları hissettirmektedir.

Eğer bu duyular ortadan kaldırılırsa, kişi tüm realiteyi algılamayı durduracak ve etrafında olanları açıklayamayacaktır.

The Human Mind And The Perception Of Reality

Özgecil Eylemler

Soru: Eylemlerin özgecil olup olmadığını bilmek mümkün mü?

Cevap: Kişide özgecil bir davranış ortaya çıktığında, Yaradan ifşa olur. Eğer ihsan etme niyeti bir kişide görünürse, bu niyetin yoğunluğuna uygun olarak form eşitliği ilkesine göre Yaradan hemen ifşa olur.

Altruistic Actions

Tüm Dünya İçimizdedir

Soru: Kabala ilmi, bir içsel gözlemci kavramına değinir mi, eğer öyleyse, bir şey hisseden kişi ve bunu hissettiği yer arasında bir fark var mıdır?

Cevap: Kişi Kabala ilmini çalışmaya başladığında, dışındaki dünyayı, içindeki dünyaymış gibi hisseder.

Dışarıdaymış gibi görülenler, bize dışarıdan yansıtılan içsel özelliklerimizden başka bir şey değildir. Kendimizi, içsel niteliklerimizi, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyedeki yaratılış sistemimizin parçalarını, bizim için dışarıda olan dünyada görürüz.

Bu, Kabala Bilgeliğinde ve aynı zamanda bize doğanın bütün sırlarını anlatan, 2000 yıl önce yazılmış özel bir kitap Zohar’da kanıtlanmıştır. “Zohar Kitabına Giriş” de der ki, bize dışarıdaymış gibi görünen bu dünya, bir yanılsamadır ve aslında içimizde olandır.

Bunu algılamak çok zordur. Bilim adamlarının bugün keşfediyor oldukları izafiyet teorisi, evrenin karşılıklı bütünselliğini açıklar ve tek boyutludur; bu zaten binlerce yıl önce Kabala Bilgeliği tarafından tanımlanmıştır.

The Whole World Is Inside Us

Doğanın Tek Gücünü Görmek

Tora (On emir kitaplarının beşincisi, 05:08 bölümünde): Siz kendiniz için bir put ya da yukarıdaki göğün, aşağıdaki yeryüzünün veya toprak altında suyun bir benzerini yapmamalısınız.

Doğanın özeliği olarak hayal edebildiğimiz her şey Yaradan’dan gelir ve kendini bize durağan, bitkisel, hareketli veya insan biçiminde gösterir. Doğada kendi başına bir değere, güce, iradeye ve köke sahip hiçbir şey yoktur. Her şey Yaradan denilen tek bir güç tarafından kontrol edilir.

Maddi gerçeklik kendini her birimize tamamen öznel ilişkide gösterir ve o, biz doğamızı bencillikten özgeciliğe değiştirdiğimiz ölçüde değişir.

Kendimizi düzeltirken, dünyamıza baştan sona bakacağız ve sıradan insanların gördüğünün tamamen zıddını göreceğiz; nesneleri kontrol eden güçler bizi çevreler.

Onlar sayesinde bağlanmamız gereken bir tek güç, bir tek irade olduğunu fark edeceğiz. Yeryüzünde tüm hayatımız, sadece onunla, bu tek üst güçle birleşmek için gereklidir.

http://laitman.com/2016/07/to-see-a-single-force-of-nature

SIRADAN BİR RÜYA

SORU: Sıradan bir rüya görmek egoisttik midir yoksa insan tarafından hissedilen realitenin daha derin sezgisi midir?

CEVAP: Beynin bizim dünyamızın algısı ve üst dünyanın algısını ayırt ettiği ve bilginin doğru depolanmasıyla ilgili olan, bunların hepsinin içinde toplandığı rüyalar hariç; sıradan bir rüya, kişinin deneyimlediği  diğer  koşullardan farklı değildir.

SORU: Rüyaya dalmak veya daha fazla ya da daha az uyumak egoisttik bir seviye midir?

CEVAP: Ne eksik ne fazla… Rüya, sadece beynin kendisini düzenlediği basit bir dünyevi durumdur. Bu gerçekten uyku sırasındaki bir çok çalışmayla ilgilidir ve bunun için fırsat sağlamak gerekir.

