Category Archives: Maneviyat

Manevi Yolun Gerçeği

Soru: Otuz yıldan fazla bir süredir Kabala’yı icra ediyorsunuz. Doğru yolda olduğunuzun ve hayatınızın amacının bu olduğunun teyidi nedir? Belki de bunun gerçek olduğuna dair onay aldığınız seviyede misiniz?

Cevap: İlk olarak, manevi edinimimden onay alıyorum. İkincisi, sadece şüphe içinde değilim, aynı zamanda en iyi uygulamayı, insanlık için daha yumuşak bir inişi arıyorum.

Baal HaSulam, zamanında Polonya’ya gitti, bir gazete yayınladı ve kişiyi ıslah etme ve bir sonraki dereceye girme metodu hakkında çok çeşitli insanlar için makaleler yazdı. Ama bunu, yüz yıl önce kabul edilen özel bir şekilde yazdı. Ve ben, genel olarak, tüm insanlar için az çok anlaşılır bir şekilde yazıyorum.

Eriştiğim dereceye göre ve anladığım şeylerden doğru hareket ettiğime eminim, bu birincisi. İkincisi, biri gelip bana ortak olarak yardım ederse inanılmaz mutlu olurum. Ama ne yazık ki, istekli veya edinmişleri görmüyorum. Ayrıca, büyük öğretmenlerimle içimde bir bağ hissediyorum ve elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum.

Yapmak istediğim her şeyi yüzde yüz uyguladığımı söyleyemem. Birçok şey için kendimle savaşmak zorundayım; sonuçta, ben de yükselmenin sonraki aşamalarından geçiyorum. Hayat orta çizgide ilerliyor. Yüzde yüz başarılı ve ışıkla dolu olan sağda değil, aynı zamanda solda, egoist olanda da değil.

Tüm sorunlarımı ve tüm kusurlarımı anlayarak, hala Yaradan’ın Rabaş’a geldiğimden beri ve hatta daha öncesinden beri beni bu şekilde yönlendirdiğini umuyorum. Ve ben bu şekilde gidiyorum. Bana emanet ettiği görevi kabul etmekte bir sakınca görmüyorum.

Herkesin bir görevi vardır, benimki de böyle. Ondan başka özel bir şey yapmıyorum. Sonuçta Yaradan her şeyi bizim için olması gerektiği gibi çevirir ve sonunda bizi gerekli olana yönlendirir.

O’nun eylemlerini içimde hissetme fırsatını bulduğum için memnunum: nasıl davrandığını, beni nasıl zorladığını ve içimden beni nasıl kontrol ettiğini. O’nun yaptıklarını içimde hissetmek ve O’nunla uyum içinde çalışmak benim için büyük bir zevk.

Kendi farkındalığınıza, kendi düşünce ve duygularınıza sahip olduğunuzda ve diğer yandan O’nun içinizde olduğunu hissettiğinizde ve O’nunla birlikte olmaya hazır olduğunuzda buna yapışma denir.

Bu kolay değil, bu egoizme, her türlü şüphe ve soruna karşı. Ama bunu aştığınızda ve düşünce ve duygularda aynı harekete, aynı hızda, aynı yöne ulaştığınızı hissettiğinizde – bu, elbette, nihai hazdır!

Ancak burada da sorunlarımız var: bunu böyle bir hazza ulaşmak için mi yoksa bundan daha yüksek bir şey için mi yapıyorsunuz? Ancak tüm bunlardan, kişi durumunun gerçeğini hisseder. Bu ona güç verir.

Sonsuzluk Koşuluna Doğru

Soru: Kişi, sonsuzluğun ne olduğunu nasıl anlayabilir?

Cevap: Sonsuzluk, onun için kullandığımız temel tanımlara bağlı olarak zamanın veya yerin içindedir. Teorik olarak; sonsuzluk, sonu olmayan bir şeydir. Sonu olmayan bir süreçten bahsetmek istersem buna “sonsuzluk” derim.

Yorum: Dünyamızda bu kategoriyi anlamak zordur çünkü her şey sonludur.

Cevabım: Evet çünkü burada her şey, bize göreceli olarak meydana geliyor. Ama aslında Kabala’da; sonsuzluk, Yaradan’ın bir niteliği olarak ifşa olur çünkü O sonsuzdur. Dünyamızda tabii ki böyle bir şey yok.

