Category Archives: Karşılıklı Sorumluluk

Doğanın İyi Öğrencileri Olun

Ancak tüm insanlar tam bir ıslaha ulaştıktan ve son basamağa yükseldikten sonra, egoizmimiz içinde algıladığımız bu dünya, duyumlarımızdan kaybolmaya başlayacaktır. Hala egoist arzu içinde olan insanlar ve gruplar, Adam HaRishon’un ortak ruhunun parçaları olduğu sürece, hepimiz bu dünyanın çerçevesi içinde olduğumuzu hissedeceğiz.

Fiziksel bedenlerde doğmaya ve ölmeye devam edeceğiz ve haz alma arzusunu ihsan etme olarak, ıslah etmenin son aşamasına girene kadar bu çemberden ayrılamayacağız. Ve sonra bu dünya duyularımızdan kaybolmaya başlayacak çünkü egoist arzu yok olacak ve ihsan uğruna niyetine dönüşecek. Ve bu dünya erimeye başlayacak.

Kabalist Şimon gibi yüzde yüz ıslah olabilirim, ancak dünyanın geri kalanı, Adam HaRishon’un ortak bütün Kli’si, henüz ıslah olmadığından, kaçınılmaz olarak bu maddi dünyanın ortak hissinde onlarla birlikte olacağım.

Geçmişin tüm büyük Kabalistleri, büyük erdemlileri, her şeyi sadece ihsan etmek için yaptılar, ama onlar kırık Kli ile bağdaydılar ve bu yüzden bu dünyayı hissettiler. Örneğin, Baal HaSulam tam bir kişisel ıslaha erişti, ancak bu onu diğer insanlarla olan bağının sonucu olan, ciddi hastalık ve ölümden korumadı.

Bu, tüm Kli’mizin genel ıslahı elde etmesine kadar devam edecektir. Bu süreç şimdi, tüm ortak Kli ortaya çıktığında ve tüm insanlık ıslah olduğunda başlar. Bu, bize karşı tutumu ve gerçekliğe yaklaşımımızı tamamen değiştirir. Yeni bir programa katılıyoruz ve eski durumda var olamayacağız.

Koronavirüsün, herkes diğerlerinden ayrı ayrı kendi başının çaresine bakarken, tüm insanlığı ne kadar çabuk önceki durumdan yeni bir duruma geçirdiğini görün. Virüs herkesi vurmaktadır, böylece kendimizi bağlı hissederiz. Bu bağ kötü olsa da, daha sonra onu düzeltmeye çalışacağız. Ve her şeyin ötesinde, hepimizin ortak bir sorunu olduğunu hissediyoruz.

Bu sorun bizi o kadar etkiliyor ki hepimizin acı çektiğini hissettiriyor. Ortak talihsizlik karşısında, aramızda ayrım yapmayı bırakacağız çünkü herkes acı çekiyor, herkes hastalanıyor, herkes ölüyor, herkes çaresiz ve bu sorunlardan nasıl kurtulacağını bilmiyor.

Virüs bizleri eşit bir temelde birbirine bağlar, birini yukarı birini aşağıya koymaz.  Onun amacı, bizi aynı derecede eşitlemektir. Bu nedenle sadece bizim birliğimiz, doğru ve tek ilaçtır.

Yaradan bize mutlak iyilikle davranır ama bizler kötüyü hissederiz çünkü durumumuzu O’na göre hizalamayız. Bu sanki çok çalışması gereken bir öğrenciyim ama çalışmaya çabalamıyormuşum gibidir. Bu nedenle darbeler ve cezalar alırım.

Bizler tek bir yönetim altındayız ve O’na yakınlaşmaya ve O’nun isteklerini yerine getirmeye başlamalıyız. Her aşamada onun önündeysek ve istekleri yerine getirirsek, o zaman çok daha yükseğe ilerlerken kendimizi iyi hissederiz.

Ancak istekleri yerine getirmek istemiyorsak ve bizim için asıl mesele, gösterilerde biraz gürültü yapmak ve hiçbir şeyi değiştirmeden yurtdışında eğlenmek için uçmaksa, o zaman daha da kötü hissedeceğiz. Doğa, babamız ve annemiz gibi bize öğretmeye çalışır, ancak bizler sadece eğlenmek isteyen inatçı bir çocuk gibi hiçbir şey duymayız.

