Category Archives: Global Kriz

Koronavirüs Karşılıklı Nefretin Bir Sonucudur

Dünyada düzen kurmak için, Yaradan’ın ışığının aramızda ifşa olması ve üst ışık ile aramızdaki bağı doldurması için birbirimizle bağ kurmamız gerekir. Bu dünyanın tüm sakinleriyle olan bağımız sayesinde, onlara tüm dünyayı aydınlatacak olan Yaradan’ın ışığını getireceğiz.

O zaman dünya, Koronavirüsten korkmak ve birbirinden uzak kalmak yerine, hem insanlar arasında hem de cansız, bitkisel ve hayvansal seviye ile yani çevre ile güzel, iyi bağlarla bağlanabilecektir.

Tüm dünya yeni bir bağ ve ıslah derecesine yükselecektir. Bu bütünsel bağ ve ayrılmaz doğa hissi ile dünya, hayatımızdaki her şeyi yöneten ve düzenleyen tek bir güce kavuşacaktır. Bu şekilde, tüm dünya Yaradan’ı hissetmeye ve O’nu edinmeye yaklaşacaktır.

Bu süreç zaten gerçekleşiyor. İlk yumuşak ipuçlarını Koronavirüs’ün yapısından anlamıyorsak, bir dahaki sefere çok daha korkunç bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bunun olmasını beklememeliyiz. Koronavirüs hala çok nazik davranıyor ve bizi sadece doğayı yok eden gereksiz faaliyetlerden korumak için bir salgınla tehdit ediyor.

Bununla birlikte, bir dahaki sefere, bir salgın insanlığın yarısını her evi etkileyerek silebilir. Bugünün Koronavirüs ile olan deneyimden öğrenmezsek ve sadece kuaför salonlarına ve otellere nasıl dönüleceğini düşünürsek, doğadan daha güçlü bir uyarı alırız.

Koronavirüs, davranışlarımızı, birbirimize, insanlar arasında ve tüm cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya karşı değiştirmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, yeryüzünde hayatımızı düzene sokmalıyız.

Herkes için açıktır ki hayatımız en iyisi değildir ve düzeltilmesi gerekir. Öyleyse onu değiştirelim ve eskisine geri dönmeyelim. Şimdi, karantinadan sonra normal hayata döndüğümüzde, ilişkilerimizi biraz farklı bir şekilde organize edelim, onları daha fazla düzeltelim, birbirimize daha az zarar verelim ve çevreye daha az zarar verelim. Salgından önce bile, kendimizi değiştirmeye değeceğini söylüyorduk, hadi bunu yapalım.

Salgının deneyiminden ne gibi yararlı sonuçlar çıkarılabileceğini düşünelim, hangi dersleri alabiliriz? Nasıl değişmeliyiz? Belki salgının nedenini bulabilir ve bir daha olmayacağından emin olabiliriz. Birkaç olumlu değişiklik yapmışsak, bunları kaybetmeyelim. Ailemizi, okulumuzu, işimizi biraz değiştireceğiz ve gereksiz ürünler üreten gereksiz işleri ortadan kaldıracağız.

Şimdiye kadar insanların zihninde bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Liderler neler olduğunu anlamıyor ve her şekilde önceki duruma dönmeye çalışıyorlar. Tabii ki, şimdi daha temkinliler, ama ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Bu kötü niyet değildir ama basitçe dar görüşlülüktür, doğada meydana gelen ve Koronavirüse neden olan değişiklikleri anlayamamaktır. Ve bundan sonra değişmeye başlamazsak, bizi bekleyen birçok virüs vardır.

Egoistlerin birleşemediğini görüyoruz: Ne Avrupa’da, ne de Çin, Amerika veya Hindistan’da. Hiç kimse iyi ilişkiler içinde kalamamaktadır, herkes herkese karşı. Ve bu genel tartışmaların üzerinde, grubumuz tek bir slogan altında, ortak bir bağ hedefi olan “ayrılıkların üzerinde bağ kurmak” ile bağlantı gücü haline gelebilir.