Kabala çalışan kişi bu dünyada yaşarken bile üst dünyayı hissetmeye başlar, onun içine girer ve sınırlarını hisseder.

Bu nedenle dünyamız kişiye tamamen sınırlı, küçük ve önemsiz gelir. Üst dünya, kişi için gerçekten sonsuzluk dünyası haline gelir. Ama kendi başına dünya değil, çünkü içinde dünyalar, dereceler, Sefirot ve benzeri şeyler var, zira o sonsuzluk durumuna götürür.

 

Meyve, Bilgi Demektir

Soru: Meyve derken neyi kastediyorsunuz?

Cevap: Dünyamızda, bitkilerin meyvelerini elde etmek için, uzun süre bir ağaç yetiştirmek, üzerinde belirli uygulamalar yapmak, bakımını yapmak, gübrelemek, sulamak vb. gereklidir. Ve meyvenin tam olgunlaşmasına ulaştığımızda, onu kullanabiliriz.

Manevi dünyada meyve, gerçek bilgi anlamına gelir. Manevi bilgi, bizi çevreleyen her şey hakkında, dış ve iç güçler hakkında ve en önemlisi onların kaynağı olan Yaradan hakkında bilgidir.

Yaradan’ın Bize Karşı Tavrı Değişir Mi?

Soru: Yaradan, davranışlarına bağlı olarak bir kişiye karşı tutumunu değiştirmez. Bu, Kabalistik kaynaklardan gelen birçok sözle belirtilir; örneğin: “Ben Adımı değiştirmem” (“Ani HaVaYaH lo Shiniti”), yani ‘Doğa yasalarını değiştirmem’.

Yaradan’ın değişmez olması ve bize karşı tutumunu değiştirmemesi ne anlama gelir? Bu nasıl olabilir?

Cevap: İlk olarak, Yaradan, tüm yarattıklarına ihsan etme ve sevginin tek bir niteliğidir. Bu nedenle, nasıl değişirlerse değişsinler, O’nun, onlara karşı tutumu değişmez.

Ve bizlere, eylemlerimizle Yaradan’ın bize karşı tutumunu değiştirebilecekmişiz gibi gelse de, bunların hepsi yalnızca kendi eylemlerimizle ilgilidir çünkü Yaradan bize dair mutlak iyilik içindedir ve hepsi bu.

Yine de Kabalistik kaynaklar, Yaradan’ın bazı eylemlerimizden dolayı bizi cezalandırdığını söylüyor. Ama bu sadece kendimizi geliştirebilmemiz, düzeltebilmemiz içindir.

Soru: Yaradan’ın biz insanların birleşmemizi ve içinde O’nun tezahür edebileceği bir Kli (kap) yaratmamızı istediği söyleniyor. Ancak yapmazsak, O’nun bize karşı tutumu değişmez mi?

Cevap: Elbette değişir çünkü yaratılış programını yerine getirmiyoruz. Başka bir deyişle, O’nun bize karşı tutumu, bizim eylemlerimize göre değişir çünkü sürekli gelişmemiz gerekir.

Soru: Peki neden değişmez olduğu yazıyor?

Cevap: Ancak O’nun bize karşı tutumu kesinlikle nazik ve sevgi doludur ve bunda bir değişiklik yoktur. Yani, eylemler değişir ama tutum değişmez.

İçimizde Savaş Olmadığında

Bütün dünyayı, tüm güzelliğiyle önümüzde gördüğümüzde, onu gerçekte olduğu gibi değil, sadece kendi içimizdeki gibi görürüz. Bu, beynimizin arkasında, bizim dışımızda olanı değil ama gördüğümüz her şeyi resmeden bir tür “fotoğraf makinesi” olduğu anlamına gelir (Baal HaSulam, “Zohar Kitabına Giriş”).

Soru: Penceremin altında yaşanan düşmanlıkları, her şeyin içimde olduğu gerçeklik algısıyla nasıl ilişkilendirebilirim? Kişiye ne tavsiye edebilirsiniz?

Cevap: Hiçbir şey. Hazırlıksız birine bir şey söyleyemem. Ve hazırlıklı olanlara, kişinin hazırlık derecesine bağlı olarak, dışarıda meydana gelen her şeyin içimizde vuku bulanların bir kopyası olduğunu size hatırlatabilirim. Kendi özelliklerimizi ıslah edersek, dışarıda savaş görmeyeceğiz çünkü içimizde savaş olmayacak.