Ve bu bir problemdir çünkü doğanın taleplerini dinlememiz ve bunlara karşılık vermemiz gerekiyor. Aksi takdirde, doğa bizi bir sonraki sınıfa aktaracak ve darbeler daha da ciddileşecek ve daha çok acı çekeceğiz. Bizi bekleyen başlıca darbeler, bizi yok edecek iklimsel felaketleridir. Tüm hastalıklardan ve açlıktan acı çekmek zorunda kalacağız.

Doğa, programa göre hareket eder ve bizler, birbirlerini doğru anlamaları ve bizim aracılığımızla bağ kurmaları için, Yaradan ile yaratılanlar arasında bağ kurmakla yükümlüyüz. Bu sorunun farkında mıyız ve düzeltmeye çalışıyoruz muyuz? Bu en önemli şeydir.

Sağlık ve Tıp, Bölüm 7

İnsanlığı Hissetmek

Soru: Bir virüs, kişinin komşusuna karşı kötü tutumu nedeniyle kişide hastalığı tetikler mi ve ardından fiziksel bedenimiz zarar gördüğü için komşumuza yönelik kötü düşüncelerden ve davranışlardan korkmamıza neden olabilir mi?

Cevap: Bunun olacağını sanmıyorum çünkü doğa bizim duyarlı, mantıklı olmamızı, yetişkinler olarak yaptıklarımızla ilişki kurmamızı ve bununla doğada hangi değişikliklere neden olduğumuzu anlamamızı istiyor. Bunu hastalık yoluyla anlamamıza gerek yok. Bu insana yakışmaz.

Doğa, neler olduğunun farkına varmamızı ve kendimizi, küçük gezegenimizi, çevremizdeki dünyayı değiştirmemizi istemekte, böylece kapalı bir alanda yaşadığımızı ve ona bakmamız gerektiğini anlarız. O zaman gerçekten efendiler gibi, insanlar gibi hissedeceğiz.

Yorum: Koronavirüsün bizi bunu yapmaya nasıl ittiğine bakın. Başkalarına bulaştırmaktan gerçekten korkuyorum. Neden? Çünkü onlar da sonra akrabalarıma ve arkadaşlarıma bulaştırabilirler. Hoşuma gitse de gitmese de dolaylı olarak çevremdeki insanların sağlığını önemsemeliyim.

Benim Cevabım: Siz bu şekilde mantık yürütüyorsunuz. Ama ne yazık ki çoğu insan, başkalarına bulaştırmak istemedikleri için değil kendilerine bulaşmasından korktukları için maske ve eldiven takıyor.

Soru: Öyleyse, kişi seçme özgürlüğüne sahip olamayacağı için, kötü eylemlerin ve düşüncelerin kişinin sağlığı üzerindeki etkisi açıkça ortaya çıkmamalı mıdır? Diyelim ki birine zarar verdi ve hemen hastalandı ya da birisi hakkında kötü düşündü ve aniden bir hastalığa yakalandı?

Cevap: Hayır. O zaman hayvanlar olarak kalırdık. Bizler özgür iradeye sahip olmalıyız.

Twitter’da Düşüncelerim / 29 Ekim 2020

Ego (arzu) öldüğünde, kendim için talep etmeyi bırakır ve özgürleşirim. Gözlerim açılır, daha önce hissetmediğim, engellenen hisler de ve üst dünyayı hissetmeye başlarım. Birliğimiz yoluyla egonun üzerine çıkmalıyız ve Yaradan’dan O’na yapışmak için bize ihsan etme gücünü vermesini istemeliyiz.

Arzumuzla savaşmaya çalışmamalıyız – buna asla karşı çıkamayacağız. Sadece Yaradan’dan talep etmemiz gerekiyor ve her şey hallolacak. Yaradan’ın içimizde ihsan etme niteliğini açmasını, yani Kendisini ifşa etmesini istiyoruz. O zaman adam Yaradan gibi olacaktır.

Yaradan’dan uzak olmaktan veya bağımızın kopmasından korkmamalıyız. Şimdi bile Yaradan’ın içinde, O’na bağlıyız. Öyleyse şimdi, bu safhadan Yaradan’a yakın olma hissini, tüm düşüncelerimizle kalplerimiz ve aklımızla O’na yapışma arzusunu inşa edelim.

