Category Archives: Global Kriz

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Ağustos 2020

Doğa öyle bir şekilde kurulmuştur ki onun çeşitli güçleri doğru şekilde bir araya gelerek mükemmelliği yaratır!

Yaradan, tek bir görüntüde doğru bir şekilde düzenlediğim, Yaradan’ın ifşasıyla sonuçlanan, tüm niteliklerin birleşimidir! Herkes için bir yer olmasına dikkat etmeliyiz. Kuşları yok edersek mahsuller yok olur.

Bizi tek bir çözüme ulaştırmak için çatışmalar alevlenmeye devam edecek: sevgi tüm günahları örtecek. Her insanın, herkes için yeterli alan sağlamak için biraz yer açması gerekecek. Bu şekilde aramızda ortak bir alan yaratacağız, karşılıklı tavizlerimizden oluşan, Yaradan ve herkes için yeterli alana sahip olacak bir çember!

Tüm uydurma sistemleri terk etmemiz gerekecek: şirketler, bankalar, endüstri, ticaret, eğitim – ve yeni bir sisteme geçiş. Şimdi, bilinçli olarak yeni bir “ihsan etme” durumuna geçecek ve hükümdarlıkları kendi elimize alacak kadar yeterince büyüdük.

Geriye dönüş yok.

Yeni bir çağda yaşıyoruz ve eskisi geri gelmeyecek. Bu nedenle, genç benliğinin hatıraları için ağlayan yaşlı bir adam gibi oturup, eski hayatı özlemenin anlamı yok. O zaman geçti! Önceki durumdan atıldık ve kapı arkamızdan kapatıldı.

İşte gerçek devrim burada yatıyor!

Doğanın, bizi küçük çocuklar gibi yumuşak tokatlarla büyüttüğü çocukluk dönemi sona erdi. Şimdi ne yapmamız gerektiğini anlamanın zamanı geldi. İnsan, ancak kalplerin birleşmesi yoluyla doğayla birleşebilir ve bu bağda yeni bir hayat hissedebilir.

Eski hayata dönme girişimlerinin tümü, başarı ile sonuçlanmayacaktır. Aksine, zamanı geri çevirmek için her girişimde darbelere maruz kalacağız. Bu darbeler bize öğretecek ve yeni bir yönü işaret edecekler: bütünsel birliğe ulaşmak anlamına gelen, doğaya daha yakın olmak.

Gelecekte ne tür insanlar değerli olacak? Topluma fayda sağlayan ve birliği öğretenler.

Kimse onlara geçmişin geri gelmeyeceğini söylemiyor. Daha birçok insan işlerini kaybedecek.

İnsanlar hala Koronavirüs nedeniyle kaybettikleri işleri talep ediyor. Hala her şeyin eski haline döneceğinden eminler. Hükümetin her şeyi ayarlayıp tazmin edebileceğine inanıyorlar.

Geçmişi geri getirme girişimi için enerji ve kaynak israf etmek utanç vericidir.

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Ağustos 2020

Koronavirüsten maruz kalınan darbeler, nihayetinde tüm insanlığı teslim olmaya ve durulmaya ve bunun, istediğimiz şeyi yapmamıza: ne sağda ne de solda, izin vermeyecek üst gücün eseri olduğunu fark etmeye zorlayacaktır.

Sonuçta, biz insanlar onun içindeki tek zararlı unsuruz!

Hayatlarımızı ancak tutumumuzu değiştirerek ve onları iyileştirerek değiştirebileceğimizin farkına varmadan önce ne kadar acı çekmeliyiz? Bunu fark edene kadar doğa bize baskı yapmaya devam edecek! Doğa, şu anki varoluşa alışmamıza izin vermeyecek.

“Toplumu Değiştirmenin Bazı Yolları Nelerdir?” (Quora)

Toplumu değiştirmenin yollarını tartışmadan önce, toplumun hangi değişiklikleri elde etmesi gerektiğini sorgulamalıyız.

Çağımızda, toplumda ihtiyaç duyulan değişim, değerlerin değişmesidir,  sağlıklı, mutlu ve kendine güvenen bireylerle dolu bir toplum istiyorsak, bireysel olarak daha başarılı, zengin, ünlü ve güçlü olmak için egoist arayışlara değer vermek yerine, o zaman karşılıklı sorumluluk, düşünce, işbirliği ve topluma nüfuz eden olumlu bağ değerlerine ihtiyacımız vardır.

