Daily Archives: Kasım 24, 2023

Geleceğin Mesleği: Kalplerin Bağının Mimarı

Halen Yaradan rızası için nasıl davranacağımızı bilmediğimiz için, grubumuzun iyiliği için, dostlarımızın iyiliği için hareket etmeliyiz. Aynen sıradan bir hayatta olduğu gibi, kişi hiçbir zaman sadece kendisi için yaşamaz. En nihayetinde onun zaten ebeveynleri, çocukları ve hatta torunları vardır ve hepsinin iyiliği için yaşıyordur.

Bazen insanın her şeyden vazgeçip, ıssız bir adaya gidip sadece kendisiyle ilgilenmenin hayalini kurduğunu duyarız. Ancak bu yalnızca çaresizlikten kaynaklanmaktadır, zira insanın başkalarıyla bağ kurması gerekir.

Modern medya bizi giderek daha fazla birbirimize bağlıyor. Sonuç olarak, sadece bilgisayarımızın içinde değil, beynimizin, kalbimizin içinde, kaçmanın imkânsız olduğu bir yerde, tüm dünyayla birlikte yaşadığımızı hissedeceğiz. Bu şekilde, Yaradan bizi tek kalp, tek adam olarak birleşmeye mecbur edecektir.

Biz bu bağı şimdi reddediyoruz, ancak başka bir çözüm olmadığı için, kısmen bilinçsizce, kısmen de kendi arzumuz doğrultusunda bu mutlaka gelecektir.

Herkesin insanlar arasındaki bağ kurma alanında uzman olması gerekecek. Tıpkı bugün herkesin bilgisayarı nasıl açacağını, nasıl şifre gireceğini, e-posta ve diğer uygulamaları nasıl kullanacağını bilmesi gerektiği gibi, gelecekte de kalpler arasında bağ kurmak için, giderek daha fazla bilgiye ihtiyacımız olacak.

Bir Sonraki Derecenin Doğuşu

Soru: Bir sonraki derecenin doğuşunu nasıl açıklayabilirsiniz?

Cevap: Bir sonraki derecenin doğuşu, erkek ve dişi parçalar arasındaki ilişkinin bir sonraki seviyedeki devamıdır. Üstelik bu seviye genellikle daha yüksektir.

Bir erkek ve bir kadından bir çocuk doğar. Ama bu çocuğun temeli, bir sonraki koşuldur.

Manevi erkek ve kadın ya da dünyamızdaki erkek ve kadın, bir çocuğun doğmasının sadece dışsal nedenidir. Diyelim ki bir çocuk doğacak; birbirlerini arzulayan bir çift ortaya çıkar, birleşirler ve ona hamile kalırlar, zira dünyamızda bedensel ifadelerinde belirli sayıda ruhun doğması gereklidir.

Neden aniden birbirleriyle flört etmeye başladıklarını, bir tür ilişki başlattıklarını kendileri de bilmezler. İçlerinden, doğanın kendisinden birini doğurmak gerektiğinde, onların içlerinde bir arzu uyanır. Biz kendi başımıza mı bir şeyler yapıyoruz? Bunlar her ne kadar bize kişisel arzularımız gibi görünse de, aslında ortak bir sistem geliştirme ihtiyacından kaynaklanır.

Bezelyeler gibi, bu alanın içindeyiz. Gerçekleşmesi gereken şey içimizde uyandırılır ve biz onu istemsizce gerçekleştiririz ama istemsiz olarak değil de edinimlerimize dayanarak da gerçekleştirebiliriz. Kabala buna rehberlik eder.

 

“Bir Anneden Öğrenilecek En İyi Şey Nedir?” (Quora)

Annem vefat ettiğinde, ki ben 70 yaşımı çoktan geçmiştim, bütün hayatım boyunca beni kollarında taşıdığını ve ancak ayrıldığı o anda benim gitmeme izin verdiğini hissettim.

Bebekken tamamen annelerimizin bakımına bağımlıyız ve annelerin bebeklerine gösterdiği doğal ilgi, diğer tüm insani arzulardan çok daha önemlidir. Bunun nedeni, annenin bebeğine bakma ve onunla bağ kurma arzusunun bizim diğer tüm arzularımızdan (yemek, cinsellik, aile, zenginlik, saygı ve kontrolden) önce gelmesidir.

