Category Archives: Maneviyat

Kelimelerden Gerçek Hislere

Kabala çalışması özel bir nitelik içerir. Işık ki Kabala kitaplarında düzeltmenin gücü demektir, kişiyi kaynağa geri getirir.

Işık, metodun içsel özüdür ve bu yüzdendir ki Kabala bilimi Tora’nın içsel kısmıdır denir. Kabala’yı çalıştığımız zaman, çalışmada, grupta ve bağlantıda saklı olan içsel ışığı uyandırmış oluruz. Bu kuvvet gerçekten herkese arzu edilen değişiklikleri getirerek aramızdaki bağlantıyı kurar. Sonuç olarak, özgecilik niyeti kişinin tüm arzularının üzerindeki egoistik niyetinin yerini almaya gelir.

Grup ile birlikte kişi, çalışmaya hazırlık aşamasında sürekli olarak içinde bulunduğu durumu düşünür ve çalışma sırasında reform ışığı sayesinde değişimi talep eder. Tüm ihtiyacı olan budur. Ancak bu tarz bir hazırlık bu dünyadaki yaşamındaki ve manevi derecelerin tüm merdivenindeki tek özgür aksiyonu olan özgür seçimine değebilir.

Bu yüzden buna mümkün olduğunca çok odaklanmak en iyisidir, kendiniz ile bu konuda mümkün olduğunca konuşun ve bu sayede tüm detayların farkına varın böylece daha net ve daha candan hale gelirler.

Bu, düşüncelerin sonunda bizleri kelimelerden ayrıştırarak, içsel anlayışa ve kelimelere nasıl geçebileceğimize olanak sağlayacaklarıdır. Sonrasında, tüm bunlar içimizde varolmanın çok önemli bir temeli, önem göstermemiz gereken yegane şey olarak yaşayacak. Geri kalan herşey kendi ahengiyle gelecektir.

Sonrasında, tüm yaşamımın ve dünyanın tüm yaşamının herkesi bu son ana getirmek için bu eksende döndüğünü göreceğim az ya da çok güç dolu olarak her kişi ruhun kökü ile uyum içerisinde. Yaratıcının amacı herkesi bu noktaya getirmektir.

Doğumda ne aldığımın ya da şu ana kadar neler edindiğimin bir önemi yok, bunlar bana yukarıdan verilmişti. Ancak, şimdi, grupta yer alarak, özgecil olma ve yaratıcı ile birleşme hedefimin önemini yukarılara çıkarmam gerekiyor.

Bu ancak, mucizevi nitelik, ışığı, arzuladığım doğru bir ortamda çalışarak gerçekleşir. Kişi bunun hakkında düşünmeyi durdurmazsa, o zaman yaşamının mümkün olan en verimli şekilde farkına varır

Doğru Soru Zaten Yanıttır

Soru: Neden soru sorma süreci çok zordur? Neden içsel süreçleri sözlü ifadeye dönüştürmek zordur?

Cevap: Çünkü kişi acı hissettiğinde çığlık atar. Fakat tam olarak neyin onu incittiğini bilmez. Bu yüzden teşhis koyması için doktoru çağırırız. Benzer şekilde, bir bebek acı hissettiğinde tam olarak neresinde acıyı hissettiğini söyleyemez.

İçsel acı, problem ya da rahatsızlıktan “Bu rahatsızlıklar nelerdir? Neden bunlar oluyor? Bunların amaçları nedir? Ne hakkındalar? Benden neyi alıyorlar? Onlarla ne yapmam gerekiyor?” hissine gitmek çok uzun zaman alır. Tüm bunlar içsel olgunlaşmanın parçalarıdır.

Kabala biliminde ışığın kendisi için doğru arzuyu inşa etmeden önce dört fazdan geçmesi gerektiğini öğreniriz. İlk hissettiğim bana alışık olmayan birşeydir. Sonrasında aniden buna zıt olan durumu hissederim – bir şey hissettim ama şimdi hissetmiyorum. Bundan sonra, aynı anda hissetmek ve hissetmemek durumuna geçerim ve bu içsel karşılaştırmanın nasıl başladığıdır.

