Daily Archives: Kasım 1, 2023

“Acı Çekmek Tanrı’nın Bir Cezası Mı?” (Quora)

Tanrı’nın cezalandırması, insanların neden acı çektiğimize dair ortaya attığı birçok teoriden biridir, yani Tanrı’nın bizi şu anki hayatımızda ya da geçmiş hayatlarımızda yaptığımız (ya da yapmadığımız) belirli eylemler için cezalandırdığıdır. Ancak teoriler dışında kimse neden acı çektiğimizi gerçekten bilmiyor.

Özellikle bizim içinde bulunduğumuz çağda, birbirimize küresel olarak bağımlı ve bağlı olduğumuzu görebiliriz. Ne kadar çok gelişirsek, küresel karşılıklı bağımlılığımız bize o kadar çok şeyi ifşa eder.

Tek bir küresel sistemde yaşıyoruz ve her birimiz, tüm sistemin refahı için karşılıklı bir sorumluluğu paylaşıyoruz.

Bedenlerimizin işleyişine benzer şekilde, serçe parmağımızdaki bir yarayı tüm vücudumuzda bir ağrı olarak hissederiz ve bu büyük bir yaraysa, o zaman bu tüm dikkatimizi gerektirir. Bugün dünyamızda bizler de kendimizi giderek daha fazla bu şekilde ortaya koyuyoruz.

Karşılıklı bağımlılığımızı tam anlamıyla kavrayıp hissetseydik, o zaman bağlarımızı ıslah etmemiz gerektiği sonucuna hemen varırdık: tek bir ailenin üyeleri – hatta daha yakın biri olarak birbirimize karşı olan tutumlarımızı iyileştirmek. Şayet bunu yaparsak, o zaman acıdan arınmış, kesinlikle mükemmel bir dünyada yaşadığımızı hissetmeye başlarız.

Engellerin Özünü Nasıl Anlayabiliriz?

Soru: Karşılaşılan tüm engellerde Yaradan’ı nasıl görebilirsiniz?

Cevap: Sizi sürekli bu koşulda tutması gereken bir grup ancak size bu konuda yardımcı olabilir.

Fakat size gelenleri nasıl deşifre edebilirsiniz? Bir engelle nasıl çalışabilirsiniz? Önce bu engeli inceliyoruz ve sonrasında kişi kendi içine doğru giriyor.

Neden çalıştaylar, söyleşiler, soru-cevaplar yapıyoruz ve makaleleri neden okuyoruz? Sonuçta, bütün bunlar bizim tüm çalışmamızı tanımlamaktadır. Elbette insan çeşitli koşullardan geçtiği zaman, bunun daha önce hayal bile etmediği bir şey olduğunu anlamaya başlar.

Ancak daha sonra, her yeni koşuldaki birincil kaynakları okuyarak, bunun ne hakkında olduğunu anlamaya başlar. Bu hep daha sonradır, bunu önceden hissetmez ve sonra onlarda yazılanların gerçekten olduğunu görür.

Bu en yüksek psikolojidir, bir sonraki seviyeye, bir sonraki boyuta kademeli, yumuşak bir geçiştir. Yoksa doğanın genellikle yaptığı şeyi mi yapmasını istersiniz? Yani bir tür ölür ve yerine başka bir tür gelir. Bu böyle de olabilir. Bugün biz bir seçimle karşı karşıyayız.

Soru: Neden her şeyi hemen değil de daha sonra anlamaya ve fark etmeye başlıyoruz?

Cevap: Eğer önceden bilseydiniz, egoistçe onun peşine düşmek isterdiniz. Bu nasıl mümkün olabilir?! Ve şimdi, yeni düşünceleriniz ve zihninizle anlıyorsunuz. Eskiden de aynı şeyi okuyordunuz ama şimdi onu yeni bir şekilde hissediyorsunuz çünkü içinizde yeni özellikler, yeni algılayıcılar, yeni duyumlar, değerlendirmeler ve içsel boyutlar doğdu. Kendinizi yeni bir seviyeden incelemeye başlıyorsunuz.

“İnsanlığın Neye İhtiyacı Olduğunu Nasıl Bilebilirim?” (Quora)

İnsanlığın bilmesi gereken şey, doğanın bizi ilerlettiği şeyin bir sonraki tam birlik seviyesi olduğudur ve doğanın isteğimiz dışında bizi birbirimize bağlaması, katlandığımız her türlü ıstırabın nedenidir. Diğer bir deyişle, bizi giderek daha fazla birbirine bağlayan doğa güçleri vardır ve pozitif bağ kurma eğilimini reddederek acı çekiyoruz ve bunun tam tersine bizi birbirimize bağlayan bu güçlerle uyum içinde hareket edersek, hayatı mutlulukla deneyimleriz.

İşte bu yüzden bugün, üzerimizde işleyen doğanın bu güçlerini ve pozitif bağlarımızı fark ederek, bu güçlerle nasıl eşitlenebileceğimizi bize öğreten yepyeni bir eğitim şekline ihtiyacımız var. Daha sonra, doğanın bize rehberlik ettiği, uyumlu bir şekilde birbirine bağlı bir yaşamın bir sonraki aşamasına huzurlu bir şekilde yükselebiliriz.

