2022 İçin Tahmin: Nereye Gitmeli?

Yorum: Bazı siyaset bilimciler, bilim adamları ve çeşitli uzmanlar yakın zamanda gelecek yıl için aşağıdaki noktaları içeren ekonomik tahminler sağlamak için toplandılar. Avrupa’daki doğalgaz krizi daha da kötüleşecek; Avrupa, çelişkiler nedeniyle tamamen parçalanacak; AB’deki göçmen krizi şiddetlenecek; ABD’de hiperenflasyon artacak; Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki çatışma daha da kötüye gidecek; salgın devam edecek; Suriye, Libya, Donbass, Karabağ’daki askeri çatışmalar ve Tayvan etrafındaki durum çözülemeyecek; Çin ile Amerika çatışması yoğunlaşarak devam edecek. Daha birçok nokta var.

Bütün bunlara bakışınız nedir?

Cevabım: Dünya çapında bir anlaşmazlık var.

Soru: Nereye gitmeli? Neler olduğuna bir bakın!

Cevap: Hiçbir yere gitmeye gerek yok. Hiçbir yere. Başka gezegen yok, kimse sizi bir yerlerde beklemiyor.

Bir gezegeni mahvettiniz ve şimdi başka bir gezegene mi uçacaksınız? Eğer Dünya’yı uzaydan gözlemliyor olsaydınız, en hafif deyimiyle bu Dünya’nın etrafında ne kadar çöp döndüğünü görürdünüz. Dünyanın kendisi tamamen kaplıdır.

Soru: Peki tüm bu tahminler ne olacak? Uzmanlar, siyaset bilimciler, en azından bir şeyler önermeliler.

Cevap: Hiçbir şey teklif edemezler. Bu sonuna kadar devam edecek. Aksine, ellerinde hiçbir şey olmadığını fark etmeye başlıyorlar. akılda, ruhta ve kalpte hiçbir şey yok. Asıl kriz burada başlıyor.

Soru: Peki, onların kalplerinde ve ruhlarında ortaya çıkacağını düşünüyor musunuz?

Cevap: Hayır. Bu büyük karışıklıklar ve büyük acılar gerektirir. Bundan kurtulamazlardı. Atom bombasının altında yatmaya razı olurlardı, hepsi bu.

Yorum: Ama bir şey sunarlardı, daha önce bir şey inşa edilmişti.

Cevabım: O zaman daha saf oldukları içindi. Artık daha akıllılar. Sunacak hiçbir şeyleri olmadığının farkındalar.

Soru: Birdenbire insan aklının artık bütün bunları kavrayamayacağını mı hissediyorlar?

Cevap: İnsan zihni ancak mahvedebilir, bozabilir, kırabilir ve geleceği karanlık, kötü yapabilir.

Soru: Neden aklımıza böyle bir güven duygusu verildi?

Cevap: Böylece kafamız tamamen karışır ve aklımızın kesinlikle hiçbir değeri olmadığını fark ederiz. Sonuçta, insanı diğer tüm yaratılanlardan ayıran nedir? Akıl!

Kulağa çok saygın geliyor! Şimdi kim olduğunuzla gurur duyun. Kafanızda öyle bir mekanizma var ki, kalbinizde öyle büyük hisler var ki ama hepsi egoist, dar ve sıradan, küçük egoizmimize sabitlenmiş durumda. İşte bu yüzden hiçbir şey işe yaramıyor.

Soru: Gerçekten böyle mi? Kişinin fark etmesi gereken tek şey bu mu?

Cevap: Evet. Sadece bu, elinde hiçbir şey olmadığı, ya ölümdür, ya da… ama ölüm de bir seçenek değildir.

Soru: Elimizde ne var o zaman?

Cevap: Sadece aramızdaki ilişkilerde, komşunuzun sizin için kendinizden daha değerli olacağı, öylesine üst ilişkilere ulaşmak için birbirimize yakınlaşmaya doğru gitmek.

Soru: Öyle bir duruma gelelim ki aklımı bir kenara bırakıp sadece hislerle mi ilerleyeyim?

Cevap: Evet. Çünkü bugünkü aklımız bizi ancak daha derin bir egoizme sürükleyebilir ve daha büyük darbelere maruz bırakabilir.

Soru: Bunun akılla değil, kalple ilgili olduğunu mu söylüyorsunuz?

Cevap: Evet. Yazıldığı gibi ”Kalp anlar”. Akıl arzuları takip etmek zorundadır. İnsanın arzuları düzeltildiği ölçüde, bu ölçüye göre aklı onlarla çalışabilir. Ve doğru ortak yaşam bu olacaktır.

Soru: Demek üst akıl bizimle böyle oynuyor?

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Aklımız bu üst aklın bir parçası mı değil mi?

Cevap: Bizim aklımız değil. Ama ona geleceğiz, zihnimizi ve duygularımızı üst akılla birleştirmeye geleceğiz.

İyi bir yıl olacak.

Soru: Bunun nasıl yapılacağı konusunda herhangi bir tavsiyeniz var mı?

Cevap: Bu yolu anlamaya çalışırsak rasyonel-maneviyatın veya rasyonel-kalbin olgunlaşmasını hızlandırabiliriz.

Kendimizi bir tür olarak koruyabilmek için karşıt özelliklere geçmekten başka bir yolumuzun olmadığını anlamalıyız. Fark etmemiz gereken şey bu — başka çıkış yolu yok.

“Bu gerçekçi değil, bu imkansız.” diyemeyiz. Neyin mümkün ya da imkansız olduğunun bir önemi yok! Basitçe tek çıkış yolu bu. Bu yüzden mutlak egoistler olduğumuz gerçeğinden mutlak özgeciler olmamız gerektiği gerçeğine, birbirimizden nefret etmekten birbirimizi sevmeye kadar uçurumun üzerinden atlayacağız. Başka hiçbir şeye gerek yok. Ve birbirimize olan bu sevgi niteliğinde, evrenin her şeye ve herkese, tüm maddeye, zamanın ve mekanın üstünde nüfuz eden büyük gücünü hissetmeye başlayacağız. Sonra bambaşka bir seviyeye, farklı bir boyuta gireceğiz.

Bizden tek istenen budur. Bu, kendi güçlerimizle mümkün değildir. Şimdi kendimizi düşündüğümüzde, herkes kendi gücünden bahseder. Oysa yalnızca kolektif güçlerle üstesinden gelebiliriz.

Soru: O zaman, bunu birlikte başaralım mı?

Cevap: Evet!

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Sonraki yazı: