Category Archives: Maneviyat

Egoist Gelişimin Sınırlılığının Farkına Varmak

Kabala, hissettiğimiz tüm krizlerin, tamamen egoist gelişimimizin kısırlığını ve sınırlılığını anlamamız için gerekli olduğunu söylüyor. Bizler, iletişimimizde ikinci bir olumlu güçten yoksunuz. Bu güçlerden sadece biri üzerinde yaşayamazsınız. Dünyamız sadece olumlu etkilerden yoksundur. Her şey sadece her bireyin yarar ve haz elde etmesi için hareket eder.

Bütün bunlar, yaklaşımımızın yeniden değerlendirilmesine yol açmalıdır. Dağılan aileler, dağılan devletler, tüm insanlık dahil olmak üzere dünyamızın yönetimine olumlu güçleri getirmek konusunda çok ciddi olmalıyız ve tıpkı tüm doğa gibi iki güç arasında var olmalıyız.

Tüm doğanın varlığı iki kuvvete dayanır: artı ve eksi.

Bizim ilişkilerimizde, herkes battaniyeyi kendi üzerine çekmektedir. Bir yandan bu insanlığın sorunudur.

Öte yandan, bu bizim gelişimimizdir, böylece bilinçli olarak doğamızı pozitif bir güçle destekleme ihtiyacına ve her iki gücün doğru etkileşimine geliriz.

Tüm Dünya Yaradan’ın İfşasıdır

Soru: “Bodrumunuzdaki” ışık ne sıklıkla yanıyor? Böyle anlarda sahip olduğunuz içsel duygu nedir?

Cevap: Bodrumda oturmuyorum. Benim için tüm dünya, hem iyi hem de kötü koşullarda Yaradan’ın ifşasıdır. Ben O’nun bütün ifşalarından yararlanırım çünkü O birdir ve O’ndan başkası yoktur.

Bu, yaşamaya değer bir koşuldur. Ebediyet ve bütünlük duygusudur ve kişi mükemmel olmasa da ona ifşa edilir.

Soru: Sizi çevreleyen her şey gerçekten Yaradan’ın iyiliğinin ifşası mı?

Cevap: Elbette. Zengin adamın oğlunun hikâyesi gibi. Oğluna babası ona zalimce davranıyor gibi görünse de aslında her şey, insan doğasını anlayarak ve oğlunu ebedi bir dünyada ebedi ve mükemmel bir saltanat için hazırlama ihtiyacıyla çok dikkatli bir şekilde planlanmıştır.

Kötü Düşüncelerle Nasıl İlişki Kurmalıyız?

Soru: Son zamanlarda daha önce hayal bile edemediğim kötü düşünceler aklıma giriyor. Onlarla nasıl ilişki kurmalı ve onlarla nasıl çalışmalıyım?

Cevap: Her şey, her zaman içinizde olan ama şimdi yavaş yavaş açığa çıkan egodan kaynaklanır ve onunla biraz savaşmanız gerekir.

Ancak en iyisi, onların üzerinde olan Yaradan’a dönmektir. Burada her şey çok basit. Böyle kötü düşüncelerin içinizde belirmeye başlaması çok iyi bir şey.

Ben şahsen böyle kötü düşünceler içimde ortaya çıktığında çok mutlu olurum çünkü bu düşünceler açığa çıkarsa, bu onların zaten bende olduğu ve daha sonra dünyadan kaybolmak için şimdi ortaya çıktığı anlamına gelir.

Onlar, ortadan kaybolmadan önce bir hastalık gibi hissedilirler ki bu çok keskin bir şekilde hissedilmelidir.

Yani, olanlardan memnun olmalısınız.

“Haman” Niteliği

Soru: “Oznei Haman” (Haman’ın kulakları) ile “Kisim Haman” (Haman’ın cepleri) arasındaki bağlantı nedir?

Cevap: Haman’ın kulakları, kendi tatminimiz uğruna bir şeyler vermeye hazır olduğumuzda, Malhut (egoizm) için çalışan Bina niteliğini sembolize eder. Bu çok karmaşık bir egoizmdir: almak için vermek. Daha fazlasını almak için bir şeyler vermeye hazırımdır.

Ve Haman’ın cepleri, yerine getirmek istediğim tamamen egoist arzulardır.

Haman niteliği içimizde çok akıllıca çalışır. Haman, bizim için birçok sorun yaratan insanlar olduğunu ve ne yapacağımızı bilmediğimizi söyler. O, kralı devirmek istiyor vs. Yani, Bina’nın niteliklerini, ihsan etme niteliklerini kullanır. Sözüm ona iyilik yapmak istemektedir. Ve bu nedenle, bu insanların yok edilmesi gerektiğine inanır.

Her Şey Duygularda Algılanır

Yaradan, üst dünyanın bir niteliğidir. O’nun ana özelliği ihsan etme niteliğidir.

O’nun kim olduğunu veya ne olduğunu söyleyemeyiz. Biz sadece O’nu nasıl algıladığımız hakkında konuşuruz. İhsan etme niteliğini hissetmeye başladığım ölçüde, Yaradan’ı edinmeye başlarım.

