Birbirine Bağlı Bir Dünyada İnsan, Bölüm 1

Küresel Egoizmde Tuzağa Düşmek

Soru: Büyük fizikçi Albert Einstein şöyle söyledi: “İnsan, bizim tarafımızdan “Evren” olarak adlandırılan, zaman ve mekanla sınırlı bütünün bir parçasıdır. Kendisini, düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı bir şey olarak deneyimliyor – bilincinin bir tür optik yanılsaması olarak. Bu yanılsama, bizim için kişisel arzularımıza ve bize en yakın birkaç kişiyi karşı sevgiyle sınırlanan bir tür hapishanedir. Görevimiz, tüm canlıları ve doğayı onun tüm güzellikleriyle kucaklamak için merhamet/sevgi çevremizi genişleterek, kendimizi bu hapishaneden kurtarmak olmalıdır. Hiç kimse bunu tam olarak başaramaz, ancak böyle bir başarı için çabalamak başlı başına özgürlüğün bir parçasıdır ve içsel güvenlik için bir temeldir. ”

Bu ifadeye katılıyor musunuz?

Cevap: İfadeler güzel. Fakat öyle düzenlenmişler ki, onları anlamaya başladığınızda, tamamen farklı şeyler, olaylar, nedenler ve çözümler hakkında düşündüğünüz sonucuna varıyorsunuz. Ve her şeyin olması gerektiği gibi doğru olduğu anlaşılıyor, herkes kabul ediyor, ama sonunda farklı yönlere koştukları noktaya geliyorlar.

Soru: Gerçekten, başkaları için sevgi hakkında, birlik hakkında konuşuyoruz ama bunun daha da kötüye gittiğini görüyoruz.

Fakat birlik ve sevgi binlerce yıl önce de konuşuldu. Bütün dinler bunun üzerine inşa edildi. Bugün bile bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Kişi, çok pragmatik olmasına rağmen, birliğin bize fayda sağlayabileceğini görür. Ama biz neredeyiz, bu birlik nerede, başkalarına olan sevgi nerede?

Cevap: Egoizmimiz birbirimize boyun eğmemize izin vermez. Bir anda size boyun eğersem, bir sonrakinde boyun eğmek istemediğimde, ondan uzaklaşmaya çalışırım, kendim için bir şeyler koparmaya çalışırım.

Ülkeler, hükümetler ve hükümetler arasında yapılan anlaşmalara bakın. Her ülkede, her bir hareket için, bir kişinin her hareketi için kaç yasa vardır? Ve onların uygulamalarını kim izliyor? Ve bu yasalar dahilinde ne yapabiliriz?

İnsanlar yeni yasalar icat etmekten başka bir şey yapmıyorlar, yazıyorlar ve raflara koyuyorlar. Ve sonra, gerektiğinde, onları her türlü tuzak kurma yöntemini kullanarak çıkarırlar ve bu yasanın var olduğunu ve etkinleştirilmesi gerektiğini kanıtlamaya başlarlar. Bu şekilde başkalarını bastırmak isterler.

Egoizmimizin herkesi boyun eğdirmek isteyen bu hareketlerini anlıyoruz. Bu egoistler, böyle bir gururla hükümetlerde dururlar ve parlamenter yöntemlerle başkalarını bastırmaya çalışırlar. Ancak bu şeyler ne kadar tolere edilebilir ve ne kadar süre var olabilirler?

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Temmuz 2020

Virüs sürüleri yolumuza geliyor. Bu benim kendi iyiliğim için. Dünyada olan her şey insanlığın iyiliği içindir – büyümemiz ve biraz değişmemiz için.

Önümüzde yumuşak bir iniş değil, tüm dünya ekonomisinin zor bir çöküşü var!

Hükümetler, gerekli olmayan endüstrileri ve şirketleri deneyip ve fesh etmek yerine, onları ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ve yine de, bu çabalar, işletmelerin ve bir ayağı çukurda çılgın ekonominin ölümünü kesinlikle hızlandıracak.

Yaradan bize vuruyor ve darbeleriyle iyileştiriyor! Bugün daha fazla acı çeken, dünün ekonomik bağlarını kapatmaya zorlanan ülkeler, sadece gerekli ürünleri üreterek kendi kendine yeten yeni bir ekonomi ve yaşam biçimine girmek için daha kolay bir zamana sahip olacaklar.

