Monthly Archives: Ocak 2023

Egoizm Dağının Üzerine Yükselmek

Tora’da anlatılan bütün koşullar, coğrafyadan, İbrahim’in grubunun Mısır’dan ayrılıp Sina Dağı’na yaklaşmasından, çölü aşıp İsrail Toprağı’na girişinden değil, insanların içsel koşullarından söz eder. Onlar, büyük bir egoizm gelişimi hissetmeye başladılar. Onlar için zordu ama yavaş yavaş birbirlerine bağlı olarak sürekli yükselip düştükleri ve sevgi, dostluk ve “komşunu kendin gibi sev” koşulunda kalmaya çalıştıkları bir noktaya geldiler.

Bu bazen işe yaradı bazen de yaramadı ama egoizmden kurtulmaları gerektiğini anlayana kadar böyle devam etti çünkü egoları o kadar büyük hale geldi ki onunla başa çıkmak imkânsızdı.

Bu dağa hemen atlayamazsınız, ancak yavaş yavaş egoyu kullanabildiğiniz ölçüde ortaya çıkarırsınız, onun üzerine yükselirsiniz ve böylece içinizde sürekli olarak olumsuz nitelikler ifşa olsa da kendinizi yükseltirsiniz. Ama onlardan korkmazsınız. Onlar sayesinde, onları doğru kullanarak yükseldiğinizi anlarsınız ve bu sizin manevi yükselişinizdir.

İbrahim’in grubu birbiriyle bağ içinde, “Mısır” denen egoizmden bu şekilde koptu, ayağa kalktı ve kendi üzerlerinde çalışmaya başladı. İlk olarak, birbirlerine zarar vermemek için karşılıklı yardım ilişkisi kurmaya başladılar çünkü bundan önce birbirlerine bağırıp çağırmaya hazırdılar. Sina Dağı, aralarındaki nefret dağını temsil eder.

Onların bu koşullarına, “çöl” denilebilir çünkü ihsan etme çalışması, egoizme herhangi bir doyum getirmediği için, bundan tat almamışlardır. Böylece, tamamen Bina seviyesine yükselene kadar, 40 yıl boyunca kendi üzerlerinde çalıştılar.

Sonra, sözde çölde 40 yıl dolaşma koşulundan geçtiler.  Dolaşmak, sürekli bir arayışı sembolize eder: Kendimden sürekli yükselttiğim bu egoizm içinde, Bina niteliğini, ihsan etme niteliğini nerede bulabilirim?

Tüm İnsanlıkla Tek Bir Gemide

Yorum: Mezhepler kendilerini şu iddiayla karakterize ediyor gibi görünüyor: “Bu grup seçilmiştir, insanlığın geri kalanı bu gruba ait olmadıkları ve kendilerini kurtarmasına izin vermedikleri için yok olacaklar.”

Cevabım: Hayır, bu yanlıştır! Kabalistik grup, Kabalistik bilgiyi tüm insanlığa yaymak için var olur çünkü hepimiz sadece bu bilgi ölçüsünde, iyi ve nazik yollarla ilerliyoruz; aksi halde herkes için kötü olur.

Sonuçta, acı, bizim aleyhimize işleyen ıslah edilmemiş niteliklerdir. Onları ıslah edersek, iyi, iyilikseverliğe dönüşürler. Bu durumda, insanlıkla aynı gemideyiz.

Kimseyi küçük görmeyiz: “Size her şeyi söyledik, gerisi size kalmış. Eğer ölürsen, biz ışığa doğru ilerlemeye devam edeceğiz!” Öyle bir şey yok, hepimiz aynı gemideyiz.

Üstelik, şimdi uygulanması gereken ıslah metodunu dünyaya yaymayı başaramazsak, suçlu dünya değil, biziz.

Dünyayı suçlamıyorum, her zaman haklı çıkarıyorum. İnsanın doğasını anlıyorum, ben onu değiştirmelerine yardım edene kadar kişi farklı davranamaz.

Eleştirel Konuşmanın Üzerine Çıkın

Soru: Kabalistik toplulukta, eleştirel konuşmanın tehlikesi nedir?

Cevap: Öncelikle, her insanın içinde farklı eleştirel düşünceler doğar. Bu doğaldır çünkü egoizmimiz sürekli çalışır, sürekli büyür ve bize gerçekten yakın olanlar dışında, içimizde sürekli dünyaya karşı eleştirel bir tavır uyandırır.

Bir gruptaki ilişkiler, sürekli manevi yükselme gerektirir; bu nedenle egoizmimiz orada tam kapasite çalışır. Her birimizin içinde, egoizmin sürekli olarak uyandırılması şaşırtıcı değildir. Olması gerektiği gibi heyecanlanmasına izin verin. Bu bir büyüme işaretidir ama önemli olan onunla ne yaptığımızdır.

