Category Archives: Karşılıklı Sorumluluk

Twitter’da Düşüncelerim / 14 Mart 2020

Üst kuvvet, yaratılışın tüm parçalarını birbirine bağlar. Kırılmanın meydana geldiği insan derecesini ıslah etmeliyiz, onu egoist vizyonumuzla çarpıtmak yerine, gerçek haliyle görmek için birliğe geri getirmeliyiz. Kendimizi ıslah ederek, realiteyi ıslah ederiz.

Herkes kendini iyi hissettiğinde kişi de hasta olmayı bırakacak.

Nazik bir bakışın, bizi coronavirüsten iyileştirdiğini görebilseydik, yeryüzündeki herkes anında erdemli olurdu. Fakat bir kişinin bencil kar yerine, kendinden ziyade herkes hakkındaki düşüncelere karşı, ihsan etmeye doğru farkındalığa ve özleme sahip olması gerekir.

Coronavirüz salgını, bir bir ortaya çıkarılacak bir dizi darbenin ilkidir. Birbirimize kötü davranarak virüs için yer açarız. Virüs, kurmamız gerektiği karşılıklı garantinin eksik olduğu yerde ortaya çıkıyor.

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Mart 2020

Coronavirüs durumumuzun tüm ciddiyetini açığa çıkarıyor.

Coronavirüs, insan toplumunda insanlar arasındaki ilişkileri güçlü bir şekilde değiştirdi ve bazı ciddi sorularla yüzleşmemizi sağladı:                                                                                                                                                                           1. Biz birbirimize çok bağlı ve bağımlıyız.

2. Bağımız iyi bir bağ değil ve onu nasıl değiştireceğimizi öğrenmek zorundayız.

Coronavirüs herkes tarafından paylaşılan bir sorundur. İnsanlığın doğru bir şekilde birleşmesini ve karşılıklı güvenceyi kurmasını ister. Doğa bizi karşılıklı garantinin bir gereklilik olduğu bilincine getirmeye çalışıyor bu yüzden bir kez daha tek bir adam, bir sistem olacağız

Dünyadaki her birey anlamalıdır: coronavirüs bir kaza değildir. Doğa güçleri, bizi tek bir sistemde birleştirmek isteyerek insan toplumunu yönlendirir. Bu sistemde, doğanın yerine getirmemizi zorunlu kılacağı yasalar var – iyi niyetimiz ve anlayışımızla olmazsa, zorla olacak.

Virüs kitlesel işten çıkarmayla sonuçlandı. Bu dalga insanlığı kökünden sökecek – biz “kırmızı çizgideyiz” – doğa bu şekilde var olmamıza izin vermeyecektir. İnsanlık tarihinde ilk kez, bunun yukarıdan bir darbe olduğunun farkındayız.

İnsanlığa ifşa olan sorunlar, bizi birleştirmeye iten ilaç işlevi görür. Birbirimize iyiyi dilemiyoruz. Virüs, kişiden kişiye, kötü amaçlı bir bakıştan ve virüs şeklinde gerçekleşen kınama sözlerinden geçer.

Virüs bir bağ ihlalini gösteriyor! Covid-19

Kuzey ve Güney Amerika ve Avrupa ülkeleri sınırları kapatırsa, insanlık sınır engellerine geri dönecektir. Tek çözüm, aramızdaki doğru bağın ne olması gerektiğini ve nasıl iyi ilişkilerin kurulacağını incelemektir, böylece hiçbir virüs sızamaz.

Ölüm, ıslahı gerçekleştirme fırsatının kaybından başka bir şeye yol açmaz.

Bir Kabalist, bir gömlekten diğerine geçmeye benzer şekilde bedenin yaşamını hisseder. Eğer en önemli şey gömlek (beden) yerine ben (ruh) isem, o zaman gömleğimi her değiştirdiğimde, daha güzel kıyafetler alırım.

İnsanlık uzun bir gelişim yolundan geçti ve tek bir beden olarak hissetmeye başladı. Coronavirüs’e teşekkür etmeliyiz – tüm dünyayı böyle bir birliğe getirdi. Eğer epidemi devam ederse, insanlık kendisinin gerçekten herkesin birbirine bağlı olduğu yerde tek bir sisteme ait olduğunu ifşa edecek.