Bu önemli değil, bırakın ayrılık kalsın, biz onunla ilgilenmiyoruz; sadece onun üzerinde bir bağ inşa ederiz. Ayrılıklara karşı savaşmak zorunda değiliz çünkü hepimiz farklıyız ve birbirimizden nefret etmekteyiz. Bırakalım bu şekilde kalsın ve bunun üzerine, tüm günahların sevgi ile örtülmesi için, aramızdaki bağın genişlemesini istiyoruz. Bu bizim takip ettiğimiz sloganımız.

Sadece böyle bir sistem dünyayı kontrol edebilir, çünkü kendi içinde büyük bir insan egoizmi ve Yaradan’ın üst gücü olan ortak bir evrensel bağlantı içerir. Bu iki güçle her şeyi yapabiliriz, çünkü o zaman her şeyi kendi içimizde bir araya getiririz ve bir örnek belirleyeyip, bağ yöntemini yayarak dünyayı kontrol edebiliriz.

Koronavirüs olduğu gibi kalır, ona dokunmayız. Koronavirüsün bizim için koyduğu sosyal mesafe kurallarına yani iki metre arayla ve evde karantinaya uymalıyız. Yine de, aynı zamanda, içsel birliğimiz tüm virüsleri yok edene kadar aramızda içsel bir bağlantı geliştiririz. Sonuçta, virüs karşılıklı nefretimizin bir sonucudur.

Dünyamızda, başkalarına karşı nefretle ilgili olan alma arzusundan ve kişinin komşusuna sevgi üreten ihsan etme arzusundan başka bir şey yoktur. Koronavirüs, kendisini bir virüs gibi biyolojik bir biçimde gösteren nefretin sonucudur.

Aramızdaki nefreti biraz azaltalım ya da en azından bunun var olduğunu ve ondan kurtulmak istediğimizi anlayalım. Bu arzu zaten nefreti sınırlayacak ve aynı gün virüsü nasıl iyileştirdiğimizi göreceğiz. Bugün dünya liderlerinin yapması gereken budur.

Twitter’da Düşüncelerim / 12 Haziran 2020

Bize Sina Dağı’nda söylendi: “Eğer birleşmezseniz, bu sizin mezarınız olacak.” Doğanın – birlik yasasını yürütmemiz gerekiyor. Toplam birliğe “sevgi” denir. Doğa bizi her şekilde ona getirecek! Bu nedenle kurtuluş, herhangi bir itilişin üstündeki bağda- sevgide yatar!

Sevgiyi ifşa etmek, dünyada bizi nefretin üstünde birleştiren bir güç olduğunu ifşa etmek demektir. Böylece sevgiye ihtiyacımız olması için nefret tezahür eder. Sevgi olmadan nefret ıslah edilemez. Bu iki güç birbirini ifşa eder ve tamamlar.

Bizim zamanımızda, sadece sevgi bizi kurtarabilir, yani tüm farklılıkların üstünde birlik. Çocuğumda hoşlandığım hiç bir şey olmasa bile, onu hala severim! Sevgi hiçbir yasa bilmez: “sevgi tüm günahları örter” Bu öğrenmemiz gereken bir sevgidir!

Amerika’da patlak veren isyanlar tüm dünyaya yayılıyor ve dinmeyecek. Yeni virüsler ve terör gelecek, hepsi bizi sevgiye götürmek için. Sevmek için bir sebep yok, ama biliyorum ki sevmezsem sonum getirilecek, bu dünyanın da.

Koronavirüs’ten önce anlaşıldığı gibi küreselleşme öldü. Küresel bir egoist dünya artık işlemiyor. Bu, bunun sadece egoizmi iptal ettikten sonra mümkün olduğunu anlayanlar için açıktır. Ya da daha ziyade, üzerine yükselme. Belki, çünkü aksi takdirde insanlığın sorunları aşılamaz!