Egoizmimi sürekli tersine doğru ayarlamalıyım; yani öyle bir şekilde çalışmak zorundayım ki, onu yok etmeden ve onun üstüne çıkarak, gruptaki dostlarımla olan ilişkilerimin üzerine ihsan etme ve sevgi niteliğini inşa edebilmeliyim. Onlara aynı şeyi göstermeli ve herkese örnek olmalıyım. Ve onlar da bana ve diğer herkese aynı şekilde davranmalılar.

Aslında bu, egoizmimizin üzerinde ve ona aykırı bir oyundur. Bu oyun ile yavaş yavaş saran ışığı uyandırırız, bu durumda ışık bizi etkiler, yükseltir ve fiilen içimizde ortak bir ihsan etme niteliği yaratır ve bu sayede Yaradan’ı – dünyanın üst, yönetici gücünü – hissederiz.

Bunun yerine başkalarında gördüğüm eleştirel tavrı -onlara göstermem gereken sevgi ve şefkati değil yani kendi egoizmimden kaynaklanan nedenimi, ilgisizliğimi- dostlarıma anlatırsam, o zaman bunu yaparak grup üyeleri arasında zararlı bir enfeksiyon yayarım. Bu kesinlikle kabul edilemez! Bu, manevi ilerlememizi öldüren en kötü şeydir.

Erkekler arasında bu o kadar da korkunç bir şey değil çünkü başlangıçta kadınlar gibi içeriden bir harekete sahip değiller. Ve eğer bizimle bir grup içinde, ilerleme halinde olmak istiyorlarsa, bunu kökünden sökmek, yabani otlardan arındırmak ve tomurcuk halindeyken kesmek zorundalar. Bu yüzden dedikodu ve eleştirel konuşma konusunda çok katıyım. Aramızda buna yer olmamalı.

Profesyonel olarak konuşursak, dağıtım konusunda yanlış bir şey yapan birini eleştirebilirsiniz, ancak aramızdaki ilişkileri eleştiremezsiniz. Hiçbir durumda bir dostunuzu eleştiremezsiniz.

Ayrıca başkaları hakkında değil de kendiniz hakkında konuştuğunuzu anlamıyorsunuz bile; yani egonuzdan akıl yürütüyorsunuz.

Eleştirel konuşmak, Kabalistik bir grupta olabilecek en korkunç şeydir ve buna karşı tüm gücümüzle savaşmalıyız çünkü bu, ilerlememizi öldüren bir zehirdir. Bu yüzden dostlardan gelen eleştirilere karşı hoşgörüm yok ve böyle şeyler olursa onlara karşı aktif olarak mücadele etmeliyiz. Ve eğer birisi bunu yapamıyorsa, o zaman bu insanlar gruptan çıkarılmalıdır.

Bir arkadaşımın bazı karakter özelliklerini sevmediğimi söylememeliyim. Bu asla olmamalı. Bunun üzerine çıkmak zorundayım.

Tıpkı sevgili çocuğumda olduğu gibi, pratikte herhangi bir olumsuz nitelik görmem ve görsem bile onlar sevgi ile örtülürler. Onu hala severim ve onda neyin kötü olduğunu kimseye söylemem. Bu, tüm dostlarımıza nasıl sevgili küçük çocuğumuz gibi davranmamız gerektiğinin açık bir örneğidir. Dostlara böyle davranmalıyız.

Klipa’nın Özellikleri

Soru: Gruptaki dostlar arasında ne tür bir ilişkiye Klipa denilebilir?

Cevap: Bir grup içinde, pratik olarak Klipa gibi hiçbir ilişki olamaz. Klipa, çekememezlik, kıskançlık, reddetme, yardım etme isteksizliği, vb. gibi yani insanlar arasındaki duygusal, manevi, kalpten kaynaşmayı reddeden tüm özelliklerdir.

Soru: Klipa genel olarak nasıl çalışır? Mekanizması nedir?

Cevap: Kişide Klipa oluşturan birkaç nitelik vardır. Genel olarak bunlar egoist niteliklerdir, ancak belirli türlere ayrılırlar. Bunlar çekememezlik, kıskançlık, kendini yüceltme, yalan ve gururdur.

Soru: Yani bizi ayıran her şey mi?

Cevap: Evet. Aslında bunlardan pek çoğu mevcut ama hepsi tek bir bütünü oluşturur kişinin egoist “Ben” ini.

Soru: Az önce sıraladığınız niteliklerle, doğrudan yüksek gücün ifşasında olan bir kişide açığa çıkan nitelikler arasında bir fark var mı?

