Category Archives: Maneviyat

Bu Sadece Bir Oyun Değil

Yaratan kendini bizden gizliyor, eğer gizlemeseydi asla egoizmimizin dışına çıkamazdık. O’nunla olan bağımızla tamamen egoistçe gurur duyduğumuzu hissederdik. Bize Kendisinin yerine bu dünyayı vermesinin nedeni budur. Şöyle diyor: “Onları sevmeyi öğren ve bu Beni sevdiğini gösterecektir!” Ve sonra sen ve Ben bir olacağız ve birbirimizden zevk alacağız! Ve bil ki sana bu oyunu diğer insanlarla olan bu ilişkilerinde ilerleyişin büyük araçlarını görebilesin diye veriyorum, zira sen ve Ben arasında bunlar olamaz! Neticede ben sonsuz ve mükemmelim: Bana bugün belli bir yaklaşımla ve yarın başka bir yaklaşımla gelemezsin. Ben mutlak ihsan etmenin kanunuyum ve bugün bunun için yetersizsin. Bu yüzden Bana yaklaşmak için bir şansın yok ve beraber olamayız! Ama aynı zamanda bu dünya ile oyna. Onu seni, insanların ve senin değiştiğinize inandıracak şekilde düzenledim. Sana seninle aynı amaca sahip ve bana ulaşmayı arzulayan dostlar veriyorum. Bu belki bir oyun olabilir fakat onlar senin içinde Bana bir özlem uyandırabilirler. Sen onlarla oynayacaksın, onlar seninle ve onları Beni arayacakları şekilde organize edersen eğer bu Bana götüren yolda olduğunu gösterecektir. Diğerleriyle olan bağını düzeltmeye başla ve onları sevmeyi edin ve birden bunun Yaratan’ı sevmek ile aynı şey olduğunun farkına varacaksın. Ben seninle bugün içinde olduğun haldeyken oynayamam. Ama tüm dünyayı senin için senin seviyende hazırladım! Herşey sadece bunun için tasarlandı!” Eğer dünyayı böyle algılarsam tüm dünya benim için Yaratan’a ulaşmak için araçlara dönüşür. Diğer türlü dünyaya karşı yaklaşımım ne olursa olsun daha kötüye gider. Kendimi Yaratan’a yöneltmem için beni uyandırmaya çalışmaya devam eder. Benim dostum olmak ve benimle birlikte Yaratan’a doğru yürümek yerine bana karşı hareket eder. Neticede ne derecede Yaratan’la bağdan yoksun olduğumu ve bu dünyayı buna yönelik kullanmak istemediğimi bana ifşa etmeli. Hayat beni hırpalamaya ve silkelemeye devam eder ve şunu der: “Sen ne yapıyorsun? Beni doğru şekilde kullanmaya başla artık!” Bu yüzden görüyoruz ki bu dünyayı düzeltmeye yönelik dünyevi seviyedeki tüm girişimler onu daha da beter hale getiriyor.

– 07/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısmından alıntıdır.

Niyet Geleceğe Uzanan İpliktir

Soru: Niyet nedir, bir düşünce yada duygu mu?

Cevap: Niyet eylemin sonu ile olan bağlantımdır. Bağlayıcı ipliği benden eylemin sonuna kadar uzatmaya ihtiyacım var: Şu anda form eşitliğini edinerek Yaratan’ı ifşa edeceğim yeri açığa çıkarmayı niyet ediyorum.

Diğer bir değişle, şu an başarabildiğim ölçüde içimdeki ihsan etme gücünü ifşa etmeyi niyet ediyorum ve elde ettiğim bu gücün içinde O’nu ifşa edeceğim. Daha sonra ihsan etme gücü benden yayılacak ve Yaratan ifşa olacak. Aramızda “çiftleşme, eşleşme” (Zivug) , birleşme yada yapışma diye adlandırılan bir bağ yükselecek.

Bu istenilen koşulu kendim için tasavvur ediyorum ve bu niyetim olarak adlandırılır. Bu elde etmeyi niyet ettiğim şeyin tam olarak ne olduğu, gelecekte kendimle alakalı kafamda ne tür bir resme sahip olduğum ve kendim için gerçekleşmesini istediğim şeyin ne olduğudur.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Sürgündeki Şekhina İçin Üzüntü Duymak