Kişinin bilinçli farkındalığı dışında hiçbir şey değişmez.

Biz bu dünyada doğduk, tüm dünyaların en kötüsünde. Haydi daha iyi bir safhaya yükselelim! Yaradan, bizden neşe içinde olmamızı istiyor, böylece birlik yoluyla mutlak iyiye, ışıkla dolu ve kötülükten yoksun üst dünyaya ulaşabilelim.

Grup neşe ve iyi bağlarla dolup taştığında Yaradan yaklaşır.

Tüm dünyada aramızda bir bağ kurmalıyız. Bu bizi koruyacak, güven ve neşe ile dolduracak ve Koronavirüs ve diğer tüm hastalıklara karşı bağışıklığımızı artıracaktır. Hiçbir zararlı faktör bize yaklaşamayacak, çünkü her şey sadece bizim bağımıza bağlı.

Aramızda bir Klipa (egoist arzu) varsa, virüslerin girebileceği yer burasıdır. Ama aramızda kutsallık için bir boşluk varsa, birbirimizle iyi bir bağ varsa, o zaman hiçbir zararlı virüs içeri giremez. Bu, doğanın kanunlarına aykırı olur.

Koronavirüs, manevi bir virüstür. İnsanlar arasında yaşayan ruha tepki verir. Aramızdaki nefretle beslenir. Onun içinde gelişir ve yaşar. Aramızda ne kadar düşmanlık, çatışma ve reddedilme olursa, virüs bu besleyici ortamda çoğalırken o kadar rahat hisseder.

Karşılıklı yakınlık, virüsün yaşadığı yeri, birbirimize olan nefretimizin içinde dezenfekte edebilmektedir. Birbirimize yaklaşamayacağımız zorunlu bir mesafe ile ayrılıyoruz – bu alan şikayet ve çekişmelerle dolu. Bu virüs için uygun bir ortam.

Doğa bizi yeni bir safhaya götürüyor. Neler olduğunu anlamak ve kendimizi buna uygun hale getirmek zorundayız. Bunu yapana kadar hiçbir şey değişmeyecek. Çocukları okula ve yetişkinleri işe döndüremeyiz – yeni bir şekilde davranmamız gerektiğini anlayana kadar evde oturacağız…

“Pandemik Yorgunluk – Virüsün Bir Belirtisi Mi Yoksa Anlamsızlığın Bir Kanıtı Mı?” (Linkedin)

Görünüşe göre aşı ya da kesin bir tedavi olmadan ne kadar çok zaman geçerse, sabırsız insanlar o kadar artıyor. Karantina ve sokağa çıkma yasağı emirlerini reddediyorlar, virüs yokmuş gibi umursamazca toplanıyorlar, sosyal mesafeyi korumadan veya maske takmadan protesto ediyorlar ve restoranları, barları ve diğer eğlence yerlerini dolduruyorlar.

Ancak virüs değişmiyor. İnsanlar pervasızca davranırsa bulaş artar. Ve gerçekten de, tüm dünyada eve kapanmayı gevşeten tüm ülkelerde ve şehirlerde enfeksiyonlar yeniden yükseliyor. Görünürde virüsün sonu olmadığını anlamakla kalıcı bir karantinada kalamamak arasındaki gerilim artarken, insanlar umutsuzluğun ve çaresizliğin çökme noktasına doğru sürükleniyor. Bu noktada, sosyal düzen çökecek ve kargaşa sokakları ele geçirecektir.

Görünürde tıbbi bir tedavi olmadan, sahip olduğumuz tek çare birbirimizdedir. Bu aynı zamanda denemediğimiz tek tedavi. Bu, 6 fit uzakta durma emirlerine uymamak değildir ama. Aksine, sağlık yönetmeliklerine uyma konusunda çok katı olmalıyız, ancak bunun virüsü öldürmeyeceğini de unutmamalıyız. Ayrı kalırsak enfeksiyonlar azalacaktır; bağlantılarımızı sürdürürsek enfeksiyonlar artacaktır. Şu anda olan budur ve insanlar bu bir içeride bir dışarıda olma modunu daha uzun süre sürdüremeyecek. Aslında, zaten bunu yapamamaktalar.

