Category Archives: Maneviyat

Ruhun Islahına Giden En Kısa Yol

Rabaş’ın makalelerini yavaşça ve düşünerek okumamız gerekir çünkü bu makaleler içsel çalışmamızda gerçekleştirmemiz gereken tüm eylemleri, deneyimlememiz gereken tüm hissiyatları ve bağımıza doğru yöneltmemiz gereken tüm arzuları içerir.

Birlikte Tiberius’a gittiğimizde, Rabaş’ın bu makaleleri bana nasıl okuduğunu hatırlıyorum. Parmağını satırlarda gezdirerek kelime kelime okurdu. Düşüncelerimiz ileriye doğru koşma ve bu yavaş tempoya direnme eğiliminde olsa da, kendimizi her bir kelimeye konsantre olmak ve onu özümsemeye çalışmak için eğitmeliyiz.

Rabaş, bu makalelerde yazılmış olan her bir kelimeye büyük önem verirdi. Eğer metinde bir kelimeyi atlarsam bunu hemen fark ederdi. Metin yazıldıktan sonra, onun için kutsal hale gelirdi ve üzerinde hiçbir değişiklik yapılmasına izin vermezdi.

Şimdi Rabaş’ın makalelerini teker teker birlikte okuduğumuzda, bu makaleler tüm hislerimizin, tüm ruhların, tüm insanların içine girmeli ve onlarda öyle bir içsel düzen oluşturmalıdır ki, bu yaşamda ve birçok reenkarnasyon sırasında onu farklı bir şekilde yeniden inşa etmek istemesinler.

Zamanla bu makaleler içimizde gittikçe daha çok somutlaşmaya başlayacak ve onları daha iyi anlayacağız ve gitgide daha çok duyusal olarak algılayacağız. Bizi ıslaha götürecek olan onlardır.

Rabaş bu makaleleri kendi içsel hissiyatlarından yazdı ve tam da onun şablonuna uygun olarak ruhlarımızı uyandırmalarını istedi. Elbette, Yaradan’a giden birçok yol vardır. Ancak bir kişi Rabaş’ın makalelerinin yardımıyla bu içsel ıslah olmadan maneviyata girmeye çalışırsa, o zaman bu çok daha zor ve uzun bir yol olacaktır.

Rabaş’ın bizim için açtığı yol, bir insanı ruhunu ıslah etme talebine götüren en kısa yoldur.

Esas Olan Düşüncelerdeki Çalışmadır

Soru: Kişi nasıl toplumun bir parçası olarak kalabilir, çalışabilir, askerlik yapabilir, aile sahibi olabilir ve diğer yandan özgecil değerler geliştiren bir grup insan içinde yer alabilir?

Nasıl herkesle bağ kurabilir ama düşüncelerinde yalnız olabilirsiniz? Herhangi bir metodoloji veya tavsiye var mıdır?

Cevap: Belki de burada özel bir şeye ihtiyaç yoktur. Dünyadaki diğer herkes gibi okumak, çalışmak, aile sahibi olmak, kendinin ve çocuklarının geçimini sağlamaya çalışmak zorundasınız. Kabalistler de çalışırlar ve diğer insanlarla aynı şeyleri yaparlar: askere giderler, ailelerine bakarlar vb.

Ama aynı zamanda Kabala ile meşgul olurlar ve çevremizdeki herşeyin neden bu şekilde düzenlendiğini, doğanın güçlerinin bizden ne istediğini, nereye doğru gittiğimizi ve neye doğru geliştiğimizi anlamaya başlarlar. Kabala bilimi, dünyamızı daha iyi anlayabilmemiz için verilmiştir.

Bu yüzden, Kabala çalışan bir kişinin esas işi düşüncelerdeki çalışmadır. Sonuçta, ne kadar süre onunla benzer düşüncede olan insanlardan oluşan bir grupta olabilir? Günde bir ya da iki saat. En iyi ihtimalle derse katılır. Geri kalan zamanda kişi kendiyle baş başadır.

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 69

Soru: Bir dahaki sefere, bir sorun ortaya çıktığında, ona takılıp kalmayarak tepki vereceğim bir alışkanlık edinmek istediğimi söylemek mümkün mü?

Cevap: İstediğini söyleyebilirsin. Her halükarda, ruhun için gerekli olan yol tarafından yönlendiriliyorsun.

Soru: Yoldan sapmamak ve bağda kalmak için, aramızda ne tür bir karşılıklı garanti inşa etmeliyiz?

Cevap: Her zaman dostları haklı çıkarın.

Soru: Onlu, grup ve Yaradan arasında olan bağdaki bozuklukları nasıl giderebiliriz? Bağımızı yenileyerek kongreye doğru bir şekilde nasıl girebiliriz?

