Özgürlük Noktası

Soru: İçimdeki özgürlük noktası nedir ve Yaradan, Kendisinden ve O’nun önceden belirlediği her şeyden nasıl özgürleşebilmiştir?

Cevap: Her birimiz, egomuzun yanında, “yukarıdan Yaradan’ın bir parçası” olarak adlandırılan kalpteki noktaya sahibiz.  Bu nedenle O’na çekiliriz, O’na ulaşmak isteriz.

Bu ihtiyaca sahip olan insanlar kalpteki noktayı hissedebilirler ve bu nedenle Yaradan’ı ifşa etmek için kendi aralarında bağ kurmaya çalışırlar.

The Point Of Freedom

 

Bir Geçiş Koşulu Olarak Bney Baruh

Grubumuz Bney Baruh, Yaradan ile insanlık arasında bir geçiş bağıdır. Bu bizim görevimizdir ve bu nedenle, genel ıslah sürecini ve her birimizin kişisel durumunu ve ruh halini etkilememesi gereken iniş ve yükselişlerden etkilenmemeliyiz. Yaradan ile İsrail halkı, Yaradan ve bütün yaratılanlar arasındaki bağın, sadece bu rolün yerine getirilmesi hakkında düşünen bir bağlantı kanalı olmasını sağlamalıyız.

Bu rolü ne kadar derinden anlarsak, bir yandan Yaradan’ın işçileri olduğumuzu ve diğer yandan da tüm yaratılışa hizmet ettiğimizi daha net hissederiz. Bu bize sonsuza dek verilmiş daimi bir görevdir.

“Arzunuzu yapın” denir, yani bu dünyanın arzusu, “Yaradan’ın arzusu gibi yapın”. Yaradan, dünyaya bir nimet vermek istemektedir ve bizim dünyayı, Yaradan’ın arzusunu, yukarıdan verilen ihsanı kabul etmek isteyecek şekilde düzenlememiz gerekir. Bu nedenle, tüm yaratılışın arzusunu özümsememiz, onu doğru bir şekilde adapte etmemiz ve iki arzuyu birleştirerek Yaradan’a yükseltmemiz gerekir: Yaradan’ın yaratılanlara ihsan etme arzusu ve yaratılanların Yaradan’ın verdiği şeyi alma arzusu.

Özünde arzumuz, üst kısımda Keter ve Hohma’nın hükmettiği Bina’ya ve alt kısımdaki alt arzuya, Malhut’a benzemesiyle ıslah edilmelidir. Bu nedenle, sadece Yaradan’ın arzusu ve bizi dolduran ve bizi zorunlu kılan yaratılanların arzusu tarafından tanımlanan sürekli bir koşul olan çaresizlik, düşüşler ve hayal kırıklıklarına sahip olamazdık. Ve bizler, bu iki parçayı birleştirmek zorunda olduğuna karar veren, Bina’nın merkezinde bir seçim noktasıyız: en yüksek kısım Yaradan ve alt kısım yaratılanlardır.

Yaradan’ın yaratılanlara olan arzusunun yerine getirilmesinin yanında başka bir arzumuz veya başka bir görevimiz yoktur, yani yaratılanların Yaradan’a yaklaşması gerekir. Ve biz kendimiz sıfırız, sadece bir adaptörüz. Böyle bir koşulda hiçbir sendeleme ve düşüş olamaz, yalnızca görevini sürekli yerine getirme olabilir.

Eğer daha derine bakarsak, İsrail halkı ve dünya halkının olmadığını ve bunun sadece Yaradan’ın iki taraftan bizimle oyunu olduğunu göreceğiz: yukarıdan ve aşağıdan. Yaradan’dan başka kimse yoktur ve ben ortadayım, bu iki kuvvet arasında bir bağlantı noktası olarak.

Yaradan, Kendisini yüce bir güç, yaratıcı olarak ortaya koyar ve O, Kendisini yaratılış olarak sunar. Ben, bunların ortasında yerleştirildim ve her iki güçle de bağ kurmak, tüm yaratılanların arzularını özümsemek ve tüm yerine getirmeler, yani perdeleri,  Yaradan’ın üstesinden gelme gücünü içermek için her şeyi yapmak zorundayım. Bu nedenle, yaratılışı, Yaradan’la birleştirmem gereken kendi ruhum olarak algılarım.