SORU: Kabala Bilgeliği bir insanın ömrünün üçte birini neden uykuda geçirdiğini açıklıyor mu?

CEVAP: Tabi ki, Kabala Bilgeliği’nde uyku hakkında bir çok yazı vardır. Uyku hali ikiye ayrılır: Fiziksel ve manevi. Kabala Bilgeliği bu durumun içimizde nasıl olduğunu ve hangi manevi kaynaktan çıktığını inceler. Sonuçta dünyamızdaki her şeyin manevi bir kökü vardır.

Kabala dünyada olan her şeyin manevi kökünü araştırır. RÜYANIN MANEVİ KÖKÜ; KAPTAN, ARZUDAN  IŞIĞI ÇIKARMADIR. YANİ TEMELDE SADECE İÇİNDE KÜÇÜK BİR PARÇA IŞIK KALIR. SONRA KAP, 1/60’I ÖLÜM OLAN, “RÜYA” DENEN PASİF KONUMA GEÇER.

Gelecek Dünya, Şimdi ve Burada

thumbs_laitman_562_03Soru: Şu anda yaşamımda görmekte olduğum dünya, hangi yönden, gelecek olan dünyadan şu söylenildiği gibi farklıdır: “Dünyanı hayatında göreceksin,” (Berahot 17a)

Şu anda ben canlıyım ve herkesin görmekte olduğunu görüyorum, nefretle dolu bir dünya. Bu, tüm sistemi bir ayrılık, nefret ve ilişkilerimizde birbirimize karşı güvensizlik durumuna getiren, engin, uçsuz bucaksız bilgisayardan, bahsetmiş oldukların hakkında, ne çeşit bir faydam vardır?

Cevap: Bu tüm devasa büyük, daha üst mekanizmayı ve bizleri, O’nun seviyesine yükselerek, O’nun gibi olacağımız gelişime getirmek için bizlerle nasıl oynadığını anlıyorum. Denmiştir ki, “ Çocuklar, cennetteki babalarına (Yaradan) geri dönecektir,” (Vayikra Rabbah 1:3) Sonrasında, O’nu haklı çıkarırım, O’nu anlarım ve şimdi, beklemeye gerek kalmadan, her zaman o seviyede yaşamak için, ne şekilde davranmam gerektiğini görürüm.

Kabala bilgeliğini çalışmaya başladığım anda, bunu yöneten gücün seviyesine yükselme olasılığım vardır. [158743]
Israeli Radyo Programı 103FM, 12/04/2015

Tüm Evren İnsanın İçindedir

thumbs_laitman_433_02Soru: Neden Kabala Bilgeliği, kişiyi parametrelerden biri olarak çalışmanın içine getirip, tüm evren üzerinden doğanın tüm kanunlarını araştırır?

Cevap: Bu çalışmayı gerçekleştirmek için başka bir fırsatımız var mı ya da bedenimizden dışarı çıkmak gibi? Dünyanın tüm resmi, içimde sadece hislerim olarak belirir. Ve eğer ben yok olursam, o zaman resim de benimle bağlantılı olarak yok olacaktır.

Bu dünya ben olmadan mevcuttur ve eğer böyleyse benim onu gördüğüm şekilde mi vardır ya da farklı başka bir formda, söyleyemediğim farklı dalga boylarında mı? Ben hâlâ herşeyi vücudum üzerinden algılıyorum.

Soru: Bir Kabalist dünyayı nasıl görür?

Cevap: Kabala Bilgeliği “almanın” bilimidir, yani, bir Kabalist, kişinin gerçekliği algılamasını araştırır. Belli bazı aksiyonlar sayesinde, kişi kendini değiştirmeye başlar ve içsel değişikliklerine bağlı olarak, kişinin dünya görüşünün de nasıl değiştiğini araştırır.

Bir Kabalist, kişinin içsel özelliklerini, arzusunun şeklini, algılamasını, dışarıda onu çevreleyen gerçeklikte  neler olduğunu ve bunlarla nasıl iletişime geçeceğini değiştirir. Kişi, arzularıyla ve dışsal gerçeklikle olan bağlantısıyla, bunların üzerine yeni dünyaların inşa olacağı şeklinde  çalışmaya başlar.

