Monthly Archives: Şubat 2021

2021’in Başlıca Riskleri

Soru: 2021’in birçok önemli riski dile getirildi. Ve bu Koronavirüs değildi. 2021’in ana riskinin Amerika’nın bölünmesi olduğu ilan edildi; ABD nüfusunun yarısı, ülkenin herhangi bir yeni liderini gayri meşru olarak görüyor.

Siz 2021’in ana riskinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Cevap: Tüm dünya için, tüm insan topluluğu için görüşlerimizle, düşüncelerimizle, tutumlarımızla ve anlayışımızla uyuşmayan hiçbir şeyi dikkate almadığımızı görüyoruz. Başka hiçbir şeyi fark etmiyoruz.

Hiçbir şekilde ve hiçbir yolla! yabancı her hangi bir şeye tahammül edemeyeceğimizi fark etmeye başladık. Ve Amerika’nın bize gösterdiği budur. Amerikalılar çok ciddi bir yoldan geçtiler. Bu çok büyük bir ilerleme.

Amerika kendi içinde nedir? İnsanın yalnızca kendini düşündüğü ve kesinlikle hiçbir şeyi umursamadığı, oldukça gelişmiş egoist bir toplumdu. Diğerleri sadece onlardan para kazanmak için vardı.

Toplum pratik olarak iki eşit parçaya bölündüğü noktaya gelene kadar gelişiyorlardı. Amerika bize gösteriyor ki, eğer tüm dünya onların gitmiş olduğu yoldan gitseydi, aynı sonuca gelecekti. Ve sonra ne olacaktı?

Yani artık egoist olarak ilerlemenin mümkün olmadığı açıktır.

Ve bu nedenle, doğa tarafından çok ilginç bir alıştırma geliyor. Bu, okulda sınıftaki bir kişiden alıştırma yapması istenmesi gibidir, böylece daha sonra kişi belki de hayatta aynı hataları yapmayacaktır.

Yani, burada sorunu çözmemiz gerekiyor. Bütünsel bir toplumu nasıl yaratabiliriz? Neredeyse tüm uluslardan ve etnik gruplardan inşa edilen Amerika’da olduğu gibi, herkesin kendileri için en iyi koşul olduğunu anlayacağı bir toplumu nasıl inşa edebiliriz? Yalnızca mümkün olanın en iyisini değil, genel olarak en iyisini.

Soru: Görev daha da küresel mi? Bu toplumdan az çok daha birleşik bir şeyi, böylesine tek bir milleti nasıl yapabiliriz?

Cevap: Evet, doğal olarak. Amerika’nın bize gösterdiği bu. Ondan öğreneceğiz.

Yorum: 2021 riskleri listesinde ikinci sırada, uzun süreli bir salgın var. Aşılamanın arka planında, toplumun zengin ve fakir olarak daha da büyük bir bölünmesine, işten çıkarmalara, yetkililere güven kaybı vb. olacağına inanılıyor.

Cevabım: Bunun toplumumuzu iyileştirdiğine ve tüm tehlikeli atmosferi ortaya çıkardığına inanıyorum. Bu salgın eninde sonunda bizi arındıracak.

Cehennem, araf ve cennet vardır. Hepsinden geçmemiz gerekiyor.

Cehennem diye düşündüğümüz, henüz farkına varamadığımız ve içinde olmak ve bu ateşten kendimizi ısıtmak istediğimiz bu dünyadaki varoluşumuzdur.

Araf, kendimizi egoizmimizden arındırmaya çalışacağımız zamandır, bu da bu korkunç nefret ateşini, muhalefeti vb. alevlendirir. Ve sonra, tüm bunları hepimizin iyiliğine çevirdiğimizde cennete ulaşacağız.

Soru: Prensip olarak, tüm bunlar hasas bir noktanın tanımı mı? “Bu hassas bir noktadır. Ben, virüs, size bunu göstermeye geldim ve gitmenize izin vermeyeceğim.” Öyle mi?

Cevap: Evet. Ve bu nedenle, yaşadığımız gelişimin tüm anlarına olumlu bakmalıyız ve her şeyden sonra nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmeliyiz, sadece onları düzeltmek için yani bir tehlikeden veya bir darbeden kaçmak için değil, ancak böylelikle bizi döven sopayı öpecek kadar gerekliliklerinin farkına varabiliriz. Buna yaklaşmaya başladığımızda, o zaman zaten gelişimimizin gerçekten bilinçli unsurları haline geleceğiz.

Yani, gelen şeyin iyi olduğunu anlarsam,  buna karşı mücadele de aşı yardımı ile değil, başka bir şekilde mi olur? Hangisi?