Ve o zaman, yaratılanlar beni dinlemediği ve beni suçladığı için umutsuzluğa kapılmayacağım ve üzülmeyeceğim. Bu benim için önemli değil çünkü görevimi yerine getiriyorum ve geri çekilmeyeceğim. Ancak Yaradan benim için farklı koşullar düzenleyecektir: O, yukarıdan biraz daha fazla aydınlatacak ve güzel bir şey yapacak, sonra beni aşağıdan darbelerle itecektir ve bu da iyidir. Her şeyi ilerlemeye yardımcı olarak görürüm ve bu nedenle sonuçlardan etkilenmem. Kaç yıl süreceği önemli değildir, ben, beni eyleme zorlayan rolümü yerine getirmekteyim. “Ayrılma olmasın da ne olursa olsun” denir.

Bnei Baruch As A State Of Transition

 

Manevi Enerji Kaybolmaz

Soru: Enerji, güç kaybı sırasında mı yoksa bir yerde kullanılan düşüş sırasında yaşadığımız boşluk ile serbest mi bırakılır?

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Bu durumda enerjinin korunumu yasası geçerli midir?

Cevap: Kesinlikle. Üstelik bizim dünyamızda bu yasa hemen hemen işe yaramamaktadır. Bizler, her şeyin nerede kaybolduğunu bilmemekteyiz, sadece bunun doğada nasıl gerçekleştiğine dair varsayımlarda bulunmaktayız.  Gerçekte, tüm enerji yok olur, kara deliklere vb. girer.

Bununla birlikte, manevi dünyada hiçbir şey kaybolmaz, çünkü Malkut ile Keter arasında net bir bağlantı vardır. Her şey bu on yayılımda gerçekleşir. Bu tamamen kapalı bir sistemdir.

Soru: Bu, düşüşten kurtulma çabalarımın, oraya yatırım yaptığım tüm enerjimin hiçbirinin kaybolmaması anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Endişelenmeyin, her şey kendi yerini, adresini ve gerekçesini bulur.

Spiritual Energy Does Not Disappear

 

Gerçekçi Kabala: Her Şeyi Yaradan’a Dayandırır.

Kabala Bilimi bize, Yaradan’ın ifşasını sadece zihinde değil, bir kimsenin algısındaki üst kuvveti ortaya çıkarmak anlamına gelen “Tüm kemiklerim söyleyecek” şeklinde, O’nunla birleşmeye nasıl erişeceğimizi öğretmeyi ifade eder: hislerde ve akılda, her bir duyusal ve düşünsel hücrede.

Kabala çalışması üç aşamada gerçekleşir. İlk aşamada, Kabala Bilimi’nin neyle ilgili olduğunu öğreniriz: bu dünya hakkında, insan doğası (egoizm) hakkında, egoizmin bu dünyadaki tüm yaşamımızı tarihsel ve coğrafi olarak nasıl düzenlediği hakkında.

Daha sonra üst dünyayı, en yukarıdan, tüm yaratılışın kaynaklandığı ilk noktadan başlayarak çalışırız. Bu bizden ayrılan manevi bir gerçekliktir. Haz alma arzusu ve karşıt güç vardır: kısıtlama, perde ve üst Işık, Yaradan, ihsan etme arzusu. Bu iki kuvvet birbirleriyle yakınlaşabilir ve etkileşime girebilir, manevi merdiven olarak adlandırılan, farklı seviyelerde bağa ve yapışmaya ulaşabilir. Manevi basamaklar, üstesinden gelme gücünün, haz alma arzusunun Yaradan’ın ihsan etme gücüne nasıl benzemesini sağladığını gösterir.

İlk başta, bu iki dünya birbirleriyle tamamen bağlantısız görünür. İlkel egoizm tarafından yönetilen, yaratılışın tüm bölümlerini kontrol eden bu dünya vardır: cansız doğa, bitkiler, hayvanlar, insanlar. Ayrıca, üstesinden gelme gücü ile donatılmış haz alma arzusu ve üst Işık’ın işlediği manevi dünya da vardır.

Bununla birlikte, üçüncü aşamada, Yaradan’ın çalışmasına adanmakta, kişi bu dünyadan nasıl yavaş yavaş üst gerçekliğe yükselebileceğini ve Yaradan’a nasıl benzeyebileceğini öğrenir. Bu zaten O’nunla ilgilidir.