Böyle bir değer değişikliğine ulaşmak için, bu değişimi tek başımıza uygulayamayız. Aksine, bu değişimi sağlamak için dış etkiye ihtiyacımız vardır. Bununla birlikte, böyle bir değişikliğe ulaşmaya azmedebiliriz ve bunun gerçekleşmesi için doğanın bizi giderek daha fazla bağlama eğilimini anlamamız gerekiyor.

Algılamamızın ve hissiyatımızın dışında, mutlak sevgiden hareket eden ve gerçekliğin her detayını dikkatli bir şekilde değerlendiren tek bir doğa gücü vardır.

O, cansız maddeden bitki ve hayvan yaşamına ve son olarak biz insanlara kadar, deneyimlediğimiz gerçekliğin birçok katmanını yarattı ve geliştirdi.

Bu nedenle, toplumda bir değişim sağlamak için, tüm yaşamı yaratan ve sürdüren doğanın gücünü çağırmalıyız, böylece o bizim üzerimizde çalışır ve bizi doğa ile dengeye yakınlaştıracak yeni bir değerler kümesine yönlendirir.

Doğanın nasıl çalıştığı, insan doğasının nasıl doğanın sevgi, ihsan etme ve bağın genel niteliğine karşı çıkan egoist ve ben merkezli bir form olduğu ve bizi birleştirmesini, değerlerimizi değiştirmesini ve aynı şekilde, sonuçta paylaştığımız bütünleşik gerçeklik algısını ve hissiyatını sağlaması için, yaratılışın olumsuz kutbundan nasıl pozitif gücü yaşamlarımıza çağırabileceğimiz konusunda daha fazla farkındalık kazanmamız gerekir.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Ağustos 2020

Yaradan’ın en ufak etkisini ifşa ederek kendimizi  4-5 ay içinde yeni bir dünyada bulduk. Bu dünyaya direniyor ve katılmıyoruz, onu kucaklamak istemiyoruz. Fakat yeni bir gerçekliğe giriyoruz. Eski hayat geri dönmeyecek, yeni bir hayat yaşamak zorunda kalacağız ve kısıtlamalar daha da kötüleşecek.

Virüste, Üst gücün işleyişini görüyoruz, bundan başka hiçbir şey yok. Bununla savaşmak için ne yapılabilir, böyle bir virüs için bir tedavi nerede bulabilirim? Ama virüsün tedavisine ihtiyacımız yok! Egoizmimiz için bir tedavi bulmalıyız, o zaman hiçbir virüs hissetmeyiz.

Egoizminden başka kötülük de yoktur. Birbirimizi kötülük yaymaktan korursak, virüs yok olur. Yaradan, bizlerin ihsan etme veya başkalarına zarar vermeme niyetine sahip olmamızı ister. İçimizdeki bu yasanın manevi tezahürünü fark edeceğiz ve Yaradan’ı anlama yolunda ilerleyeceğiz.

Dünyadaki İnsanlar Koronavirüs İle Nasıl Başa Çıkıyor? (Quora)

Genel olarak, giderek daha fazla insanın Koronavirüsün getirdiği yeni koşulları daha fazla kabullendiğini ve alıştığını görüyorum.

Tabii ki, bu kabulün sınırında çok fazla isteksizlik ve gerginlik var.

Başkalarının pahasına kişisel menfaatlere öncelik veren “kötü eğilim” olarak adlandırılan- insan doğası, birkaç büyük darbe aldı ve yine de tüm gücüyle geri dönüyor.

Zenginliği, şöhreti ve gücü yücelten, kendimizi birbirimize karşı yarışa soktuğumuz ve birbirimizle ilgili bireysel imparatorluklarımızın zirvesine ulaşmak için rekabet etmekten başka seçeneğimiz olmayan kültürümüze tutunmaya çalışıyoruz.

Ama doğanın evrimsel ezici gücü, bu kötü eğilimin ölüm sancılarını sürekli olarak dümdüz eder.

Doğa, kendi kendimize hizmet eden dünya görüşlerimizin dışında, birbirimize çok daha fazla bağımlı bir gerçekliğin yeni bir hissini uyandırmak için, insanlığı bir virüsle enfekte etti.