Cevap: Toplumun doğru bir üyesi olmak için sadece kendimle mücadele edeceğim. Eğer birbirimize karşı insani, evrensel nefret virüslerini ortadan kaldırırsak o zaman geri kalanı tamamen ortadan kaybolacaktır.

Yorum: 2021’in üçüncü riski, uluslararası rekabete yol açacak olan iklim değişikliğiyle mücadeledir.

Cevabım: İklim değişikliği bize, bizlerin doğaya, kendimize ve insan toplumuna karşı tutumumuza bağlıdır. Bunun nedeni maalesef insan toplumunun hiyerarşide en üst seviyede olmasıdır: cansız, bitkisel, hayvansal ve sonra insan doğası.

Bu nedenle, tüm Kabala biliminin bir insanın insanla nasıl ilişki kurması gerektiğini ele aldığı, uygulamada kendi aramızdaki doğru etkileşimleri keşfedersek, o zaman tüm bunları düzeltiriz. Bunda karmaşık bir şey yok, her şey bize bağlıdır. Her şey aramızdaki ilişkinin durumuna bağlıdır.

Her şeye sadece insanlar arasındaki ilişkiler düzeyinde karar verilir.

Soru: Gerçekten, bu “altın anahtarı” bulursanız ne olur? Tüm bu riskleri tek seferde çözer miyiz?

Cevap: Bu insanlara bağlıdır.

Soru: İnsan neden sağırdır ve bunu duyamaz? Bilim adamları değil, politikacılar, hiç kimse.

Cevap: Çünkü bu, egoizme karşı egoizmden bir çağrısıdır.

Yorum: Ve kulaklarını kapatır, her şeyi kapatır.

Cevabım: Bu çok fazla ıstırap ve sorun gerektirir, kişi bunun olduğunu düşündüğünde, yapabileceğim başka bir şey olmaz, o zaman dinlemeye hazır olurum.

Umarım virüsle savaşmayı bırakıp, aramızdaki virüsün çoğalabileceği ve bize bulaşabileceği durumları ortaya çıkaran kötü ilişkilerle savaşmaya başlayacağız.

“COVID 19 Pandemisinden Sonra Dünya Nasıl Değişecek?” (Quora)

Bizler, birbirine bağlılığımızın ve karşılıklı bağımlılığımızın muazzam boyutunu anlamaya başladığımız büyük bir geçiş döneminin ortasındayız.

Ayrıca, kendimizi de dünyamızı yok ederken buluyoruz. Bunun nedeni ise birbirine bağlı ve birbirine bağımlı sistemlerin önemli bir yönü, tüm parçalarının sistemin yararına hareket etmesi durumunda, sistemin uyumlu bir şekilde çalışması ve parçalarının tüm sistemin sağlığını ve canlılığını deneyimlemesidir. Aksine, eğer parçaları bütüne fayda sağlamaktan ziyade kendi yararına öncelik veriyorsa, o zaman sistemin çöküşüne neden olurlar.

Son egoist eğilim, 2021’de insan toplumunun genel tutumunu ve davranışını tanımladığından, bildiğimiz şekliyle dünyanın parçalanmasını bekleyebiliriz. Bir yandan, finansal ve endüstriyel mekanizmalarımızın artan zayıflığını göreceğiz ve öte yandan, doğal afetlerin bizi gittikçe daha fazla sarsmasını bekleyebiliriz çünkü doğa, temelde bize birbirimizle olan ilişkimize göre tepki verir.

Olumlu, sağlıklı ve dengeli bir hayat yaşamak için, çaresizliğimize uyanana kadar olumsuz bir sarmaldan aşağı doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Bu noktada, yaşama şeklimizi değiştirmek için büyük bir ihtiyaç geliştireceğiz. O zaman, nasıl birbirine bağlı ve birbirine bağımlı sistemin işlevinin bir parçası olduğumuza, onun amacının ne olduğuna, sistemdeki rolümüzün ne olduğuna, sistemin doğasının ve insan doğasının ne olduğuna, bunlar arasında nasıl denge kurabileceğine, bu sistemde neden ve nasıl ayrıldığımıza ve daha yakın olmak için birbirimize karşı tavırlarımızda ne yapabileceğimize dair güncellenmiş açıklamalara artan bir ihtiyaç duyacağız.  Başka bir deyişle, birbirimizle olan bağlarımızda bir iyileştirme yapmamız gerekecek ve bu iyileşme kendi başına gerçekleşemeyecek. Bu, bizleri  birbiriyle bağlı ve birbirine bağımlı bir gerçeklikte olumlu bağa, uyuma ve mutluluğa yönlendirebilecek yeni bir metod gerektirecektir.