 

“Coronavirüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Thrive Global yeni makalemi yayınladı: “Corona Virüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi.

Kim, bir virüsün, özellikle de ölümcül olmayan bir virüsün, dünyanın öldürme düğmesine basacağını düşünürdü? Bu yılın başında, bir bira markası adıyla yavaşça grip benzeri bir mikrobun dünyadaki havacılığı felç edeceğine, küresel çapta hisse senedi piyasalarını çarpacağına, OPEC ve Rusya arasında petrol fiyatı savaşı başlatacağına, tüm ülkeleri karantina altına alıp, dünyadaki okulları ve üniversiteleri kapatacağına, önemli spor etkinliklerini iptal ettireceğine inanırdı, hem de on hafta içinde?

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi. Bize, korumalarımızın, güvenlik ağlarımızın ve güç ve hakimiyet için verdiğimiz mücadelelerin, doğanın,  bize oyun oynamaya karar verdiğinde işe yaramaz olduklarını öğretti.

Ama hepsinden önemlisi, Coronavirus bize karşılıklı sorumluluk konusunda bir ders veriyor. Bizi, dünya üzerinde birbirimize bağlı ve bağımlı olduğumuz acı verici gerçeği fark etmeye zorluyor. Çünkü Çin, Wuhan’da başlayan bir virüs Chicago, Illinois’de sevdiklerinizi öldürebildiğinde, ülkelerinizin bir ticaret savaşına bulaşmamasını istemez misiniz? Ülkelerin yalnızca bir kez işbirliği yapması ve virüsün yayılmasını durdurmak için kolektif eylemde bulunabilmesi hoş olmaz mıydı? Dünyanın dört bir yanındayken bile ve bunu duymak istemesek de, birbirimizden sorumlu olduğumuzu fark etmemiz daha yararlı olmaz mıydı?

Dünya İçin Harika Bir İlaç

İronik olarak, bu hastalık mikrobu Dünya için harika bir ilaç gibidir. Onlarca yıldır aşırı tüketimin, gezegenimize verdiği zararlar konusunda uyarıldık. Onlarca yıldır açgözlülüğümüzü,  doğal kaynakları aşırı tüketmemizi ve en sevdiğimiz eğlence haline gelen alışveriş çılgınlığını kısıtlamamız gerektiği söylendi. Onlarca yıldır uyarıları görmezden geldik. Şimdi, doğa bizi basitçe durmaya zorluyor: uçuş yok, alışveriş yok, eğlence yok. Kendinizi evde karantinaya alın ve eylemleriniz, başkalarına olan bağlılığınız ve onların size karşı olan bağlılığı üzerine düşünün.

Gerçekte, doğa naziktir; bize aynı dersi çok daha agresif ölçülerde öğretebilirdi. Çernobil’deki gibi bir nükleer felakete veya Japonya’nın Fukushima’daki nükleer santralini harap eden bir depreme neden olabilirdi. Ebola’yı daha bulaşıcı hale getirebilir ve insanlığın yarısını yok edebilirdi. İnsanlığın tamamen yok olacağı, bizim hayal bile edemeyeceğimiz milyonlarca şey yapabilirdi. Ama öyle yapmadı; bize, nasıl yaşadığımızı ve ortak evimiz olan gezegene karşı nasıl daha sorumlu bir şekilde yaşamaya başlamamızı düşünme fırsatı veriyor.

Şimdi, birbirimizi önemsemeyi öğrenmek için, birbirimize yardım etme vakti. Yalnız denersek gerçekleşemez, ama hepimiz zaten tek bir teknede sıkışıp kaldığımız için, tıpkı Japonya’daki virüslü Diamond Princess ve California’daki Grand Princess’deki yolcular gibi, hepimiz karşılıklı sorumluluğu benimsemeli ve daha dengeli ve düşünceli/saygılı bir yaşam tarzı inşa etmeye başlamalıyız. Açıkçası, doğa karşı koyabileceğimizden çok daha fazla cezai önlemlere sahiptir. Şimdiye kadar, insanlık için merhametli ve nazikti; sopayı eline almasını istemeyiz.