Cevap: Bu nitelikler orada da faaliyet gösterirler.

Sadece Kabul Edin – Ve O Ortaya Çıkacak!

Zohar‘ı okumaya hangi bölümden ve tam olarak nereden başladığımızın bir önemi yoktur. Kişi bir dersi ilk defa duysa bile hiç fark etmez. “Tora’da zaman yoktur”; o manevi durumlardan bahseder ve tüm bunlar içimizde olur ama biz henüz hissetmiyoruz.

Fakat bu önemli değil. En yüksek, en inançlı ve güçlü kaynak olan, Zohar Kitabı‘ndaki ışığı uyandırmak bizim için önemlidir. Hiçbir kitap, ruh üzerindeki etkisi açısından Zohar Kitabı ile asla karşılaştırılamaz.

Onun ışığı bize tesir edecek şekilde kişinin onu kendi üzerine çağırması ancak niteliklerde ona benzemekle mümkündür. Bu nedenle, Zohar Kitabı’nı birlikte okuyoruz yani her şeyden önce, bu Kitabı açmadan önce, herkes kendini başkalarıyla bağa hazırlamalıdır.

Tora’nın armağanı hakkında da yazılmıştır ki, “tek kalp tek adam gibi” olmayı ve (gelecekte) kardeş sevgisini elde etmeyi kabul ederseniz (bunu yapamayacağınız açıktır, ancak sadece kabul edersiniz!) o zaman Tora’yı yani kaynağa, Yaradan’a dönen ışıkla ıslah metodunu alacaksınız. O zaman bu ışık sizi etkileyecek ve sizi kaynağa, iyiliğe, Yaradan ile eşitliğe döndürecektir.

Bu nedenle, Zohar Kitabı‘nı okurken, her zaman şu koşulu yerine getirmeye çalışmalıyız: ışığın bizi etkilemesi için birleşmeye hazır olmak ve birliğimizde, tek bir ruhta olduğu gibi, ışığı, Yaradan’ı ifşa edeceğiz. Ne de olsa, bireysel bir ruh, yalnızca şimdi algıladığımız mevcut gerçekliğimizi hissedebilir.

Bina’nın 50. Kapısı

Bu sarayda üst üste pek çok gizli hazine vardır. Bu sarayın içinde gizlemek ve ışıkları durdurmak için yapılmış kapılar vardır. Onlar elli tanedir…(Zohar Kitabı’na Girişi, Bölüm “Kilit ve Anahtar”).

Zohar Kitabı’nı çalıştığımızda, bu kitabın biz alttakiler ile üstteki Yaradan arasında bir aracı olduğuna ve tüm bu bağın Rabbi Şimon grubu sayesinde gerçekleştiğine inanmalıyız.

Kapılar, uymamız gereken şartlardır. Kapılardan geçebilmek için onlara yaklaşmanız ve kendinizi belirli niteliklere göre ayarlamanız gerekiyor. O zaman kapıların bir kısmı açılıyor, bir kısmı iptal oluyor, bir kısmını da entegre ederek düzeltmemiz gerekiyor.

Her kapıdan sonra, kendi içimizde ihsan etme arzusunu giderek daha fazla ifşa ederiz, Yaradan’a gitgide daha çok yaklaşırız ve yaradılışı Yaradan’a bağlayan tüm sistemi daha iyi anlarız. Böylece geçtiğimiz her kapıda, Yaradan’ın sarayına doğru daha da ileriye gidiyoruz.

Sonuncunun, 50. kapının ardında, kesinlikle her şey ifşa olur, tüm Malhut, üst güçle tamamen yapışır.

Bir Kabalist Ne Arar?

Soru: Eğer dünya milletleri bilinçaltında Yahudilere, Yahudiler işlerini yapmıyor diye onları itiyormuşçasına olumsuz davranıyorlarsa, o zaman tam tersine siz bu işi yapıyor olmanıza rağmen, neden size karşı yetersizden daha az tepkiler veriyor ve garip yorumlar yapılıyor?

Cevap: Yaratılışın doğası gereği, insanların bana iyi davranamayacaklarını biliyorum, çünkü bu hem Yahudilerin hem de Yahudi olmayanların doğalarına aykırıdır.

Herkesi, tek bir bütün içinde herkese yaklaşmaya ve bu formda, en azından kısmi bir bağımız olması koşuluyla kendini aramızda gösterecek olan üst gücü ifşa etmeye ve böylece, giderek artan bir şekilde, tüm insanlığın ıslahına, doğaya, Yaradan’a bütünüyle eşdeğer olmaya çağırıyorum.