Şimdi, bir çok farklı nesneler ve olayları içeren geniş bir dünya içerisinde olduğumuzu hissediyoruz. Arzularıyla aktif olarak çalışmaya başlayan kişi, bunlar üzerinde yeni bir dünya, yeni bir gerçeklik inşa eder.

Kişi, fiziksel bedeni içerisinde yaşamaya ve beş duyu organı vasıtası ile dünyevi resmi algılamaya hâlâ devam eder. Bu resim, gerekli temel olarak sabittir. Ancak, buna ek olarak, Kabalist, ilave dünyayı onlarla hissedeceği yeni beş duyusunu yaratır.  Kabalist, beş fiziksel duyu organında varolan bedenine ilave olarak, bu yeni dünyayı görür, hisseder, onunla çalışır ve içinde yaşar.

Bu yeni duyu, üst dünya ya da manevi dünya olarak adlandırılır. Ve beş fiziksel duyusuna göre, kişinin daha önce varolduğu ve orada kaldığı, eski algılama, bu dünya ya da dünyamız olarak adlandırılır.

Eğer, “bedenimiz dışındaki”, bu ilave beş duyusal algılamaya sahip başka kişiler de varsa, bu kişiler birbirleriyle iletişime geçebilirler.

Soru: Eğer benim tarafımdan algılanan bütün dünyanın resminin, içsel özelliklerime göre olduğunun farkına varabilseydim, bu bana yeni bir çok olaylar açabilecek miydi?

Cevap: Herşeyden önce, tüm algılamanın kişiye, gözlemciye bağlı olduğu konusunda hemfikir olmalıyız. Ve eğer hiç bir insan olmasaydı, bu evrenin gerçekliğini ifşa edemeyecekti. Evren, sadece bizim algılamamızda mevcuttur.

İnsanların dünyada ortaya çıkmalarından ve onu keşfetmelerinden önce var değildi. Nihayetinde, evren sadece kişi ile olan ilişkisine göre ortadadır. Örnek olarak, 10 yıl kadar önce, evrenin 14 milyar yıl önce ortaya çıktığını öğrenmiştim. Ancak aslında, bu gerçekliği, bu gerçekliğin objektif olarak zaman ve yer gibi sınırlamalarına karşı aklımda algılayan benim. Tüm bunlar görecelidir ve sadece kişinin içinde mevcuttur.

Kab TV “Dünyaların Buluşması” 05.12.2014

Bir Kabalist’in Gizli Uygulamaları

Soru: Kabala Bilgeliği’ne niçin gizli bilgelik adı verilir? Bir Kabalist’in gizli çalışması nedir?

Bir Kabalist’in uygulamalı çalışması şu şekilde olur: o bir asansör gibi, egosunun seviyelerinde veya ihsan ediş seviyelerinde inebilir ve çıkabilir.

En alt kattan egoya kadar düşebilir ve daha sonra da zemin kata yükselebilir ve 125 basamağı tırmanmaya başlayabilir.

Bununla birlikte, kişinin içinde her çeşit içsel değişimler olur. Bir çocuk seviyesinden, bir genç seviyesine, yetişkin veya yaşlı bir adam seviyesine yükselme fırsatı olur ve bundan sonra da yeniden en alt seviyelerden birine kadar devamlı olarak inebilir.

Kabalistlere ilişkin merdiven üzerinde inişte veya çıkışta, içinizdeki tüm parametreleri ve özellikleri değiştirebilmeniz mümkün olup, kendi içinizde bunu ayırabilir ve değiştirebilirsiniz. Bizler sanki bir programcı gibiyiz, kendimizi yönetiriz ve her seferinde de dünyayı aynı şekilde ve aynı biçimde, hedeflediğimiz şekilde görürüz. Bunlara da Kabalistler’in gizli uygulamaları adını verebiliriz.

Bizler dünyamızın çerçevesi içerisinde bulunuyorsak, zaman içinde, uzay ve dünyalar içerisinde zamanlara göre; bizler dinazorlar devrinde kendimizi bulabilir ve aramızdaki bütün seviyeleri seyredebiliriz.

