Daily Archives: Ocak 1, 2022

Egoist Arzuların Kısıtlanması

Soru: Kabala’da en temel manevi koşul kısıtlamadır. Kısıtlama nedir? Bizler neyi kısıtlıyoruz?

Cevap: Egomuzun kullanımını, reddetme ve alma yönünde değil, ihsan etme ve bağ yönünde kullanmaya başlayabileceğimiz noktaya kadar kısıtlarız.

Egoizm bizim doğamızdır. Manevi dünyayı yani cansız, bitkisel ve canlı maddeyle örtülü olmayan ama görünürde onun ötesinde olanı algılamaya başlamak istiyorsak, o zaman kendimizi yeniden yönlendirmeli ve niteliklerimizi almaktan ihsan etmeye doğru kullanma yönünde değiştirmeliyiz.

Soru: Bu, her türlü arzu için, özellikle temel arzular: yemek, seks ve aile için de geçerli mi?

Cevap: Kişi, hem temel hem de geri kalan tüm arzularını kullandığı bir duruma gelmelidir ama kendi çıkarıcı için haz alma amacıyla değil. Eğer bu arzular, “ne övülür, ne de kınanır” denilen var olmamız için gerekliyse, onları kullanabiliriz.

Gerçek şu ki, kısıtlama niyet üzerinde gerçekleşir. Bu nedenle vücudumun çalışması için gerekli olan her şeyi kullanabilirim, bu konuda herhangi bir kısıtlamaya yer yoktur. Bu arzular üst dünyaya girişinizi engellemeyecektir.

İçsel Özünüzü Edinmek

Soru: Modern bilim, insan beynindeki süreçlerle ilgili keşifler yapıyor. Egoizm bağlamında, sinirsel bağlantıların bir kişinin davranış ilkelerini oluşturduğunu nasıl açıklarsınız?

Cevap: Ama bu sadece gördüklerimizin dışsal bir tezahürüdür. Egoizmin kendisi, kişinin manevi bir özelliğidir, içimizdeki içsel güçlerdir. Bunların arkalarında hiç tanımlayamadığımız, hatta hiçbir şekilde hissedemediğimiz daha da fazla içsel güçler vardır. Biz kendimizi yalnızca bazı dışsal tezahürlerde hissederiz.

Bedenimi, sıcaklığımı, hareketimi vb. hissederim ve kendimi böyle algılarım. Ancak henüz kendi içsel özümü edinemem. Bizler bu şekilde var oluyoruz. Egoizm en içsel gücümüzdür.

Mutlak ihsan etme ve sevgi olan üst güç, kendisinin içinde, kendisine tamamen zıt olan niteliği, egoizmi yaratmıştır. Bu yüzden, bizler bu şekilde var olmaktayız.

Yaradan ile Uyum İçinde

Soru: Çölde doğan insanlar neden sünnet olmamıştı?

Cevap:  Çöl, Bina niteliğinin eksik olduğu bir koşuldur. Bu koşul içinde, egoizmi yumuşatmak ve ihsan etmeye hazır olma seviyesine kadar ıslah etmek imkansızdır. Bu nedenle, çölde sünnet mümkün değildir.

Denir ki: “kalbinin kenarını kes” – yani arzunun ıslah olamayan kısmını.

Sünnet, Malhut’un dördüncü kısmının yani benim ıslah edilemez, egoist arzumun, Yaradan ile anlaşmanın bir işareti olarak kesilen, Malhut’un en uç kısmıdır (sünnet derisi). Bu yalnızca kesilip yere, kuma atılarak ıslah edilir.

Soru: Kişi bu arzunun ıslah edilemeyeceğini nasıl anlayabilir?

Cevap: İnsan bunu anlayamaz. Sünnet, kişinin önceki safhasına göre – babası tarafından yapılır, manevi ya da fiziksel olarak.

Soru: İnsan neden sünnetten hemen sonra düşmeyi bırakır?

Cevap: Çünkü İsrailoğulları, kendileri için manevi gıda elde edebilecekleri yani Yaradan’a dönebilecekleri bir koşula girerler. Esas olarak, artık toprak üzerinde beslenmeye başlayabilirler.