Category Archives: Zohar

Tora: Orijinali Mi Yoksa Çeviri Mi?

Soru: Kişinin Tora’yı sadece orijinal dilde mi okuması gerekir? Tora’nın ve Zohar Kitabı’nın anlamını, Rusçaya çevrildiği şekliyle anlamaya çalışmak faydasız mıdır?

Cevap: Tora’yı hem orijinalinde hem de tercümesinden okumak faydasızdır çünkü insan, Tora’nın ona gerçekten ne söylemek istediğini anlamayacaktır.

Tora’yı herhangi bir dilde çalışmak için, kişi önce Kabala çalışmalıdır. O zaman Tora’da saklı anlamı anlarız.

Zohar Kitabı – Üst Dünya İle Bir İletişim Sistemi

Zohar Kitabı bir sistemdir. Onu yazan on Kabalist, birbirleriyle birleşmeleri yoluyla, sonsuzluk dünyasını dünyamızla öyle kapattı ki, Zohar Kitabı’nı okumaya başladığımız zaman, adeta düğmelere basıyoruz ve aslında bu sistemi başlatıyoruz.

Yani, sadece basılmış olanı okumuyoruz. Kitap öyle düzenlenmiştir ki, kâğıda basılmış olan şeyler, bizden saklı olan içsel parçamızı, ruhumuzu doğrudan etkiler.

İnsan okumaya başladığında hiçbir şey hissetmez, ancak kişi bu sistemi kendi üzerinde başlatır, onunla bütünleşir ve daha yüksek bir gücün etkisine neden olur ki bu, kişinin kendi içsel kısmında, yani dışarı çıkmaya başlayan ruhunda tezahür eder.

Ve sonra insan ruhu ile üst ışık arasında temas olur ve kişi bu üst dünyada, en yüksek koşulda hissetmeye başlar. Bu kişinin ebedi, mükemmel boyuta çıkışıdır. Varoluşun bir sonraki seviyesine yükselmek için bu dünyada, bu hayatta iken başarmamız gereken şey budur.

“Manevi Uyanış Neden Bu Kadar Acı Verici?” (Quora)

Gecenin en karanlık zamanı, şafaktan öncedir. Aynı şekilde, Zohar’ın yazarları, insanlığın en karanlık zamanının, manevi uyanışından önce geleceğini belirtmiştir.

Kabalistler Rav Isaac Luria (Ari) ve Kabalist Yehuda Aşlag (Baal HaSulam),  Zohar’ın bahsettiği 20. yüzyılın sonundan 21. yüzyıla kadar olan zamanı işaret ettiler.

Baal HaSulam, çağımıza “son nesil” olarak atıfta bulundu. Bu ifade, kulağa geldiği gibi değildir yani bir kıyamet trajedisi zamanı değildir, tüm manevi koşulların nihai ve en yükseği olan, yüce bir manevi durumu tanımlar.

Kabalistler, bizim çağımızda, manevi yükselişin başlangıcına gireceğimizi ve sonunda insan evriminin son durumuna ulaşacağımızı ileri sürdüler.

Ancak, olumlu bir manevi dönüşümün gerçekleşmesi için, manevi olarak dönüşen bir sürece, kendimizi de gönüllü olarak vermeliyiz.

Sanki şu anda yeni bir çağa ve nesile doğmanın, doğum sancılarını deneyimliyoruz ve her doğumda olduğu gibi, süreç oldukça zor ve gayret gerektirir.

Bizim çağımıza kadar, yiyecek, seks, aile, para, onur, kontrol ve bilgi için bedensel arzulara göre gelişiyorduk ve çağımızda, diğer arzular gibi tam olarak saptayamadığımız yeni bir arzu hissetmeye başladık. Yeni ve daha yüksek bir seviyeye çekildiğimizi hissetmek yerine, şu anki durumumuzda artan bir memnuniyetsizlik hissederiz, arzularımız bizi doyurmakta başarısız olur. Gittikçe daha fazla bölünür ve birbirimize kızarız, kendimizi tatmin etmekte daha çok zorlanırız.

Maddi arzularımız arasında yeni bir manevi arzunun uyanışı böyledir. Nihayetinde, onu nasıl yerine getireceğimizi aramamız için böyle bir arzu ortaya çıkar, ancak bunu yapmak için, bu arzunun yerine getirilmesine rehberlik eden eğitimsel ve toplumsal etkilere ihtiyacımız vardır.