Manevi sürgünü hissetmek çok zordur. Bunun için kişinin manevi kurtarmanın zıt koşulunu hissetmeye ihtiyacı vardır. Ve bunun gerçekleşmesi için kişi Saran Işığı (Ohr Makif) – Bina’nın niteliğinin üstü kapalı bir algısı – hissetmelidir. “Shechina (Kutsallık) sürgünde” ne demektir? Onun için nasıl üzüntü duymalıyım, Yaratan’ın ifşasının gerçekleşeceği yerin yokluğu için nasıl yas tutmalıyım. Daha doğrusu O’nu göremediğim için kendimi kötü hissetmek yerine O’nu bulmaktaki acizliğim ve kifayetsizliğim için nasıl üzüntü duymalıyım. Şüphesiz herkes Yaratan’ı görmeyi istiyor. Fakat yalnızca Ohr Makif’i üzerine çekmiş bir insan O’na uygun olamamaktan ötürü ızdırap duyabilir. Kimse Shechina için bir ihtiyaç duymuyor. Eğer Yaratan varsa, bırakayım O Kendini bana ifşa etsin zira şüphesiz ki bu daha iyi bir durum için! Ancak kimse bu ifşanın gerçekleşmesi gereken yer adına üzüntü duymuyor. Ortada devasa bir farklılık var. Yaratan’ın ifşası egoistçe almak olarak algılanıyor. Ancak O’nun ifşasının olacağı yer, O’nu bulma arzusunu bunu “O’nun rızası” için yapma niyetine çevirerek Yaratan’ı egoistçe ifşa etmeye duyduğumuz özlemden inşa edilmek zorunda. Bu niteliğinin Yaratan’ın Kendini bize ifşa etmesine imkan vereceği yerin hazırlanmasıdır. Bizim dünyamızdakine benzer: İçimde ortaya çıkan herşey benim niteliklerime göre olur. Sadece algımı dışsal etkiye ayarladıktan sonra onu niteliklerimizin (onun açığa vurma organı ve benim algı organım) aynı olduğu ölçüde teşhis edebilirim. Herşey algının araçlarının ıslahına bağlıdır. Shechina, Yaratan’a olan arzularımızın toplamından yaratmamız ve onu ihsan etme niyetimizde ıslah etmemiz gereken yerdir. Her şeyden önce kişinin kendi menfaati (Lo Lishma) için Yaratan’ı ifşa etmesi için muazzam bir arzuya ihtiyacı vardır. Sadece belli bir müddet sonra ıslahın gerekliliğini anlar ki bu çevreyi kullandığı ve grupla beraber çalışarak Islah eden Işığı çektiğinde meydana gelir. Bu, başarının sadece onun Yaratan’ın ifşasına, ihsan etme niteliğine adapte olmasını sağlayan form eşitliğinde yada ihsan etme niyetinde yattığını anlamaya başladığı zamandır. Şimdi ıslah etmesi gereken bir şey var, ıslah süreci başlıyor.

– 27/01/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Maneviyat Kırılma İle Başlar

Soru: Yukarıdan gelip ruhları yükselten bir “İnayet” Bina’nın gücü. “İnayet” nosyonu dostlar ve ruhlar arasındaki ilişkileri içerir mi?