Büyük Kabalist Baal HaSulam, dünya kürenin yaratılış tarihini ve onun tüm oluşum periyotlarını yazılarında anlatmıştı. Fakat kendisi bunu yapabildi. Jeoloji tahsilini yapmış olduğundan dolayı değil, çünkü bütün bu seviyeleri görmüş olduğundan dolayı bunu yapabildi.

Bunların içine girebilmek kendisi için zor değildi. Sanki eline dürbünü, mikroskobu veya teleskobu almıştı. Nitekim kendisinin kişisel ve içsel aygıtlarına göre, o her devri görebilmek ve edinebilmek için doğru şekilde kendisini odakladı.

Bütün bunlara gizli Kabalist uygulamaları adı verilir. Aslında bütün bunlar gizli değildir. Fakat bir Kabalist bunu diğerlerine nakledemez veya ifade edemez. Yalnızca kendisi için bunu kullanabilir, çünkü bunlar onun içsel özellikleridir. Herkes kendi içsel vizyonunun alanını genişletmeyi öğrenebilir. Bunu yapabilmek için de, metotsal açıdan, ciddi şekilde Kabala Bilgeliği ile ilgilenmesi ve kendisini bir Kabalist’e dönüştürmesi gerekir.

Böylece kendisini doğru şekilde odakladığında, kişi kendisi dışına çıkabilir ve dünyamız üzerinde, evrimin her safhasında seyahat edebilir. Nitekim dünyamız bizim için küçücük, önemsiz ve gri olup,  Kabala Bilgeliği’ne göre ise, dünyamız yalnızca bizim düzeltilmemiş algılayışımız ve hayal gücümüz içinde yaşar.

22.10.2014 tarihli Kabtv’den ”kısa hikayeler”

Var Olan Her Şey Tam Etkileşimle Bağdadır

Haberlerden (The Epoch Times): “Japonya’daki Tohoku Teknoloji Enstitüsü ve Kyoto Üniversitesi’ndeki bilim adamlarının ortak çabaları sayesinde, araştırmacılar insanların aslında bir amaca yönelik biyoluminesans organizmalar olduğu keşfettiler.

“Doğal olarak, insanların yaydığı ışık çok parlak değil. Hatta, gözlerimizin görebileceğinden 1000 kat az. Bununla birlikte, bilim adamları bu sönük ışığın aşırı duyarlı donanımlar olan kriyojenik CCD Kameralar tarafından çekilebileceğini keşfettiler.”

“Dr Fritz-Albert Popp. Biyofotonu keşfeden Alman Fizikçi, Neuss-Almanya’daki Uluslararası Biyofizik Enstitüsü’nün Kurucusu.

“Biyofotonlar, ya da biyolojik sistemlerin aşırı zayıf foton ışımaları, tayfın görüş mesafesindeki zayıf elektromanyetik dalgalardır – başka bir deyişle: Işık. Bitkilerin, hayvanların ve insanların bütün yaşayan hücreleri; gözle görülemeyen ancak Alman araştırmacılar tarafından geliştirilmiş özel donanımlar ile ölçülebilen biyofotonlar yayar.

“Bu keşiflere dayanan biyofoton teorisine göre, biyofoton ışığı organizmanın hücrelerinde – daha doğrusu, çekirdeklerindeki DNA moleküllerinde –  depo edilir. Dinamik ışık ağı sürekli açığa çıkar ve DNA yoluyla emilerek hücre organellerini, hücreleri, dokuları ve organları beden ile birlikte bağlar, organizmanın başlıca iletişim ağında görev yapar ve bütün hayat işleyişinde ana düzenleyicidir.”

Kaynak: http://transpersonal.de/mbischof/englisch/webbookeng.htm

Benim Yorumum: İşte hücrelerin biyofoton ışınımı vasıtasıyla var olan her şeyin eksiksiz bağlantısının bir başka ispatı. Bu iletişim yollarından biridir.

 

Bilincin Bir Tıklaması İçin Dünya Savaşı

Soru: Yolumun tüm safhaları önceden belirlenmişse yaşamımın mutlak bir sonucunu özgür irademle değiştirebilir miyim? Yaşamım Kabala Bilgeliği ile veya bu bilgelik olmaksızın nasıl farklı olacaktır?