İnsanları buna çağırırken bana iyi davranmalarını umut edemem. Faaliyetlerimde ne kadar başarılı olduğumu görmek için, sadece genel olarak onların tepkileriyle ilgileniyorum. Çocuklarda olduğu gibi, onlara uyum sağlayıp sağlamadığınızı, sizi en azından biraz duyup duymadıklarını anlamak için tepkilerine ihtiyacınız vardır. Ve tüm bunlar başka teknikleri öğrenmek içindir. Ve gerçek şu ki, tepkilerinin olumsuz olması doğaldır.

İnsanları, egoizmlerini bir kenara bırakmaya, komşularını sevmeyi öğrenmeye, nefrete ve eylemsizliğe karşı hoşgörüsüz olmaya ve neden var olduğumuzu anlamaya teşvik ediyorum. İster sıradan insanlar olsun, ister doğruluklarından emin olan erdemliler olsun, onları uykularından uyandırıyorum.

Engelleri Aşın ve Üst Dünyayı İfşa Edin

Soru: Zohar nedir?

Cevap: “Zohar”, “üst aydınlık” anlamına gelir. Bu, Arık Anpin olan Atzilut dünyasının baş seviyesinin ışığıdır. Kitap adını bu parlamadan alır çünkü birçok farklı filtreden geçerek yavaş yavaş kendini küçülten ve bizi etkileyen kaynaktan bahseder.

Soru: Zohar neden hikâye tarzında bir anlatım biçimine sahiptir?

Cevap: Hayır! Bu insanlarla ilgili değildir. Ne Tora, ne Zohar ne de Talmud insanlardan bahsetmez, sadece manevi seviyelerden bahseder.

Eğer bir tür manevi seviyede olsaydınız, seviyenizi örneğin Rabbi Şimon’un veya başka birinin seviyesine göre ölçerdik. İnsan bu şekilde ölçülür, adıyla değil. Adının ne olduğunun benim için ne önemi var ki!?

Konuştuğu seviye benim için önemli çünkü bu seviyede tüm perdeleri aşar ve manevi dünyayı görür. Bunun ona ne açtığı benim için önemli. Bazı mikro parçacıkların hızlandırıcısı gibi çalışır.

Bu nedenle, onun bir kişi olarak değil, tüm engelleri aşan ve bana üst dünyayı gösteren “mermi topunda” hangi güç ve kaç elektron volt olduğu hakkındaki verilerine ihtiyacım var.

 

Yaratılan Varlıklar Uğruna

Soru: On Sefirot Çalışması‘nda Baal HaSulam, Yaradan’ın tekilliğinin mucizevi niteliği hakkında yazıyor. Nasıl bir tekillikten bahsediyoruz?

Cevap: Gerçek şu ki, Yaradan tüm eylemlerinde kesinlikle iyidir. O, sadece verir ve ihsan eder; O, her şeyi yalnızca yaratılışın mutlak yararı için düşünür ve yapmaya niyet eder.

Kendisi hakkında bir düşüncesi yoktur, sadece yarattığı varlıkları düşünür. Kendisi için hiçbir arzusu yoktur ve bu nedenle olumsuz eylemlerin kaynağı olamaz. Sonuçta, O’nun yaptığı her şey sadece yaratılanlar içindir.

Soru: Bu bizim de kendimizi hiç düşünmediğimiz bir duruma gelmemiz gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet, ıslahımızın bir sonucu olarak aynı duruma gelmemiz gerekecek. “Mucizevi nitelik”, kendimi düşünmek değil, başkalarını düşünmektir.

Yaratılış Nedeni

O’nun eylemlerinin mükemmelliğini, O’nun isimlerini ve unvanlarını gün ışığına çıkarmak için dünyaları yaratma ve yaratılan varlıkları ortaya çıkarma konusundaki basit arzusuna (30) yükseldiğinde, bu dünyaların yaratılışının sebebiydi (On Sefirot Çalışması, Kısım 1, Bölüm 1).

Soru: Bu, Yaradan’ın dünyaları ve varlıkları Kendi eylemlerinin mükemmelliğini göstermek için yarattığı anlamına mı gelir?

Cevap: Temel olarak, evet. Yaradan, O’nun eylemlerini edinebilecek ve bu eylemler aracılığıyla O’na ulaşabilecek varlıklara Kendi mükemmelliğini ve eylemlerinin mükemmelliğini göstermek için, dünyaları ve yaratılanları yaratmıştır. 

Yaradan’ın kendisi gizlidir, O ulaşılmazdır. Sadece O’nun eylemlerine ulaşılabilir çünkü O, kendini bunlarla ifşa eder. Yaradan’ın gerçek özü, bizim için ulaşılamaz olsa da, O’nun eylemleri aracılığıyla O’nun kim olduğunu hayal edebiliriz.