Hükümetler ve para arasındaki bağlantı apaçık!

Sınırsız tüketim üzerine kurulu olduğu için ekonominin gerçekten çökmesi gerekiyor. Dolayısıyla hükümetler, işletmelere olan bağlarına değinen tüketim ekonomisinin korunmasını zorlamaya çalıştıklarında, kâr uğruna onları yapay olarak tüketimi desteklemeye zorlarlar.

Yeni Hayat 1092 – Aile Değerleri ve İsrail Toplumu

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

İsrail, aslında İbrahim’in etrafında toplanan ve sevginin değeri üzerine bağ kuran yabancılar tarafından yaratıldı. Onlar, her birinin sıcak, güvenli ve dış baskılardan sığınılan bir yer olarak hissettikleri bir aile gibi, bir toplum inşa ettiler. Bu içsel, manevi bağ, bir ailede yaşanan aidiyet duygusundan çok daha güçlüdür. Bu, sonsuzdur ve bizleri tek bir ruha bağlar. Doğadaki uyum, bütünlük ve bolluk hissini somutlaştırır.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1092-aile-degerleri-ve-israil-toplumu/

Modern Dünyada Bir Araya Gelmek

Soru: Şimdi dünyanın her yerinden insanlara gerekli olan nedir?

Cevap: Kendilerine ve doğaya karşı, doğru tutum sistemini – “komşunu kendiniz gibi sev”i kabul etmek ve dünyadaki tüm insanlar arasında tamamen eksiksiz, bütüncül bir karşılıklı bağ yaratmak.

Yazıldığı gibi, “Ve onlar kılıçlarını kürekle değiştirecek.”  Bu nedenle, şimdi buna doğru ilerleyeceğimizi umuyorum. En azından Kabala’ya göre, bizi birbirimize yaklaşmaya ve doğru bir toplum yaratmaya zorlayacak bir çağda yaşıyoruz.

Her Şey Dengelenmelidir

Soru: Bizler almak ve ihsan etmek için yaratıldık. Her şey ölçülü mü olmalı? Egoizm olmadan sadece ihsan etmek değil dimi?

Cevap: Tabii ki değil. İlk olarak, egoizm ortadan kalkmaz. Onu her zaman kullanırız. İkincisi, alma ve ihsan etme dengeli olmalıdır. Ancak o zaman sistemde dinamik bir denge olacaktır.

İhsan etmek ve almak gereklidir. Biri diğerine karşı; bir kısım alır, diğer kısım verir – her insanda, her toplumda ve genel olarak tüm sistemde olduğu gibi. Öğrenmemiz gereken şey budur.

Yeni Hayat 1091 – İyiyi ve Kötüyü Ayırt Etmek

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Ebeveynler ve eğitimciler olarak bir çocuğun neye ilgi duyduğunu belirlemek ve onun doğal eğilimlerini geliştirmek önemlidir. Doğal eğilimler doğuştan iyi veya kötü değildir, ancak onların dışavurumları olumsuz veya olumlu olabilir. Çocuklarımızla, yaşadıkları şeyler ve onlara ilişkin düşünceleri hakkında konuşmalıyız. İyi eğitim, insanlığın egoist doğasını ve başkalarına iyiliğe, nasıl teşvik edileceğini açıklar. Ebeveynler olarak, çocuklarımızı sakinleştirmenin en iyi yolunun kendimizi düzeltmek olduğunu hatırlamamız gerekir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1091-iyiyi-ve-kotuyu-ayirt-etmek/

İnsanları Nasıl Derecelendirdiğimizi Gözden Geçirme Zamanı

Bir kişiyle ilk toplantıda sorulan ilk sorulardan biri “Ne yapıyorsunuz?” yani yaşamak için ne yapıyorsunuz sorusudur. Bu soruyu sorduğumuzda genellikle bilmek istediğimiz iki şey vardır: 1) Ne kadar kazandığınız ve 2) Sosyal tabakadaki sınıfınız nedir? Aslında, yeni tanıştığınız birine ne kadar kazandığınızı hemen söylediyseniz, yaptığınız işin türü veya sosyal sınıfınız hakkında sorgulama yapmazdı. Sizin kazancınız,  yalnızca o kişinin sizi derecelendirmesine olanak tanır.

