Category Archives: Dost

Her Kim Dostu İçin İsterse İlk Önce Kendisi Alır

Soru: “Her kim dostu için isterse ilk önce kendisi alır” sözünün özü nedir? Bu konu benim için çok kafa karıştırıcı zira Yaradan’dan arzumun değişmesi için yapacağım talep, halen kendi yararıma bir dua çünkü bu durumda biliyorum ki ben diğerlerinden önce alacağım. Burada bir şeyler beni gerçekten rahatsız ediyor?

Cevap: Bu demektir ki sen daha henüz tam olarak dostun için dua etmiyorsun. “Her kim dostu için dua ederse ilk önce kendisi alır” sözü dua edenin kendisini hiç düşünmediğini ve de ilk önce alanın kendisi olacağına konsantre olmadığını ifade eder.  Evet, o diğerlerinden önce alır zira Işık onun vasıtasıyla dostlarına iletilir. Başka nasıl olabilir ki?

Basitçe o, kendisi için hiçbir düşüncesinin olmadığı sadece dostu için dua ettiği bir seviyeye yükselir. Burada kişinin “kendisi” hakkında hiçbir düşüncesi olmadığı gibi kendi kişisel koşulunu yükseltmesi için duası da yoktur. Tüm isteği dostunun yakarışını doldurmaktır. Hiçbir şekilde kendisi için bir arzusu yoktur.

Bu durumda kişi gerçekten diğerlerinden önce alır çünkü o dostlarına Işık’ı aktarır. Bu materyali kavramalıyız. Ruhlarımız Beria, Yetzira ve Assiya dünyalarındadır. Bizlerin birçok soru ve talepleri vardır. Eğer biz bunları Assiya dünyasının Malhut’una yükseltirsek o zaman Malhut da onları daha yükseğe, Atzilut dünyasının Zer Anpin’ine yükseltir; her kim MAN yükseltirse sanki “aşağıda” olan dostları için bir talebe gelir. O zaman, Yukarıdan Işık’ı ilk alan o olur. Işık ilk onun vasıtasıyla akar ve daha sonra Malhut vasıtasıyla diğer ruhlara iletilir.

Soru: Öyleyse, böyle bir arzuyu edinmek için ilk önce Yaradan’a başvurmalıyım ve O’ndan bana bunu vermesini talep etmeliyim ki tamemen egomdan özgür olabileyim; kendi hakkımda bencilliğimin hiçbir damlası olmaksızın, doğru mu?

Cevap: Kesinlikle, bu durum da bir sonraki duaya ön ayak olan dua olur. Aksi halde, bu durum bir sonraki egoistik halkadan başka bir şey olmaz.

18.08.2012 Tarihli Kharkov Kongresi ‘‘Uniting to Ascend’’, Ders 5

Dostum Yaratan’ın Bir Temsilcisidir

Soru: Bir çalıştay esnasında nasıl çalışırız, bir diğerini nasıl dinleriz?

Cevap: Dostum anlayabileceğim veya anlayamayacağım bir şeyler söyleyebilir. Benim çok yüce veya salakça olarak düşündüğüm şeyler söyleyebilir. Her ne durum olursa olsun, ben şimdi onu Yaratan’ın bir temsilcisinin tecellisi olarak algılarım. Yaradan beni onun vasıtasıyla etkiler.

Eğer ben dostumun davranışı, tavrı tarafından bir itilme hissedersem onun sözlerinin veya herhangi başka bir şeyinin gerçek anlamı, benim onu algılayamadığım veya istemediğimdir. Ve işte bu muhteşem bir eksersizdir! Bunun üzerine yükselmem gerekir! Eğer o Yaratan’ın temsilcisi ise, zira “O’ndan başkası yok”, özellikle böylesi bir olayı paylaştığımızda, o zaman dostumu yüceltmeliyim ve bana sunulan her şeyin temsilcisi olan onun vasıtasıyla manevi özü idrak etmeye çalışırım ki bunların tümü bana bu şekilde sunulur ve aynı zamanda kendisini de bu yolla sunar. Her şeyi mutlak kutsallık, mutlak ihsan etme, mutlak manevi nitelikte algılayacağım bir durumda kendi üzerime yükselmeliyim – içimde hissettiğime, sahip olmadığım gerçeğe rağmen.

İçimde bu iki niteliğin ortaya çıkması çok iyi bir durumdur: Dostumda gördüğüm her şeyi hiç bir surette dikkate almadığım zaman dostuma karşı göstermiş olduğum egoistik yaklaşımım ve diğer bakımdan, tam zıttı, dostuma Yaradan’ın temsilcisi olarak mantık ötesi davrandığım zaman çünkü dünyada kötü, fena, kusurlu olabilecek birinden hiçbir şey gelmeyecektir. Ve eğer bu içimde var olursa, o zaman o benimdir; ona kendimin gibi bakarım.

İşte bu yüzden, eğer bu iki durumu kendi içimde fark edebilirsem o zaman belli bir manevi çalışma yapmışımdır. En üst ve en düşük tüm kritik koşulları birbiriyle ilişkili olarak beraber tutmalıyız ve ortak bir kaba sahip olacağız – Malhut ki temeldedir ve sadece hoş olmayan şeyleri kapsar – ve bu içimizde daha net kötüyü görmeye başlayacağız ve Keter’e doğru bunun üzerine yükselebileceğiz. O zaman bunlar arasında öylesine bir mesafe ve gerilime ulaşacağız ki Saran Işık İç Işığa dönecek ve oraya yansıyacaktır. Ve bizler ilk manevi seviyeyi edineceğiz.

Bu ne yapar? Bizleri birbirimizle bağlayan Atzilut dünyasının Malhut’una doğru MAN yükseltiriz ve orada kendimizi yeni doğumlar olarak ilk kez için tesis ederiz. Ve bir kişi tek başına doğmaz ancak en az on kişi olarak doğar.