Şu anda içinde yaşadığımız dünya, bizim benmerkezci zihniyetimizin parlak fikridir. Düşüncemizi değiştirmezsek dünya daha iyiye doğru değişmeyecektir, hâlbuki fosil yakıtları yenilenebilir enerji ile değiştirmeye ve ormansızlaşmayı azaltmaya çalışabiliriz. Ancak, mevcut tutumumuz yerine, karşılıklı düşünceyi ve sorumluluğu beslemeye başlarsak, dünyamız bunu yansıtacak ve yeni zihin durumumuzla senkronize olarak değişecektir.

“Rüzgar eken, fırtına biçer” (Hoşea 8: 7) diye yazılıdır. Egoizm ekersek, onun sonuçlarını birçok kez biçeceğiz. Mevcut kriz, neler olabileceğinin bir örneğidir. Ama aynı şekilde, Eğer hepimiz Dünya Gezegeni denilen gemide, karşılıklı önemseme ve karşılıklı sorumluluk ekseydik, ne biçerdik? Faydalarını hayal etmeye bile başlayabilir miyiz?

Belki şimdi, her şey beklemeye alındığında, zihniyetlerimiz üzerinde düşünmeli ve hayatlarımızdaki ilişkileri yeniden biçimlendirmek için biraz zaman ayırmalıyız. Belki de şuan,  tersine çevirmek, hayatlarımız için farklı dersler hayal etmeye başlamak için bizim fırsatımızdır. Belki şimdi ben ve benim ile ilgili daha az, topluluk, toplum ve insanlık ile ilgili daha fazla düşünmeye başlamalıyız.   Sonuçta, doğanın bize daha ne kadar şans tanıyacağını kim bilebilir?

 

Coronavirüs İçin En İyi Çözüm

Coronavirüs, insanlık için küresel ölçekte bir sorun haline gelmiştir. Çin’den kaynaklanan ve dünyaya yayılan virüsten ölenlerin sayısı şimdiden 3.000 kişiyi aştı. Bu sorunla nasıl ilişki kurmalıyız?

Gelişim yolumuzda birçok sorunla karşılaşırız. Yeni virüsler ve yeni hastalıklar her zaman ortaya çıkar. Küresel ısınma nedeniyle, yeryüzü buharlaşıyor ve her gün yeni bir şey keşfediyoruz. Yaklaşık 50.000 ila 100.000 yıl önce, uzak geçmişte var olan hastalıkların geri dönüşüne tanık olabiliriz.

Yeni virüslerin nereden geldiğini bilmiyoruz, o zamanları yaşamadık çünkü insanlık bu gezegende bilinçli olarak sadece birkaç bin yıldır var olmakta. Bu yüzden giderek artan sayıda yeni virüs ve bakterilerin ortaya çıkmasını bekleyebiliriz.

Kabala bilgeliği basit bir koruma aracı sağlar: eğer birbirimizle birleşirsek korkacak hiçbir şeyimiz olmaz. Birliğimiz sayesinde, tüm virüsleri öldüren bir yer ve güç yaratırız. Deneyin ve göreceksiniz.

Örneğin yakınlarda Tel Aviv’in kalbinde Dünya Kabala Kongresi düzenledik. 78 ülkeden 5.000’den fazla kişi katıldı. Ana kongrenin üç günü boyunca, ondan önce ve sonra, toplam 10 gün boyunca birlikteydik. Ve hiç kimse hastalanmadı, nezle bile olmadı.

Mesele şu ki bizler bir aşıya sahibiz: tüm mikropları ortadan kaldıran özel bir dezenfektan etken – bu bizim birleşmemizdir. Bu, tüm kötü güçlere karşı hareket eden doğanın gücüdür. Eğer insanlar bir araya gelmek isterse, hiçbir virüsten korkmazlar, hem manevi hem de maddi tüm virüsleri öldüren bir aşı elde ederler.

Bu nedenle bu kongreyi yapma konusunda hiç şüphem yoktu. Bazıları kongreyi iptal etmeyi ya da en azından enfeksiyonlardan korunmak için büyük toplantılardan kaçınmak zorunda olan insanlara, yani emziren annelere veya kronik hastalıkları olan insanlara girişi kısıtlamayı önerdi.

