Category Archives: Arvut

Karanlık Odadaki Işıkları Açın

“O’ndan başkası yok”u sürekli bize hatırlatacak olan bir sistem kurmamız gerekiyor. Bu sistemin, aralarında özel bir ilişki olan en azından on kişiyi mutlaka içermesi gerekiyor.

Ve bu network, ağ bağlantısında, bu karşılıklı kuvvet alanında, Üst Işık ışımaya başlar ve üst güç bulunur, o bize sürekli olarak her anın, yaradılıştan, üst güçten geldiğini hatırlatır.

Fakat, şu anda aramızda olduğu gibi, eğer bir bağlantı ağı yoksa, o zaman hatırlayamayız. Durumlar değişecektir, fakat onları üst güç ile birleştiremeyiz, bu sistem şu anda aramızda çalışmamaktadır.

Sadece bizleri birbirine bağlayacak olan aramızdaki bağlayıcı alan ortaya çıktığı anda, tıpkı bir mıknatıs ya da elektrik gibi, sonrasında birbirimize bağlanmak için harcayacak olduğumuz çaba sayesinde, hissederiz ki, bu alan içerisinde bu koşulu sağlamlaştıran bir güç vardır.

Her zaman bu çalışmaya geri döneriz. Sistem bize her zaman O’ndan başkası olmadığını hatırlatır, bu koşulu kendimiz için koruyarak ve sabit hale getirerek, özellikle gizlenme koşulundayken ki bu durumda O’nun ifşasını ve bununla da O’na memnuniyet vermek ve formların eşitliğini isteriz, tıpkı misafir ve ev sahibi gibi.

Soru: Bu manevi dünyalardaki koşullar hakkında mı bahsetmektedir?

Cevap: Bizler manevi dünyadayız ancak gizlilik koşulundayız! Bu gizliliği, içinde bulunduğumuz koşuldan ortadan kaldırmamız gerekiyor, tıpkı bilmeden hep birlikte karanlık bir odadaymışız ve ışığı açmamız gerekiyormuş gibi. Odaya girerim, fakat karanlıktan dolayı orada kimsenin olduğunu ne görebilirim ne de hissedebilirim. Işığı açmam gerekiyordur ve sonrasında kendimin diğer herkes ile birlikte olduğunu göreceğim ve anlayacağım. Bizler manevi dünyalara uçmayız. Zaten onun içerisinde bulunuyoruz ancak bu gizlilik koşulundadır.

Soru: Fakat kişi gizlilik koşulunda olduğunu unutuyor!

Cevap: Unutmuyor, fakat bunu bilerek unutmasını ve kafasının karışmasını sağlayan Yaradan’ın kendisidir. Sadece unutmuyor, maneviyetla da hiç ilgilenmek dahi istemiyor çünkü tamamen diğer işlerle ilgileniyor. Tüm bunlar onun için kasıtlı olarak düzenlenmiş durumda ki bu sayede tüm bunlara rağmen tamamen, kişi farkındalığa gelecektir.

Soru: Fakar eğer arkadaşım bana bunu hatırlatmazsa, bunu hiç bir zaman hatırlayamayacağım!

Cevap: Evet, doğru. Hepimizin, Arvut (karşılıklı sorumluluk ve garanti)’ye ihtiyacı var. Arvut olmadan bizlere Işık’ın, metodun verilmesine ihtiyaç yoktur. Sadece, yeterli sayıda dostun katılımı ile, 600.000 ruhtan oluşan tam bir sayı ile, karşılıklı olarak birbirine bağlanabilen ve amacın tek bir kalpte tek bir insan olunması gerektiğini anlayabilen  ve eğer bunun ile devam etmeye hemfikir olarak Arvut sistemini yaratmaya hazır durumdaysak, o zaman bizlere bağlanmanın metodunun verilmesine değerdir.

Aslında bu bağlanmanın bir metodu değildir, ancak bir keşfin metodudur. Bu metot Işık’ı yaktığımız ve gizliliği ortadan kaldırıdığımız bir metottur.

26 Nisan 2014 tarihinde yayımlandı.

Günlük Kabala Dersine Hazırlık, 20 Nisan 2014

Eşitlerin Garantisi

Soru: Sabah dersinden sonra yeni bir güne başlıyoruz. Bu yeni günü en verimli bir şekilde kullanmamız nasıl mümkündür? Oyalanma ve erteleme olmaksızın ilerleyiş nasıl mümkündür?

Cevap: Bizler garanti hakkında, garantinin koşulları hakkında düşünmeliyiz bu şekilde bu anlayış bize mümkün olduğunca yakınlaşacaktır.

Tek bir kolektif ruhun içerisinde her bir ruh bütüne dâhildir. Ortak eğilim kontrol gerektirmez daha ziyade eşitlik gerektirir. Ve eşitlik bunun içerisindedir yani kişi diğerlerine ilişkin olarak kendini iptal etmesidir. Ancak o zaman bizler eşitiz.

