Category Archives: Grup

Ruhun Kökünü Islah Etmek

Bize verilen her an, parçalanmadan gelen yeni koşulları (Reşimot) netleştirme fırsatıdır. Onları tüm dünyanın yaptığı gibi maddi bir şekilde inceleyebiliriz ya da onları manevi bir şekilde inceleyebiliriz, bu da tüm koşullar için tamamen farklı bir hız ve farklı bir çözüm anlamına gelir.

Reşimo’yu manevi bir şekilde işlersek, o zaman her Reşimo (koşul) ile Yaradan’a yaklaşmak isteriz. Ancak maddesel Reşimot’ta buna dikkat etmeyiz ve cansız doğa, bitkiler ve hayvanlar gibi tüm koşullardan otomatik olarak geçeriz.

Dolayısıyla koşullar ile manevî bir formda çalışırsak, o zaman herkes kendi ruhunun kökünü ıslah etme ve Adem’in ortak ruhu ile bütünleşme imkânına sahiptir. Bununla bu dünyadaki görevimizi yerine getiriyoruz ve diğer seviyede, tamamen farklı, manevi bir varoluş seviyesinde devam edebileceğiz.

Bu nedenle asıl mesele, biz onu manevi bir bağa getirene kadar her bir durumu aşmak, her durumun üzerine çıkmaktır: Ben + grup + Yaradan, yani İsrail, Tora ve Yaradan birdir, hepsi birliktedir. Böyle bir birliğe ne derecede ve hangi koşullarda ulaşırsam ulaşayım, eğer bunu düşünürsem ve onları birbirine bağlamayı arzularsam, o zaman ruhumdaki parçalanmış Reşimo’yu uyandırırım ve ruhumu sürekli olarak ıslah ederim.

Eğer her koşulun bu şekilde olmasını istersem, o zaman hayattaki amacımı gerçekleştiririm.

Grubun Duası

Soru: Grubun duası nedir? Bir masa etrafında oturup, bir çalıştayda olduğu gibi birlikte mi çalışmalıyız yoksa Siddur’u veya kaynaklardan bir şeyler mi okumalıyız?

Cevap: Grubun duası, herkesin aynı şeyi hissettiği zamandır. Tüm dostların kalbinde tek bir duygu olduğu zaman.

Aylardır Yaradan ile temas halinde olmanın önemini, O’nu bize nasıl bağlayacağınızı, O’nun grup üzerindeki etkisini nasıl uyandıracağınızı ve O’nun dikkatini nasıl çekeceğinizi konuşuyorsunuz. Düşüncelerinizi sürekli olarak tek bir fikre odaklayarak, görünüşte O’na hitap ediyorsunuz. O’nunla temas içinde olmak istiyorsunuz ve bunu O’ndan talep ediyorsunuz. Dua budur.

Elbette Siddur’u okuyabilirsiniz. O, 2,500 yıl önce, büyük Kabalistler olan Büyük Knesset üyeleri tarafından yazılmış ve düzenlenmiştir.

Onlar hissettikleri ve gördükleri hakkında yazdılar. Bu dualar, bu nedenle mutlaktır ve herkes içindir. Bunları okuyan herkes en azından bazı eylemlerde bulunur, ancak O’na daha çok kalbimizden, grubun kalbinden dönmeliyiz.

Maneviyatı Kendi Kendinize İfşa Etmek Mümkün Mü?

Soru: Kişi kendi başına maneviyatı içsel yansıma yoluyla ifşa edebilir mi?

Cevap: Hayır. Bu çok zordur. Yıllar ve yıllar süren bir araştırma gerektirir. Bunun mümkün olduğuna inanmıyorum. Prensip olarak, tarihte bu tür vakalar olmuştur, ancak ben bunu beklemezdim.

Sadece doğanın olumlu gücünü edinmiş olanların önerdiği yöntem burada bize yardımcı olabilir. Onu takip etmeli ve kendi içinizde ifşa etmelisiniz.

Soru: Tek bir kişi bunu yapamaz, ancak bir grup insan, üst doğaya bağlanabilir mi?

Cevap: Evet. Bu olumlu gücü, aralarındaki uyum arayışında bulurlar.

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Nisan 2021

Grubu dünyadan daha önemli kılmalıyım ki beni yukarı çeksin, tıpkı dünyanın beni beş para etmez değerleriyle içine çekmesi gibi. Üst gücün grup içinde nasıl işlediğini hissetmek zorundayım.

O zaman grupta Yaradan’ın yüceliği hakkında konuşmalıyım çünkü büyük olanın önünde kendini iptal etmek kolaydır.

“Dans Etmek Manevi Bir Şey Midir?” (Quora)

Dans etmek çok doğaldır. O, bedenin dilidir. Kendimizi ifade edecek sözün kalmadığı yerde dans ederiz.

Dans etmek ve şarkı söylemek, üst güçle, kaderimizle ve umutla bağlantı kurma arzumuzdan kaynaklanır.