Soru: Bir kıssa vardır: Bir gün askerler Hasidimlerin oturduğu meyhaneye girmişler ve askerlerden biri kılıcını bilgenin üzerine kaldırmış. Ama bilge askere aldırmadan konuşmaya devam etmiş ve asker gitmiş. Yani, bilgenin inancı çok güçlüymüş. Bunların hepsi masal mı? Yoksa bu gerçekten olabilir mi?

Cevap: Belki, elbette, kişi üst güçle o kadar bağlı olur ki, ona karşı tutumu dünyayı kelimenin tam anlamıyla hemen değiştirir. Kendini savunmaya bile çalışmadı çünkü bunun sadece bir görüntü olduğundan emindi. Böyle bir durum edinilebilir.

Yaradan Tarafından Verilen Dua

Soru: Yaradan önceden ağzımıza hangi duayı koymuştur?

Cevap: Yaradan için hissettiğiniz her şeyde, bunun O’nun sizin içinize yerleştirdiği bir dua olduğunu keşfedeceksiniz.

İlk başta size bu, dua sizinmiş, talep sizinmiş ve her şey sizinmiş gibi gelecek. Ama aslında, bu böyle değildir. Bunların hepsi, O’nun sizin içinize ilk başta yerleştirdiği şeydir.

Hepimiz Tek Bir Onluyuz

Soru: Kongrede toplandık ama Baltık öğrencileri dışında kimse tam bir onlu olarak gelmedi. Evde kalan ve şu anda bizimle iletişim halinde olan kalıcı onlum, benim çabamda ve her birimizin çabasında nasıl bir rol oynuyor?

Cevap: Bu tür toplantılarda, onlulara bölünmeye gerek yoktur. Şu anda dünyanın neresinde olursanız olun hepiniz bir onlusunuz. İster Vilnius yakınlarındaki ya da Letonya’daki evinizde oturuyor olun, fark etmez. En önemli şey küresel bağdır. Burada Rusya, Gürcistan, İtalya, Kiev ve Baltık ülkelerinden dostlar görüyoruz.

O yüzden ayrılmayın. Esas olarak, hepiniz bir arada olduğunuzu hissedersiniz, aynı metodolojiyi çalışıyorsunuz, aynı akıma, yöne, özleme aitsiniz; hepiniz aynı kalbe aitsiniz. Ben bir fark görmüyorum.

Yaradan Sevgi Nasıl Edinilir?

Dolayısıyla, bilmeliyiz ki dost sevgisi bize Kral’ın onurunu lekelemekten nasıl kaçınacağımızı öğrenmemiz için verildi. Diğer bir deyişle, eğer kişinin Kral’a memnuniyet vermek dışında başka bir arzusu varsa Kral’ın onurunu mutlaka lekeleyecektir, buna “Keduşa’yı (kutsallığı) dışarıda olanlara aktarmak” denir. Bu nedenle, dost sevgisi çalışmasının önemini hafife almamalıyız, çünkü bu sayede kişi, kendini sevme koşulundan çıkarak başkalarını sevme yoluna nasıl gireceğini öğrenecektir. Ve kişi, dost sevgisi çalışmasını tamamladığı zaman, Yaradan sevgisiyle ödüllendirilebilecektir. (Rabaş, “Firavun’a Gel-2,” Makale 13, 1986).

Yorum: Bu makalede, Yaradan’ın kademeli olarak ifşa edilmediğine dair belli bir kesinlik vardır. Rabaş şiddetle şöyle der: “ kişi, dost sevgisi çalışmasını tamamladığı zaman, Yaradan sevgisiyle ödüllendirilebilecektir.”

