Daily Archives: Ağustos 20, 2021

Sünnet—Egoist Arzuların Reddi

Prophets, Joshua, 5:4: Joshua’nın sünnet olmasının nedeni de budur: Mısır’dan çıkan bütün halk, yani erkek olan, bütün savaş adamları, Mısır’dan çıktıktan sonra yolda çölde ölmüşlerdi.

Sünnet olmak, egoist arzularınızı kullanmayı reddetmek demektir. Kullanımlarının durdurulması Mısır’dan göçle başladı ve çölde sadece 40 yıl sürdü. Bu nedenle 40 yıl boyunca sünnetsiz nesiller doğdu.

Çünkü dışarı çıkanların hepsi sünnetliydi ama yolda, Mısır’dan çıktıktan sonra çölde doğanların tümü sünnet edilmemişti.

Bu insanlar, Mısır dışında doğdukları için Mısır’da yaşayanların sünnet etmesi gereken egoist arzuları kullanmadılar. Çölde, nitelik içinde, alacak hiçbir yerleri olmadığında, sadece gökten gelen manna denilen, Bina’dan kendilerine düşen MAN ile yaşadılar. İsrail topraklarına girme durumuna ulaşmak için kendilerini besleyerek bunca yıl bu şekilde yürüdüler.

Islah edemediğimiz en önemli egoist arzu sünnete tabidir. Onu sadece reddedebilirsiniz ve kullanamazsınız.

Eğer manevi nitelik olan Bina niteliğine ulaşmak istiyorsak, o zaman egoizmimizi kendi iyiliğimiz için kullanma hakkımız yoktur ve “sünnet derisi” olarak adlandırılan şey budur.

Üst Dünyayı Anlamak Mümkün Mü?

Soru: Akıl, üst evreni nasıl yöneteceğini anlayamıyor. Bu sadece hissedilebilir, ancak muhtemelen öğretmek imkansızdır. Üst dünyayı anlamak mümkün mü?

Cevap: Üst dünya, görmediğimiz ve hissetmediğimiz elektronları ve atomları hayal ettiğimiz gibi tamamen dıştan incelenebilir ve anlaşılabilir. Bu şekilde, manevi öz ve manevi eylemler hakkında bilgi sahibi olabiliriz.

Üst dünyayı ancak egoist alma arzusundan özgecil ihsan etme arzusuna geçişimiz ölçüsünde anlamak mümkündür.

Böyle bir değişiklik, Kabala bilimini çalışmanın etkisi altında yavaş yavaş içimizde meydana gelir.

Soru: Bir Kabalist ilerleme için hangi araçlara sahiptir?

Cevap: Kalbinizde hissetmek ve aklınızla anlamaktan başka bir şey yoktur.

“Dünyadaki Yiyeceklerin Çoğu Neden Kötü Kalitede?” (Quora)

Yiyeceklerimiz iyi ve doğal türden olamaz çünkü tüm dünyayı, milyarlarca insanı beslemeye çalışıyoruz. Sonuç olarak, yiyeceklerimizin çabuk bozulmaması ve doğadan ayrılmamıza rağmen tatlarının doğal yiyeceklere yakın olması için farklı genetik biçimler geliştirmek zorunda kalıyoruz. Bu nedenle gıdalarımızın çoğu, türlü genetik katkı maddeleri içerir ve tatlarıyla kokularının çoğu yapaydır.

Bunun bir sonucu olarak, yeni neslin de hızlı bir şekilde büyüdüğünü gözlemliyoruz. Farklı sapmalarla beraber, neden bu kadar hızlı büyüyorlar ve önceki nesilden bu kadar farklılar? Bunun nedeni, çeşitli genetik katkı maddeleri ve değişiklikler içeren gıdalar yememizdir. Öte yandan, ne yazık ki başka bir çözümümüz de yok. Milyarlarca insanı beslemek ve bozulmamış gıdayı insanlara ulaştırmak için böyle davranmak zorundayız.

İnsanlık hayata yaklaşımını değiştirene kadar; bunca faaliyetle kazancımızı nasıl artıracağımızın peşinden koşmak yerine kendimize, hayatımızın değerine daha fazla dikkat göstermemize kadar, hiçbir çıkış yolumuz yok. Genetiğin yemeklerimizin hazırlanışına katılmasını ancak o zaman durdurabileceğiz. İnsan bilincinin, bencillikten toplumun genel yararına kesin olarak dönüşmesi, lezzetli ve sağlıklı yemek hazırlama alanında da değişikliklere yol açacaktır. Her zamanki gibi, yediğimiz yiyecekler ve birçoğumuzun birbirimize reklamını yaptığımız sağlıksız, zararlı ve zehirleyici ürünler açısından, sorunun kökü insan egosudur. Bu tür faaliyetlerin arkasında, başkalarının pahasına kâr etme arzusu vardır.