Sadece onu istememiz gerekiyor, saklamamız değil fakat sevginin gücünü giderek daha fazla ifşa için çabalamak zorundayız. Bu her şeyi düzeltecek!

Sevgi, doğanın en yüksek niteliği, Yaradan’ın niteliğidir. Bu bize gelince ve içimizde kıyafetlendiğinde, aramızdaki gerçek bağın ne olması gerektiğini göreceğiz. Her şey düzelmiş olacak!

Toplumda karşılıklı nefret ve çatışma, her şeyden önce sevginin gücü ile düzeltilebilir. Bütün nefret sevgi tarafından örtülecektir. Yakında nefret patlayacak, birbirimizi öldürmeye başlayacağız, hiçbir şey bizi durduramayacak. Sevginin gücünü yukarıdan, Yaradan’dan çekmeliyiz.

Bir kişi, Yaradan’a dua, MAN’ı başka hiç kimsenin yükseltemeyeceği şekilde yükseltir. Hiç kimsenin indiremediği üst ışık olan MAD’i Yaradan’dan çeker. Ve her ruhun bu tür eylemleriyle, Adem’in tüm ruhunu dolduran Genel Işığın ıslahının sonu gelir.

Genel sistemde, herkesin Islah Eden Işığı getirmesi ve daha sonra vücuttaki hücrelerin çalışma şekline benzer şekilde tüm ortak ruhu besleyerek başkalarına iletmesi gereken kendi parçası vardır. Bu onun sorumluluğudur, çünkü vücut sadece bu tür hücrelerde yaşar.

Her bireyin, tüm insanlara ve Yaradan’a ihsan etmek için ıslah edilmesi gereken bir arzusu vardır. Kişi, Adam HaRishon’un ortak ruhunun sisteminde aktif bir element olmalı. Yaradan’dan kişisel olarak çekebileceği bu küçük miktarda ışık, başka hiç kimse tarafından çekilemez.

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Haziran 2020

Ne beklemeli: Mevcut sistemin yanlışlığı belli oluyor. İşsizlik oranı düşmeyecek. # Emeklilik fonları ayakta kalmayacak. Uçuşlar ve toplantılar eski haline gelmeyecek. Tüm toplantılar ve konferanslar videoyla yapılacaktır. Kitle turizmi tamamen ölecek. Otellerin çoğu kapatılacak, Bankalar yalnız ticareti ve üretimi finanse edecek. Ülkeler kendi başlarına yeterli olacaklar.

Büyük ofisler yok olacak. “Evden çalışma” norm olacak. Büyük şehirler küçülecek ve ofisler konutlara dönüştürülecek. Büyük şirketler, küresel işletmeler, büyük bankalar ve finansal sistem yok olacak!

Dünya, her gün ıslahı başlatma sorumluluğunun arttığı bir döneme girdi. Koronavirüs, işsizlik ve yaklaşmakta olan diğer sorunlar ve huzursuzluk bizi buna zorluyor. Baal HaSulam: Manevi edinimi sadece onu neslime ifşa etmeyi önemsediğim için hak ettim.

Bu yüzden, bunu düzeltmenin tek yolu tam tersiyle, sevgi niteliğiyle örtmektir!

Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerden farklı olarak, İnsan seviyesinde, Yaradan tarafından yapılan, kendim dışındaki şeyleri bana fayda sağlamadıkça var olma hakkına sahip olarak algılamamı engelleyen özel bir egoizm vardır.

Eski modele dayanarak değil, tamamen yeni bir şekilde yaşam inşa etmeliyiz. Şu anda toplum için gerekli bir çalışan olmayan kimsenin karantinayı bozmaya hakkı yoktur. Eski dünyaya dönmemeliyiz fakat koronavirüs ile yeni bir dünyada yaşamayı öğrenmeliyiz!