Ancak, böyle bir kongrenin herhangi bir sağlık riski taşımadığından eminim. Tüm virüsler için çaremiz var, sadece onu nasıl kullanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor ve bu basit değildir.

İnsanların, tüm enfeksiyonları ortadan kaldıran ve dezenfekte edebilen, biyolojik ve hatta manevi derecelerde var olan virüsleri öldürebilen, aralarındaki bağı nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri gerekir. Bu mistik ve gerçek dışı gelebilir ancak kesin olarak insanlar arasındaki bağ, tüm hastalıklar ve problemler için çaredir. Çünkü birliğimiz bu dünyada mümkün olan en üst seviyede gerçekleşir.

Doğanın dört seviyesi vardır: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde doğa, yaratıldığı şekilde, değişmeden var olur. Ancak insan seviyesinde, bizler olanları etkileyebiliriz. Eğer aramızda iyi ilişkiler kurarsak, enerjiyi ve gücü birbirimize geçiririz, böylece sanki bizi kötü düşüncelerden, problemlerden ve kötü ilişkilerden aşılar gibi.

Ancak insanlar arasındaki ilişkileri düzeltmezsek, çeşitli virüslerin ve doğal afetlerin: volkanik patlamalar, tsunamiler, tayfunlar vb. nin çoğalmasını ve tezahürünü teşvik ederiz. Her şey insanlar arasındaki ilişkilere bağlıdır, çünkü biz doğanın en üst seviyesinde var olmaktayız. Bu yüzden tutumumuz ya doğayı öldürür ya da tam tersine, daha iyi olmasını emreder.

 

Yaradan İle Karşılıklı Bir Anlaşmayı Nasıl İmzalarsınız?

Soru: Yaradan ana garantördür. O’nun bizim arkamızda olduğu anlayışıyla, O’nun önünde birbirimizle bir anlaşma imzalarız.

Grupta biri düştüğünde ve biz ona bir ip atmaya çalıştığımızda ama hiç bir şey olmuyorsa, o zaman O’na döneriz: “Bizimle bir sözleşmedesin ve bu nedenle sözleşmenin bir kısmını yerine getirmeni istiyoruz. Dostun yükselmesine yardımcı olmak için her şeyi yaptık ama gücümüz yok. Anlaşmamızın bir iştirakçisisin, şimdi senden onu çıkarmanı istiyoruz. ” deriz.

Doğru anlıyor muyuz yoksa anlamıyor muyuz?

Cevap: Hayır. Neden hemen Yaradan’a dönmüyorsunuz? Bir şey yapabileceğini düşünüyor musunuz?

Yorum:  “Yarım şekelimizi” koyup, bedelimizi ödememiz gerektiğini düşünürüz, artık hiçbir şey yapamayacağımız noktaya gelince O’na sorarız.

Benim Yorumum: Prensip olarak bu doğrudur. Ancak, Yaradan dışında hiç kimsenin yardım edemeyeceğini hemen anlamak daha iyidir.

Soru: Yaradan’ın da katıldığını hissetmek için karşılıklı bir anlaşmayı nasıl imzalarız?

Cevap: Yaradan ona katılmaz,  Yaradan onu belirler. Garantinizi elinde tutar. Sonuçta O, tüm sistemi elinde tutar.

Bu karşılıklı garanti ne anlama gelir? Tamamen kapalı bir sistemde herkes, geri kalanlar için garantördür. Ve eğer kişi rolünü yerine getirmezse her şey yıkılacaktır. Bu nedenle derhal, Yaradan’ı içimizde işleyen bir güç olarak anlamalıyız.

Diğer bir şey de O’na dönüp şöyle diyebiliriz: “Evet, bu kuvvet ağını tutamamaktayız. Öyle yap ki bunu nerede yapacağımızı anlayalım, bizi yönlendir, yardım et, güç ver! Ne yapacağımıza dair bize bir anlayış ver! Yönet!” O’nun için bu, büyük bir hazdır.

How Do You Sign A Mutual Agreement With The Creator?

 

Nihai Amacı Engellemeyin

Soru: Grubun nihai amacı, Yaradan ile yapışmaya ulaşmaktır. Bir araya gelmek ve çeşitli konular hakkında konuşmaktan haz almaları engelleyici olabilir mi?