Bir annenin çocuğuna gösterdiği ilginin, büyük önemini sık sık vurgularım çünkü insanlığı uyumlu ve barışçıl bir konuma getirmek için, bu şefkatli gücü kullanmamız gerekiyor. İnsan toplumunun iyi geleceği buna bağlıdır.

Kabala bilgeliğinde, Bina Sefira’sını, bir annenin çocuğuna gösterdiği ilginin bu dünyadaki örneğine bir şekilde benzeyen, bir koruma, sarma ve kalkan olarak, yalnızca vermeyi ve ihsan etmeyi arzulayan bir nitelik olarak ele alırız.

Eğer Bina‘nın bu gücünü kullanmak yani kendimizi ihsan etme gücüyle sarmak istersek, o zaman annesinin kucağındaki bir bebeğe benzer hale geliriz. Kabalistlerin “Hassadim‘in (merhamet) ışığı” dediği, doğadaki bir güç olan Bina‘nın özel gücünün korumasını kazanırız, bu da hayatımızdaki her türlü acıya neden olan olumsuz egoist güçleri uzaklaştırır.

Bir annenin bebeğine gösterdiği doğal ilgiye benzer şekilde, toplumdaki ilişkilerimizi bir şemsiye gibi kaplayan, yalnızca ihsan etmek isteyen yüce bir şefkat gücü hissi. O zaman birbirimize karşı olumsuz davranamayız çünkü zararlı egoist güçler aramızda mevcut olan ihsan etme gücü olan “anneden korkar”.

Doğanın Planını İnceleyin

Doğanın kendi gelişim planı vardır. Ama biz bugüne kadar kendi planlarımıza göre mi geliştik? Bizim yaptığımız tüm planlar çöküyor. Doğanın ne gibi planları vardır? Onları tanıyalım, onlara ulaşalım ve onlara bir göz atalım. Her zaman, en azından içinde bulunduğumuz şeyi tanımaya değer.

Bizi çevreleyen doğaya hiçbir şey yapamayız, biz onun bir parçasıyız. Bir şeyi istediğimizi sandığımız zaman bile, o da tamamen bu doğadan gelir. Ondan çıkamayız ve ben de kendimden çıkamam. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, yine de kendi doğamın içindeyimdir.

Peki, ona göre sürekli değiştiğim bu içsel program nedir? Bunu anlamam lazım; aksi takdirde bu program beni kim bilir nelere iter. Şayet onu tanırsam, ona uygun olarak rahatça ve iyi bir şekilde gelişmem oldukça mümkündür. Ben kendimi iyi hissedeceğim ve herkes kendini iyi hissedecek. Artık insanlığın bu kadar cahil olmayı bırakmasının zamanı geldi.

Kabala bilgeliği bundan bahseder. Bu nedenle, bu şimdi ifşa oluyor ve her şeyden önce bizi, doğayı nasıl kendimize tabi kılacağımızı değil, kendimizi ona nasıl tabi kılacağımızı incelemeye çağırıyor.

Bu konuda karmaşık bir şey yoktur. Doğada yalnızca iki güç vardır; alma gücü ve ihsan etme gücü. İhsan etme gücü, bizi yaratan ve her şeyi canlandıran üst güçtür. Alma gücü ise tüm yaratılmış varlıkların gücüdür ve bir insanda hepsinden daha büyüktür. İnsanoğlu bunu kesinlikle mantıksız bir şekilde kullanır ve tüm doğayı ve etrafındaki herkesi onların aleyhine sömürür.

Bu, bize verilen her iki gücü de en iyi şekilde nasıl kullanacağımızı doğadan öğrenmemiz gerektiği anlamına gelir. Eğer bunu nasıl yaptığını görürsek, iyi olacağız. Doğaya ister Yaradan deyin, ister doğa deyin; fark etmez. Yani Kabala, doğa ile ilgili en doğal, bütünsel ve küresel bir bilgeliktir.

Yorum: Ancak bu çok zor bir şekilde anlatılıyor. Herkes bunu anlayamayacaktır.

Cevabım: Fiziğin ve diğer bilimlerin her şeyi çok daha kolay anlattığını düşünmüyorum. Aksine, Kabala basit bir bilgeliktir çünkü her şeyi herkesin anlayabileceği hislerle anlatır. Kabala’nın söyledikleriyle çalışmaya başladığınızda, bu eylemleri kendi üzerinizde deneyimlersiniz. Bunlar tamamen sizin içinizde oldukları için, size en yakın, en gerçek ve en elle tutulur hale gelirler.