Ama para anlamsız olsa ne yaparsınız? İştigal edilecek iş olmayacağından dolayı, birçok iyi insanın kendi iradeleri dışında kalıcı olarak işten ayrılacağı, genel bir işsizlik gerçeğine doğru gidiyoruz. Bu fütüristik bir senaryo değildir. COVID-19 bu gerçeği körükledi. Başlangıçta insanlar öfkelendiyseler de, şimdi gittikçe daha fazla şirket sürekli düşük talep gerçeğine uyum sağladıkça, işten çıkartılmaktadırlar.

Hükümetlerin işsiz insanlara temel gelir sağlama yükümlülüğü ve bu gelirin kendilerine işten çıkarılma gerçeğini öğreten oturumlara katılmaya bağlı olması konusunu, sayısız kez makale ve kitaplarda yazdım. Dünyanın tamamen birbirine bağımlı hale geldiğini ve hayatta kalmak için birbirimizden sorumlu olmamız gerektiğini bilmek şart olsa da, insanların özgüven duygusunu da gözetmeliyiz.

Başka bir deyişle, tatmin edici bir yaşam sürdürebilmek için insanların sağlaması gereken üç unsur vardır: 1) fiziksel giderler (temel gıda vs.), 2) yaşadıkları dünyayı anlamak ve 3) haysiyet veya özsaygı duygusu. Bu üçünden herhangi biri olmadan, insanlar umutsuzluğa sürüklenecek ve birçoğu toplumu parçalayacak olan, şiddete başvuracaktır.

Çünkü günün sonunda, halk figürleri halkın arzularına hitap eder, halk, topluma veren ve daha da önemlisi onları bir araya getiren insanlara saygı duyduğunu göstermelidir. Uyumlu bir toplum, dayanıklı bir toplum olduğu için, sorun yoktur. Ayrıca, insanlar destekleyici bir ortamda yaşadıklarında daha mutlu olurlar. Bunun istediğimiz toplum olduğunu ve bizi saygı, haysiyet ve onurlandırmayla bir araya getirmeye yardım eden insanlara yatırım yaptığımızı göstermeliyiz. Eğer bunu inançla yaparsak ve kararlı bir şekilde başkalarını sömüren insanları, en zenginleri bile kınadığımızı gösterirsek, en güçlü insanlar takdir edilme karşısında, güçlerinden ve servetlerinden vazgeçeceklerdir.

Bu nedenle, sosyal değerler değişirse, insanların arzuları da değişecektir çünkü hiçbir şey, insanların görüşünden daha güçlü değildir. Hangi değerleri istediğimizi, ne tür bireylere saygı duyduğumuzu gösterirsek, bu insanlardan oluşan bir toplum yaratacağız.

Öğretmenimin babası, üretken düşünür ve Kabalist Baal HaSulam, tüm konsepti kısa bir paragrafta ifade eder: “Gerçekten de, deneyimli herhangi bir kişi, dünyanın hayal edilebilir zevklerinin en büyüğünün, insanların sevgisini kazanmak olduğunu bilir. Bu imrenilen şeyi elde etmek, her türlü çabaya ve dünyevi taviz vermeye değer. Bu, her neslin en iyilerinin çekildiği ve tüm dünya yaşamını önemsizleştirdikleri mıknatıstır.”

Beraberliğimize katkıda bulunan insanlara saygı duyduğumuzda, bu katkı yeni para birimi olacaktır. Ne kadar çok insan buna katkıda bulunursa, saygı yeni para birimi haline geldikçe, toplumun gözünde ve dolayısıyla kendi gözlerinde onlar “zengin” olacaklardır. Bu taktiği kullanırsak, topluluklarımızı ve ülkelerimizi COVID-19 ve ötesindeki fırtınalı sulardan, güvenliğe doğru yönlendireceğiz.

Kabala Eleştirisine Nasıl Cevap Vermeliyiz?

Soru: Karantina döneminde Kabala’ya yönelik olarak, aileden gelen sert eleştirilere nasıl cevap vermeliyiz?