Küresel bir insanlık haline geldiğimizi görüyoruz. Bu küresel karşılıklı bağımlılığımızdan ve karşılıklı bağlarımızdan kaçacak hiçbir yer yok. Dolayısıyla doğa ile uyum içine girmek demek, kendimizi içinde bulduğumuz bu daralan küresel bağımlılık ve birbirine bağlı olma duruma karşı tutumumuzu yükseltmemiz – hepimizin tek bir teknede olduğumuzu, tüm dünyada tek bir aile olduğumuzu fark etmemiz – ve buna göre birbirimizle ilişki kurmaya başlamamız demektir. Bu, doğanın duymamızı istediği mesajdır ve karşılıklı etkimizi ve bağımlılığımızı düşünmeden, her birimiz için bireysel olarak tatlı ve iyi görünenin peşinden koşmak isteyen aptal çocuklar olarak kalırsak, o zaman doğa ne yapacak? Bize iletmek istediği şeyi dinlemeye başlayana kadar bizi cezalandıracaktır. Doğanın birleştirici eğilimiyle uyumsuzluğumuz bugün çektiğimiz acıların sebebidir ve geleceğe doğru ilerledikçe daha fazla acı çekmemizin de sebebidir.

Bu nedenle, doğanın bize göstermeye başladığı şeyi, küresel olarak birbirine bağlı ve bağımlı tek bir insanlık olduğumuz ve karşılıklı bağımlılığımızı uyumlu ve barışçıl bir şekilde gerçekleştirmek istiyorsak, doğanın kendisi her şeyi kendi içinde barındırdığı gibi, bizim de birbirimize karşı tutumları tersine çevirmemiz gerektiğini dikkate almalıyız.

Yalnızca egoist doğamızla (başkaları ve doğa pahasına kendi çıkarımızla) doğup büyüdüğümüz için bu oldukça karmaşıktır, ancak kendimizi, tüm dünyada bağ kurmayı zenginleştiren yeni bir öğrenmeyi uygulama yoluna sokarsak, başımıza gelecek her türlü kargaşaya olan ihtiyacı azaltarak olumlu bir geçiş yapabileceğiz.

Tek Bir Manevi Alanda

Yorum: Sınıfta düzenli olarak uyuyan birkaç öğrenciniz var. Siz ne yaparsanız yapın, onlar uyuyorlar.

Cevabım: Bu onların doğası. Onlar için bu normal bir durum. Burada yapabileceğin hiçbir şey yok. Bu beni rahatsız etmiyor.

Soru: Ama siz sürekli “Birbirinizi uyandırın” diyorsunuz. Bu, böyle durumlar için geçerli mi?

Cevap: Hayır, bu durum için geçerli değil! Eğer bunu kronik olarak yapıyorlarsa, başka türlüsünü yapamazlar. Onlar tüm etkinliklere katılıyorlar: seminerler, kongreler, her şey, bu yüzden onlardan hiçbir şikâyetim yok.

Yorum: Bir keresinde ders sırasında bir kişiyi uyandırmaya çalıştım ama boşunaydı.

Cevabım: Zaten içsel olarak bağlantısı kesilmiş. Dersi duymaz. Konsantre olamaz veya bir radyo alıcısı gibi bu dalgayı yakalayamaz. Kişiye orda bulunma fırsatı vermek gerekir. Başka bir şekilde yapamıyorsa, bırakın öyle olsun.

Neden bundan bir şey almadığını düşünüyorsunuz? Arkadaşlarıyla birlikte aynı manevi alanda bulunuyor ve bu onun maksimum katılımı.

Onun koşulu böyle.

Onu bir hayvanla kıyaslamak istemiyorum, bizden daha kötü değil ama bir köpek ya da kedi getirin, yanınızda uyuklayacaklardır. Bu, hayvansal organizmasının normal halidir: çaba sarf etmek zorunda olmadığında, uyuklar.

Rahatsızlıklar İçin Minnettar Olun

Soru: Ders sırasında beni manevi eylemlerden uzaklaştıran bir düşünce aldıysam, bunu doğru kullanmak için içsel olarak ne yapmam gerekir?

Yanıt: Bu rahatsızlığı aldığın için şükret, çünkü dünyada kötülük yoktur; sadece iyilik vardır. Bu, rahatsızlığa nasıl baktığına bağlı.

Eğer doğru şekilde bakarsan, bunun iyi olduğunu göreceksin. Her engel önünüze konur. Bu tıpkı küçük çocuklar için egzersiz olarak bazı engeller koymamız gibidir.

Çocuğa her zaman yardım etmeyiz; bunun yerine ona, fiziksel olarak üstesinden gelerek daha akıllı olacağı, duygu ve zihninde daha gelişmiş hale geleceği egzersizler veririz. Biz çocuğun duygularını ve zihnini geliştiremeyiz, bu yüzden ona her türlü rahatsızlığı, çeşitli duyguları veririz ve onu sürekli rahatsız ederiz. Biz de bu şekilde rahatsız ediliyoruz. Bu nedenle şükretmelisiniz çünkü aksi halde küçük bir hayvan olarak kalacaksınız.