Cevabım: Bu, Yaradan ile ilgili kısmi kararlar olmadığı ve yüzde birkaç ile bir şeyler yapmak mümkün olmadığı için oluyor. Yaradan ile ilgili olarak, kişi yalnızca tamamen ıslah olmuş bir Kli (arzu) ile hareket edebilir. Bunun için “Yaratılan sevgisinden, Yaradan sevgisine” denilir

Dostlarınızı ne kadar çok severseniz veya onlarla bağ kurarsanız, Yaradan’a o kadar yaklaşırsınız. Ama gerçek şu ki, bu belki hissedilmeyebilir. Sonuçta aramızda derece derece yakınlık var ama Yaradan’ı henüz ifşa

Manevi Bakış Açısından Hayat Ağacı

Soru: Kabalistler yazılarında “ağaç” terimini çok sık kullanmışlardılar. Bu terimi dünyamızda anladığımız haliyle ağaç hakkında değil, manevi seviyeler ve durumlar hakkında yazdıkları açıktır. Hayat Ağacı, bir insanın manevi gelişimi ile ilgili olarak ne anlama geliyor?

Cevap: Hayat Ağacı, Yaradan olan üst kökten, bir gövde ve dalların indiği, insanları, hayvanları ve yaşayan her şeyi besleyen ruhsal güçlerin, onları Yaradan’a daha da yakın hale gelmelerine yardımcı olmak için indiği anlamına gelir.

Yaradan’dan ortaya çıkan bitkisel dünya, tüm canlıların ve insanların Yaradan’ın seviyesine ulaşması için vardır.

Manevi açıdan bakıldığında, Hayat Ağacı üst sefira Keter ile alt sefira Malhut arasında, bir ara durumdur. İşte bu yüzden, bu iki zıt kategoriyi birbirine bağlamak için vardır: Yaradan ve yaratılan. Yaratılanın, Yaradan gibi olmak istediği ölçüde ve formda onlar bu fırsatı elde ederler ve Yaradan ile birleşirler.

Yorum: Çoğu zaman, Hayat Ağacı, kökleri üstte ve dalları altta olan bir çizim şeklinde tasvir edilir.

Benim Cevabım: Doğal olarak, çünkü kök Yaradan’dır ve dallar sebep ve sonuç olarak zaten daha düşüktür. Sebep her zaman üst dünyadadır ve onun etkileri dünyamıza yansır.

Yaradan’a Benzer Bir Form

Onlu, manevi bir Kli’dir. Herkesin en azından bir şekilde karşılıklı, ortak bir kapsayıcılık elde etmek için çabalayan diğerlerinin önünde kendini iptal etmesi gerçeğinden dolayı, bizler kendi niteliklerimizi Yaradan’a benzer bir forma getiriyoruz. Yaradan Kendini tamamen iptal eder ve karşılıklı kendini iptal etme yoluyla birleşirsek, bu şekilde manevi bir model, Yaradan’a benzer bir form inşa ederiz.

Bu benzerlik ölçüsünde, üzerimize belirli bir parıltının nasıl indiğini, yukarıdan bir gücün aramızda bulunduğunu hissetmeye başlayacağız. Ve o zaman Yaradan’a yaklaştığımızı ve O’nun da bize yaklaştığını hissedeceğiz.

Bu tür alıştırmalardan sonra, bu koşullar altındaki bağ kurmamızın bizi daha da yakınlaştırdığını ve bizi Yaratan’a ilerlettiğini göreceğiz. Yürümeyi yeni öğrenen ve ilk tereddütlü adımlarını atan küçük bir çocuk gibi, biz de zaten O’na doğru giden yoldayız ve bir ayağımızla sonra bir diğer ayağımızla adım atıyoruz.

Yürümeyi öğrensin diye bebeğinin bacaklarını dikkatle hareket ettiren bir anne gibi, bizim bacaklarımızı hareket ettirenin Yaradan olduğunu hissedeceğiz. Böylece, Yaradan’ın üzerimizdeki eylemlerini ayırt etmeye başlayacağız, bacaklarımızı sağa, sola hareket ettiren ve bize ilerlemeyi öğreten O’dur. Bizler hissedeceğiz ki Yaradan eylemlerimizin içerisindedir. Her eylemimizde O’nu ifşa etmek isteyeceğiz ve O’nu tam olarak bu çalışma ile ifşa edeceğiz.

Kendi başıma yürümediğimi ve dostlarımı kendim kucaklamadığımı ama Yaradan’ın bütün bunları benim için yaptığını anlayacağım. Ve ben de aynı eylemleri yapmaya çalışırken, O’nu ifşa etmeye başlarım ve kollarımı ve bacaklarımı hareket ettirenin ve aramızdaki tüm boşluğu dolduranın O olduğunu keşfederim.