Şu anda, birçok ülkede karantina yavaş yavaş kalkıyor ve insanlar mutlu bir şekilde mağazalara ve restoranlara koşuyor. Bir hafta sonra enfeksiyon oranlarında yeni bir artış görecekler. Eski yaşama dönmeye çalışıyoruz, ama bu bize pahalıya mal olacak büyük bir hatadır.

Sevgi zeka gerektirmez. Sadece seviyorum, açıklaması yok. Bu, sekiz milyar insanın hepsi için açık olmalı, herhangi bir hazırlık gerektirmiyor. Bizim neslimiz, çözümün sadece sevgi olabileceğini dinlemeye ve anlamaya hazır. Ya birleşiriz ya da ölürüz!

 

Koronavirüs Bize Ne Öğretecek?

Soru: Koronavirüs bizi, birbirimize yakın olmaktan korkar hale getirdi. Bu, insanlar arasında daha büyük bir ayrılığa neden olmaz mı?

Cevap: Virüs bizi birbirimizden daha uzak mesafeye götürmez, birbirimize nasıl doğru bir şekilde yaklaşmamız gerektiğinin farkındalığına götürür.

Şimdiye kadar, egoistler olarak, başkalarına sadece onları kendi yararımıza kullanmak için yaklaştık, bu nedenle virüs bizi birbirimizden uzaklaştırmaktadır. Çok uzak olmayan bir gelecekte bizlere, birbirimize karşı doğru niyete, içsel eyleme nasıl sahip olacağımızı öğretecek, böylece birbirimize zarar vermeden yaklaşacağız. Bunu yakında göreceksiniz.

Koronavirüs çok karmaşık ve çok yönlüdür. Bu sadece bir virüs değil, içimizde tezahür eden ve ilişkilerimiz açısından kendimizi yeniden programlamamızı sağlayan, doğadan gelen bilge bir programdır.

Soru: Virüs neden bir yıl önce değil de şimdi ortaya çıktı?

Cevap: Genel olarak, bu soru her zaman vardır. Buna nasıl cevap verileceğinden emin değilim. Sadece doğa üzerindeki etkimizin belirli bir eşiğe ulaşması, bu noktada da onun bizim üzerimizde olumsuz etkilerine neden olmamızdır.

Gerçek şu ki bu olumsuz değildir; aksine, bizi ıslah eder, ileriye götürür

Virüs, Olumsuz İkincil Etki Bırakabilir Mi?

Soru: Bir virüs olumsuz ikincil etki bırakabilir mi? İnsanlık buna nasıl tepki vermeli ki bu olumsuz olmasın?

Cevap: Virüsten sonra kötü bir şey olmayacak. Umarım o bizi iyileştirir.

Aslında, Rabash’ın yazdığı gibi, o bir hastalıktan ziyade bir tedavi olacaktır. Virüs bizi egoizmden iyileştirecek, biraz daha yükseğe çıkaracak, temizleyecek ve birbirimize yeni gözlerle bakmamızı mümkün kılacaktır, böylece birbirimize karşı o kadar egoist, o kadar kötü olmayacağız.

Bu nedenle, virüsten sonraki yaşam çok daha kolay, çok daha iyi olacaktır. Sanırım bunu yakında göreceğiz. Ama önümüzdeki birkaç ay içinde değil. Bu o kadar hızlı olmayacak.

Sıradan İnsanlara Hitap

Güç ve parayla ilgilenen insanlara hitap etmiyorum. Sıradan insanlara, sıradan vatandaşlara dönüyorum, onlara hiçbir virüs olmaması için toplumumuzun ne tür ilişkilere gelmesi gerektiğini, aramızda hangi bağların olması gerektiğini açıklıyorum.

Bu, hükümetlerin ve finansörlerin, polisin, mahkemelerin vs.nin müdahalesini gerektirmez. Sadece sıradan vatandaşların, kendilerine neyin fayda sağlayacağını anlamaları gerekir.

Dünya bizlere bütüncül bir dünya olarak ifşa olur ve eğer bu bütüncül dünyayla onun gerçek formuna göre ilişki kurarsak, o zaman bundan faydalanırız.