Aynı şekilde örneğin bir masa için de hiçbir şey söyleyemem. Duygularımda şöyle şöyle göründüğünü söyleyebilirim. Aynı şey Yaradan için de geçerlidir.

Bu nedenle Yaradan’a Bo-Reh denir. Bo, gel, yani, bir şekilde kendini değiştir ve Reh, gör. Bo-Reh, gel ve gör. Başka bir deyişle, her şey tam olarak duygularımızda algılanır.

Kabala bilgeliği, içimizde ihsan etme niteliğini oluşturacak şekilde çalışır ve kişi bunu kendi içinde hali hazırda hissettiği ölçüde Yaradan’ı hissetmeye başlar. Yaradan’ı ve üst dünyayı onlarla hissettiği, Kelim, kaplar,  denilen yeni araçlara sahiptir.

Son Islah Tüm İnsanlığın Bütünleşmesidir

Soru: Purim koşulu, son ıslahı simgeler. Bu ne anlama gelir?

Cevap: Önce Yaradan’ın bozduğunu düzeltmemiz gerekir. O, açıkça şunu belirtti: “Kötü eğilimi ben yarattım ve sen onu iyi bir sona ulaştırmalısın.”

Kötü eğilim, yaratılışın her unsurunda farklı formlarda olan egoizmimizdir ve bizler, insanlık, halk ve her şeyden önce İsrail halkı, onu zıt forma dönüştürmeliyiz: Özgecilik, ihsan etme özelliği ve sevgi, bağlantının, yakınlaşmanın ve birleşmenin özelliğidir.

Dolayısıyla tüm yaratılış sisteminin tamamen parçalanmış ve yıkılmış durumdan, birleşme yönüne doğru ilerlediği anlaşılabilir. Üstelik bu birleşme, daha yüksek bir gücün, Yaradan’ın etkisi altında gerçekleşir.

Eğer Yaradan’ın,  yakınlaşmak ve birliğimizi geliştirmek için belirlediği hızı korursak, kendimizi iyi ve rahat hissederiz. Hatta bu hızı artırabilir ve dedikleri gibi arabanın önünde koşabiliriz.

Dayanamazsak ve geride kalırsak, o zaman araba bizi sürükler ve biz de onun arkasından zavallı, mutsuz, bozulmuş bir insanlığı sürükleriz.

Soru: Yaradan derken, doğayı ve tüm evrim sürecini mi kastediyorsunuz?

Cevap: Elbette. Bunlar eski halk hikâyeleri değil. Tüm insanlığın sürekli entegrasyonu, insanlar arasındaki yakınlaşma, doğanın bizden istediği budur.

Bu nedenle, Purim bayramı, Yaradan tarafından yaratılan tüm bu egoizmin, bu parçalanmanın son ıslahını sembolize eder.

Ruhun Kökünü Islah Etmek

Bize verilen her an, parçalanmadan gelen yeni koşulları (Reşimot) netleştirme fırsatıdır. Onları tüm dünyanın yaptığı gibi maddi bir şekilde inceleyebiliriz ya da onları manevi bir şekilde inceleyebiliriz, bu da tüm koşullar için tamamen farklı bir hız ve farklı bir çözüm anlamına gelir.

Reşimo’yu manevi bir şekilde işlersek, o zaman her Reşimo (koşul) ile Yaradan’a yaklaşmak isteriz. Ancak maddesel Reşimot’ta buna dikkat etmeyiz ve cansız doğa, bitkiler ve hayvanlar gibi tüm koşullardan otomatik olarak geçeriz.

Dolayısıyla koşullar ile manevî bir formda çalışırsak, o zaman herkes kendi ruhunun kökünü ıslah etme ve Adem’in ortak ruhu ile bütünleşme imkânına sahiptir. Bununla bu dünyadaki görevimizi yerine getiriyoruz ve diğer seviyede, tamamen farklı, manevi bir varoluş seviyesinde devam edebileceğiz.

Bu nedenle asıl mesele, biz onu manevi bir bağa getirene kadar her bir durumu aşmak, her durumun üzerine çıkmaktır: Ben + grup + Yaradan, yani İsrail, Tora ve Yaradan birdir, hepsi birliktedir. Böyle bir birliğe ne derecede ve hangi koşullarda ulaşırsam ulaşayım, eğer bunu düşünürsem ve onları birbirine bağlamayı arzularsam, o zaman ruhumdaki parçalanmış Reşimo’yu uyandırırım ve ruhumu sürekli olarak ıslah ederim.

Eğer her koşulun bu şekilde olmasını istersem, o zaman hayattaki amacımı gerçekleştiririm.

“Hayatınızın Amacını Nasıl Bulursunuz?” (Quora)

Bizi her an hayatın amacına doğru geliştiren doğanın yüksek planını ve programını öğrenerek hayatımızın amacını bulabiliriz.