Bu yeni arzuyu yerine getirmek için bir metod keşfedip uygulayana kadar, geçmiş yaklaşımlarımız ve öğretilerimizle bunu ne kadar çok yerine getirmeye çalışırsak, o kadar çok krizle karşılaşacağız.

İlk manevi uyanışımızın bu kadar acı verici olmasının nedeni budur- çünkü bu yeni ihtiyaçla en iyi şekilde nasıl ilişki kuracağımız konusunda rehberlik olmadan, artan bir maneviyat ihtiyacı hissederiz.

Yeni ortaya çıkan manevi arzumuz için yeni bir metodun rehberliği olmadan, kendimizi her alanda, kişisel, sosyal, ekonomik, ekolojik ve küresel ölçekte daha fazla sorun ve kriz yaşarken buluruz.

Kabala bilgeliği, özellikle bu yeni ortaya çıkan arzuyu yerine getirmek için bir metod olarak geliştirildi. İlk kez 5000 yıl önce ortaya çıkmasına rağmen, Kabalistler, insanlığın bilgeliğe olan ihtiyacının henüz olgunlaşmadığını bildikleri için onu nesiller boyunca çoğunlukla gizli tuttular. Ancak, Zohar’ın yazarları, Ari ve Baal HaSulam gibi büyük Kabalistler, çağımızı insanlığın topluca bilgeliğe hazır hale geleceği ve onun sağladığı öğretiye açık olunacak bir çağ olarak belirttiler.

Başka bir deyişle, bizim çağımız şafaktan önceki karanlık olarak nitelendirilir ve çağımızın baskın duygularını sıkıntılar ve krizlerden tersine çevirmek için, yeni ortaya çıkan arzumuzu manevi olarak üretken bir yönde daha önce hiç yaşamadığımız yüksek bağ ve yücelik durumlarına nasıl yönlendireceğimizi öğrenmemiz yeterlidir.

Zohar Kitabının Gizli Etkisi

Soru: Zohar Kitabı’nı dinleyiciler ile birlikte okuduğumuzda, bu onları etkiler mi?

Cevap: Onlara belli bir izlenim, belli bir imaj verir.

İçlerinde bir şeyin ne kadar değiştiğini bile hissetmezler. Bu hikâyelerle,  onların içinde, sahip olduklarından şüphelenmedikleri gizli nitelikler uyandırırız.

Zohar Kitabı’nın gizli etkisi budur. İçinizin en derinlerinde var olan şeylerden bahseder ve içinizde bu içsel nitelikleri uyandırır. Aniden şunu hissetmeye başlarsınız: “İçimde bir şeyler oluyor, bu Kitap içimde bir şeyler yapıyor.” Ne yaptığını anlamazsınız ama içinizde bir hareket hissedersiniz, içinizde bir şeyler değişir.

Soru: Bu olumlu bir sonuç mudur? Burada olumsuz duygu tehlikesi yok mudur?

Cevap: Kesinlikle yoktur! Şimdi tüm dünyanın değişmesi gereken bir durumdayız. Bu Kitap bizim rehberimizdir çünkü bizler o olmasa bile değişeceğiz ama doğanın çok sert etkileri altında.

Zohar Kitabının Mitolojik Dili

Zohar Kitabında sıradan bir insana çok garip görünen metinler vardır. Bu nedenle, bir kişiye onları öğretmek, bunları ona açıklamak belki birkaç yıl alacaktır.

Her şey, kişinin onları hissetmeye başlamak için deneyimlemesi gereken niteliklere ve koşullara bağlıdır. Tıpkı küçük bir çocuk gibi, bir yetişkinin deneyimlerini, sanatını vb. anlatamazsınız. Bunu anlamayacaktır.

Zohar Kitabı’nın alegorik, mitolojik dili çok gelenekseldir, ancak doğrudur. Sonuçta, “Timsah” kavramının içsel anlamını biliyorsam, o zaman dünyevi bir timsahın imgesinden, arkasında duran, genel geçmişini, özelliklerini, görünümünü, karakterini, kesinlikle her şeyi belirleyen güçleri görürüm! Bu dünyasal görüntüde tüm manevi özellikleri görür ve onlarla ilgilenirim.

Bu nedenle, Zohar Kitabı içsel niteliklerimizi anlatır. Onu okuma sayesinde, kendi içimdeki her şeyi ifşa ederim. Cennet Bahçesi en yüksek seviyedir. Dört nehir, timsah, büyük deniz, bunlar, içinde ruhların var olduğu Malkut’tur ve benim onlarla birleşmem gerekir.

