Daily Archives: Mart 7, 2024

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 50

Soru:  Aramızdaki iyi bağ aracılığıyla gerçekliği duygusal olarak anlamaya çalışıyoruz. Ancak Baal HaSulam, aklın ruha en yakın giysi olduğunu yazıyor. Neden duygu değil de akıl?

Cevap: Akla ihtiyacımız var çünkü ancak onun aracılığıyla duygularımızı anlıyor, analiz ediyor, keşfediyor ve açığa çıkarıyoruz. Bu nedenle akıl olmadan imkânsızdır, ancak duygular olmadan da hiçbir şey olamaz. Kabala bilgeliği duygulardan bahseder.

Soru: Arzu içimde ve eylem dışımda olduğu için, kendimi arzuma karşı hareket etmeye nasıl zorlayabilirim? Ve emirlerin niyete ihtiyacı olmadığını insan nasıl anlar?

Cevap: Arzunuzun ne olduğunu ve kime yöneldiğini belirlemeye çalışın. Aynı zamanda niyetinizi de kontrol edin. Arzunun yönü niyettir.

Soru: Önceliğimiz kalp üzerinde çalışmaktır. Ama hepimiz mantık ötesi inanca layık olmaya çalışıyoruz, bu da mantığın üstüne çıkmak anlamına geliyor. O halde mantığın ne olduğu belli değil mi?

Cevap:  Mantık, onun üstüne çıkmak için vardır aksi halde maneviyatı anlayamayız. Bizler mantığın üzerine yükselerek maneviyata gireriz.

Soru: Eğer onu kaybetmekten korkuyorsanız, sevgi hissi nasıl doğru analiz edilebilir?

Cevap: Ona tutunun, onu sürekli geliştirin, bundan utanmayın, bu sayede her şey yoluna girecektir.

Yaradan’ı Göz Önünde Bulundurun

Soru: Onludaki bağları düzeltmemiz ve dostlarımız için dua etmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Eğer davranışları sizi rahatsız ediyorsa dostlar için nasıl dua edebilirsiniz ki?

Cevap: Bu harika! Bu, dua edecek bir yeriniz olduğu anlamına gelir ve Yaradan’dan, dostlarınıza karşı doğru tutuma sahip olmayı isteyin ki, bu sayede onlara düşmanca hisler beslemenize rağmen, onları sürekli bağışlayıp haklı çıkarabilin.

Soru: Sanki Yaradan yokmuş gibi göründüğünde ve dostlarınızı ıslah edilmemiş olarak gördüğünüzde, Yaradan’la bağımızı nasıl koruyabiliriz?

Cevap: Bu, bir annenin küçük çocuklarını bir odada bırakıp dışarı çıkması ve kapıyı arkasından kapatmasına benzer; ancak o, çocuklarını uzaktan izleyip neler olduğunu aslında görüyordur. Sizin durumunuz da böyledir.

Yaradan’ın sürekli aramızda, içimizde, çevremizde olduğunu unuttuğunuzu ve bu gerçeği hiçbir koşulda geride bırakmamamız gerektiğini hissediyorsunuz. Dolayısıyla, burada Yaradan’ı gözden kaçırmamak için, sürekli dikkatli olmaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Aksi takdirde, gerçek dünyadan ve gerçek duygulardan uzaklaşırız.

 

Fiziksel ve Manevi Yasalar Arasındaki Fark

Soru: Tora’nın ilk emri, Yaradan’ın önünde korkudur. Yaradan’ın emirlerini uygulayamayacağım için mi korkmalıyım?

Cevap: Evet, çünkü Yaradan’ın emirleri doğanın yasalarıdır. Eğer bunları uygularsak, doğayla uyum içinde hissederiz. Ama eğer uygulamazsak, o zaman onların olumsuz sonuçlarını kendi üzerimizde yaşarız.

Soru: O halde bir seçeneğim var: Onlara uyarım ya da uymam. Peki, bunlar yerçekimi yasası gibi uymam gereken yasalar değil mi?

Cevap: Bunlar bir şekilde farklı yasalardır, ancak fiziksel yasalarıyla aynı etkiye sahiptirler. Bunları görmezden gelirsek, bunun için cezalandırılırız.

Ancak Tora’nın yasalarının, kişinin dünyayla, kendi türüyle olan ilişkisi için geçerli olduğunu yani insanlar da dahil olmak üzere doğanın cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerine uygulanan, fiziksel yasalarından farklı olduğunu hatırlamalıyız.

Kabala biliminde incelediğimiz yasalar, insanlar arasındaki ve insanlar ile Yaradan (yüce yönetici güç) arasındaki ilişkilerle ilgilidir.

İç Ses

Soru: Kişinin Yaradan’la temas halinde olup olmadığını nasıl kontrol edebilirsiniz? İnsanın sürekli konuştuğu o iç ses kimdir?

Cevap: Kişinin kendisidir.

Soru: Burada bir karışıklık var. Bir yandan “O’ndan başkası yok” deniyor yani insanın tüm düşünceleri Yaradan’dan gelmektedir. Öyleyse, en nihayetinde bu O mu?

Cevap: O’dur. Ama gerçek şu ki, insan Yaradan’ı görmez ve O’nu hissetmez. Aynı amaç için çabalayan dostlarıyla grup içinde gerekli bağları kurarak, sadece Yaradan’ın yönlendirdiği şekilde hareket eder.

Böylece, tek bir hedefe doğru ilerleyerek, yalnızca almak isteyen varlıklardan, yavaş yavaş ihsan etmek isteyen insanlara dönüşürler.

Bu, yavaş yavaş Yaradan’a yaklaşmak, O’na benzemek demektir.