Mecbur edildiğimiz yeni kısıtlayıcı koşullarımıza direnmekten yavaş yavaş onlarla uzlaşmaya doğru büyük bir değişim geçirdik zaten.

Bu salgının bizleri savaş gibi, kendimize vereceğimiz çok daha büyük nefret dolu bir darbeden kurtardığını bilseydik, o zaman mevcut durumumuz için mutlu olurduk.

Virüsün çok sayıda insanı öldürdüğünü ve enfekte ettiğini ve daha fazlasının finansal ve kişisel olarak stresli hale geldiğini anlıyorum. Fakat kapsayıcı küresel eğilimin gerçekleştiğini görebilseydik, o zaman şu anki yönün, önceki yollarımıza devam etmiş olmamız durumunda çekeceğimiz acıdan bizi kurtardığını görürdük.

Yetkili makamların, kendilerini uluslararası ölçekte zorlamak yerine, kendi halklarının sağlığı, refahı ve geleceği ile meşgul olmalarını olumlu görüyorum. Aynı şekilde, yönetimdeki insanlar, sürekli olarak tatmin edici bir memnuniyet sağlayamayan çok fazla lüks malların çeşitliliği ile kafalarını karıştırmak yerine, daha fazla temel odaklı olmakla daha iyi ve başarılı olurlar.

Twitter’da Düşüncelerim / 3 Ağustos 2020

Yeniden doğuş sürecini ancak birliğe yönelik arzuyla hafifletebiliriz!

Şu anda bizler doğum sancılarından geçmek, yeni bir nitelikte, alma niteliğinin dışında, ihsan etme niteliğinde doğmak zorundayız. Yani başka seçeneğimiz yok. Bu, doğa tarafından önceden programlanmıştır. Süreç devam ediyor! Ve bundan kaçamayız.

Bizleri bekleyen manevi doğumumuza doğru, birlikte çaba gösterelim.

Doğa, fetusu baş aşağı çevirir ve onu anneden dışarı iter. Yani bizler, dünyaya karşı tutumumuzu egoistten özgecile değiştirmeliyiz. Çevre bize yardım eder, ancak fetüsün kendisi doğum sırasında muazzam çaba gösterir.

Doğumdan önce baş aşağı dönmek, değerlerin kişiselden kolektife dönmesi demektir. Doğmak istediğim yeni dünyada, eski değerler (yemek, cinsiyet, aile, para, güç, bilgi) önemini yitiriyor.

Bağ, içinde yeni realitenin ifşa olduğu, en yüksek öncelik haline gelmekte.

Yaradan’ın darbeler gönderdiğinde, bununla O’nun iyileştirdiği yazılıdır. Bizim için egomuza darbeler göndererek, birlikte yakınlaşmaya özlemi sağlamak ve ona alan yaratmak için bizi zorlar. Ve bizler sadece darbelerin baskısı altında birbirimize yakınlaşabiliriz!

Ancak onları oldukları gibi kabul ederek ve anlayarak, zamanı hızlandırıyoruz ve acıyı hafifletiyoruz. Virüs iyileştirir!

Bu günlerde bir ıslah yapmak çok önemlidir. Dünya, yarın ne olacağını anlamadan, koşuldan koşula, kafa karıştırıcı durumlardan geçmekte. Bu, yüksek bir ilerleme hızına ve dünyanın nereye gittiğine veya nerede bitmesi gerektiğine dair anlayışımızın eksikliğine işaret ediyor.

Sadece Kabala, aydınlatılmış yolu gösterecektir.

Koronavirüs’ün yol açtığı kriz yeni bir dünyanın doğuşudur. Yeni dünyada doğuma hazırlanma sürecine, bir embriyo olarak girdik. Yaradan, Doğa hamile ve bizi doğurmalı. Bizler O’na yardım etmeli, bu sürece katılmalı, daha fazla birleşmeli ve doğum için hazırlanmalıyız.

Birleşerek, yeni doğan insanlığın bedenini inşa ediyoruz, sağlıklı bir şekilde doğmamız için birleşmeliyiz. Koronavirüs, manevi doğuma doğru ilerlememize ve sadece zorunlulukları bırakmamıza yardımcı oluyor. O, kriz için bir tedavidir, bir ceza değil. Yaradan’ın darbeleri, O’nun şifa vermesidir!

