Daily Archives: Nisan 29, 2023

“Kendimi Tamamen Değiştirmek İçin Ne Yapmalıyım?” (Quora)

Öncelikle kendimizi değiştirmenin ne anlama geldiğini tanımlamalıyız. Bizler arzulardan yapıldık ve bu arzuları ya kendimize göre ya da doğanın cansız, bitkisel, canlı ve insani kısımlarına yani doğanın mutlak kanunlarına, sevgi, ihsan etme ve bağ kanunlarına göre değiştirebiliriz. Yani, ne tür bir arzu kullanmak istediğimizi ve onu neyle ilişkilendirmek istediğimizi seçeriz.

Tüm arzularımızı, doğa kanunlarına uygun bir niyetle yani cansız, bitkisel, hayvansal ve özellikle de insanlara karşı, doğanın bütününe karşı olumlu bir tavırla kullanmak istiyorsak, o zaman doğru yoldayız demektir. Sadece kendimizi değiştirmekle kalmayıp, dünyayı da gerçekten değiştirebilmemizin tek yolu budur.

Doğanın kanunlarına dikkat etmeye başlarsak, bizim dünyevi güçlerimizin üzerinde büyük bir güç hissederiz. Daha sonra bu güçle birlikte çalışabilir, bizi değiştirmesini isteyebiliriz ve buna göre çevremizdeki dünyanın, kendimize davet ettiğimiz değişikliklere göre nasıl değiştiğini görmeye başlarız.

Böyle bir değişiklik, kendimizin tam bir dönüşümüdür çünkü doğuştan gelen niyetimiz kendimiz için alma niyetidir ve niyetimizi verme niyetine çevirerek, niyetimizi tam tersine çevirmiş oluruz.

Nasıl Bir Kli İnşa Edebiliriz?

Mantık ötesi inanç nedir? Manevi dünyaya girmek için neden aklımızı ve duygularımızı iptal etmemiz gerekiyor ve bunun yerine ne alacağız? Bu haklı bir soru çünkü kişi, kendini değiştirmesi ve başka bir şeye dönüşmesi gerektiğini hissetmeye başlıyor.

Dünyevi aklımızı ve daha da önemlisi egoist kalbimizi, manevi dünyada kullanamazsak, geriye ne kalır? Üst dünyayı hissetmek, Yaradan’ı hissetmek için nasıl bir Kli inşa edebiliriz; daha yüksek bir seviyede yeni bir akıl ve duyguları nasıl oluştururuz?

İnsan, hayvan, bitki ve cansız maddelerin farklı düzeylerinin bu dünyada bile birbirinden ne kadar farklı olduğunu görüyoruz. Her gelişim düzeyi, kendi aklı, duyguları, biçimi, davranışı ve hareket özgürlüğü ile karakterize edilir. Bir canlı ne kadar gelişmişse, zihni, duyguları ve çevresiyle bağ kurma yeteneği o kadar fazladır. Ve maneviyata girdiğimizde, yeni bir ortama, almanın değil, ihsan etmenin hüküm sürdüğü bir alana gireriz.

Dünyamızda ifşa olan dört çeşit alma kuvveti vardır. Üç derece vardır: cansız, bitkisel ve hayvansal ve ayrıca bir sonraki seviyeye geçiş aşaması olan insan, manevi dünyanın ise cansız, bitkisel ve hayvansal dereceleri. Üst dünyanın insanı olan “Adam”, zaten Yaradan ile bir bağlılık halidir.

Görünüşe göre bir dünyadan diğerine geçiyoruz ve bunu başarmak için önceki aklımızdan ve duygularımızdan çıkmamız gerekiyor. Bu, akıl ve kalpten yoksun kaldığımız anlamına gelmez – yeni akıl ve duygular, ihsan etme güçlerini,  “Bina” üzerine inşa edilmiş manevi olanları alırız. “Bina”, aşağıdan gelen alma arzusunun yukarıdan gelen üst ışıkla birleşimidir. Birlikte, Keter ve Malhut’un ortasında yer alan “Bina” adlı yeni bir form oluştururlar.

Bu şekilde, mantığın, egoizmimizin, alma arzusunun üstünde inanç (Bina derecesi) adı verilen yeni bir algı oluştururuz. Bu yeni aklı ve duyguları, aramızdaki her türlü bağ aracılığıyla inşa ederiz. Ve bunda “Herkes dostuna yardım eder.” Birbirimize karşı egoizmimizden çıktığımızda, bu inanç derecesini ifşa ederiz yani “Ben”imizin egoist duygusunun ötesinde, mantık ötesi bir şekilde diğerine ihsan etmeyi.

Sonunda, bu özlemde kendim dışında herkesi hissetmeliyim. Sanki kendi “ben”im yokmuş gibi olmalı; daha doğrusu, benden başka herkes var gibi. O zaman bu diğerlerinde üst gücü, Yaradan’ı hissedeceğim.

Sadece bağ kurarak, tek bir Kli’de, tek üst güç ifşa olur. Bu çalışma, görünüşte basit mekanik eylemlerle, sanal iletişimle başlar. Ancak bunu yaparak, mevcut aklımızın ve duygularımızın üzerine çıkma ve ortak bir akıl ve duygu edinme arzumuzu ifade ederiz ki, “Ben kendi halkım arasında yaşarım” diye yazıldığı gibi, O’na tek bir istekte birleşen grubun içinde Yaradan ifşa olacaktır.

Karşılıklı Garanti: İnsanlığın Var Oluşunun Kanunu

Karşılıklı garanti, insanlığın tek bir ruh olarak varoluşunun küresel yasasıdır. İnsanlar arasında gerçekleştirilirse, o zaman altımızdaki tüm dereceler yani hayvansal, bitkisel ve cansız doğa, tek bir sisteme yeniden bağlanacaktır.

Eğer insanlık bugün insan derecesinde birleşmiş olsaydı, tüm doğanın tek bir sistemde toplandığı, hiçbir patlamanın olmadığı ve cansız, bitkisel ve hayvansal dünyada tam bir uyumun hüküm sürdüğü bu tür değişiklikleri tüm evrende görürdük.

Bilgelerin dediği gibi kurt kuzunun yanında huzur içinde yaşayacak ve tüm yaratılış uyum içinde var olacaktır. Bu şekilde tüm evreni ve tüm dünyayı tek bir bağa getireceğiz ve Yaradan, tüm yaradılışı dolduran ve kucaklayan tek bir güç olarak kendisini bu uyum içinde ifşa edecektir. Karşılıklı garantimiz ve bağımız sadece hayatımızı iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda tüm yaratılışı düzeltecek ve onu tek bir mükemmel sistemde birleştirecektir.

Ve bunun olması kaçınılmazdır çünkü bu bilgi genler yaratılışta kayıtlıdır ve onu bu amaca götüren güçler onda hareket etmektedir. Katılımımızla bu hedefi daha da yakınlaştırabiliriz. Her şey bize bağlı!