Sadece buna dikkat edin ve buna odaklanın. Bununla kazanacağız başka herhangi bir diğer formda değil. Ve diğer tüm zaferler bir kayba dönüşeceklerdir.

10.10.2013 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, Baal HaSulam’ın Yazıları

Karşılıklı Sorumluluk, Manevi Doğumumuz İçin Önkoşuldur

Birisine herkesin ona bir düzen içinde ihtiyacı olan ne varsa sunmasından dolayı karşılıklı sorumluluğa teşekkür edin. Böylelikle o da diğerlerini düşünebilir. Bu onun egosunun üzerine yükselebilmesi için gerekli olan tek koşuldur.

Başka bir güç yok. Ego bizi domine eden tek güçtür ve egoyu sadece grup içinde etkisizleştirebiliriz.

Eğer grup etkisizleştirmezse ve egomu iptal etmezse bunu kendi başıma yapamayacağım kesindir. Onun içinde sonsuza dek gömülü olacağım ve varoluş için doğamayacağım demektir. Karşılıklı sorumluluk, benim için hayatın kanunudur; manevi doğumum için önkoşuldur.

İhtiyacım olan her şeyin tüm korunma ve önleminin güven hissini gruptan almadıkça kendi üzerime yükselemeyeceğim. Esasen bu, bendeki bu hisse yönelik doğumu veren ve bir daha da bana bağlı olmayacak olan karşılıklı sorumluluktur. Eğer dostlarımın karşılıklı sorumluluğu beni etkilerse onlar hakkında hiçbir biçimde düşünmeyi bırakmayacağım. Bu iş böyle işler.

Bu annesinin kucağındayken hiç endişesi olmayan bebeğin durumuna benzer. Bebek, içgüdüsel olarak güvendedir ve ihtiyacı olan ne varsa karşılanacağını hisseder. İşte ben de grubun kucağındayken tüm sorunlarımın, düşüncelerimin, endişelerimin ve sorularımın geçtiğini hisseden bir bebek gibi olmalıyım.

Bana bağlı olan hiçbir şey yoktur; sanki havada süzülüyormuşum gibi. İşte bu hareketin ardından diğerlerini düşünmeye başlayabilirim.

Üzerimizde işleyen güçlerden, değişmez yasalardan bahsediyoruz. Bu benim bir fantezim ya da tahminim değil. Eğer karşılıklı sorumluluğun gücü üzerimde işlerse o zaman kendimi çözerim ve isteyip istemememe bakmaksızın hiçbir fark oluşturmaz. Eğer dostlarım üzerimde bu güçle çalışırsa, egonun gücünden bağımsızımdır. Ve bu andan itibaren diğerlerini düşünebilirim.

(24 Eylül 2012 tarihli günlük Kabala dersinin ilk bölümü, Baal HaSulam’ın yazıları)

Arvut’u (Karşılıklı Garantiyi) İstiyoruz!

Yaratan, Grup olmadan edinilemez. Bir diğer yandan, Yaratan’sız bir grup, grup değildir, fakat “küçük görenin yeridir”. Ben de aynı şekilde, grup ve Yaratan bir bütünü oluştururuz. Bu, “ İsrail, Tora ve Yaratan Bir’dir” ile denilmek istenendir.

Tora bizi, uzaklaştıran güce rağmen,  gruba birleştiren güçtür. Bu yüzden, Tora’nın verilişi ve karşılıklı garanti birleşmişlerdir. Ne de olsa, karşılıklı garanti kendi başına mümkün değildir. Onu yerine getirmeyiz fakat uygulanmasını talep ederiz. Bu “Mısır’dan çıkışın mucizesi” olarak adlandırılır. Bizler buna sadece katılırız. Değişimler bizim gücümüz tarafından gerçekleştirilmez fakat sadece bizim arzumuza göre gerçekleştirilir.

Bizim işimiz çok şiddetlice istemektir, yapabildiğimiz kadar çok ve sonrasında yanıt gelir. Aynı zamanda zaten “altın buzağı”yı yapıyoruz , tıpkı Tora’nın verildiği zamanda olduğu gibi. Bu gerçekleşir, fakat bizler haykırmayı unutmuyoruz! Hazırlıklı olmalıyız ve yapabildiğimiz kadar en fazlasını talep etmeliyiz. Talep etmeli ve sonrasında ne olacağını düşünmemeliyiz. Genel istek burada gereklidir. Sonrasında, birliğin gücünü alacağız ve eğer egoizmimiz sonraki anda, sistemin programlandığı gibi yükselirse, bu bizim problemimiz değildir.

Bizim ortak problemimiz, bize şimdi verilen egoizmin düzeltilmesini talep etmektir, sadece bu ve daha fazla değil. Kişi mevcut koşullara göre değerlendirilir. Bizler sadece, saldırıya olan hazırlığımızda, mümkün olduğunca çok, gerekli olanı hissetmeliyiz.

30 Nisan 2012’de yayımlandı. (76357) Vilnius Konferansı’ndan. 24 Mart 2012 Workshop 2