Eğer önümde onunla çalışamayacağım bir sistem varsa, elbette, onu doğru bir şekilde kullanamayacağım. Eğer bu sisteme, içinde çalışan güçlere aşinaysam, o zaman onu kontrol edebilirim. Aksi takdirde, bizler doğa sistemine saldırmakta ve hepsini yok etmekteyiz.

Dünyaya, herkesin birbirine bağlı olduğu bütüncül bir sistem olarak bakmaya çalıştığımda, aniden gerçeklik algımın değiştiğini görürüm: Tüm bağların nasıl birbirine geçtiğini göreceğim ve onlara katılacağım. Bu, sisteme dahil olmamı ve içinde hareket eden gücü hissetmemi sağlayacaktır.

Her şey tek bir sisteme bağlıdır: cansız doğa, bitkiler, hayvanlar ve insanlar. İyi yaşamak istiyorsak, bunu hesaba katmalıyız.

Sabırsızlığa Rağmen, COVID-19 Karantinasını Kaldırmak İçin Çok Erken

Facebook Sayfamdan, Michael Laitman 4/ 19/ 20

Bizler Koronavirüsü yenmedik. Nasıl çalıştığı, nasıl bulaştığı ve yayılmayı yeniden canlandırmadan karantinayı kolaylaştırmak için hangi adımları atabileceğimiz hakkında çok az şey biliyoruz. Aynı zamanda, yiyecek ve diğer hammadde ihtiyaçlar üzerinde net bir şekilde yeniden stok yapmamız gerekiyor, yoksa çok daha uzun bir süre tam karantinayı sürdüremeyiz. Bu zor bir ikilem: Hükümetler tüm kötülüklerden en azını seçmeye çalışıyor, ancak hiçbir seçenek iyi değil. Karantina hafifledikçe, biz vatandaşlar ekstra dikkat etmeliyiz çünkü bedel ödeyecek bizleriz.

Yeni Koronavirüs ile ilgili sorun, onun etkisinin, yarattığı medikal krizin çok ötesine uzanmasıdır. Kuşkusuz dünyaya dayattı ekonomik çöküşün bile çok ötesine uzanmaktadır.

Koronavirüsün etkisi her şeyden önce toplumsaldır. Toplumun dokusunu çözmektedir. Zorunlu sosyal uzaklık duygusal bir mesafe yaratır; yalnızlık ve depresyon artar, aile içi gerilimde artar ve şiddete yol açar. COVID-19 vücudumuzu hasta etti ama aynı zamanda birbirimizden duygusal uzaklığımızı da ortaya çıkardı.

Sosyal uzaklaşma, post modern toplumumuz için yeni bir şey değildir. Sosyal medyaya daldığımız telefonlarla bizi çevreleyen yabancılaşmadan, uzun zamandır gerçek ve fiziksel dünyada arkadaşlarımız ve ailemizle olan iletişimi ihmal ettiğimizden yakınmaktayız. Yine de, fiziksel olarak yakın olabildiğimiz sürece, kendimize gerçekten çok uzak olmadığımızı söyleyebiliriz. Şimdi, fiziksel olarak ayrıldığımıza göre, sadece orada hiçbir şey olmadığını anlamak için, kalplerimizde yakınlığı ararız. Bu, virüsle ilgili en acı verici kısımdır: hepimizin yalnız olduğu, kalplerimizin boş olduğu ve bizi sevdiğini düşündüğümüz kişilerin kalplerinin de boş olduğunun ifşası.

Gerçeği Takdir Etme

Gerçekler acı verir, bu her zaman öyledir. Ama her çare de öyledir. Ne olduğunu bilmediğimiz bozduklarımızı onarmak imkansızdır. Artık bağlarımızın parçalandığını, sosyal medyanın neden olduğu izolasyona hale direnen zayıf bağların koptuğunu ve onların kopukluğunun yürek burkan anlamı, bizi yalnız olduğumuzu fark etmeye zorlar. Buradan, en dipteyken yükselmeye başlayabiliriz. Buradan yeni ve sağlam bir toplum inşa etmeye başlayabiliriz. Gerçek acı verir, ancak sağlıklı bir bedende, sağlıklı bir akılda ve sağlıklı bir toplumda yaşamak istiyorsak bu çok önemlidir.