Sadece bu iki zıt hissi karşılaştırarak bunun ne olduğu fikrine ulaşmaya başlar mıyım? Daha sonra bunun ne olduğunu anlamaktan, ilk nedeni idrak etmeye başlarım – içimden, nereden bu sonuç çıktı? Bu kişinin içsel olgınlaşmasının bütün dizi veya sırasıdır ki zaten gelebilir ve diyebilir ki  “Bu beni inciten şey. Bu yüzden kötü hissediyorum. Bu benim sorum. Bu çözmek için yanıt alarak talep ettiğimdir.” Kolay değildir.

Bize düşen, ona bir bebek gibi, yardım etmeye çabalamalıyız. Çığlık atıyor olduğu önemli değildir. Bu, bunu talep edemeyecek durumda olsa dahi, ona gitmeli, dikkatimizi vermeli ve neden kötü hissettiğini çözmeye çabalamalıyız demektir.

Bu problem her seviyede mevcuttur. Bana sorarsanız, aynı şeye giderim. Biz ilerledikçe, sürekli olarak net olmayan birşey ile karşılaşırız: “Ne? Neden? Nasıl? Nereden? Nerede, ne ile bağlı? Nedenler ve sonuçlar nelerdir? “Tüm bu zincir adım adım doğmaya başladıkça soru gelmeye başlar. Ve sonrasında doğru soruyu cevap izler.

Bu şeyler tekrar net olmamaya başladığında “Neden? Ne beni rahatsız ediyor?” sorularını sorarım. Bir kez daha bir soru ve yanıt vardır.

Bu yüzden sorular üzerinde çalışmalıyız.

Anlayışı Yenilemek

Soru: Maneviyatta neden her yeni zevk için bir arzu şekillendirmemiz gerekir ?

Cevap: Çünkü maneviyatta arzu olmadan zevk yoktur. Arzulamadan hiçbirşeye ulaşamayacaksınız. Ve her seferinde arzu yeni olmalıdır. Bu arzular dünyamızda birlikte doğduğumuz arzular değildir.

Burada biz doğarken, duyularımız henüz çalışmıyorlardı. Bir bebek pratikte hiçbirşeyi algılamaz. Duyamaz ya da göremez. Sadece hayvansal seviyede bazı reaksiyonları vardır. Ve sonrasında biz derhal bebeği kendi algılama programlarımızla pompalamaya ve doldurmaya başlarız.

Annesinin rahminden henüz gelmiş olan bu canlıyı diğer programlarla donatmış olsaydık, onu tamamıyla farklı bir şeye şekillendirmiş olacaktık. Onu manevi olarak inşa edebilecektik. Bu eğitime, yetiştirmeye ve gelişimin metoduna bağlıdır. İlk günkü tutumumuzdan itibaren çocuğu bir egoist olarak yetiştiririz.

Her ne kadar bir bebek herşeye açık olsa da: Farklı bir şekilde duyup görebilir, dünyayı zıt bir şekilde algılayabilir. Sonuçta herşey çevreye bağlıdır.

Şimdi, çevrenin yardımıyla, aynı prensiple dünya vizyonumuzu, hayata bakış açımızı dönüştürmeliyiz.

Manevi Gelişim İçin Kişisel Test

Soru: Hiç çalışma sorularım yoksa yine de ilerler miyim?

Cevap: Kişi ilerleyip ilerlemediğine dair kendisini kontrol etmelidir. Bunu nasıl yapabilir? Bunu çalışma sırasında diğerleri ile bağlantısında inişler ve çıkışlar ve bu yüzden de reddediş deneyimlemesini inceleyerek yapabilir.

Şimdi, bilmem gereken tek şey diğerleri ile bağlantıda olmam ve bu bağlantıda Zohar’da çalıştığımız, yaratıcının tasvirlerini, açığa çıkarmaya çalışmamdır.

Bunu arzulamalı mıyım? Evet, arzulamalıyım. Arzum ne kadar güçlüdür? Ders sırasında bu düşünceleri kaç kere terk edip, geri geldim? Bu çalışma sırasında kaç kere diğerleri hakkında endişelendim bu sayede onlar da, bu niyete sahip oldular?