Yani, tüm bu resim benim içimdedir. Her şey kişinin kendi içinde bulunmaktadır. Sözde çevremizdeki dünya bile, aslında kendi içimizde hissettiğimiz şeydir. Sadece bize dışarıdaymış gibi gelmektedir.

“Zohar’ı Okumadan Önce Sahip Olmanız Gereken Bazı Temel Anlayışlar Nelerdir?” (Quora)

Zohar’a Sulam (Merdiven) tefsirini yazan, Yehuda Aşlag (Baal HaSulam), kitaba yaklaşmamız için bize sağlam bir temel sağlamak amacıyla Zohar’a dört giriş yazdı.

Baal HaSulam’ın bu girişlerde tanımladığı kavramları tam olarak anlamadan, Zohar’ı doğru bir şekilde anlamak ve onun edinimine doğru ilerlemek ve etkili bir şekilde okunmasına yaklaşmak imkansızdır.

Zohar, manevi dünyayı, yani Yaradan ile temas halindeyken yaratılan varlığın arzularını, niyetlerini ve eylemlerini tanımlar.

Zıt bir fiziksel realitede var olduğumuz için, manevi dünya hakkında hiçbir şey anlamıyoruz.

Başkalarını düşünmeden, yalnızca kendisine fayda sağlamayı amaçlayan egoist bir insan doğasında doğduk ve büyüdük.

Bu nedenle, Zohar’ı önceden hazırlık yapmadan okuduğumuzda, yabancı bir dilde (ana dilimizde okusak bile) garip masallar ve kodlanmış gibi görünen, diğer tasvirlerle yazılmış gibi görünür.

Zohar’da okuduğumuz şeyle ne kadar bağlantı kurmaya çalışsak da, doğuştan gelen alıcı duyularımıza zıt olan verici duyulara sahip değilsek, manevi dünya hakkında hiçbir algı ve duygumuz yoksa, o zaman Zohar’ın gerçekten neyi anlattığına dair hissiyat ve anlayışa erişimimiz olmaz.

Ek olarak, hem Zohar’ın kendisi hem de çeşitli Kabalistler, Zohar’ın zamanımızda açığa çıkması fikrini tartışırlar, özellikle çağımızda, giderek daha fazla insan Zohar’ın içerdiklerine ihtiyaç duyacaktır.

Yalnızca kendi çıkarımıza yönelik egoist doğamızın yerini manevi bir sevgi ve ihsan etme doğası alırsa, Zohar’ın tarif ettiği şeyi hemen anlarız. Zohar’ı böyle bir eğilimle okumak, bize manevi dünyanın giderek daha fazla katmanlarını açığa çıkaracaktır.

Bununla birlikte, insan egosuna hapsolmuş ve manevi doğadan yoksunken, Zohar’dan alabileceğimiz bir şey var mı?

Elde edebileceğimiz şey, özel bir çare olan “Segula” dır. Tek bir kelimeyi anlamadan kitabı okumak, kitabın anlattığı manevi dünyadan güçleri çeker. Egoistten özgeciliğe, dünyevi olandan manevi olana doğamızı dönüştürme niyetiyle Zohar’ı okumaya yaklaşırsak, o zaman kitap bu dönüşümü ateşlemek için bize etki eden “Or Makif” (“saran ışık”) adı verilen, özel bir ışığı aydınlatmaya hizmet eder.

Okumadan gelen manevi güçler üzerimizde çalışır, bizi manevi dünyanın ifşasına, gerçekliği dolduran sevgi ve ihsan etme niteliğine erişmeye götürür.

Zohar, manevi dünyanın en yüksek edinim derecelerine ulaşan ve sevgi ve ihsan doğasını paylaşan bir grup tarafından yazıldığından, sadece benzer bir doğayı edinerek Zohar’ın tasvir ettiğini anlayabilir ve hissedebiliriz.

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 6

Zohar Kitabı’nın ortaya çıkma nedenleri

Soru: Zohar Kitabı, Tora hakkında bir tefsirdir. O neden yazılmak zorundaydı?

Cevap: Koşullar değişti.