Eğer uğraşmakta olduğumuz sıkıntıdan en iyi şekilde yararlanmak istiyorsak, bir dakika bile kaybetmemeliyiz. Ortaya çıkan yeni Dünya hakkında bilgi edinmeliyiz. Yeni dünyada servet, onu gösteremediğiniz zaman anlamsızdır. Birçok insan evde ise- işsiz veya iş piyasası dışındaysa, kariyer işe yaramaz. Pek çok insan evden çalışırken veya hiç çalışmadığında güç pozisyonları da anlamsızdır.

Geriye kalan tek şey birbirimiziz. Ailemiz ve arkadaşlarımız var.  Bizimle evlerimizde yaşıyorlar ya da sadece bir telefon kadar uzaktalar. Virüs gerçekten önemli olan şeyler dışında bizi her şeyden temizledi. Ki sadece şimdi dikkat dağıtıcı şeylerden arınmış olduğumuzu gerçekten görebiliriz.

Virüs, insan ırkını ortadan kaldırmak için burada değil. Bize onlarca yıldır ne kaçırdığımızı, uzun bir süredir ihmalkârlık edip, burada olduklarını unuttuğumuz şeyi göstermek için burada: sevdiklerimizi.

Virüs, karşılıklı önem ve karşılıklı sorumluluk temelinde, bağlarımızı yeniden inşa etmemiz ve bunu düzgün bir şekilde yapmamız için bize yeterince yakınlık veriyor. Aynı zamanda, bir kez daha sömürü ve güç mücadeleleri çukuruna düşmemizi engellemek için bizi doğru mesafede tutuyor.

Yeni Koronavirüs, inatçı bir öğretmendir ancak bizler de inatçı öğrencilerdik. Onunla ne kadar çok iş birliği yaparsak, bize karşı o kadar nazik olacaktır. Öğretmenimin babası Baal HaSulam, doğanın yetenekli bir öğretmen gibi olduğunu,  “gelişimimize göre bizi cezalandırdığını” yazdı. Doğanın ipuçlarını anlayacak, toplumlarımızı destekleyici, olumlu bağlantılar üzerine kuracak ve doğayı bizi daha sert cezalarla yönetmeye zorlamayacak kadar akıllı olalım.

Yeni Bir Toplumun Eşiğinde

Tamamen yeni bir toplumun, Kabalistlerin bunun hakkında yazdığı bir toplumun eşiğindeyiz.

Günümüzde, doğanın isyan ettiği gerçeğine tanık oluyoruz. O artık kötü insanlarla uğraşmak istemiyor. Doğanın onları kendisiyle dengeye getirmesi gerekir, biz de direniriz. Buna bağlı olarak, doğa bu açıdan bizi olumsuz tepkilerle düzeltmelidir. Bu tam olarak kendi üzerimizde hissettiğimiz şeydir.

Tüm virüsler bizleri bir miktar denge durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Eğer bunu anlarsak, o zaman kendimizi ve yeryüzünde birlikte var olduğumuz sistemi kolayca düzeltiriz. Böylece tamamen farklı bir insanlık elde edeceğiz. Umarım bunu mümkün olan en kısa sürede, belki bir buçuk yıl içinde bile anlayacağız. Daha erken gerçekleşmesi olası değildir.

İnsanlığın nasıl davranması gerektiğini ve Koronavirüse karşı doğru yanıtın ne olduğunu mümkün olan her şekilde açıklamak istiyorsak, o zaman bunu kelimenin tam anlamıyla o dönemde yapabiliriz. Yine de bu, Koronavirüs dünyayı dolaşana ve herkes onun bizim üzerimizde ne kadar güce sahip olduğunu görene kadar olmayacaktır.