Sonrasında, ortak düşünceleri de bana tesir edecek bu sayede bu düşünceleri terketsem bile, derhal onlara geri döneceğim. Aslında bu seri çıkış ve girişleri mümkün olduğu kadar çok yaşamam iyidir.

Bu yüzden grubun desteğine ihtiyacım var ve sürekli olarak bağlantı düşüncesine sahip olmalıyım. Tüm çalışmam budur. Bu işaretler, gelişimimi değerlendirmeme yardım ederler. Bağlantı hakkında düşünmeyi durdurursam ve bu düşüncelere tekrar geri dönmezsem, o zaman ilerleyemem.

Bu yüzden, sormak yerine kendinizi inceleyin.

Günlük Kabala Dersi – Zohar Bölümü –

İki Kere Ölçün, Tek Seferde Kesin

Soru: İnsanlar hala aynı soruyu soruyorlar:  Pratikte ne yapmalıyız?

Cevap: Basit, mekaniksel bir aksiyondan bahsediyorsak,  o zaman ne kadar daha az o kadar daha iyi. Daha az zarar gerçekleşecektir. Sadece ellerinizi kullanarak çalışabilecek durumdaysanız o zaman hiçbirşey yapmayın, tıpkı yazılı olduğu gibi: “Oturup, hiçbirşey yapmamak daha iyidir.”

Herşeyden önce, idrak edebilmek için düşünceyi çalıştırmalıyız.  Bu özellikle ciddi olarak Kabala çalışması ile uğraşanlar için doğrudur ki bu kişiler dünyanın geri kalanına Kabala ve metodu hakkındaki medya ve dağıtım bilgisinin her türünü eğitimli topluluk olarak öğretecektir. Bu durumda daha çok idrak ve daha az eylem olmalıdır.

Ancak, bunun aynısı tüm insanlık için geçerlidir. Herkes kendisini ve kendi arzusunu etkilemek zorundadır. Bu yüzden, herşeyden önce, hangi içsel ve dışsal eylemlerin, arzularımı değiştirebileceği hakkında düşünmeliyim ki bu sayede MAN’a (düzeltme için af) yükselmeyi isteyeceğim. Gerçekte, bu eylemlerimi sonlandırandır. Sadece sormam gereken, değişime olan ihtiyacı doldurmak ve yaratıcı gibi verici olmaya başlamak, onu memnun etmek için kendimde değişimi gerçekleştirmektir.

Peki, bunu nasıl başarmalıyım? Bunun için bazı dışsal eylemler gerçekleştirmem gerekiyorsa gerçekleştireceğim, fakat gerçekte, gereksinimi duyulan içsel eylemlerdir. Kişinin ne kadar basit olduğu fark etmez, her kim olursa olsun bu tarz bir dönüşümü arzulamaya başlamak için film, müzik ve tiyatro gibi çeşitli medya araçlarıyla kendini değiştirebilir.

Unutulmamalıdır ki herkes arzularının içinde yaşar ve düşünmemiz gereken, verici olmaya,  dönüşüm arzusunu, içimizde nasıl uyandırmalıyızdır.

Bilgisayar Ekranımdaki Üç Pencere

Yolumuz aynı anda üç pencerenin ya da belgenin açık olduğu bir bilgisayar ekranı olarak hayal edilebilir. Son pencere gizli; onu görmüyorum. Bu Son Islahta ruhumun kökünde Yaratan’la bütünleşmiş ve Yaratan’a yapışmış olan ben.

Ortadaki pencere yolum, 125 derece boyunca ilerleyişim. İlk pencere şu an önümde gördüğüm ben, şimdiki koşulum.

Bu üçü ruhumun koşulları, ne algıladığı, zira “edinmediğimiz hiçbir şeye isim veremeyiz”. Kabalistler bu yoldan geçtiler, tüm bu koşulları başından sonuna kadar yaşadılar ve bize geçirdikleri süreçten bahsediyorlar.