Cevap: Hayır, dostlar yada ruhlar arasında sadece destek vardır çünkü başka birine ben ihsan etme gücünü veremem. Sadece destek vererek bu gücü Yukarıdan, gücün ve ıslahın tek kaynağından edinebilmesi için başkasına yardımcı olabilirim. Ancak dostumun karşılıklı bağ kurmaya, “MAN” diye adlandırılan ihsan etme niteliğini (Yaratan) ifşa etmeye yönelik ortak arzuyu yaratmadaki yardımı olmadan Yaratan’a ıslaha ilişkin başvuruda bulunamam. Kendimde O’na başvurmak için arzu eksik. Bu arzunun dostum ve benim aramdaki bağın eksikliğinin ifşasından gelmesi gerekir. Bu yüzden aramızdaki koşulları ifşa etmekten ve onları ıslaha yönelik yükseltmekten başka bir seçimimiz yok. Bunun gerçekleşmesi için bu koşulları kötü olarak ifşa etmeliyim, onları iyi olarak görmenin hayati gerekliliğini hissetmeliyim, inancın gücünü edinmeli ve şüphesiz bir başvuruda bulunabileceğime dair, başvuruda bulunabileceğim bir kimsem olduğuna ve arkamda grubun desteği olduğuna dair kendimden emin olmalıyım. Şu anda bu durum yalnızca eğer ki kendi kendime değil de gruptan almış olduğum güç ile başvuruyorsam geçerli. Sadece eğer grup bana destek oluyorsa ve onun içinde bağın eksikliğini, aramızdaki kırılmayı ifşa ediyorsak, ondan sonra onun hem desteğini hem de kırılmasını kullanırım. Diğer bir değişle negatif olan her şey ile birlikte tüm desteği ıslahı elde etmeye yönelik alıyorum ve bununla Yaratan’a başvuruyorum. Bunun anlamı her birimizin kişisel olarak başvuruda bulunduğu fakat her başvurunun kişi kırılma ve karşılıklı garantörlüğün ifşasından ne almışsa onunla yapıldığıdır. Ve bu iki güç ile kişi Yaratan’a bir başvuru yükseltir. Sonrasında bu başvuru “MAN” (Mayin Nukvin, Nukva’nın suları) diye adlandırılır. Birbirlerine ifade etmeyi istedikleri karşılıklı yardımın ve desteğin gücüne sahiptir ve onların kırılmayı ıslah etme arzularının gücü onlar için Yaratan tarafından kasten hazırlanmıştır. Maneviyata, Yaratan’a bağlayan şeyin onlar olduğu ortaya çıkar zira onların karşılıklı destekleri zaten maneviyata bir bağlantıdır ve ifşa ettikleri tamamlanma eksikliği bir bağ eksikliğidir, kırılmadır. Bir yandan MAN’ları birbirlerine ifade etmeyi istedikleri karşılıklı ihsan etmenin ve desteğin gücüne sahiptir. Ancak hala gerçek gücün ve ihsan etmenin olmadığı karşılıklı kırılmanın ifşası olan Nukva’dadırlar. Daha sonra bu işler zira Yaratan’a başvurmak için gereken şeye sahiptirler. Maddesel hiçbirşey ıslah ile, maneviyat ile yada kırılma ile ilgili değildir. İlk başta ıslah olması gereken manevi hiçbir şeye sahip değiliz çünkü bozuk ilişkilerimizi ifşa etmeden elimizde üzerinde çalışacak hiçbir şey yok. Maneviyat kırılmayı açığa çıkarmak ile başlar.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Ruhların Birleşmesi = Işık İle Eşitliğe Gelmek

Baal HaSulam sadece grup içinde birlik kurarak Işık ile birleşmenin mümkün olduğunu söyler. Başka türlü Işık bizi “algılamıyor”, zira ona benzemeye ihtiyacımız var. Ve hep beraber birlik olduğumuzda tam zıt form eşitliğinden ötürü prize giren bir fiş gibiyizdir. Işık bizi şimdiden içimizdeki tüm boş alanlarda etkileyebilir ve dersler esnasındaki arzumuza göre onları kendine benzer kılarak ıslah edebilir.

Baal HaSulam’ın makalelerinin çalışılmasının doğru yöntemini organize etmek adına onun en büyük oğlu olan Rabash babasının yazılarına bir bağlantı metodu yarattı. Eğer onu kullanırsak her şeyin doğru şekilde farkına varacağımızdan emin olabiliriz.

Bütün Kabalistlerin, içerisinde bu metodu uyguladığımız ve kendimizi Işığa benzer kıldığımız bir grubun gerekliliğinden bahsettiklerini unutmamalıyız. Kişi bunu yalnız başına yapmaya muktedir değildir. Kişi yüce manevi bir noktada var olsa bile birleşme olmadan daha yükseğe çıkamaz ve hatta edindiği derecede dahi kalamaz.  Kişi eğer yalnız çalışırsa 124. dereceye ulaşmış olsa bile en sonuncu, 125. dereceye yükselemez.

Eğer öğrencilerinden ayrılacak olursa ilerleyemeyeceğini ve sahip olduğu seviyeyi kaybedeceğini söyleyen Rabi Yosi Ben Kisma’nın hikayesini hatırlayın. Öğrencilerinin küçük ve onun onların hocası olduğu gerçeği önemsizdi: önemli olan şey bir arada olmalarıydı.

Eğer birleşme var ise Işık ile eşitlik vardır. Birleşme olmadan eşitlik yoktur. Bu tümüyle zaruri bir koşuldur.

16/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Orta Çizgi

Soru: Orta çizgi nedir? İki çizgi (sol ve sağ) arasında doğru şekilde hareket etme yeteneği mi?
Cevap: Orta çizgi Işık ve arzunun birleşmesidir. Işığın kaynağı, yani Yaratan ile birleştirilmiş, arzu ve niyetten oluşan yapışmadır. Alma arzusunu, Yaratan’a memnuniyet ihsan etmek niyetiyle kullanarak kişi hazzın kaynağını, yani Yaratan’ı ortaya çıkartır. Arzu ve hazzın sadece insan ve Yaratan arasındaki bağı bulmak için bir araç olduğu ortaya çıkar. Bu üç bileşen: arzu, haz ve niyet bir bütün olarak bir araya gelir: Ben ve Yaratan.