Doğanın planını öğrenerek, yavaş yavaş şimdiki enkarnasyonumuzda neyi gerçekleştirebileceğimizi, önceki enkarnasyonumuzda kaderimizin ne olduğunu, doğanın nasıl işlediğini, neden olduğumuz gibi yaratıldığımızı ve çevrenin etkisi altında gelişim şeklimizin nasıl olduğunu hissetmeye başlarız.

O zaman bu sisteme nasıl katılacağımızı ve onu nasıl kontrol edeceğimizi anlayabiliriz. Arzularımızı ve niyetlerimizi, doğanın yüksek planını öğrenmeye dayalı rehberlikle birlikte kullanarak, doğanın kontrol odasına girebilir ve her şeyin nasıl ve neden olduğu gibi yaratıldığını keşfedebiliriz.

Hayatın amacını sormak, bu keşfe doğru atılan ilk adımdır. Tarih boyunca ve bireysel yaşamlarımız boyunca, hepsi mevcut algı ve duyum seviyemize ait olan yemek, seks, aile, para, onur, kontrol ve bilgi arzuları yoluyla gelişiriz.

Anlam ve amaç arzusu, zaten daha yüksek bir algı ve duyum düzeyine aittir ve hayatın anlamını ve amacını sormak onun keşfinin tohumudur. Bu arzuyu, sonsuz ve bütün olan hayatın amacına nasıl yönlendireceğimizi öğrenerek, fiziksel varoluş seviyemizin üzerine nasıl çıkacağımızı öğrenir ve kendimizi, her şeyin nasıl ve neden işlediğini algıladığımız daha yüksek bir realitede yaşarken buluruz. Üstelik böyle bir edinim seviyesinden, aynı zamanda kendi kaderimizi nasıl etkileyeceğimizi de öğreniriz.

20 Eylül 2015 tarihli Kabalist Dr. Michael Laitman ile Günlük Kabala Dersi’ne dayanmaktadır. Kabalist Dr. Michael Laitman’ın öğrencileri tarafından yazılmıştır/düzenlenmiştir.

Maddi Olaylar ve Manevi Kökler

Yorum: Büyük Kabalist ARİ, gelecekte Purim hariç tüm bayramların iptal edileceğini yazmış.

Cevabım: Bütün bayramlar, saf egoizmden tamamen sevgi dolu özgeciliğe doğru, ıslah yolunda ara manevi koşullardan bahseder ve bu nedenle son koşul iptal edilmeyecektir. Bu Purim’dir.

Soru: İnsanlar “Ester Parşömeni”ni nasıl yazdılar?

Cevap: Onlar manevi olarak bu koşulun içindeydiler.

Yorum:  Ama parşömen bir çocuk hikayesi gibi yazılmış.

Cevabım: Sadece bize öyle geliyor.

Soru: Biraz derinlik olduğu açık ama basit bir gözle bakarsanız ziyafetin yüz seksen gün sürdüğünü söylüyor. Bu nasıl olabilir?

Cevap: Neden olmasın? Bütün gün masada oturmadılar. Tüm bağımlı devletlerin liderleri toplandı, birlikte tartıştılar, bir şeyler çalıştılar, dansları izlediler, ava gittiler ve akşam yemeği yediler. Bütün bunlara ziyafet denir.

Bütün bunların arkasında manevi koşullar vardır, bu yüzden böyle tarif ettiler.

Soru: Dünyamızın olaylarını temel mi aldılar?

Cevap: Evet. Gerçek şu ki, dünyamızdaki herhangi bir olayın kökü manevi dünyadadır. Böylece özel olayları anlatırken köklerine dikkat çekmişlerdir. Bugün de böyle yapıyorlar. Bu nedenle, bunun böyle olduğunu ve böyle olması gerektiğini biliyoruz.

Ruhun İç Haritası

Soru: İsrail Toprağı cansız seviyede bir arzuya karşılık gelir ve insan seviyesinde de bir arzu vardır. Biri diğeriyle açıkça örtüşmeli mi?

Cevap: İdeal olarak, evet. Ve gelecekte de öyle olacak. Niyet arzuyla örtüşür, onu şekillendirir ve arzu böylece dünyanın belli bir kısmına denk hale gelir. Bu, kişide ikamet yerini değiştirme veya başka değişiklikler yapma ihtiyacı yaratır.

Soru: Kişi manevi gelişimle meşgul olduğunda, içindeki tüm yerleri içeren bu İsrail haritasını keşfeder mi? Bu böyle mi olur?

Cevap: Ruhun türüne göre değişir ve her insan tarafından hissedilmez. Ama genel olarak, insanlar evrende nereye ait olduklarını, manevi köklerinin nerede olduğunu hissedeceklerdir.

Soru: Dünyamızda az çok bilgi sahibi olan insanlar var. Hiçbir şey bilmeyenler de var. Maneviyatta da durum aynı mı?

Cevap: Evet, bunu hissetmeye başlayacağımız ve manevi niteliklere göre hareket etmemiz gerektiğini anlayacağımız zaman gelecek.