– 22/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Şimdi Kendin Yap

Düşüş esnasında, karanlık, çaresizlik ve Yaratan’dan kopukluk koşulunda en önemli şey tüm araçları doğru bir şekilde birleştirmeye çalışmaktır. Kişi düşüşte de aynı yükseliş esnasında, Yaratan ona net bir örnek verdiğinde olduğu gibi her şeyi inşa etmelidir. O zaman ikisi eşit olur. Yaratan kişiye anlayış, algı, yakınlık, yapışma, düzgün ruh hali, güven, inanç, ihsan etme kabiliyeti, dürtü ve ihsan etme istekliliği verir. Kişi tüm bunları yükseliş esnasında hissettiğinde, sadece haz duymakla kalmamak aynı zamanda durumun daimi analizini de yürütmek adına duygularını çok iyi denetlemek zorundadır. Şimdi bu koşul Yaratan’dan bir örnek olarak geldi ve daha sonra kişi düşüşteyken, tıpkı yetişkin biri bir çocuğu kendi başına bir şeyler yapsın diye nasıl bırakıyorsa, Yaratan’ın da onu bıraktığını anlamalıdır. Küçük olan için, görmüş olduklarını tekrardan yaratmanın zamanıdır. Yükseliş esnasında üstlenmiş olduğumuz anlaşmayı tutmayı bu şekilde öğreniyoruz. Şimdi, düşüşteyken bunun kendi iyiliğimiz için olduğunu anlıyoruz. Bu koşul algılarımızdan bağımsız olma koşullarını yaratmamıza imkan sağlayacak ve böylelikle Işığa erişmenin tüm araçlarını ifşa edeceğiz. Sadece kendi çabamızı göstermeliyiz. Yaratan’ın yardımı olmadan asla muvaffak olmuyoruz, bağımsız hareket ediyoruz çünkü bizler O’nun bize vermiş olduğu tüm araçları kullanıyoruz. Yaratılan kendini Yaratan’a bu şekilde eşitler.

– 26/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Günahkarların Ölmelerini Değil Pişman Olmalarını Dilemek

Soru: Yıllardır çözülmeyen bir sorunum var, hiçbir şey işe yaramıyor ve bu durum karşılıklı garantörlüğe giden yolumda bir engel teşkil ediyor. Ne zaman ortadan kaybolur? Belki de bir şeyi yanlış yapıyorum?

Cevap: Sorununun ortadan kaybolması için dua etmek yerine maneviyat için olan arayışında onun üzerine çıkabilme yeteneğini talep etmelisin ki bu da tüm zorluklarının üzerine doğru niyetle bir perde inşa etmektir. Bu durumda tüm sıkıntıların bir perde edinmek maksadıyla vazgeçilmez olacaklar. Hayatımızda birçok hoş olmayan koşullar mevcut ama olgunlaştıkça aslında bizim için faydalı olduklarını daha iyi anlayacağız. Diğer türlü bir çok ahmakça şey yapardık. Korkumuz, utancımız ve kıskançlığımız bizi belli sınırlar içinde, dünyaya yönelik özel bir tutum içerisinde tutuyor. Onların yardımıyla ilerliyoruz. Bizi dengeliyorlar. Hayatımızdaki tüm iyi ve kötü fenomenler gerekli zira bizi yolumuz üzerinde dengede tutuyorlar. Ben, bana neyin yardım edip neyin zarar verdiğini çözmeye bile çalışmıyorum; tek talep ettiğim şey onların üzerinde olmak ve daha üst bir dereceye yapışmak.

Soru: Eğer daha orada değilsem daha üst bir derecede bana ne olacağını nereden biliyorum?

Cevap: Bu sebepten ötürü “Mantık ötesi inanç” diye adlandırılıyor. Daha üst bir derece ile bağ kurmak üzereyim. Bundan dolayı onun hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum; tek ihtiyaç duyduğum şey ona sıkıca tutunmak için gereken güç. Bir zorluk yaşayıp yaşamayacağım benim için önemsiz. Kişi yalnızca, ihsan etme arzusu alma arzusunun üzerine inşa edildiğinde doldurulur.

– 11/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısmından alıntıdır.

Şansını Kaçırma!