Nesiller boyunca gelişen bireyselleştirilmiş dans biçimi, egoist gelişimimizin bir sonucudur; burada ne kadar egoist olursak, dans da dahil olmak üzere insan faaliyetlerimiz o kadar bireyselleşir.

Gruplar halinde ve daireler halinde dans etmek bize başkalarıyla bağlantı hissi verir, burada birlikte dans ederek, daha güçlü hale geliriz ve kendimizi daha fazla niyet ve arzu ile besleriz. Birlikte dans etmek bize bireysel olarak dans etmekten çok daha fazla güç verir çünkü birlikteliğimizde manevi bir güç bulunur ve bu da egolarımızın üstesinden gelmemize yardımcı olur. Böylece, böyle bir düzende, negatif egoist güçler, bağımızı artıran pozitif güçler haline gelir.

Kabala bilgeliğine göre, dans, iki kutup gibi bölünme ve nefret üzerine binmek zorunda olan bağ ve sevginin ifadesidir. Bu zıtlıkları birbirine bağlamak bizim işimizdir ve dans, birbirine yakınlaşıp sonra geri çekilmek ve yukarı ve aşağı zıplamak gibi zıt hareketlerin bir dengesi olarak ortaya çıkar. Bu, doğa tarafından yaratılan bireysel ve ayrı varlıklar olarak doğamıza, bu durumu nasıl aştığımıza ve bu durumun üzerine nasıl yükseldiğimize ve bir olma arzumuza işaret eder.

Yaradan’la dansa “gelin ve damadın dansı” denir. Yaradan ya da üst güç damattır ve bizler kendimizi Yaradan ile bağa getiren geliniz. Bizler o zaman Yaradan’ın bizden istediği her şeyi özveriyle yapmaya hazırızdır ve bu bizim dansımız olur.

Atak!

Atak! Ve sadece bir kez atak yapmamız gerektiğini düşünmeyin. Atak, dereceden dereceye her yükseliş için gereklidir, çünkü bir sıçrayışta, bir atakta meydana gelir. Ve bu bir dış düşmana değil, aramızdaki duvara bir ataktır: bağa ataktır.

Her zaman, yeni bir Partzuf inşa ettiğimizde, içimizde yukarıdan ifşa olan, yeni bir egoist arzunun üstesinden gelmek zorunda kalacağız. Onu kabul etmeli, onunla hemfikir olmalı, İbrahim’in İshak’ı tuttuğu gibi tutmalısınız.

Koşuldan koşula geçerken, birlik, yakınlaşma, karşılıklı yardım ve karşılıklı garanti için, her zaman atağa yer vardır. Buna geldiğimizde, bir sonraki dereceye yükselmekten onur duyarız.

Bu, başkalarıyla bağ kurmamız için bir ataktır ve bu nedenle, bize karşı tek bir düşmanımız var- egoizmimiz. Ne kadar çok atak yaparsak, o kadar güçlü ve ısrarcı oluruz. Ama aynı zamanda da onunla çalışma ve onluda tek yürek olarak birleşmemizi engelleyen tüm güçlere karşı savaşma sanatını öğreniriz.

Dostlarımdan ilham alarak uyanmak isterim. Kendi kendime uyanırsam, bu doğru güç değildir, maneviyat değildir. Maneviyat ancak hepimiz bir arada olduğumuz zamandır. Yaradan, kendisini bir kişiye birdenbire ifşa etse bile, bu, Yaradan’ın edinimine, doğru ve kalıcı bağa yol açmayacaktır.

Her adım, sahip olduğum her şeyi, tüm aklımı ve kalbimi koyduğum son savaş gibidir, ancak asıl önemli olan dostlarımla bağ kurmak ve birlikte gitmektir. Üzerine manevi bir derece inşa etmek için egoizmimize baskı yapıyoruz bu Yaradan ile bağımızın bir tasviridir.

Bir sonraki derecede başka engeller, başka bir atak, Yaradan’ın başka bir zaferi ve ifşası olacaktır, tıpkı bir bebeğin oyununun bir gencin oyunundan veya bir yetişkinin savaşından farklı olması gibi.

Bizler, içsel reddedişle, kalplerimizi birbirine bağlama ve egoizmimizin üzerine çıkma, bağın ayrılıktan daha önemli olduğuna ve birliğin gücünün, Yaradan’ın tüm egoist gerçekliğimizden daha önemli olduğuna karar verme konusundaki isteksizlikle savaş halindeyiz.

Tek bir gerçekliği görmemize izin vermeyen bölücü güçlere atak yapmak gerekir, çünkü bizler tek kalp tek adam olarak birbirimize bağlı değiliz. Bu nedenle, bir atak gereklidir.

Sadece bir atak ile bağ kurabilirsiniz çünkü yakınlaştığımızda, reddetme gücü harekete geçmeye başlar. Bu, kısa mesafelerde bağı reddeden atom içi kuvvetlere benzer. Aynı şekilde son bağdan önce büyük bir direnç hissetmeye başlarız ve bu yüzden atak burada gereklidir.