Manevi embriyo, -doğduğu Hasadim ışığında- annenin sularında yüzer. Sağlıklı bir embriyoda birleşirsek, merhamet denizinde, Hasadim ışığında olduğumuzu hissedeceğiz. Biz, ruh, embriyo büyüyecek ve yeni dünyayı anlamayı öğreneceğiz. Orada doğmadan önce!

Kabala bilimi doğanın iki zıt gücünün doğru kullanımını öğretir: alma ve ihsan etme, nefret ve sevgi. Hiçbir şey yok edilmemeli! Onları doğru bir şekilde birleştirir ve dengelersek, Yaradan’a benzerliğe ulaşacağız.

Dünyada gereksiz bir şey yoktur, sadece bu güçleri dengelememiz gerekir.

İbrahim (3500 yıl önce) öğrencilerine doğanın en yüksek yasasına göre yaşamayı öğretti, “Dostunu kendin gibi sev”, “Sevgi tüm günahları örter.” Bu yasalara uyulması, İbrahim’in grubunu, daha sonra bütün dünyaya yayılmış olan dünyanın diğer tüm uluslarından ayırdı. Ancak İbrahim’in grubu da 2000 yıl önce egonun içine geri düştü.

Doğal olarak bir çelişki içeriyoruz çünkü iki zıt niteliğe sahibiz: tüm egoizm, Yaradan’a zıt bir formdayken, kökümüz Yaradan’dan gelir. Bu iki zıt arasındayız ve onları birleştirmeye çalışıyoruz, ancak bu bağlantı çarpışma yoluyla gerçekleşir.

Yaradan’ın kıvılcımının yardımıyla bir Sözleşme yaparız. En düşük, en korkunç durumdan, mükemmel, ıslah olmuş Kli’yi inşa ederiz. Av’ın 9’u bütünüyle kırılmanın günüdür ve aynı koşul, insanın, ıslahın yeridir .“Karanlık ışık gibi parlayacak” ve böylece kendimizi yeniden hayata döndüreceğiz.

Koronavirüs egoist gelişimimizi durdurdu çünkü biz kendimizi durduramadık. Her şeyde Yaradan’ın yol gösteren elini görmeli ve olan her şeyin bir ıslah olduğunu ve dünyada kötülük olmadığını anlamalıyız.

Egom, onun yalnız faydalarını aradığım sürece, geleceği görmeme izin vermez.

Sevgi, korku ve inanç, bizi birbirine bağlayan ağın nitelikleridir. Gezegenin üzerinde, tek bir ağla bağlıyız. Hayal edelim ve onun gerçekten var olduğunu ve güce sahip olduğunu hissetmeye başlayalım. Bizi bu bağa uyandıran, bize güç veren ve bizi destekleyen Yaradan’dır.

Koronavirüs’ten alınan darbeler, nihayetinde tüm insanlığın boyun eğmesine, bastırılmasına ve sakinleşmesine, burada çalışan, istediğimizi yapmamıza: ne sağda ne de solda, izin vermeyecek bir Üst gücün olduğunun fark edilmesine neden olacaktır.

Üçüncü gücün – Yaradan’ın etkisine boyun eğmek zorunda kalacağız.

Dünya kötülükten kaçmaya çalışıyor, ama sadece kaçmamalıyız – iyiliğe ulaşmalı, Yaradan’ın ifşa olduğu ilişkiler inşa etmeliyiz. Günümüzün krizi, yeniden inşa etmek için, Yaradan’ın ifşa olduğu bir kab olacak, bağların ağını düzenlememiz için bir fırsattır.

Pandemi Ne Zaman Bitecek?

Soru: Şimdi birçok eski zevkler arka planda kayboluyor. Bazı insanlar alışkanlıklarını değiştiriyorlar. Diğerleri eski hayatlarını geri getirmek için acele ediyorlar ve bu durdurmak imkansız çünkü insanlar yemek, içmek, sıcak kalmak zorundalar.

Peki o zaman insanlar nasıl değişmeye başlamalılar?