Ancak bu örneğin bize gösterdiği şey, sorunun bağlantılarımızda yattığıdır. İyilik için ayrı kalmak çözüm değildir, bu yüzden enfeksiyonları devam ettirmeyecek bir şekilde bağ kurmanın bir yolunu bulmalıyız. Bunu yapmak için düşüncemizi tersine çevirmeliyiz. “Virüse yakalanmaktan kendimi nasıl koruyabilirim” diye düşünmek yerine, “Virüsün başka birine geçirmesini nasıl engelleyebilirim” diye düşünmeye başlamalıyız.

Dikkatimizin merkezini “ben” den “biz” e çevirmek her şeyi değiştirir: Davranışlarımızı, kendimize ve başkalarına karşı dikkatli olmamızı, başkalarına karşı tutumumuzu ve hatta başkalarına karşı duygularımızı bile. Daha önceden yapıp da bugün yapamayacağımız hiçbir şey yoktur; bunu yapmamızı engelleyen tek şey, başkalarına karşı tutumumuzdur. Tutumumuzu olumsuzdan olumluya çevirirsek, çevremizdeki herkesin sağlığını garanti altına alacağız ve onlar da bizim sağlığımızı garanti altına alacaklar ve o zaman yapamayacağımız hiçbir şey olmayacak. Sonuç olarak: Birbirimizi düşünelim; sağlıklı olan budur!

İbrahim’in Başarısının Sırrı

Merhamet niteliği, Hesed, İbrahim’in Yaradan hakkındaki bilgiyi başarılı bir şekilde yaymasının sırrıydı çünkü insanı tüm dünyaya açan şey sevgidir.

Bu nedenle İbrahim, Babillilere, Yaradan’ın seviyesine çıkmak için bu hayatta ne yapılması gerektiğini açıklamayı başardı. Onu işitenler peşinden gitti ama İbrahim herkesi kurtarmak istedi. Aynı şekilde, bugün bizler İbrahim’in işine devam etmeliyiz.

İbrahim’in yaptığı gibi kendimizi herkese açmak ve herkese, yaşamın amacını, yaratılışın amacını, insanın yapması gereken ıslahı anlatmak zorundayız. Bu, İbrahim’in başardığı, her insanın, tüm dünyanın ıslahının başlangıcıydı. Ve aynı şekilde devam etmemiz gerekiyor.

Bu merhamet olacaktır çünkü bizler herkese sonsuza dek yaşama, mükemmelliğe, sağlık ve bilgiye ulaşma, kişinin dileyebileceği her şeyi, tüm nimetlerle doldurma fırsatı olduğunu açıklayacağız. Ve her şey Hesed, merhamet niteliğiyle başlar. Bu, haz alma arzusunun ilk ıslahıdır.

Herkes, neden var olduğumuzu, hangi forma gelmemiz gerektiğini ve tüm bunları nasıl uygulayacağımızı öğrenmeli ki şimdi hissettiğimiz tüm darbeler bizi geçip gitsin.

 

Koronavirüs Sonrası Meslekler

Soru: Özellikle Koronavirüs sonrası dönemde gençlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz? Hangi meslekler kalacak ve çabalarını nerede yoğunlaştırsınlar?

Cevap: Gelecekte en önemli şeyin tüm toplumun ihtiyacı olan şey olacağını düşünüyorum. Bu odak noktası olacaktır.

Herkes, kendisi için doğru işi, doğru becerileri ve eğitimi sağlamak için toplumun neye ihtiyaç duyacağını bilmelidir. Bu nedenle, uygun bir şekilde yetiştirilmekten ve başkalarını eğitebilecek bir kişi olmaktan daha önemli bir şey yoktur.

Başka bir deyişle, toplumun tüm üyelerini birleştirmeyi, toplumu bütünsel, doğru bir sisteme dönüştürmeyi amaçlayan sosyal hizmet en önemli şeydir. Böyle insanlara her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Gençlere ve her yaştan insana, tam olarak bunu öğrenmelerini tavsiye ederim.

Bu, herkesin kişisel olarak ihtiyaç duyduğu bir meslektir, sadece iş için değil, kendilerinin ve diğer herkesin topluma uygun şekilde katılımı ve entegrasyonu için.