Cevap: Kişi her gün geçmişin üzerine çizgi çekmeli ve güne temiz bir sayfayla başlamalı, özellikle de kongrede.

Yaradan’a Başka Bir Kapı Açmak

Soru: Az ya da çok hepimiz gurura sahibiz. Bu, birlik üzerine çalışmak ve Yaradan’a doğru ilerlemek için kullanılabilir mi?

Cevap: Sadece gururunu bastırmayı başarabilirsen. Bu onun kullanımıdır.

Gurur büyük bir güçtür. Eğer onu doğru kullanabilirsen her şeyin üzerine yükselirsin. Sonra daha da yükseğe çıkma mücadelesiyle karşı karşıya kalırsınız.

Soru: Onlu içinde doğru bir şekilde kullandığımızda gurur neye dönüşür?

Cevap: Gurur yardıma dönüşür, sanki Yaradan’a başka bir kapı daha açılıyormuş gibi.

Son Noktada

Soru: Onluda bir dua oluştururken, ne dilemeliyiz: Yaradan’ın etkisinin dünyada yayılmasını mı yoksa insanların daha kolay bir zamandan geçmelerini mi?

Cevap: Prensipte ikisi de aynıdır, bu Yaradan’ın ifşasının derecesine bağlıdır. Ya O kendisini çok az ifşa eder ve o zaman insanlar için daha kolay olur ya da daha iyisi, O kendisini biraz daha fazla ifşa eder ve o zaman insanlığın gözleri açılır.

O’nun ifşasına çaresizce ihtiyaç duyduğumuz bir koşula gelmek zorundayız, aksi takdirde hayatta kalamayız.

Yaradan bizi çoktan, O’na tutunmamız ve O’nunla birlikte genel ıslaha doğru ilerlememiz gerektiğini anlamamız gereken bir noktaya getirdi.

Yorum: Yaradan’ın dünyaya gelmesi ve hükmetmeye başlaması için büyük bir arzu duyuyorum. Bu arzu bana çok ağır geliyor.

Benim Yanıtım: Bu Yaradan’ın başarmak istediği şeydir.

Fırtınaları Islah Etmek

Se’arot kelimesi, Se’ara (fırtına) kelimesinden gelen Hastarot (gizlilik) anlamına gelir. Bilinir ki, “Ödül kedere göredir.” Bu, Se’arot olduğu zaman, çalışma için bir yer olduğu anlamına gelir. Ve ıslah edildiğinde saç, “bu Efendi’ye açılan kapıdır” yoluyla fırtınanın üstesinden gelir. (Baal HaSulam, Şamati 101, “Gülleri Yenen İçin” İlahisinin Yorumu)

Fırtınaları ıslah etmek, tüm şüphelerin ve anlaşmazlıkların üzerine yükselip, Yaradan’la birleşmek anlamına gelir.

Hep birlikte Efendi’nin kapısının seviyesine yükselmeli ve Korah’ın oğullarının yerine çıkmalıyız. Korah’ın oğulları (b’nei Korah) Bina seviyesini temsil eder ve onun üzerinde Hohma seviyesi vardır.

Bu yüzden, bizim için önemli olan Bina seviyesine yükselmektir ve biz onun niteliklerini -ihsan etme nitelikleri- edindiğimizde,  bütün kapılardan girebileceğiz.

Soru: “Efendi’nin kapısı” hissiyatı nedir?

Cevap: Biz birbirimize manevi hissiyatları aktaramayız. Bunlar ancak kişi Yaradan’ın kapısına girer ve o yere yükselirse hissedilebilir.

 

Yaradan Kelimeler Olmaksızın Her Şeyi Duyacaktır

Soru: Yaradan’ın, onları bana ne amaçla verdiğinin belirsiz olduğu durumlarda nasıl davranacağım? Bunları doğru şekilde nasıl aşabilirim?

Cevap: Yalnızca O’na sorun. Üstelik yaşadığınız her şeyi O’ndan aldığını düşünüyorsanız, O’na yönelip her türlü soruyu sorma hakkına sahipsiniz.

Soru: “Fırtına” koşulu içinde olduğum zaman, sanki bu beni ortaya çıkarıyor. O anda Yaradan’a soru sormaya zaman kalmıyor. Dişlerimi sıkmak, susmak ve kendimi durdurmak doğru olur mu?

Cevap: Sessiz olun ve bunu kendinize saklayın. Söylemek istediklerinizi yavaşça kalbinizden salıver. Yaradan’ın tüm bunları yavaş yavaş kelimeler olmadan duymasına izin verin.

 

Yaradan’a Yaklaşma

Soru: Manevi çalışmaya davet edilmek ne anlama geliyor ve bunu nasıl doğrularız?

Cevap: Kişi çok küçük bir fırsat bile olsa, manevi çalışma için bir arzu duyduğunda, Yaradan’ın onu davet ettiği söylenir.