Cevap: Değişiklik, insanların yemeleri, içmeleri, ısınmaları için ihtiyaç duydukları şeyleri, kendilerine en gerekli olanı sağlamaları, ancak ihtiyaç olanın dışında bir şey sağlamaları gerekmediğini anlamaları gerçeğiyle başlamalıdır. Ve o zaman salgın sona erecektir. Herkes toplum için gerekli olan işte uygun bir şekilde görevlendirilecektir. Ama bundan daha fazlası değil.

Virüs, sadece kağıt parçaları kazanmak için geçmişe dönmemize izin vermeyecek. Bu olmayacak.

Soru: Dünya Sağlık Örgütü de dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan, insanların sonbahar ve kış aylarında yeni hastalık dalgalarına hazırlanmaları gerektiğine dair bilgiler geliyor. Bizi korkutmak isteyip istemedikleri veya bunun gerçek bir varsayım olup olmadığı belli değil mi?

Cevap: Bence aynı salgın devam edecek. Dalgalar halinde gelip gidecek ve hiçbir aşı bize yardımcı olmayacak.

Sonuçta, bu tıpla ilgili değil, insanların doğaya, çevreye ve topluma karşı tutumlarını doğru bir şekilde algılamalarıyla ilgili. Bu değişmelidir. Eğer insanların tutumları değişirse, bu aşı olacaktır.

Koronavirüs İnsanların Etkileşim Şeklini Sonsuza Kadar Değiştirecek Mi? (Quora)

Koronavirüs gerçekten de ciddi değişiklikler geçirmemize neden oluyor.

Davranışlarımız, düşüncelerimiz, hırslarımız, umutlarımız ve beklentilerimiz zaten değişti, bu bizlere Koronavirüsün bizi etkileyen küçücük fiziksel bir parçacık olmadığını gösteriyor.

Koronavirüs,  daha ziyade realitemize giren, bizi davranışsal ve psikolojik olarak dönüştüren yeni bir programdır. Pandemi ne kadar uzun sürerse, bizlerin değerlerimizi, zevklerimizi ve tutumlarımızı yeniden değerlendirmemizi o kadar sağlayacaktır.

Sanki yoğun şekilde materyalist Koronavirüs öncesi dünya – bireysel servet birikimini, şöhreti ve gücü başarı işaretleri olarak gördüğümüz yer –  ile pandeminin derinlerine doğru ilerlerken, bu değerlerin çok daha az öneme sahip olduğu anlayışı arasında bir köprü üzerinde yürüyormuş gibiyiz.

Koronavirüsün sadece bulaşıcı bir hastalık olduğu vizyonundan bir anlığına geri adım atıp, Koronavirüse, özellikle insan etkileşimlerini değiştirmek için ortaya çıkan, doğa tarafından gönderilen evrimsel bir olgu olarak bakabilirsek, o zaman doğanın, ilişkilerimizi ve bağlarımızı iyileştirmek için bize nasıl ustaca rehberlik ettiğini görürüz.

Böyle bir görüş, doğanın bizi nasıl geliştirdiği anlayışından kaynaklanır: tamamen çeşitliliği ve bireyselliği arttırmak, daha sonrasında, daha ileri seviyelerde işbirliği ve bağ kurma ile çözülen kriz aşamaları vasıtasıyla.

Elisabet Sahtouris gibi evrim biyologları, bu doğa sürecini, parçalarını daha fazla bağlantıya ve daha evrimleşmiş yaşam formlarına yönlendiren olarak örneklendirmişlerdir ve bu, Kabalistlerin doğanın amaç ve plan tasvirleriyle tutarlıdır, ki bu insanlığın tek bir bütün olarak olumlu bir şekilde birleşmesi ve bunu yaparak doğa ile dengeye ulaşmasıdır.

Ne kadar gelişirsek, o kadar birbirine bağlı ve birbirine bağımlı hale geliriz. Sorun şu ki, artan bağımızı olumlu bir şekilde gerçekleştirmek için birbirimize karşı tutumlarımızı etkin bir şekilde geliştiremiyoruz.

Bu nedenle doğa, Koronavirüsü öncelikle bizlere birbirimizi önemsememize bir ders vermek amacıyla gönderdi.