Edinim koşulu içinde olan Kabalist gruplarının, safhaları vardı yani egoizmin yaratılmasının başlangıcından, İkinci Tapınak’ta, düşüşte olduğu gibi nispeten tam gelişimine doğru kademeli bir yükseliş vardı. Zohar Kitabı, MS ikinci yüzyılda bir düşüşün gerçekleştiği bir koşulda yazılmıştır. Gruplar, uluslar yoktu; kutsallık denen yani en azından göreceli birlik duygusu diye bir şey yoktu. Her şey yok edildi, kırıldı, bölündü. Bu nedenle, sürgün olarak adlandırılan ve ıslahla sonuçlanması gereken bu karanlık acı dönemini tamamlamak/ödüllendirmek için bir yönteme ihtiyaç vardı.

Zohar Kitabı, yazılmasından günümüze kadar iki bin yıllık sürgünle ayrılan döneme yöneliktir, böylece bizim zamanımızdan başlayarak, içinde yazılanları uygulamaya yani kendimizi ıslah etmeye başlarız.

Bizim neslimizde, Zohar Kitabı Üzerine Sulam Yorumu ile ödüllendirildik. Bu nedenle, Kabala’yı ifşa edebilir ve büyük Kabalistler Rabbi Şimon ve öğrencilerinin, iki bin yıl önce ne söylediklerini anlamaya başlayabiliriz.

Soru: 20. yüzyılın son Kabalisti, Baal HaSulam (Yehuda Ashlag) tarafından yazılan yorum olmadan, Zohar’ı anlamanın imkansız olduğunu mu söylüyorsunuz?

Cevap: İmkansızdır. Bu nedenle o ortaya çıktı.

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 3

Tora, Yaratılışın Planı Ve Onun Gerçekleştirilmesidir

Soru: Filozof Paulus Ricius (Paulo Riccio) 16. Yüzyılda, Tanah’ın gerçek anlamının zaman ve mekan koşullarına tabi olduğunu ve Kabalistik anlamının zaman ve mekan kısıtlamaları olmadan yüzyıllarca kaldığını yazdı. Bu ne anlama geliyor?

Cevap: Tanah’ın Kabalistik anlamı, zamandan ve dünyamızın koşullarından bağımsızdır. Bu anlam, Tora’ya hiçbir şekilde uygulanmaz. Sonuçta, özel manevi nitelikleri edinmiş bir Kabalist onu manevi ediniminden okur.

Soru: Tora’yı yorumlayan Zohar Kitabı, Tora’daki tüm olayların yüce sırlar olduğunu söylüyor. Hangi sırlardan bahsediyoruz? Bizden gizlenen nedir?

Cevap: Hiçbir şey. Yaratılışın tüm unsurları arasındaki içsel etkileşimleri anlamak için, kişinin bu etkileşimler düzeyinde olması gerekir. Onların nitelikleri karşılıklı ihsan, karşılıklı bağ, sevgi, birleşmedir yani bizim dünyamıza zıt olan tüm özellikler. Bu nedenle kişi, bu ters nitelikleri edinmelidir ve bu ölçüde, bu seviyede Tora’yı doğru bir şekilde anlayabilecektir.

Soru: Ama hala bizden gizlenmiş olan nedir?

Cevap: Tüm metot gizlenmiştir, evrenin başlangıcından son durumuna kadar, dönüşümünün tüm tarihi.

Soru: Yani kişi Tora’nın bir metot olduğunu söyleyebilir mi?

Cevap: Tora bir metottur, Tora yaratılışın planıdır ve onun her bir kişide ve hep birlikte uygulanmasıdır, bu planın sıralamasıdır, onun somutlaşmasıdır.

Soru: Kabalistik kitaplarda, özellikle Baal HaSulam ve Rabaş’ın kitaplarında Tora’nın tanım gereği, kaynağa geri dönen ışık olduğu yazılmıştır.

Cevap: Bu, Tora’nın tamamen farklı bir kullanımıdır, bunu kullandığımızda içimizde bazı değişiklikler meydana getirir.

Bunun nedeni üst süreçleri, ihsan etme, sevgi, birleşme, yardım, birbirine dahil olma, karşıt anti-egoist doğanın özelliklerine dayanarak çalışıyor olmamızdır ve sonra çalışma sürecinde, bizi değiştiren ışığı, belli bir gücü çekiyoruz. Bu, Tora’nın insan üzerindeki iyi etkisidir.

Soru: Kişi Tora adlı bir kitap olduğunu, Tora’nın bir metodu olduğunu ve bu kitabın doğasında var olan bir güç olduğunu söyleyebilir mi?