İnsanlar, düzeltilmemiş ilişkilerimiz ve doğaya ve insanlara karşı kötü tutumumuzla buna neden olduğumuzu anlayacaklar; bunu nasıl düzeltebileceğimizi merak etmeye başlayacağız. Ancak o zaman Koronavirüs ortadan kaybolacaktır. Bizler, kötülüğün ifşasının, onun ıslahının ve iyiliğin tezahürünün tüm aşamalarından geçmeliyiz.

Gerçekten umuyorum ki çok yakında buna şahit olacağız.

“Sosyal Mesafe: Daha Derin Bir Bağ Seviyesi İçin Çağrı” (Medium)

Medium Dergisi “Sosyal Mesafe: Daha Derin Bir Bağlantı Seviyesi İçin Çağrı” adlı yeni makalemi yayınladı.

Çok eşsiz bir zamanın ortasındayız. İnsanlar sosyal hayvanlardır, ancak COVID-19 döneminde sağlıklı veya hasta olmak arasındaki fark, başkalarına fiziksel yakınlığımızla belirlenebilmektedir. Bu nedenle, uzmanlar tarafından virüsün dalgalanma etkisinden kaçınmak için sosyal mesafe teşvik edilmektedir. Ancak fiziksel düzeyde birbirimizden uzak durmak, ayrıca ilişkilerimizi yeniden şekillendirmemize ve geliştirmemize yardımcı olabilir.

Peki nasıl? Pandeminin ortaya çıkardığı nihai amaç olan, kalplerimizi birbirine yakınlaştırarak, böyle bir hedefe ulaşabiliriz.

Zorunlu olmayan evde kalış önerilerinden uygulamaya konulan karantinalara kadar, dünya çapında benzeri görülmemiş bir kilitlenme gözlenmektedir. Çıplak bir gözle, hayat bizi acımasızca her yöne fırlatıyor, bize yeni kurallar uyguluyor, hızlı değişimleri kavramak ve yeni gerçekliğe alışmak için çok az zaman bırakıyor gibi görünmektedir. Yani, insanlık virüsün yenilgisini sabırsızlıkla beklemektedir, küçük görünmez ama normal yaşamı bozan, insanoğlunun herhangi bir düşmanından daha güçlü olan virüsün üstesinden gelmeyi beklemektedir.

Ama yenmek zorunda olduğumuz başka bir gizli düşman daha var, bu da aramızda tehlikeli bir şekilde serbestçe hareket ediyor. COVID-19 sadece bir yan üründür, toplumumuzda olanların bir yansımasıdır. Kendi başına bir hastalık değildir. O, zil çalmaya ve bizi daha tehlikeli bir zararlı hakkında uyarmaya geldi: Dünyayı ele geçiren ve bizi yabancılaştıran ego. Ego ile başkalarının felaketi pahasına, kişisel çıkar niyetini kastetmekteyiz.

Ayrılmak, Yaklaşmak

İnsanlık Koronavirüs ile bir savaş içindedir, ancak en önemli mücadele insanlığın kendi içinde gerçekleşmektedir. Virüsün peşinden koşuyoruz ve söylediklerinin üzerine haberciyi vurarak intikam alıyoruz. Bırakın doktorlar iyileştirsin, bilim adamları araştırsın, uzmanlar rollerini yerine getirsin ve aşıyı bulsunlar. O zaman bile, yeni tutumumuz dışında, ne aşı ne de sosyal mesafe ve tamamen karantina belaya son vermeyecek.

Sadece virüsün bize ilettiklerini kabul etmemiz gerekir. Eğer bu anlaşılırsa, hepimiz kendimize dönebilir ve başarılı olabiliriz yani aramızda geliştirdiğimiz holiganizm; çatışmalar, nefret, sürtüşme ve entrikalar üzerinde. Bizim adımıza, birbirimize karşı tutumlarımızı değiştirmek, karşılıklı düşünce ve sorumluluk ilişkileri geliştirmek için yapılan her girişim harika bir zafer olarak değerlendirilecektir.