Örneğin, virüsü bilmeden taşımamız durumunda, başkalarına bulaştırmamak için şimdi maske takmamız gerekiyor. Başka bir deyişle, kendi sağlığımız için değil, başkalarının sağlığı için maske takıyoruz ve kendi sağlığımız aynı şekilde bizi “önemseyen” başkalarına da bağlıdır.

Ayrıca, ekonomik alanda, Koronavirüs birçok işletmeye ve işe bir darbe vurduğundan, bizleri, sıkışık bir durumla karşılaşan herkesi düşünmeye ve herkesin en azından temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için yeni çözümler hakkında düşünmeye zorluyor. Böylece yetkililer de kendi halklarını daha fazla düşünmeye ve harekete geçmeye mecburi hale geliyor.

Doğa kaynaklı kriz zamanlarında, insanlar ihtiyaçtan dolayı bir araya gelirler ve Koronavirüs pandemisi nihayetinde birbirimize karşı tutumumuzu geliştirmeye yarayan bir kriz gibidir.

Karşılıklı olarak sorumlu ve saygılı ilişkilerin, gelişimimizin bir sonraki aşaması olduğunu ne kadar çabuk anlarsak ve birbirimize karşı daha sorumlu ve düşünceli davranmaya yardımcı olmak için etkin adımlar atarsak, o zaman doğanın bizi yönlendirdiği daha gelişmiş bağ koşuluna o kadar erken geçeriz – ve o zaman, istemeden değişimimizi zorlamak için salgın hastalıklara ve diğer krizlere ihtiyacımız olmaz.

Bu nedenle, Koronavirüs, etkileşim şeklimizi değiştirme sürecini çoktan başlattığından, önümüze koyduğu koşullara bağlı kalmak ve başkalarına karşı daha saygılı bir biçimde düşünmeye ve davranmaya çabalamak akıllıca olur.

Bu bizlerin pandemiden çıkmak ve daha mutlu, daha güvenli ve daha sağlıklı, doğanın nihayetinde bizden ne istediğinin daha fazla farkında olacağımız bir dünyaya girmek için, biletimiz olacaktır.

Umudum, bu değişime daha etkin bir şekilde girmemizdir ve bu, bizi oraya götürmeyi doğaya bırakmaya devam etmemizden daha hızlı ve daha keyiflidir.

Neden Bir Virüse İhtiyacımız Var?

Soru: Virüsten sonra birleşmemizi nasıl gerçekleştirebiliriz?

Cevap: Böylelikle bu virüs artık var olmaz. Yeni bir birleşme sistemi oluşturmak için virüse ihtiyacımız var. Onsuz bunu yapamayız. O bizlere kendi aramızda ne tür bir birlik oluşturmamız gerektiğini gösteriyor.

Şu anda hala onu anlamıyoruz ve hissetmiyoruz. Virüse bir engel gibi, kötülük gibi bakıyoruz ama gerçekten yakında onun üzerine çıkacağız ve onunla çalışacağız. Bağımızdaki çalışmayı başka nerede iyileştirmemiz gerektiğini gösterecektir.

Soru: Bütün insanlar sadece krizin sonunu bekliyorlar. Bir sonraki salgını nasıl önleyebiliriz?

Cevap: Yaşamış olduğumuz şeye dayanarak doğru bir şekilde davranmaya başlarsak, daha sıcak ilişkiler ve karşılıklı yardım için çabalarsak bir sonraki krizi önleyeceğiz. Eğer yapmıyorsak, o zaman bir sonraki salgına şimdiden girmeye başlıyoruz.

Twitter’da Düşüncelerim / 29 Temmuz 2020

Toplumsal bir değişimden değil, onun temellerinden birinin değişiminden geçiyoruz, egoizmden alturizme.

Koronavirüs, egoizme dayanan bir toplumun insan bağına dayalı bir topluma dönüşmesine “komşunuzu sevmemize” yol açarak eşlik eder. Bu değişiklik doğanın özünde var, olmalı ve şimdi oluyor.

Şimdi yeni bir toplum doğuyor. Bu tıpkı ana rahmindeki fetüsün gelişimi gibidir: bir şey fetusu geliştirir, baş aşağı çevirir (dünya görüşünü değiştirir) ve zorla yeni bir dünyaya atar. Bunu fark etmeli ve kendi doğumumuzda yer almalıyız.