Daily Archives: Ocak 24, 2022

Gerçekliğin Sıfır Noktasında

Dostlar, egoizmimi düşürmek için çalıştığımı görmeliler. Herkes onlunun merkezinde olmaya çalışır ve aynı zamanda diğerlerinin orada onun için yer açtığını hisseder. Bu şekilde hepimizin tek bir yerde olduğunu ve herkes için yeterince yer olduğunu hissedeceğiz. Hem düşünce hem de eylemlerle çaba harcayarak böyle bir duyguya gelmek çok önemlidir.

Hepimizin orada olması ve tüm dostlarımı ona çekmek için bağlantı noktasına dahil olmaya çalışırım. Maneviyatta yer yoktur; hepimiz bir noktaya sığabiliriz. Bu, Keter’den Malhut’a kadar on noktanın bir Partzuf’ta düzenlendiği ve realitenin merkezi olarak adlandırılan bir nokta üzerinde durduğu anlamına gelir.

Ari’nin şiirinde anlatıldığı gibi, oluşacaklar oluşmadan ve yaratılanlar yaratılmadan önce, tüm gerçekliği dolduran sadece saf, sonsuz bir ışık vardı. Sonra bu gerçekliğin içinde, ışığın kendisini kısıtladığı ve tüm yaratılışı onunla başlattığı merkezi bir siyah nokta belirdi.

On’lumu hepimizin içinde durduğu bu siyah noktada görmeye çalışırım. Üst ışık bizi çemberlerin Sefirot’u aracılığıyla dışarıdan etkiler ve bu içsel noktadan üst ışığı etkilemek isteriz.

Onu her yönden özgürce etkileyemeyiz. Tek bir imkanımız vardır: kendimizi kısıtladığımız ölçüde, kendimizi ihsan etmeye açabiliriz. Kısıtlama, etrafımızdaki her yöne 360 derecelik bir açıyla gerçekleşir ve üst ışıkla temas için açıklık sadece %1 veya dairenin bir derecelik bölümü olabilir.

Maneviyatta yer yoktur. Birbirimizle, hiç kimsenin yer kaplamayacağı ve hepimizin sıfır noktasına geleceği şekilde bağ kurmamız gerekir yani Yaradan’ın yarattığı noktada, ışığın ortasındaki karanlık noktadayız. Bu bizim merkezimizdir, daha sonra ışığa eşitliğimiz ölçüsünde gelişiriz ve sonra ışık bu daire içinde geliştirdiğimiz tüm Kli’yi doldurur.

Hepimiz bir noktaya sığmayı nasıl başardık? Hiçbirimiz yer kaplamıyoruz. Orada kendi önemime, egoizmime, gururuma ve fikrime yer kalmamasını istiyorum. Yoksa manevi değil, bedensel olacağım.

Eğer egoizmimle herhangi bir eylemde bulunmazsam, o zaman çemberin ortasında olurum, onlunun merkezinde. Başkalarıyla olan ilişkim aracılığıyla Yaradan’la bir ilişki kurmak için gerekli varoluş dışında, alma arzum için hiçbir şey almak istemiyorum. Diğerleri bu çemberleri dolduranlardır ve Yaradan bizi etkiler ve doldurur.

Dostların önünde kendisini iptal eden kişi, onlunun merkezindedir. Eğer hepimiz kendimizi iptal edersek, o zaman hepimiz tek bir yerdeyiz demektir. Manevi dünyada, yer, bir arzu olarak adlandırılır. Eğer tüm arzularımızı iptal edersek, o zaman kendimizi sıfır arzusunda, sıfırın yerinde buluruz – bu, onlunun merkezi, çemberin merkezidir.

 

“2021 Yılının (Çok) Kısa Özeti” (Medium)

2021’in sonuna yaklaşırken herkes geçtiğimiz yılla ilgili sonuçlar çıkarıyor ve 2022’nin neler getireceğini tahmin ediyor. Benim açımdan 2021 iyi bir yıldı, öğrenme yılı oldu ve öğrenmek kesinlikle iyidir. Hoş olmamış olabilir ama bu, insanlık olarak aldığımız şeyleri takdir etmediğim anlamına gelmez. Bu yıl öğrendiğimiz ana ders, doğanın egemen olduğu ve bizim ona bağımlı olduğumuz oldu. Bu paha biçilmez bir ders çünkü bunu hatırlarsak, sayısız cana ve korkunç felaketlere mal olabilecek gelecekteki hataları önleyebileceğiz.