Birbirimize yakınlaşabilir, kucaklayabilir, birlikte olabiliriz, ancak gerçekten bağ kuramayız. Bu, potansiyel engelin üstesinden gelmemizi ve bağ kurmamıza yardımcı olacak üst gücün kullanılmasını gerektirir. Aramızda bir bölünme var ve bunun üzerine çıkmak için bizi yukarı itecek çok fazla potansiyel enerjiye ihtiyacınız vardır.

Bunu kendimiz yapamayız; böyle bir arzuya sahip değiliz. Ama bizi ayıran boşlukta bu potansiyel sıçramayı yapmamıza yardım edecek olan Yaradan’a ulaşmak için, birbirimize yardım ederiz.

Bu boşluk, birbirimize yakınlaştıkça daha fazla kendini gösterir ve bunun üstesinden gelebilmek ancak yukarıdan alınan kuvvet yardımı ile mümkündür. Bu, içimizde olmayan ve Adam HaRishon’da olmayan ıslah ışığıdır. Bu sadece kırılmadan dolayı yükseltilen duaya cevap olarak gelir.

Her derste, her toplantıda, Mahsom’u kendimiz geçemeyeceğimizi anlayacak kadar arzularımızı birer birer topluyoruz. Sonuçta, önümüzdeki potansiyel engelin üzerinden atlamak imkansızdır, bu sadece Yaradan bizi yukarı kaldırırsa olur.

Görünen o ki bu Yaradan’a bir ataktır. Ve buna hazır olma, tek bir kalpte birleşip yalnızca bağı isteyebilme derecemizle belirlenir. Birlik koşulu içinde, potansiyel engelden, Mahsom’dan geçer ve Yaradan’ın ihsan etme gücünü keşfederiz.

Onlu, Manevi Sermayemizdir

Zaman geçtikçe, hedeften uzaklaştığımızı hissederiz. Bu hayal kırıklığı için bir neden değil, daha ziyade ilerlemek için hissedilmesi gereken yeni bir arzunun açığa çıkmasıdır. İlerleme her zaman eksiden artıya, sonra daha da büyük eksiden daha büyük artıya ve bu şekilde devam eder.

Bu nedenle, her zaman yanımda olan ve bir pil, bir kondansatör gibi çalışan bir gruba ihtiyacım vardır.

Düşüşlerde ve yükselişlerde aldığım her şey gruba yatırılır. Yükselirim ve düşerim, bir koşuldan diğerine geçerim ama tüm çalışmalarım onlumda birikir. Ve bu, her dost için aynıdır ve bu sayede hedefe ulaşırız.

Onlu tüm çabalarımızı, başarılarımızı ve tüm soru ve cevaplarımızı biriktirdiğimiz bir yerdir. Düşerim ve her şeyi unuturum, hiçbir şey anlamam, bu eskisinden bile daha kötüdür ve bunun nedeni ise eski koşulu geçmiş, onu onluya yatırmış ve boş bir Kli’yle, temiz bir sayfadan yeni bir dereceye başlamış olmamdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 1 Mart 2021

Grup (onlu) benim tek kazancım! Onun içinde toplayabileceğim her şey – sonsuza kadar benimdir! İfşa olan Yaradan ile beraber! Bize katıl!

Kabala’da Bireysellik İçin Yer Yoktur

Soru: Bir yandan her şeyin bir insanın içinde olduğu söyleniyor, diğer yandan da siz, başka insanlarla çalışmaya başlamam gerektiğini söylüyorsunuz. Çalışmak, meditasyon yapmak ve dua etmek benim için yeterli değil mi? Yine de başkalarıyla iletişime geçmem mi gerekiyor?

Cevap: Bir kişinin tek başına Yaradan’ın ifşasına ulaşması imkânsızdır. Kişi, bunun yalnızca bir grupta başarıldığını ve başka yolu olmadığını anlamalıdır. Bireyselliğin, münzevinin, Kabala’da yeri yoktur.

Diğer insanlarla bir şekilde birleşmeye çalışarak, “Mısır’a girmeye” (egoizm) başlarsınız. Birlikte, birbirinizle bağ içinde, Yaradan’a benzer olacak niteliklerde toplanmaya çalışan onluyu geliştirirsiniz.

Benzerlik yasasına göre, siz ve Yaradan’ın nitelikleri arasında var olan şeyi, karşılıklı ihsan etme, sevgi, bağ, birlik niteliklerini, Yaradan’ı kendi içinizde hissetmeye başlayacaksınız.

 

Grup İçin Faydalı Mıyım?

Soru: Grup için faydalı olup olmadığımı nasıl bilebilirim?

Cevap: Sadece kendinizi egonuzdan ayırdığınızda ve kendinizi grubun önünde indirgediğinizde, grup için faydalı olduğunuza dair gerçek bir olumlu cevap alabileceksiniz.

Bu, grup içinde tamamen fesholmanız gerektiği anlamına gelir.

Bu, lehine ve aleyhine, hemfikir olma ve olmama vb. gibi konularda büyük bir inceleme davranışından sonra gerçekleşir. Bunun farkına vardığınızda kendinizi feshedersiniz.