Soru: Bir eczaneye gittiğimde eğer sırada bekleyen 70 kişi varsa diğer işlerimi halletmek için oradan ayrılır ve bir saat sonra sıra bana geldiğinde oraya tekrar geri dönerim. Eğer ne zaman ıslah olacağımı bilmiyorsam manevi çalışma ile neden şu an meşgul olmalıyım? Bunu yapmaya ne ihtiyacım var ki? Bu arada bu dünyadaki işime geri dönebilirim.

Cevap: Manevi yolda zorlama yoktur! Eğer kalmak istemiyorsan o zaman ayrıl! Kalmamalı ve diğerlerine engel olmamalısın. Eğer kesin olarak bu yolda ilerlemeyi istemiyorsan dostlarına söyle anlayışla karşılarlar ve sana iyi şans dilerler. Eğer bu dünyadaki hayatını daha da iyileştirmek için beş yıl geçirdikten sonra daha güçlü bir gruba geleceğini ve onlarla beraber yola devam edeceğini düşünüyorsan bunlar yanlış umutlar. Beş yıl sonra çok daha büyük bir çalışma yapman gerekecek: egoizmdeki beş yıllık meşguliyetini telafi etmen ve beş yıl boyunca grubun içinden geçtiği her şeyde grubu yakalaman gerekecek. Sonuç olarak yolu kısaltmıyorsun tam tersine uzatıyorsun. Çoktan maneviyatın içinde olan bir gruba geleceğini ve böylece işin senin için daha kolay olacağını mı düşünüyorsun? Peki dostlarınla daha büyük nitelik eşitliğine sahip olacak mısın? Hayır, hatta niteliklerde çok daha büyük farklılıklar ifşa edeceksin. Sonuçta onlar binlerce kilometre ilerleyecekler ve sen on kilometre geriye gideceksin. Aradaki mesafe artacak! Bunun sonucunda sırada daha uzun bir süre beklemen gerekecek.

– 06/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Simulatör Maneviyat

Simulatör maneviyat çünkü simulatör, ortak manevi koşulumuzu elde etme arzusu ile aramızda birşey inşa ediyoruz anlamına geliyor. Her zaman kendisiyle bağ kurabileceğim aramızdaki bağın dışsal bir noktası gibi bu koşul dışımızda mevcut. Ona sürekli bağlanabilirim ve elimden gelen herşey ile sürekli ona katkıda bulunabilirim. Daha sonra ondan manevi gücü, hayatı alabilirim.

Bu yüzden simulatör Bina gibi manevi bir nitelik. Ona karşı tam anlamıyla böyle bir ilişki içinde olmalıyım. Bu sanal yeri bu yüzden bizim içsel, manevi yerimize dönüştürmemiz gerekiyor. Tüm arzularımızı, umutlarımızı ve kaygılarımızı onun içine “atmalıyız.” Grup nedir ve karşılıklı garantörlük nerede? Orada! Herşeyi oraya, bu “posta kutusu”nun içine at. Eğer hepimiz çabalarımızı ve maneviyata olan arzularımızı bu tek yere koyarsak ve manevi hayatı yalnızca ondan alırsak o zaman ihtiyacımız olan şey tam anlamıyla bu.

Dışsal algıda bu yer sanal fakat içsel algıda o tüm arzularımızın, isteklerimizin ve niyetlerimizin yoğunlaştığı yer. Bu yer bu yüzden manevi ve Yaratan onun içinde ifşa olur. Yaratan’ı kendimiz inşa ediyoruz: O dışımızda değil. Tüm bunlar son derece ciddi. Ciddi pratik çalışma yapmaya başlamamızın zamanı geldi.

Bütün soru şu: Kişi aynı maneviyat gibi bu “simulatör”ü hayatındaki en önemli şey olarak görüyor mu? Başka bir yer yerine ondan ilham almayı arzu ediyor mu? Eğer evet ise o zaman hissettiği ilham manevi çünkü orada, o simulatörde vücut bulan aramızdaki bağdan etkileniyor. Günün sonunda onu ortak kaygımızın odak noktası ve herkes için hayatın kaynağı olarak görmek zorundayız.