Aramızda İçsel Bir Köprü İnşa Etmek

Bu dönemde, küçük virüse değil, büyük resme bir göz atmamız akıllıca olur. Biz doğanın ayrılmaz bir parçasıyız. Bu nedenle, birbirimize ne kadar yakınlaşırsak, negatif güçleri pozitif olanlarla dengeleyerek, aramızdaki boşlukları doldurarak, bizi ayıran mesafelerin üstesinden gelip, bağın gücüyle ayrılığı yeneceğiz.

O zaman dünyanın bir savaş arenasından ziyade, daha ılımlı ve daha dost canlısı hale geldiğini hissedeceğiz. Bu tek seferde olmayacak. Yavaşça iyileşeceğiz. Nihayet tekrar sağlıklı olacak şekilde, güçlü hale gelene kadar gün be gün iyileşen bir hasta gibi.

Bağ kurmak bizim çaremiz, sosyal uyum bizim şifacımızdır. Bencil mücadeleler ve başkaları üzerinde kontrol sağlamak yerine, birbirimizle iyi geçinip karşılıklı sorumluluk ve işbirliği ilişkileri geliştirirsek, sadece Koronavirüs salgınının üstesinden gelmekle kalmayacak, aynı zamanda bizi ayıran duvarları da yıkacağız.

Sonra fark edeceğiz ki tek mesafe kalplerimiz arasındaki mesafedir.

“Dünya COVID-19’dan Ne Öğrenecek?”

COVID-19, doğanın insanlığa karşılıklı sorumluluk, eşitlik ve doğanın insanlara üstünlüğü konusunda ciddi dersler vermesinin bir yoludur.

Bizi nispeten uzun bir süre boyunca sosyal uzaklaşma ve evde kalma koşullarına zorlayarak, hayatta neyin önemli olduğunu, birbirimizle nasıl ilişki kurduğumuzu, kendimiz için nasıl bir dünya yarattığımızı ve hayatımızı yürütmenin daha iyi bir yolu olup olmadığı düşünmek için daha özgür hale getirdi.

Böyle bir durumda, COVID-19’dan, farklı statüdeki insanlar arasında hiçbir ayrımcılık yapılmadığını, herkese, sıradan Joe’dan dünya liderlerine kadar eşit şekilde bulaştığını, aynı zamanda birbirimizle eşit olarak ilişki kurmanın da akıllıca olacağını öğrenebiliriz.

Ayrıca dünyadaki sosyo-ekonomik altyapılarımızın, bu kadar çok hastalık, ölüm ve alt üst olmayı meydana getirmesi için gereken tek şeyin mikroskopik bir parçacık olduğunu ve doğa karşısında ortak küçüklüğümüzü de öğrenebiliriz.

Bizler, birbirimize ve doğaya olan karşılıklı bağımlılığımızın ve birbirimize bağlılığımızın uyanışını artırmaya yönelik bir süreç içindeyiz.

Böyle bir süreçte doğa bize daha fazla küresel farkındalık yaratmak için çeşitli darbeler gönderir, böylece başkalarına karşı daha fazla dikkat ve sorumluluk geliştiririz.

Neden? Çünkü bunu yaparak, her ayrıntıyı dikkate alan doğaya benzeriz.

İlişkilerimizi uyumlu hale getirmek, bizi doğa ile dengeleyecek ve daha sonra doğanın olumlu geri bildirimlerini deneyimleyeceğiz.

Doğa bizi gittikçe birbirimize bağlıyor ve doğa tarafından bağ kurmaya nasıl zorlandığımızı ne kadar erken fark edersek ve bu bağı pozitif yapmak için kendi aktif rolümüzü alırsak, daha çabuk, çok daha iyi hayatlar yaşayacağız.