Twitter’da Düşüncelerim / 21 Ekim 2020

Gelecek dünya, içinde aramızdaki Yaradan’ı açığa çıkardığımız karşılıklı ihsan üzerine inşa edilmiş bir dünyadır. Bir nefret tarlasında yaşamak yerine, bir sevgi tarlasında yaşayacağız. Bu sevgi, aramızdaki Yaradan’dır. İnsanlık varoluşun farklı derecelerine yükseliyor.

Sorunların çözümü burada yatıyor.

Cirit atan ve birbirimizi nasıl ısıracağını, tekmeleyeceğini ve hatta yiyeceğini arayan hamamböcekleri gibiyiz.

Başkalarına karşı tavrımızı düzeltmeliyiz, kimseye kötülük dilememeliyiz. Bu kolay değildir çünkü doğamız ifşa olduğunda bilinçsizce birbirimize zarar vermenin yollarını aradığımızı görürüz.

İyi düşünceler virüsleri etkisiz hale getirebilir ve tayfunları bastırabilir. Kuvvet alanının tam da temelinde düşünce yatar. “Her şey düşüncede çözülür” diye yazılmıştır. Düşünceden, ardından bilgi taşıyıcıları olan virüslere ulaşana kadar daha düşük derecelere iner.

Düşüncelerimizle tüm evreni, tüm dünyaları etkileyebiliriz. Ve düşüncelerimiz birbiriyle bağlantı kurduğunda, üst güce ulaşır ve böylece tüm doğayı sonsuz ve sınırsız bir şekilde aktive ettiğimizi hissederiz. Yaratılış amacından saklanamayız, buna ulaşmak zorundayız.

Twitter’da Düşüncelerim / 20 Ekim 2020

Başkaları hakkında kötü bir düşüncenin dışarı çıkmasına, söylenilip duyulmasına izin verirsem, onun tezahür etmesine izin veririm. İçimdeyken hala bastırabilirim, bu düşüncelerin benden çıkmasını yasaklayabilirim, yani orijinal egoist doğam üzerinde bir kısıtlama uygulayabilirim.

Her insan derin bir iç çalışma yapmak ve çaba sarf etmek zorunda kalacak

Düşüncelerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Düşünce bir eylemdir. Benden düşmanca düşüncelerin çıkmasına izin vererek, kötü niyetli davranırım. Tüm dünyamız, her kişi kendini kontrol etmek zorunda kalacak: ondan başkalarına ne gibi bir etki geliyor?

Düşüncelerimi negatiften pozitife çevirerek kendimizi Koronavirüsten, dünyayı salgın ve diğer sorunlardan kurtaracağız. Kendimizi doğa ile dengeye getireceğiz, böylece onun dereceleri: duran, bitkisel, hayvan ve insan birbirini tamamlayarak, iyi düşüncelerle uyum içinde olacak.

Egoist düşüncelerin üzerimize hükmetmesine izin verirsek, o zaman birliğe ulaşamayız – ve Koronavirüs  gittikçe daha fazla yayılacak. Koronavirüs birbirimizle kötü ilişkilerimizin bir göstergesi olduğu için bu hastalığa çare olmayacak. Biz buna sadece virüs diyoruz.

Düşünceler ve arzular en yüksek egoist derecelerde işler ve tehlikeli virüsler olarak tezahür eder.

Kusurlar virüs şeklinde ortaya çıktığında, üstlerindeki bir gücü kullanılarak düzeltilebilirler – düşünce. Virüsler düşünceyi, bilgiyi vücudun farklı bölgelerine ve beyne ileten taşıyıcılardır.

Kabala bilgeliğinin metodu, virüslerin bastırılmasına ve dengeye getirilmesine izin verir. Virüsleri harekete geçiren tüm güçleri dengelemeliyiz, böylece onlar kısıtlamaya ve perdeye girecekler. O zaman bugün hastalığa neden olan tüm virüsler, faydalı olanlara dönüşecek.

Doğada gizlenmiş iyi kuvveti çekmek ve ortaya çıkmaya zorlamak için gruplar halinde çalışarak, başkalarına karşı egoist bir tutumu iyi bir tavıra dönüştürmek mümkündür. Bu iyilik kuvvetinin, iyi ilişkilerin, birliğin aramızda grupta ortaya çıkmasını talep ediyoruz.