– 22/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

“Ağızdan Ağıza” Öğrenmek

Soru: Baal HaSulam’ın öğretiyi Rabaş’a aktardığı, “ağızdan ağıza” öğrenmek nedir?

Cevap: “Ağızdan ağıza” öğrenmek perdeyi paylaşmak anlamına gelir çünkü “ağız” (Peh) perdenin bulunduğu yerdir. Bu tür bağ “Rucha Be-Rucha” (Ruach’ın seviyesinde) olarak nitelendirilir ve bir öğrencinin hocasıyla edinmesi gereken iletişimin türüdür.

Bu alt seviyedekinin, sayesinde üst seviyedekiyle bağı edindiği kendisini iptal ediş seviyesidir. Bu manevi koşulun edinilmesi kolay değildir ama bir öğrenci en azından hocasının tavsiyesini sanki bir kanunmuş gibi izlemek için bu dünyada ne yapabiliyorsa yapmalıdır. Bu herkesin kullanabileceği basit pratik bir tavsiyedir ve kendini üst seviyedekinin önünde – egoist çıkarlarımız sebebiyle yapmaya istekli olduğumuz – iptal etmenin en düşük derecesi olarak addedilir.

Eğer hocadan maneviyatı edinmeyi arzuluyorsam tıpkı ordudaki gibi onun önünde kendimi iptal etmeliyim: eğer bir emir verilirse yerine getirilir. Hoca doğru bir niyet inşa etmekten, kendini iptal etmekten, çaba göstermekten, dağıtıma katılmaktan ve bir öğrenci için gerekli olan diğer her şeyden bahsediyor. Öğrenci bunu dinlemeli. Bunun sonucu olarak bağın ortaya çıkan noktası aracılığıyla Islah eden Işığı alır ve ona söyleneni kavrar.

Bir öğrencini egoizmini iptal ettiği derecede bir forma yönelik dönüşüm gösterir, bu anlayış maneviyatın izlenimini almakla gerçekleşir. Ve bu izlenim aracılığıyla öğretiyi kavramaya başlarız. Eğer alt seviyedeki kendini iptal ediyorsa üst seviyedeki kendi yapısını, 10 Sefirot’unu alt seviyedekine damgalar.

Rabash’ın bizim hocamız olması ödülünü kazanacağımızı umalım.

– 12/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısmından alıntıdır.

Mutlu Yeni Başlangıç, Mutlu Yeni Yıl

Tüm dünyevi niteliklerimiz var olmanın hayvansal seviyesi ile ilişkilidir ancak bizler kendi içimizde bir insan inşa etmeliyiz ki bu ‘Yaratan’a benzer’ (Adam)  anlamına gelir ve ihsan etmenin içinde var olur. İhsan etmek, ancak grubun içerisinde, dost sevgisinde, Yaratan’ı edinmek için realize edilebilir. İlişkimiz vasıtasıyla, Yaratan’a benzer bir arzu oluştururuz: Yaratan’ın ifşa olacağı yer.

Dolayısıyla, tüm kişisel niteliklerimiz ve yeteneklerimiz maddesel formumuz tarafından dahil olup maneviyatla hiçbir ilişkisi yoktur. Maneviyatla ilişkili olarak sadece kalpteki nokta ile çalışırım ve geri kalan ‘dünyevi’ tüm niteliklerimi önemsememeliyim. Onlar ikincil olduğu için onların vasıtasıyla Yaratan için misafirliğimde başarılı olamam ve ‘bunların üzerinde’ çalışmaya çabalamalıyım, her zaman almanın yerine ihsan etmeyi tercih ederek, ‘mantık ötesi’.

Öz, kalpteki noktadır. Bu noktayı diğerleriyle bağlamalıyım, dostlarla. Öyleyse, şimdi doğru kararı almalı ve ulaşmak istediğim maddesel dünyada başarılı olmak değil, kalpteki noktaların birliğidir, bunu tanımlamalıyım. Bu, en kısa anda Yaratan’a benzer hale gelir gelmez Yaratan’ın kendini ifşa ettiği yerdir.

Sürekli bu soruyu analiz etmeli bunu düşünmeliyim. Sadece bu manevi ilerlememde nasıl başarılı olacağımı tanımlar.

Bu yüzden bu nokta ‘Değişimin Başlangıcı’ (Roş Haşhanah)olarak ilişkilendirilir. Bu nokta daima yeni bir başlangıcı ifade etmesi gerekendir.