Soru: Yolda ıstırap çekmeli miyiz ve bunun özel bir rolü var mı?

Cevap: Bizi yaratılış amacına yaklaştırması açısından ıstırabın çok büyük bir rolü vardır.

Acıyı tecrübe ettiğimizde, ondan kaçmak isteriz. Ancak bu şekilde Yaradan bizi yavaş yavaş Kendisine doğru yönlendirir. Ve adım adım O’na yaklaşırız.

 

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 66

Soru: Hohma ışığını mantık dahilinde çekmeliyiz. Bunu, onlu içinde doğru bir mantıkla yaptığımızı nasıl kontrol edebiliriz?

Cevap: Her şeyi bu ışıkla hayata geçirmek istediğiniz zaman, bu ancak Hassadim ışığının yardımıyla olur.

Soru: Edinim ile bilgi arasındaki fark nedir?

Cevap: Tam edinim veya tam bilgiden bahsettiğinizde hiçbir fark yoktur. Ancak manevi edinimin aşamalarından geçtiğimizde, edinim ile bilgi arasında bir fark vardır.

Soru: Kaynaklar, Tora’da pek çok yol olduğunu söylüyor. Bu, her ruhun kendi yolunun olduğu anlamına mı geliyor? Yoksa Kabala’da hedefe giden birçok farklı yol mu var?

Cevap: Hayır, sonunda hepimiz bağ kurmalı ve tam ıslaha ulaşmak için aynı yolda ilerlemeliyiz.

Soru: Onlunun kendi içinde, erdemli bir insan olduğunu söylemek mümkün müdür?

Cevap: Hayır, onlu, birleşecekleri ve erdemli sayılacakları bir duruma ulaşmalıdır. Ve her derecede farklı bir onlu gibi olacaklar. Yani her erdemli insan, her zaman farklı görünecektir.

 

Her Koşul Sevinçli Bir Hale Dönüştürülebilir

Soru: Üç kişi taş taşıyordu. Onlara “Ne yapıyorsun?” diye soruldu. Biri alnındaki teri sildi ve “Sırtımı kırıyorum” dedi. İkincisi, “Para kazanıyorum” dedi. Üçüncüsü, “Bir tapınak inşa ediyorum” dedi.

Elbette tapınak inşa eden kişinin işi daha kolaydı.

Soru, “Herhangi bir koşulu, en zor olanı bile sevinçli bir hale dönüştürmek mümkün mü?”

Cevap: Her koşulu sevinçli bir hale dönüştürebilirsiniz. Çünkü temelde hayat sonsuzdur; evren sonsuzdur. Nerede olduğumuzu ya da ne olduğumuzu anlamıyoruz. Şimdiki durumdan daha yüksek olan bir sonraki hedefi her zaman hayal edebiliriz.

Soru: Peki siz buna hedef belirleme dizisi mi diyorsunuz? Herhangi bir durumda bir hedef koyarsam, ona doğru sevinçle mi ilerliyorum?

Cevap: Evet.

Soru: Her zaman bir tapınak inşa etmek gerekli midir?

Cevap: Evet, tamamlanacak bir hedef verir.

Soru: Bu aynı zamanda bir prensip midir: “Eğer bir şey senin için zorsa, bir hedef belirle ve ona doğru ilerle.”

Cevap: Evet.

Soru: Çok çalışıp bir tapınak inşa etmek mümkün mü? Aynı anda hem belimi kırdığımı hem de bir tapınak inşa ettiğimi hissedebilir miyim?

Cevap: Hayır, önünüzde tek bir şey olmalı: Ya kendinizi boyunduruktan kurtarma arzusu ya da bir tapınak inşa etme arzusu. Eğer bir tapınak inşa ediyorsam bu benim için zor değil.

Soru: Para kazanıp tapınak inşa etmek mümkün mü?

Cevap: Tek bir hedef olmalı.

Soru: Birlikte olabilirler mi?

Cevap: Hayır, hiçbir şeyin faydası olmayacak. Bu binlerce ve binlerce yıldır kanıtlanmıştır.

Soru: Bu, eğer bir tapınak inşa ediyorsam, bu benim için her şeyin üstündedir anlamına mı gelmektedir?

Bugün insanlığın çoğunluğu ilk iki koşul içinde: Ya para kazanıyorlar ya da bellerini kırıyorlar. Bir tapınak inşa etmeye nasıl yaklaşabiliriz?

Cevap: Bir hedef olmalı! Başka hiçbir şey yok!

Soru: Hedef konusunda insanlığa nasıl ilham verebiliriz?

Cevap: Bir örnek gösterin ve bu örnek bulaşıcı olmalı.

Soru: Bu örnek, bir insana mutluluk, yükseliş ve sevinç mi yaymalı?

Cevap: Tabii ki evet.