Cevap: Bütün bu şeyler hali hazırda olabilir, ancak hiçbir şekilde nihai amacı engellememelidir, yoksa bu “aptalların toplanması” olarak adlandırılacaktır.

Önemi çok az değiştirseler bile, asıl amaç, ana hedefi ortaya koyma yolunda ilerlemek zorunda oldukları diğer tüm görev ve konulara kıyasla her zaman daha önemli ve önlerinde olmalıdır.

Do Not Block The End Goal

Takımın Tekyürek olarak Birleşmesi

Soru: Çocuklar bizlerin ve dünyanın gelecekleridir. Oyunlar oynayarak birlik olma üzerine çalışıyorlar. Bazen bu birlik olma oyunlarından sıkılıyorlar ve “Artık yeter! Sonunda birinin kazanmasını istiyoruz” dedikleri oluyor. Böyle bir durumda ne yapmamız gerekiyor.

Yanıt: Grubun içinde kazanmak isteyen bir kişinin olması bir problemdir. Bu oyunun doğru bir şekilde yönetilmediği anlamına gelir. Tabi ki, hem yetişkinler hem çocuklar her zaman kazanmak isterler. Bu bir dereceye kadar hepimizin içinde olan psikolojik bir dürtüdür. Ancak  eğitim zaten bir çocuğa yalnız başına kazanmanın imkansız olduğunu sadece birlik olarak kazanılabilineceğini yavaş yavaş düşünmeyi öğretmek demektir. Sonrasında alışkanlık ikinci doğası haline gelir.

Bu psikolojik bir durumdur. Dünyada bulunan birçok grup bu şekilde eğitilmişlerdir. Örnek olarak dalgıçlar, atletler ve bunun gibi. Psikolojik bir eğitim. Kişi bunu anldığı zaman, birşeyi başarsa bile bunu gruba borçlu olduğunu anlar. Bu yüzden, bu mutlaka öğrenilmesi gereken birşeydir. Bunu çocuklara öğretebiliriz bu sayede düşünmeye, hissetmeye ve bu şekilde davranmaya başlayacaklardır.

Batmakta olan bir denizaltıyla ilgili çok trajik bir hikaye vardır. Mürettebatın yarısının kendilerini kurtarma şansları varken diğer yarısının yoktu. Kurtulma şansı olan ekip denizaltıyı terketmeyi reddettiler ve sonunda hepberaber orada yaşamlarını sonlandırdılar. O kadar kendilerini birbirlerine bağlı hissettiler ki arkadaşlarını arkalarında bırakamadılar.

Bu örnek bize birlik için hazırlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. “Ben”in olmadığı “Biz” duygusunun kişinin içinde gelişmesi için.

Almanya’daki Avrupa Kongresinden 22 Mart 2013, Ders 2

Karşılıklı Sorumluluk, Manevi Doğumumuz İçin Önkoşuldur

Birisine herkesin ona bir düzen içinde ihtiyacı olan ne varsa sunmasından dolayı karşılıklı sorumluluğa teşekkür edin. Böylelikle o da diğerlerini düşünebilir. Bu onun egosunun üzerine yükselebilmesi için gerekli olan tek koşuldur.

Başka bir güç yok. Ego bizi domine eden tek güçtür ve egoyu sadece grup içinde etkisizleştirebiliriz.

Eğer grup etkisizleştirmezse ve egomu iptal etmezse bunu kendi başıma yapamayacağım kesindir. Onun içinde sonsuza dek gömülü olacağım ve varoluş için doğamayacağım demektir. Karşılıklı sorumluluk, benim için hayatın kanunudur; manevi doğumum için önkoşuldur.

İhtiyacım olan her şeyin tüm korunma ve önleminin güven hissini gruptan almadıkça kendi üzerime yükselemeyeceğim. Esasen bu, bendeki bu hisse yönelik doğumu veren ve bir daha da bana bağlı olmayacak olan karşılıklı sorumluluktur. Eğer dostlarımın karşılıklı sorumluluğu beni etkilerse onlar hakkında hiçbir biçimde düşünmeyi bırakmayacağım. Bu iş böyle işler.