Cevap: Evet. Tora, tüm evrenin, onun tüm gelişim aşamalarından geçtiği yolun planıdır.

The Meaning Of Kabbalistic Books, Part 3

 

Zohar Kitabı Kim İçindir?

Herkes İçin Zohar, Tora, “BeHaalotha”58: Torah’ın literal hikâyeler ve Esau ve Laban’ınki gibi cahil sözler anlatmak için geldiğini söyleyenlere yazıklar olsun. Eğer böyle olsaydı, bugün bile eğitimsiz bir kişinin sözlerini kurallara hem de onlarınkinden daha iyisine çevirebilirdik. Ve eğer Tora dünyevi meselelere işaret ediyor olsaydı, bu dünyayı yönetenler arasında bile daha iyi şeyler söyleyenler vardır, böylece onların arkasından gider ve aynı şekilde onları kurallara çevirirdik. Ancak, Torah’ın bütün sözlerinin en yukarıda anlamı vardır.”

Zohar Kitabı’nı yeni başlayanlara anlatmak çok zordur. Bu tamamen kapalı kutudur. Onun metinleri edebi veya tarihsel olarak, genellikle korkutucu, gizemli görünmektedir.

Rabaş’la çalışmaya başladığımda, Zohar Kitabı’nın giriş makalelerinden biri olan Baal HaSulam’ın “Kabala İlmine Önsöz” adlı makalesini çalışmam önerildi. Ancak tüm metot, manevi çalışma tekniği, onun içinde duyguların dilinde değil, Kabala’nın dilinde açıkça anlatılmıştır.

Zohar Kitabı, ders kitabı olarak kullanılamaz, sadece Kabala’yı ciddi bir şekilde çalışan insanlar için, üst sınıflar için materyal olarak kullanılabilir.

Soru: İçinde hangi sırlar gizlidir?

Cevap: Bu sırları bir insana anlatmak imkânsızdır, çünkü anlaşılmaz şeyleri bir araya getirmesi gereken uygun bir akla sahip olmadığı için her şey ona belirsiz olacaktır.

Gerçek şu ki halen Kabala çalışan bir kişi sıradan bir dünyevi psikolojiye sahiptir. Işık onu biraz değiştirmeye başlayana kadar kendi üzerinde çalışmalıdır ve buna göre çalışılan materyali farklı algılayacaktır.

Soru: Öyleyse, Zohar Kitabı neden yazılmıştır?

Cevap: Çalışılacak, değiştirebileceğiniz bir şeye sahip olmanız için ve değişimlerinizin ölçüsünde, eskiden tek taraflı görünen dünyanın nasıl değiştiğini hissedersiniz ve artık onu bütün olarak görürsünüz.

O zaman, onu tamamen farklı algılarsınız: tamamlayıcı, değiştirilebilir, ortak bir bütün olarak. Tüm cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğası, tek bir sistem olarak algılanacaktır.

Sadece onun içinde yaşayacaksınız. Diğer her şeyi değiştirmeden, bir şeyi değiştiremeyeceksiniz.

Zohar Kitabı, Tora hakkında bir yorumdur/açıklamadır/tefsirdir. Tora’da kişinin ve tüm insanlığın yolu ile ilgili kesinlikle her şey, başından sonuna kadar yazılıdır. Sadece manevi basamaklardaki yükselişe göre değişen kişi, içinde yazılı olanı elde eder.

Who Is The Book Of Zohar Meant For?

Her Şey Bir İnsanın İçinde Bulunur

Zohar Kitabı, “Tazrya”: Yukarı ve aşağı, tüm dünyalar, insanın içindedir. Dünyada yaratılan her şey insanın iyiliği içindir ve her şey insan için yaşar ve gelişir.

Bu kişiye, tüm evren dahil, diğer insanlar, hayvanlar, bitkiler ve cansız doğa arasında yaşıyor gibi gelir. Aslında, tüm bu arzu seviyeleri sadece tek bir arzudur. Buna “insan” denir.

Her şey her birimizin içindedir: egoist ve özgecil dünyalar, Yaradan ve yaratılışın tamamı.

İnsan, her şeyi içeren, Yaradan’ın yarattığı arzudur.

Bizim görevimiz, egoist niteliklerimizin kullanımını, almaktan vermeye doğru değiştirerek, Yaradan gibi olmaktır.

Everything Is Contained Within A Person