Tüm hastalıklar ortadan kalkacak çünkü insanlar birbirlerine o kadar yakın olacaklar ki aralarındaki bağlar başka bir varoluş derecesini, gelecek dünyayı ortaya çıkarmaya başlayacak.

Anaokulundan başlayarak tüm dünya bütün derecelerde bütüncül bir eğitimden geçmelidir. Doğanın bize nasıl hemen yardım etmeye başlayacağını göreceğiz.

 

Birleşmiş Milletler Mi? Hayır, Birleşmiş Halklar (Medium)

 

Bu yeni bir dünyadır. Küresel bir pandemi, insanlığın yarattığı tüm sistemlerin zayıflıklarını ortaya çıkardı. Muazzam sağlık ve ekonomik zorluklar, derin sosyal problemler ve kutuplaşmış toplumlar, uluslararası açıdan günün konusudur. Yaşlanan bir Birleşmiş Milletler’in bu hastalıkların çözümlerini elinde tutması mümkün mü? Kuruluş 75. yılını kutlarken, şu ana kadar başaramadığı şeyin bir anda gerçekleşmesinin beklenemeyeceği açıktır. İnsanlığın, mevcut krizlere yönelik çözümlerin herhangi bir jeopolitik yapıdan değil, sadece insan ilişkilerimizin egoistten özgeciliğe bireysel şekilde düzeltilmesinden geleceğini anlaması gerekir.

Genel Kurulda, tarihte ilk kez sanal kutlanan yıldönümünde BM Genel Sekreteri António Guterres “Birbirine bağımlı bir dünyada, basit bir gerçeği tanımanın tam zamanı: dayanışma kişisel çıkar demektir. Bu gerçeği kavrayamazsak, herkes kaybeder ”dedi, COVID-19, dünyada devam eden şovu kimin yönettiğini ve koşullarını kimin belirlediğini gösterdi.

Ve şimdiye kadar yaşadığımız en sarsıcı pandeminin etkisi bu kadar çok insan için yeterince üzücü değilse, karşı konulmaz uluslararası senaryomuzun kulislerinde bekleyen başka krizler de vardır – artan jeopolitik gerilimler, yaygın yoksulluk, açlık, kötü ve modası geçmiş eğitim sistemleri, nefret, bağnazlık ve antisemitizm.

Günlük hayatımızda, küresel olarak ne kadar birbirine bağlı olduğumuz görülmemiş bir şekilde ortaya çıkıyor. Karşılıklı bağımlılığın temel bir ilkesi, herhangi bir parça başarısız olursa, tüm mekanizmanın durması veya çok az aksamaya başlamasıdır. Böylelikle, bireylerin ve ulusların gelişmesini sağlamak için, sorunsuz bağımızın nasıl vazgeçilmez olduğunun farkına vardık. Buna karşılık, hepimiz aramızdaki olumlu karşılıklı ilişkilere derin bir geçiş yapamazsak, o zaman yıllar boyunca olduğu gibi sürekli bir düşüşle artan baskılar ve krizler yaşamayı bekleyebiliriz.

BM’nin 75 yıllık varlığından sonra, örgüte pek çok başarı atfedilemez. Uzak bir ülkedeki sıradan bir vatandaşın gözünden, kişi şunu sorulabilir, “Bu kuruluş benim için ne yaptı?” Tehditkar zorluklar karşısında küresel işbirliği yerine, hükümet temsilcilerinden oluşan bir kulübün birbirlerine suçlamalarda bulunmalarına, üst düzey dünya liderlerinin temsilcilerinin muhalefete ateş açmalarına ve gösterişli harcamalara tanık olduk.

Daha önce BM ve UNESCO’nun üst düzey temsilcileriyle görüşmüştüm, bu yüzden onların önceden belirlenmiş bir politikaya göre çalıştığını anlıyorum. Bu nedenle, BM siyasetinin yarın sabah birdenbire farklı davranmasını beklemekten daha iyisini biliyorum. Şu anki durumumuzda onların başarı şansı yok. Devlet başkanlarından net ideolojik bilgiler alırlar ve sağa veya sola sapmadan metne göre davranırlar. Açıkça politikacı oldukları, daha da fazlası olmadıkları nettir.