2021’den alınan bir başka iyi ders de, dünya güçlerinin topyekun bir savaşa dönüşebilecek çatışmalardan kaçınmak istiyorlarsa karşılıklı ilişkilerini düzene koymaları gerektiğidir. Açıkçası, hükümetlerin istediği ile gerçeğin emrettiği arasında bir fark var ama bana göre dersi aldılar ve hatta Rus ve Çin hükümetlerinin dahi öğrendiğini görmek güzel.

Rusya ile Amerika, Rusya ile Avrupa ve özellikle NATO ile Rusya arasındaki çarpışmalar birçok şeyi açıklığa kavuşturuyor. En sonunda, onları barışa ya da en azından ateşkese yaklaştıracaklar.

Çin de Rusya’nın yanında yer alırsa gelişimini sürdürme şansının olmadığını anlayacak. Ekonomik olarak geleceğinin ABD’ye bağlı olduğuna dair hiçbir şüphe yok. ABD, Çin’deki alımlarını biraz bile sınırlasaydı, Çin’i tam anlamıyla sarsabilirdi. Amerika’dan başka satış yapacak yerleri yok.

İnsanların ne dediği ya da gazetelerin ne yazdığı umurumda değil; ben sadece sayılara önem veririm. Geçen yıl ve hatta daha öncesinde ABD, halkına Covid yoluyla yardım etmek için kurtarma paketleri olarak büyük meblağlarda para veriyordu. Çin’in kendi ekonomisini ayakta tutabilmesi açısından, bu parayı Çin mallarına harcaması için Amerikalılara ihtiyacı var. Amerikalılar Çin’den satın almayı bırakırsa doğudan gelen dev düşecek.

***

İsrail’e gelince, üzgünüm ki bu yılki deneyimlerden çok şey öğrendiğimizi düşünmüyorum. Gelişmek için bizim daha fazla derse ihtiyacımız olacak ve bunlar kolay olmayacak. Kimin dostumuz kimin düşmanımız olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Daha da kötüsü, kendimizi ıslah etmeyi öğrenemedik. Önümüzde daha çok iş var.

Bence İsrail’in en büyük sorunlarından biri, ülke içinde İsrail’in ortadan kaldırılmasını hayal eden ve bunun için canla başla çalışan oluşumların olması. Birinin, kendi düşmanlarına karşı olması gerektiği kadar kararlı değiliz ve bu konuların bize zarar vereceğini düşünüyorum.

Dünya, yukarıda yazdığım gibi ilişkileri düzene koymayı öğrenirken, İsrail hiçbir şey öğrenmiyor. Bir iç kaos yaratıyoruz.

Ancak, dünyanın geri kalanı iyi öğrenirken İsrail’in neden öğrenmediği açık. İsrail’in kendi yönünde gelişmesi gerekiyor. Dünyanın geri kalanı, insanların doğal bencilliğine göre nasıl çalışacağını öğreniyor.

İsrail ise tam tersi yönde gelişmeli. Herkes arasındaki bağa ve özene doğru gelişmeli ve insanların nasıl egoizmlerinin üzerine çıkıp, yabancılaşma ve rekabet yerine dayanışmaya dayalı birleşik, uyumlu bir toplum oluşturabileceklerine dair bir örnek oluşturmalıdır.

Ne yazık ki, İsrailliler onları yaşamak bir yana, bağ veya birlik hakkında tek kelime duymak istemiyorlar. Belki de ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak için çok geç olana kadar, İsrailli kardeşlerimizle bağı elimizden geldiğince reddedeceğiz. Zaten sınıra yakınız.

***

Virüse gelince, en başından beri söylediğim gibi burada ve kalacak. Ancak, onunla nasıl başa çıkacağımızı, virüsle birlikte nasıl yaşayacağımızı öğreniyoruz gibi görünüyor.

Virüs bize hayatta ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini yavaş yavaş öğretecek. Bu yüzden umarım ortadan kalkmaz, en azından bize sadece ihtiyacımız olanı almayı ve çabalarımızı yıkıcı tüketime harcamak yerine, zamanımızı ve çabalarımızı destekleyici insan ilişkileri kurmaya ayırmayı öğretene kadar.