“İnsanlar Neden İnançlarında Radikalleşme Eğilimindedir?” (Quora)

Bu bir sorundur, ki bizler doğanın bizden ne istediğini öğrenme gerekliliğini anlayamıyoruz, bu da tüm dünyanın başlıca dinlerinin temelinde yer alan aynı yasadır: “Komşunu kendin gibi sev” (Levililer 19:18).

Bizler tüm farklılıklarımızın, bölünmelerimizin, reddedişlerimizin ve birbirimize olan nefretimizin ötesinde sevgiye ulaşma gerekliliğinde eşitiz, çünkü “sevgi tüm günahları örter” (Özdeyişler 10:12). Ancak, başkaları pahasına haz almayı isteyerek, doğanın olumlu bir şekilde bağlanma talebini reddeden egoist insan doğamız, bizi birbirimize karşı konumlandırır ve bu tüm radikalleşmenin temel nedenidir.

İnsan egosu her kişinin ve grubun içinde işler. Bu, her birimizin kendimizi ve ait olduğumuz grupları diğerlerinden daha iyi olarak görmemize neden olur, inançlarını aşırılıklara götürmeye istekli radikallerde artışa yol açar. Nihayetinde ego, dünyamızı yok etmeye hizmet eder ve radikalleşme onun doğal sonuçlarından biridir.

Tüm bölünmemizin, nefretimizin ve radikalleşmemizin arkasındaki temel nedenin insan egosu olduğunu anladığımızda, o zaman egonun üzerine nasıl yükseleceğimize odaklanmak akıllıca olur. O zaman kendimizi herhangi bir yönelime bağlamaya gerek kalmaz, doğanın temelini oluşturan tek bir eğilime bağlanırız: İnsan egosunun üzerine çıkma, tüm farklılıkların üzerinde başkalarıyla birleşme ve ayrıca bunu yapmak için metodu öğretme ve paylaşma ihtiyacı.

“Ne İçin Yaşamalıyım?” (Quora)

Hayatın anlamı nedir? Hayatta olduğumuz sürece hayatımızın kaynağı ile bütünleştiğimiz bir seviyeye yükselmektir.

Kabala bilgeliğinde, bu kaynak “Yaradan”, “doğa”, “üst ışık”, “üst güç” ve diğerleri de dahil olmak üzere birçok isime sahiptir. Özünde her şeyi ortaya çıkaran sevgi ve ihsan etme gücüdür ve Kabala’da, biz onun her şeyi nasıl yarattığını, “direkt ışığın dört safhası” olarak adlandırılan ve bir dizi neden ve sonuçtan oluşan bir süreçle, burada bizim dünyamızda yaratılışımızdan gelişimimize kadar incelemekteyiz.

“Dünyamız” olarak bildiğimiz realitede yani görme, duyma, koku alma, dokunma ve tat alma duyuları ile bir gerçeklik algısı ve hissiyatı içindeyken, amacımız, hayatımızın kaynağıyla yapışmaya ulaşana kadar, geldiğimiz yere geri dönmektir. Kabala, geldiğimiz yere geri dönme sürecini  “Merdivenin basamaklarını aşağıdan yukarıya çıkmak” olarak adlandırır.

Hayatımızın nihai hedefine (hayatımızın kaynağı Yaradan’a yapışma) ulaştığımız zaman yeni keşfedilen sonsuz uyum ve mükemmelliği deneyimleyeceğiz. Dahası, şu anda yaşadığımız her şey, artan miktarda sorunlar, krizler, ızdıraplar ve memnuniyet eksikliği, bizleri yavaş yavaş kaynağımıza doğru merdiveni geri çıkmaya istekli ve hazır hale getiren bir olgunlaşma sürecinin gerekli unsurlarıdır.

Yaradan’a Ulaşmaya Adanmış Hayat

Soru: Görünüşe göre herkes, Yaradan’ın düşüncelerini anlamayı öğrenmek istemektedir ve herkes bunu kendi yararı için kullanacaktır. Nasıl gerçekten O’na benzeyebilir, başkalarına karşı şefkatli ve sevgi dolu olabilirsiniz? Sanırım bu bir ömür sürecek.

Cevap: Bu tüm hayatınızı alabilir ama gerçek şu ki, Yaradan’a ulaşamazsanız hiçbir şeye erişemezsiniz.

Sadece Yaradan’ın niteliğini ifşa ettiğiniz ölçüde, çevrenizdeki dünyanın niteliklerini anlamaya başlarsınız ve böylece her şeyin anlayışı, farkındalığı ve ifşası durumuna gelirsiniz.

Yaradan’ı ifşa etmeye başladığınızda, algılarınız egoistten özgeciliğe değişir ve o zaman gerçekten özgür hale gelirsiniz.

Kabala’da Bireysellik İçin Yer Yoktur

Soru: Bir yandan her şeyin bir insanın içinde olduğu söyleniyor, diğer yandan da siz, başka insanlarla çalışmaya başlamam gerektiğini söylüyorsunuz. Çalışmak, meditasyon yapmak ve dua etmek benim için yeterli değil mi? Yine de başkalarıyla iletişime geçmem mi gerekiyor?

Cevap: Bir kişinin tek başına Yaradan’ın ifşasına ulaşması imkânsızdır. Kişi, bunun yalnızca bir grupta başarıldığını ve başka yolu olmadığını anlamalıdır. Bireyselliğin, münzevinin, Kabala’da yeri yoktur.

Diğer insanlarla bir şekilde birleşmeye çalışarak, “Mısır’a girmeye” (egoizm) başlarsınız. Birlikte, birbirinizle bağ içinde, Yaradan’a benzer olacak niteliklerde toplanmaya çalışan onluyu geliştirirsiniz.

Benzerlik yasasına göre, siz ve Yaradan’ın nitelikleri arasında var olan şeyi, karşılıklı ihsan etme, sevgi, bağ, birlik niteliklerini, Yaradan’ı kendi içinizde hissetmeye başlayacaksınız.

 

Grup İçin Faydalı Mıyım?

Soru: Grup için faydalı olup olmadığımı nasıl bilebilirim?

Cevap: Sadece kendinizi egonuzdan ayırdığınızda ve kendinizi grubun önünde indirgediğinizde, grup için faydalı olduğunuza dair gerçek bir olumlu cevap alabileceksiniz.

Bu, grup içinde tamamen fesholmanız gerektiği anlamına gelir.

Bu, lehine ve aleyhine, hemfikir olma ve olmama vb. gibi konularda büyük bir inceleme davranışından sonra gerçekleşir. Bunun farkına vardığınızda kendinizi feshedersiniz.

 

Kişi Ne Verebilir Ve Kime Verebilir?

Soru: Kişi gerçekte ne verebilir ve kime verebilir? Üstelik Yaradan’a ise,  ne verecek? Ve Yaradan’ın buna ihtiyacı var mı?

Cevap: Kişi hiç kimseye, hiçbir şey vermemelidir. O sadece tüm evreni, tüm doğayı özümseyebilecek bir algılayıcı gibi, bir alıcı gibi olmak için, herkesle birleşmek zorundadır.

Bunu yapmak için egoizminden kurtulmalı, onun üzerine çıkmalıdır. Ne de olsa egoizm bizi çok kısıtlar ve küçük bir egoist olarak, bugün sadece benim için ilgi çekici olabilecek şeyleri görmemize izin verir.

Ve eğer hayvani doğamın üzerine çıkmak istiyorsam, o zaman grup aracılığıyla, özel çalışmalar vasıtasıyla kendimden çıkmam gerekir.

 

Kabala’da Kadının Görevi

Soru: Günümüzde, Kabala’da bir kadının ana görevi nedir?

Cevap: Erkeklerle aynıdır: egoizminin üzerine çıkmak, başkalarıyla birleşmek ve Yaradan’a ulaşmak.

Soru: Bir kadın, kendisiyle Kabala çalışan diğer kadınlarla birleşmeli midir?

Cevap: Evet buna değer. Eğer ciddi bir öğretmen tarafından yönlendirilen ciddi bir grup varsa o zaman buna değer. Bu tek başına çok zordur. Ya da internet üzerinden çalışabilirsiniz.

 

Manevi Yolu Hızlandırmak

Soru: Manevi yolu hızlandırmak ne anlama geliyor ve buna neden ihtiyacımız var?

Cevap: Manevi hızlanma, gelişimi hızlandırmak demektir. Bu, bunu kendim için değil, sadece grup için, Yaradan için, insanlık için yani egoizmimin çerçevesinin ötesine geçen her şey için yaptığım ölçüde gerçekleşebilir.

Başkalarına yardım etmek için manevi gelişimimi hızlandırmayı arzularsam, ek güç kazanacağım ve gelişimimi hızlandırarak tüm Kli’yi, tüm ruhu ardımdan çekeceğim.