Cevap: Ailenize Kabala’nın insanlar arasında nasıl iyi ilişkiler kurulacağını, çocukların doğru bir şekilde nasıl yetiştirileceğini, araba kullanırken başkalarına çarpmamaya veya önünüzdeki arabaya çarpmamaya ve başkalarına yol vermeye nasıl dikkat edileceğini anlattığını söylemelisiniz. Kişi, toplumun bütünsel olduğunu ve iyi ilişkilerle, bağ kurmanın onun için ne kadar yararlı olduğunu anlamalıdır.

Kabala, her şeyin tek bir organizma gibi sorunsuz bir şekilde çalıştığı, doğru toplumsal yapıyı açıklar. Böyle bir organizma yaratmak, kesinlikle buna zıt olan, egoizmimize tamamen aykırıdır. İçinde bulunduğumuz durum budur, ama yine de kendimizi ıslah etmenin bir yolunu bulmalıyız. Kabala bunun nasıl yapılabileceğini anlatır.

Doğada olumlu bir güç vardır — özgecilik. Olumsuz gücü (başlangıçtan içimizde var olan egoizmi) dengelememize yardımcı olması için onu çekmeliyiz. O zaman dürüst, dostane, iyiliksever bir toplumda yaşayacağız. Aksi takdirde, kendimizi karşılıklı yıkıma sürükleyeceğiz.

Bunu ailenize söyleyin. İtiraz edebilecekleri pek olası değildir.

Kabala, bizim ayrı ve uzak olma egoist niteliğimize karşı, doğanın olumlu gücünü, ihsan etme niteliğini, bağın niteliğini nasıl kullanacağımızın bilimidir.

Bu, insan toplumundaki iki karşıt gücün dengelenmesi bilimidir: olumlu ve olumsuz. Onları dengeleyerek, aileyi, toplumu ve çevreyi iyi ve olumlu bir şeye dönüştürürüz.

Hayatın Gerçek Değerini Anlamak

Soru: Koronavirüs, bir yandan insan yaşamının değerinin ne kadar büyük olduğunu, diğer yandan, ona bir darbe vurmanın ne kadar kolay olduğunu gösterdi. Bu iki karşıtlık nasıl birbirine geçmekte?

Cevap: Hayatta her zaman olan şey budur. Bir yandan paha biçilemez; öte yandan, değersizdir. Bu paradoksu çözemeyiz çünkü yaşamın gerçek değerini anlamıyoruz.

O, hayvansal seviyede değil, maddesel seviyeden daha yüksek olan manevi seviyede bulunur çünkü o, sonsuz ve mükemmeldir. Sadece orada hayatlarımızı ve özlemlerimizi karşılaştırabilir, ilişkilendirebilir ve tartabiliriz.

Dünyevi yaşamımız hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyoruz. Eylemlerimizin anlamını ya da tutumlarımızın anlamını bilmiyoruz. Bize gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. Bize sanki yaşıyoruz, kalkıyoruz, işe gidiyoruz, eve gidiyoruz, hobilere sahip oluyoruz ve çocukları büyütüyoruz gibi geliyor. Bu hayatta ne yapıyoruz? Hiçbir şey.

Sadece, eğer hayatın anlamını ciddi bir şekilde bilmek ve buna dayanarak ve ona göre hayatımızı inşa etmeye başlamak istiyorsak, o zaman gerçekten var olduğumuzu söyleyebiliriz.

Nede Geride Kalıyoruz?

Soru: Virüs öncesi hayat bize arabalar, cep telefonları, modern tıp, insanlığa tüm faydaları verdi.

İnsanlık yeni bir hayatın içinde mi gelişecek yoksa zirveye ulaştık mı?

Cevap: Hayır, teknik olarak gelişmeye devam edebiliriz, aynı zamanda sosyal olarak da.

Endüstriyel, teknolojik medeniyet, toplumsal gelişime kıyasla çok ileri gitmiştir. Bizler vahşi hayvanlar olarak kalıyoruz ve birbirimizi bastırmak için tüm modern teknolojileri kullanıyoruz.

Aramızda iyi ilişkiler geliştirmemiz gerekiyor ve bu konuda geride kalıyoruz.