İşin gerçeği olarak, bizler birçok noktanın birleşmesiyle yörüngenin çizgisinde hareket ediyoruz. Bir manevi yol noktaların dizisidir ve her biri daha önceki ve bir sonraki noktaların arasındaki hareketin içinde ‘bir soğukluk’ ve ‘bir boşluğa’ sahiptir. Böylece onlar tek bir manevi yörünge çizgisini oluştururlar.

Diğerleriyle yörüngenin her noktasında beraber aynı yönde harekete devam etmek için, daha önceye ve varlığın gelecek koşullara tamamen zıt olmalıyım. Ancak o zaman bizler yörüngenin bu çizgisine yapışabiliriz.

Bu yüzden, her bir noktanın içinde, hayatımın her bir anında, aklımı kendi içimde Değişimin Başlangıcı için yapılandırmalıyım.

8.9.2010 günlük Kabala dersinin 4. bölümünden.

Gizlilik Kendi İyiliğimiz İçin

Biz dünyaların yada gizliliklerin 125 derece aşağısındayız. Bu gizlilik bizim faydamıza çünkü bu Sonsuzluğun kusursuz koşuluna kıyasla bizim ne kadar önemsiz olduğumuzu görmemize engel oluyor. Bunun yerine sadece daha yüksek bir manevi dereceye benzer olmaktaki acizliğimizi gözlemleyebiliriz.

Yine de kendimizi ıslah etme yolunda ilerlemek için ızdırabı hissetmeliyiz. Eğer gruptayken ıslahtan geçiyorsak o zaman ızdırabımızı oyun oynayan bir çocuk gibi ifşa ederiz. Çocuk bir şeyin üstesinden gelmek istiyor, başaramıyor ama yine de elinden gelenin en iyisini yapıyor ve zorlu bir oyuncağın üstadı olmaya uğraşıyor.

Çabalarınız, acılarınız ve eylemde bulunmaktaki acizliğiniz aracılığıyla aşama aşama Işığa olan zıtlığınızı keşfediyorsunuz. Işığa karşı çalışmak zorundasınız aksi takdirde Işık ile sizin aranızda bir fark hissedemezsiniz, bu farklılıkların genel toplamı olmasaydı Yaratan’ı hissedemezdiniz.
Bir kralın sarayında olduğunuzu varsayalım, ama bundan haberiniz yok ve bu yüzden takdirle karşılamıyorsunuz. Daha sonra onu deneyim etmeye ve araştırmaya başlıyorsunuz. Etraftaki tüm nesneleri ve koşulları gözlemlemeli ve aralarındaki çelişkilerin ve bağlantıların tüm çeşitliliğini öğrenmelisiniz. Böyle yaparak tıpkı bir kral gibi dünyayı yönettiğiniz bir koşulu elde ediyorsunuz.

– 03/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Şamati 50) birinci kısmından alıntıdır.

Bir Harf Nasıl Doğuyor?

Soru: Eğer manevi Kelim ihsan etme formuna sahip ise “kötü güçler” onlara nasıl yapışabiliyor?

Cevap: Klipot (kötü güçler) olmadan şekil olamaz. Eğer bir kısıtlama yoksa bir şekil nasıl var olabilir? Eğer hudutlar vasıtasıyla sınırlandırılmamış ise bir figürü çizmek imkansızdır. Daha öteye değil belirli bir noktaya kadar genişlemelidir.

Fakat bizi sınırlayan kimdir yada nedir? Haz alma arzumuz. Eğer biraz aşırıya kaçarsam bu “kendi arzularının esiri olma rızası için” diye nitelendirilir ve durduğum yer orasıdır. Ancak bu noktada hala verme kapasitesine sahibim öyle ki “yön”’ü ve ihsan etme formunu aramaya devam ediyorum. Harflerin şekilleri böyle biçimlendi.

Bir nokta ile başlıyorsun: “İhsan etmek için bir arzum var.” Peki sonra? Yukarıya birazcık sağa yada sola doğru yükselebilirsin ve sınırlamaları kullanarak bir harf (manevi bir kap), içinde Işığın iki gücünün – Hassadim ve Hochma Işıkları – bağ kurduğu bir Kli çizersin. Sadece iki bileşen vardır: haz alma arzusu ve “ihsan etme rızası için” olan niyet. Bir Kli haz alma arzusundan yapılmıştır ama üzerinde Yansıyan Işık – ihsan etme gücü – ile bir perde vardır. Bir noktadan bir figür bu şekilde meydana çıkar.

– 21/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Talmud Eser Sefirot) üçüncü bölümünden alıntıdır.