Bu arada, kişi hala bu dünyanın seviyesindedir, henüz manevi dünyanın ne olduğunu bilmeden, yalnızca Yaradan ile benzerliğe yaklaşır, bir grup, onlu organize eder; buna hazırlık zamanı denir. Daha sonra maneviyata girme dönemi (uygulamalı manevi çalışma) gelir. Bu aşamada, haz alma arzusu içinde çalışmayı nasıl organize edeceğimizle değil, bunun üstesinden nasıl geleceğimizle, yani haz alma arzusunun üzerine ihsan etme arzusuna, Bina’nın gücüne doğru yükselmeyle ilgili çalışmaya başlarız.

Bunun için, bütün koşullarımızı üst güce, Yaradan’a atfederek, mantık ötesi inançla çalışma yaparız. Bu şekilde kendimizden ayrılmaya, haz alma arzusu aşamasından, egoizm içindeki hissiyat ve anlayıştan çıkmaya ve kendimizi bir sonraki seviyeye, inanca, ihsan etme arzusuna yükseltmeye çalışırız.

Haz alma arzusundan ihsan etme arzusuna sıçrama girişimlerimizde, uçmayı öğrenen yavru kuşlar gibiyizdir: sıçramak, uçmaya çalışmak, ama başarısız olmak. Sonunda başarırlar ve havada kalmaya başlarlar. Ve biz de kendimizin üzerine sıçramaya çalışıyoruz. Çalışma basittir: hislerimde ve zihnimde, hissettiğim ve anladığım her şeyi O’ndan geliyor gibi, Yaradan’la ilişkilendirmeliyim. Bu Firavun’un gücünü Yaradan’ın gücüyle nasıl değiştirdiğimdir.

Etrafımızdaki dışsal halkı toplayıp bize eklemeden, yükselemeyiz. Herkesle bağlı olmalıyız, yazıldığı gibi: “Ben kendi halkımın arasında otururum.” Dışarıdaki çemberler, AHP aracılığıyla, onları gurur ve egoizmden dolayı ihmal etmezsek, ama onlarla ilgilenirsek, Yaradan ifşa olur. Ne de olsa, insanları önemseme, Yaradan’ı önemsemeyle eşdeğerdir. Yaradan halkın içinde yaşar ve insanlara Yaradan’ın mekânı gibi davranırsak, üst dünyaya, mantık ötesi inanca ve tüm manevi seviyelere ulaşabileceğiz.

Practical Kabbalah: Attribute Everything To The Creator

 

Kişi Yaradan’a Nasıl Doğru Talepte Bulunur?

Soru: Talebin,  içinde bulunduğum koşulun hissiyatını sildiğini fark edersem nasıl doğru talepte bulunabilirim? Yaradan’ın bana gönderdiklerinden kaçınmıyor muyum?

Cevap: Hayır. Sık sık talep ettiğiniz zaman, talebinizin doğal olmadığını ve zayıf olduğunu ve isteğinizi farklı bir şekilde belirterek başka bir şey talep etmeniz gerektiğini fark etmeye başlarsınız.

Sabit bir sistemin içinde var olduğumuzu anlamalısınız. Sadece bir yere bir mektup yollamıyorsunuz işin sonunda. Bu sistem içinde sürekli çalışıyorsunuz; bu nedenle, yakarışınız/talebiniz yol boyunca değişir, yeniden düzenlenir.

Sistem, kendi yöntemiyle tepki vermektedir. Örneğin, size bir şey anlatmaya başladığımda, düşüncem değişmektedir. Sorular için diğer seçenekleri, farklı cevapları, bunları ifade etmenin yollarını vb. keşfetmeye başlarım. Bu, benim içinde bulunduğum sistemle etkileşimdir ve bu matristen çıkamam.

How Does One Make The Right Request To The Creator?

 

Neden Manevi İfşaya Giden Yol Bu Kadar Uzun?

Soru: Neden manevi ifşa için hazırlık süresi bu kadar uzun?

Cevap: Gerçekten, hazırlık süresi çok uzundur. Cevapları almaya ve anlamaya başlamanız 20 veya 30 yıl alabilir. Ancak, bu bir tren bekliyormuşsunuz gibi bir beklenti değildir. Bu, daha ziyade sürekli değişmeniz, gizli, üst dünyayı edinmeye başladığınızdaki koşula sürekli adapte olmanızdır.