Cevap : Bu çok devasa bir farktır.

Farz edin ki okula gitmek istemiyorum ve ayrıca ailem tarafından da dövülüyorum. Aynı şey de burada: Bacağımı kırdım, ülkem savaş halinde, doğal afetler var; anne babaya ait tutumlar daha gerçekçi olarak hissedilir. Bu problemler vasıtasıyla yapmam istenenleri yapacağım. Ve dahası; bazen okuldaki cezadan kaçmayı başarsam bile bundan daha fazla indirim şansım yok; kaçacak hiçbir yer yok.

Ben Maneviyat’ın yoluyla, ızdırabın yolu arasındayım ve buradaki seçimim hayatımı değiştirir. Bunu ızdırabın değişik çeşitleri olarak hissetmemize karşın, bu gerçekten de hayat veya ölüm meselesidir. Piyangodan bir milyon dolar kazanmak isteyen ama sadece yüz bin dolar kazanan bir kişinin durumuyla 15 yıldır yatalak olan birinin durumu aynıdır; her iki durumda da hissedilen ızdıraptır.

Soru: Ama hala daha bir bacak kırmak zorunda mıyım?

Cevap : Eğer bu yaratılışın amacına doğru davranışını değiştirecek tek unsursa: O zaman evet. Ancak sen “zamanı hızlandırma” yolunu takip edebilir ve tutumunu değiştirebilirsin ve işte o zaman ızdırapları hayvansal seviyeden konuşan (insan) seviyesine doğru aşacağından dolayı bacağını kırmak zorunda kalmayacaksın.

Işık ve kaplar, biri tek diğerine ters olmak zorundadır. Hayvansal seviyede, bu durum şöyle ifade edilir; hadi şöyle diyelim: Bacağını kırmak, birinin maaşından mahrum kalması, veya bir yangın, ciddi bir hastalık, vs.. Ancak eğer konuşan seviyeye doğru acıların üzerine yükselirsen bunu deneyimlersen ve şu anda ihsan edememekten dolayı üzgün hissedersen, işte bu senin problemindir ve senin nereden ızdırap çektiğindir. Düzelten Işık, sana bu hissi verir ve o zaman artık dünyevi felaketlere ihtiyacın kalmaz.

Ayrıca daha birçok dünyevi sorun manevi olandan daha fazla istenir. Örneğin binlerce yıl yataktan kalkamayacak kadar hasta olmak, sevginin sızılarının bir anını deneyimlemek gibidir. “Yaradan’ı neden sevmiyorum?” İşte bu, seviyeler arasındaki farklılıktır ve evde ışıklar söndüğünde küçük bir çocukla bir yetişkinin durumunu kıyaslamak gibidir. Bu kıyaslanamaz bile.

Krizin nasıl yayıldığına bir bakın: Hiç kimse korunmuyor ve güvende değil. Hislerinin arasından sadece küçük bir çomak koymak için, dünya insanı yoldan çıkarmak anlamına gelen korkunç ızdıraplar tarafından tehdit ediliyor. O zaman bir Üçüncü Dünya Savaşı’ndan sonra insan doğanın etkisi altında olduğunu keşfedecektir. O zaman da bu savaş, bir başka küçük çomak anlamına gelecek Dördüncü Dünya Savaşı’yla yer değiştirecektir: “Ahh, doğayla dengelenmem gerekiyormuş.” Diğerlerinin üzerinde Beşinci Dünya savaşı, insana ihsan etmenin gerekliliğini gösterecektir ve bu böyle gider.

Işık’ın sadece birkaç ay içinde açabileceği elektrik düğmesini, korkunç felaketler yıllar sürecek ızdıraplarla açabilecek. Doğru çalışmadan geçerek, kişi başka bir seçeneğinin olmadığını bir ay içinde anlayabilir. Bu sebeple mesajımızı olabilecek en hızlı şekilde tüm dünyaya aktarmak zorundayız.

(15 Kasım 2012, Günlük Kabala Dersi 4. Bölüm, Kabala Bilgeliği’nin Özü)