Bu annesinin kucağındayken hiç endişesi olmayan bebeğin durumuna benzer. Bebek, içgüdüsel olarak güvendedir ve ihtiyacı olan ne varsa karşılanacağını hisseder. İşte ben de grubun kucağındayken tüm sorunlarımın, düşüncelerimin, endişelerimin ve sorularımın geçtiğini hisseden bir bebek gibi olmalıyım.

Bana bağlı olan hiçbir şey yoktur; sanki havada süzülüyormuşum gibi. İşte bu hareketin ardından diğerlerini düşünmeye başlayabilirim.

Üzerimizde işleyen güçlerden, değişmez yasalardan bahsediyoruz. Bu benim bir fantezim ya da tahminim değil. Eğer karşılıklı sorumluluğun gücü üzerimde işlerse o zaman kendimi çözerim ve isteyip istemememe bakmaksızın hiçbir fark oluşturmaz. Eğer dostlarım üzerimde bu güçle çalışırsa, egonun gücünden bağımsızımdır. Ve bu andan itibaren diğerlerini düşünebilirim.

(24 Eylül 2012 tarihli günlük Kabala dersinin ilk bölümü, Baal HaSulam’ın yazıları)

Krizler Eğitim Üzerindeki Harcamaları Kamçılıyor

Euronews’in haberinde yer aldığı üzere: “Tüm dünyada ekonomik krizin eğitim üzerinde olumsuz etkisi var. Kamu harcamaları kamçılanıyor ve okullar bundan kaçınmıyor. Şu an öğrencilerin sokaklarda yer almasıyla beraber hükümetler eğitimi temel bir hak olarak sürdürmeye çabalıyorlar.”

Benim Görüşüm: Eğitim sistemi, yetiştirme sistemi ile bağlantılı olmadığından dolayı meyve veremez ve bu olmaksızın krizler toplumun tüm katmanlarında daha derinden hissedilir.

Artık işletmelerin bile çalışanlarını karşılıklı sorumluluk içinde tüm çalışanlarını bir ekipte birleştirmeksizin çalıştırabilmesinin mümkün olmadığı zaman gelecek.

Birleşmenin bir dokuma metodu tüm meslekler içinde her geçen gün daha belirgin hale geliyor.  Tüm eylemlerin başarı için gerekli bir şart olacağı, bireyselliğin yanı sıra bir grup olunacağı ve birliğin sağlanacağı bir zaman gelecek ve bu yöndeki eylemler öne çıkacak.

Böylece üst otorite insanlığı eylemlerden önce niyetleri öğrenmeleri için zorlayacak ve buna ulaşmada herkese yol gösterecektir.

Farklılıklarımızın Üzerinde Karşılıklı Sorumluluk

Kötü olmadan iyi yoktur ve iyi olmadan da kötü yoktur. Sadece ikisi dengede olduğunda, ikisi arasında yaşam hissi ve saadet büyür. Bunu her “yaratı”da görürüz. Müzikte bile, minör ve majör birbiri olmadan devam etmez. Notaların kesiştiği noktalarda müzik, her akordaki dirençle sürekli titreşir, ahenksizlik ve ahenk birlikte var olur. Armoni, uyumsuz sesler arasındaki doğru ilişkidir.

Hatta evde bile, eğer iki zıddı bir araya getirmezseniz, bir anlaşmaya ulaşamazsınız. Aile içi huzura nasıl erişebilirsiniz? Nihayetinde, barış bütünlüktür, orta çizgidir, iki karşıt şeyden oluşur. Onlar yavaş yavaş büyürler ve aralarındaki karşıtlık da daha güçlenir. Onları geçersiz kılmazsınız, aksine, onları birbirine bağlarsınız, onları birlikte yukarıya taşırsınız.

Bu karşılıklı sorumluluktur: Farklılıklara rağmen, bizi birbirimize bağlayacak ortak üst gücü ararız. Sadece o gücü çağırmayı, onu çekmeyi isteriz ki böylece o bizim aramızda olur.

Aslında “o”, gelecekteki “biz”dir. Şu an birbirimize doğru şekilde davranamıyoruz. Dolayısıyla, o karşılıklı ihsan etme gücünün bizde kıyafetlenmesini, bizim içimizde uyandırılmasını istiyoruz.

Günlük Kabala Dersi, 4. Bölüm, “Özgürlük”, 2.01.2012