Bu nedenle, tüm yolculuğunuz ruhunuzun derinliğine bağlıdır. Ne kadar yüksek olursa, manevi dünyanın ilk ifşasından önceki yolculuk o kadar büyük olacaktır.

Why Is The Path To Spiritual Revelation So Long?

 

Çözüm Doğru Çevrededir

Soru:  İçsel arzularımın ve düşüncelerimin her saniyesini kontrol etmeye nasıl başlayabilirim? Ne de olsa ben bir alıcıyım, verici değil. Bir kişi bu sorunu nasıl çözebilir?

Cevap: Bu problem sadece doğru çevrede çözülebilir. “Çevrenin Etkisi” bölümündeki “Özgürlük” adlı makalesinde Baal HaSulam, kişinin gerçek koşulunun, gelişiminin ve geleceğinin sadece içinde bulunduğu çevreye bağlı olduğunu yazar.

Bu nedenle, doğru çevrenin seçimi ve onunla doğru etkileşim, gelişimimizdeki en önemli şeydir.

Doğru çevrenin etkisine girebilmek ve tüm dikkatinizi ona vermek, hatta o kadar ki kelimenin tam anlamıyla içinde erimek için her şeyi yapmanız gerekir.

Solution Is In The Correct Environment

 

Üst Dünyaya Girme Fırsatı

Soru: Yaradan’dan bana doğrudan bir bağ olduğunu düşünerek ne öğrenebilirim ve öğrenmeliyim?

Cevap: Kabala, bir insana, mantık ötesi inançla kendisinin üzerine yükselmeyi öğretir. Yani, kişinin egoizmine göre hareket etmemesi, sadece (kendisinin dışında, kendinden) ihsan etmede çalışması için yukarıdan manevi güçler almasıdır.

Ancak bu sadece bir gruptaki pratik çalışmalarla yapılır ve hem erkek hem de kadınlar için geçerlidir. Kadınlar için erkeklerden daha az ölçüde geçerlidir, ancak esas olarak her iki cins de bu çalışmayı yapmalıdır.

Opportunity To Enter The Upper World

Öğretmen Bir Öğrencinin Arzusunu Nasıl Yerine Getirir?

Soru: Öğretmen bir öğrencinin arzularını nasıl yerine getirir ve öğrenci de öğretmenin?

Cevap: Öğretmen, bir öğrencinin arzularını kendini oluşturan parçası olarak özümser ve böylece ona dâhil olarak, içinde gerekli tüm çalışmayı yapar ve öğrenciye, özgür seçimiyle tamamlaması gerekenleri bırakır.

Bu çok ciddi bir temastır. Öğretmen, öğrencinin içindeymiş gibi düşünür ve onun içindeki her türlü tutumu “ayarlar/düzeltir” – bu Galgalta ve Eynaim’e göre üstlerin yapması gereken şeydir. Öğrenci, çalışmanın ona ait kısmını tamamlamalıdır.

How Does The Teacher Fulfill A Student’s Desires?

Kalbin Arzuları Ve Aklın Düşünceleri Arasında

Soru: Bir Kabalist, kalbin arzuları ile aklın düşünceleri arasında çelişkiyle karşılaştığında nasıl bir çözüm bulur?

Cevap: Dünyamızda, bu çelişkiler kişinin bilgisizliğine dayanmaktadır. Nerede olduğunu, kiminle uğraştığını, neyi kontrol ettiğini ve neyi dengeleyeceğini bilmemektedir. Kişi hiçbir temele sahip değildir.

Manevi dünyada kişi, Yaradan’ı bu iki gücün dengesinin kaynağı olan temel olarak kabul eder çünkü O, olumlu güçtür. O, olumsuz gücü yaratır, böylece onun içinde O’na zıt, yaratılanlar olarak var olabiliriz.

Bu nedenle, iki güç arasındaki denge, Yaradan tarafından cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde ve ihsan etme ve alma nitelikleri arasındaki manevi seviyede sürdürülür/korunur, sadece bizim müdahalemizle, gerektiği kadarıyla, O’ndan bu dengeyi korumamıza yardım etmesini talep ederiz.

Between The Desires Of The Heart And The Arguments Of The Mind