Bununla birlikte, BM’nin kaldırılması çağrısı da bir alternatif değildir. Savaşlara ve kavgalara girmek yerine, hala buluşmak ve konuşmak için önemli bir diplomatik alandır. Bununla birlikte, BM’in insanlık için faydalı bir şekilde işlemesi için, daha yüksek bir hedef belirlemesi, organizasyonu düzene koyması, iyileştirmesi ve yükseltmesi için onu baştan sona değiştirmesi gerekir. BM’nin yüzü, dünyadaki her ülke ve kişinin yüzünü ve durumunu gösteren, uluslararası toplumun yüzüdür. Ve her insan, doğası gereği bencil olduğu için, eğilimi sadece kendini önemsemektir. Diğer bir deyişle dünyanın durumunu andıran ve yansıtan bir organizasyondan, aynısından daha fazlasını bekleyemeyiz.

İnsanlığın küresel bir organizasyondan özlediği bir sonraki adım, bölünme yerine birlik için bir mücadele alanı ve bir platform olarak hareket etmektir. İnsanlığın karşı karşıya olduğu krizleri güzel şatafatlı sözlerle geçiştirmek ve bulanıklaştırmak yerine, BM’nin tüm dünya vatandaşlarının çıkarlarını ve iyiliğini ilgi odağı haline getirmek için diğer uluslararası kuruluşlarla el ele vermesini umuyorum. BM için uygun eylem çağrısı, herkesin birbirine daha yakın olduğu toplumların bir koşulu olarak, kapsamlı bir toplumsal bağ eğitim programı aracılığıyla insanları bir araya getirmek olmalıdır. Sonuçta, ulusları gerçekten bir araya getiren insanların birliğidir.

Sağlık ve Tıp, Bölüm 6

Virüs – İnsanın Dostu

Soru: Virüsler bugün açık ara insanın en tehlikeli düşmanıdır. Bir zamanlar bizim için en büyük tehdit büyük yırtıcılardı, ama bugün insanın kendisi korkunç bir avcı hayvan haline geldi. Bununla birlikte, insan zeki varlıklar gibi davranan bir DNA molekülü ve bir protein kılıfındaki RNA’dan oluşan minik virüslere karşı güçsüzdür. İlaç neden bunlarla baş edemiyor?

Cevap: Virüslerin insanın dostu olduğuna inanıyorum. Üstelik virüsler toplumun da dostudur. Bizi, hem insanları hem de toplumu değiştirmeye zorlamak için gelirler.

Bu nedenle virüse düşman olarak değil, çok hoş olmasa da, hatta tehdit edici olsa da yardımcı olarak bakmalıyız. Ama bir virüsün bizi neye götürdüğünü ve neyi hedeflediğini ciddi olarak araştırsaydık, bir hastalık olarak içimizde ortaya çıkmasına izin vermezdik. Virüsün toplumumuzda meydana getirmesi beklenen değişikliklere doğru koşardık.

Soru: Milyonlarca farklı virüs var. Bazıları gerçekten insanın dostudur. Vücudumuza fayda sağlarlar. Ancak bir noktada bu virüsler de zarar verebilir. Bu neye bağlıdır?

Cevap: Bu insana bağlıdır. Kişi kendisini ciddi bir şekilde değiştirmezse, o zaman doğa bize çeşitli sorunları ortaya çıkartarak hatırlatır.

Çevremizdeki dünyaya ne yaptığımıza bakın! Çalışmadığımız iki ay boyunca doğa yeniden canlanmaya başladı, parklarda hayvanlar belirmeye başladı, havadaki ozon konsantrasyonu arttı, her şey parlamaya ve ışıldamaya başladı! Şimdi her şeyin gitmesini mi istiyorsunuz?

Soru: Birbirimize karşı egoist tavrımızın mı sorunlara neden olduğunu düşünüyorsunuz?

Cevap: Sadece birbirimize karşı tutumumuzun değil, aynı zamanda dünyaya karşı endüstriyel tutumumuz da. Bitkisel ve hayvansal doğaya karşı tüketici yaklaşımımızla, onun içindeki bazı güçleri uyandırıyoruz ve çeşitli bozulmaların tezahürü ile bizi dengelemeye başlıyor; şimdiki durumda, bunu bir virüs yoluyla yapıyor.