Daily Archives: Temmuz 12, 2023

Krizlerden Nasıl Yararlanabiliriz?

Soru: Krizlerden nasıl yararlanabiliriz?

Cevap: Bir krizden ancak krizin ne olduğunu, gerçek sebebinin ne olduğunu ve dünyayı nasıl iyileştireceğinizi anlarsanız yararlanabilirsiniz. Aksi halde bunun cevabı yoktur.

Krizlerin tamamen insanlar arasındaki kötü ilişkilerden kaynaklandığına, bunun da savaşlara ve diğer sorunlara yol açtığına inanıyorum. Benim uğraştığım Kabala ilmi bu soruyu bu şekilde yanıtlıyor ve herkesi birbirine yakınlaşmaya teşvik ediyor. Ancak birbirimize yakınlaştığımız ölçüde, dünyada olumlu değişiklikler görebiliriz.

Birbirine yakınlaşmak, insanların birbirine daha çok güvenmesi, daha çok yardım etmesi ve daha az zarar vermesi demektir.

“Duygularını Nasıl Dengeleyebilirsin?” (Quora)

Duygularımızı çevrenin yardımıyla dengeleyebiliriz.

“Çevre” derken kastettiğim topluluğumuz ve onun kişiye etkileri yani içimizde uyanan duyguları nasıl yönlendireceğimiz konusunda bize rehberlik edecek etkilerle kendimizi kuşatabiliriz.

Örneğin, arkadaşlarımız bize bir şeyi yapmamızı ya da yapmamamızı söylediğinde ve onların etkisi onların tavsiyelerine uymamızı sağladığında burada adeta bir akran baskısı örneğini farkederiz. Çevremizi saran bu gücü kullanarak– yani çevremizi saran insan türleri, medya ve değerler- seçebilir ve buna göre belirli duygulara karşı tutumumuzu değiştirebiliriz.

O zaman sosyal etkileşimler vasıtası ile zekamızı inşa edebiliriz. Arzularımız sürekli olarak büyür ve buna bağlı olarak büyüyen arzularımızla başa çıkabileceğimiz daha büyük bir zeka inşa etmemiz gerekir.

Büyüyen arzularımızla en iyi şekilde başa çıkabilmemiz için zekayı geliştirmek amacıyla çevresel etkilerimizi ayarlamak eğitimin özüdür. Genç nesle öğretmemiz gereken şey, duygularımızı zekamızla dengeleyebileceğimiz ve bunu yaparak hayattaki mükemmel halimize gelebileceğimizdir.

Bu nedenle, sürekli açığa çıkan duygularımızı belirli bir yönde tamamlayabilecek bir ortam bulmaya çalışmalıyız. Çevremiz, içsel heyecanlarımıza ve patlamalarımıza aracılık ederek onları gerçekleştirebileceğimiz bir duruma getirerek, ancak hem kendimize hem de başkalarına fayda sağlayacak şekilde gerçekleştirmemize yardımcı olan bir sönümleyici görevi görmelidir.

Başka bir deyişle, çevremizle ilgili olarak kendimizi, çevrenin yapmak istediklerimizi kabul edip etmediğini incelememiz gerekir. Arzularımızın çevreninkilerle uyuştuğunu görürsek, arzularımızı gerçekleştirmeye devam edebiliriz. O zaman yapmak istediklerimizi gerçekleştirebileceğimize, bunun hem bize hem de çevremizdekilere fayda sağlayacağına, devam edip arzularımızı gerçekleştirirsek her şeyin yoluna gireceğine karar verebiliriz.

İşte bu şekilde duygularımızı dengeleyebiliriz – çevremiz aracılığıyla aklımız ve duygularımız arasında nasıl denge kuracağımızı öğrenerek.

Öğretmene Güvenmek

Soru: İnsan düzeltilmemiş bir mekanizmadır. Sizin algınızda değişmesi için, ona ne eklemek gerekiyor?

Cevap: Onun üzerinde çalışırım, biraz daha, biraz daha ve daha da fazla…

Ve o haykırırken, zıplarken, lehinde ya da aleyhinde bir şey yaparken, bir şeyi isterken veya istemezken; insan birdenbire düşer, uyur ya da başka bir şey yapar. Başka bir yolu yok. Ben sabırla bekliyorum.

Yorum: Ama doğrudan bir öğrenci üzerinde de çalışıyorsunuz. Bu sadece onun işi değil ki.

Cevabım: Tabii ki. Doğal olarak.

Soru: Bir öğrenci daha çok çalışmanızı nasıl sağlayabilir?

Cevap: Benimle birlikte akmaya çalışarak ve mümkün olduğunca içsel olarak direnmeyerek. Bu çok zordur!

Soru: Siz Rabaş’ın öğrencisi iken böyle miydiniz?

Cevap: Çok daha kötüsü. Bu çok zordur!

Kitaplarımdan birinde, David Lakes’in, Kabala öğretmenine olan sarsılmaz güveni ile ilgili bir hikâyesini anlatmıştım. Bir akşam yemekte oturuyorlarmış ve kimsenin cebinde tek kuruş yokmuş – hepsi çok fakirmiş. Birdenbire öğretmeni ona şöyle demiş: “David, bana bal likörü almam için para ver.” Öğrenci elini cebine sokmuş ve bir altın para çıkarmış.

Bu bir hile değildir, bu, Hohma ışığının Hassadim ışığında kıyafetlenmesinin gerçek bir hikâyesidir. Bunu anlayamıyoruz, bu yüzden hikâye bize bir peri masalı veya ilginç bir benzetme gibi geliyor. Ama aslında bu gerçektir.

Eyn Sof Işığı ve Eyn Sof’un Malhut’u

Yaratılış düşüncesindeki tüm dünyalara “Ein Sof ışığı” denir ve orada alıcıları içeren şeye Eyn Sof’un Malhut’u denir. (Baal HaSulam, On Sefirot Çalışması, Kısım 1, “İç Gözlem”, Bölüm 6).

Eyn Sof (Sonsuzluk) ışığı, Yaradan’dan bize gelen ve arzuda herhangi bir değişiklik olmadan arzuyu dolduran ışıktır. Bu nedenle ışığın kendisi sonsuzdur; onda bir değişiklik yoktur.

Işık tarafından yaratılan arzu ışığa zıt hale geldiğinde, buna Ein Sof (Sonsuzluk) dünyasının Malhut’u denir. Işıkta sadece ihsan etme ve doldurma arzusu varken, onda mutlak bir alma, doldurulma arzusu belirir. Bu nedenle, ışık ve arzu birbirinin zıddıdır.

Eyn Sof Işığı, eylemin sonu olan yaklaşan son ıslaha kadar, Atzmuto’dan yayılır. Esas olarak, yaratılışın ıslahının sona ermesinden önce gerçekleşmesi gereken her şeyin tüm bilgisini içerir.