Daily Archives: Şubat 7, 2022

Komşunuzun Yararına Her Şeyi Yapmak

Soru: Yaradan’ın ihsan etme niteliği olduğu birçok birincil kaynakta yazılıdır. Yaradan’ı sevmenin, ihsan etme niteliğini sevmek anlamına geldiğini varsayabilir miyim?

Cevap: Bir dereceye kadar, evet. Bu nitelik sadece diğer insanlarla ilgili olarak gösterilebilir. Bu yüzden “Yaratılan sevgisinden, Yaradan sevgisine” denilir.

Esas olarak, Yaradan’ı veya bir kişiyi veya tüm insanlığı sevmeniz arasında hiçbir fark yoktur. Ama büyük bir insan kitlesi kullanırsanız ve kendinizi onlara karşı mutlak bir nezaketle ilişki kuracak şekilde değiştirirseniz, bunu daha iyi görebilirsiniz.

Komşunu sevmek, onun için iyi olanı yapmak demektir.

Soru: Peki bunun onun iyiliği için olduğuna kim karar verir?

Cevap: Bunu anlamak için biraz kendinizin üzerine çıkmanız gerekir. Ve bunu yapmak için, Kabala bilgeliğini çalışmaya başlamanız ve ondan gerçekten ilerlemek için ihtiyacınız olanı almanız gerekir: nasıl daha nazik ve daha iyi olunur ve başkalarının, Yaradan’ın ifşasına yaklaşmalarına nasıl yardımcı olunabilir. Bu sizin görevinizdir.

Soru: Sık sık Yaradan’ı sevebilmek için komşunuzu sevmeniz gerekir diyorsunuz. Ve komşunuzu sevmek, ona Yaradan’ı ifşa etmesine yardım etmem anlamına geliyor, onun yüzlerce arzusunu tatmin etmem değil dimi?

Cevap: Tabii ki değil. Tatmin edilmesi gereken tek bir arzu vardır: Yaradan’ı ifşa etmek ve bunu başarmak için gereken her şeyi yapmak. Bu her şeydir.

Bir insanın var olması için gerekli olanlar dışında diğer arzularını tatmin etmenin bir anlamı yok çünkü asıl görevimiz Yaradan’ı ifşa etmektir.

Kişi Çevre İle Güçlenir

Bir insanın kendisini yükseltip çemberinin dışına çıkması imkansızdır. Bu, kendi saçımdan tutup kendimi kaldırmaya çalışmak gibidir ve bunu yapamayacağım nettir.

Bu nedenle insanın besinini yani gücünü, doğru niyetini, amacının yüceliğini ve büyüklüğünü çevresinden alması gerekir. Kişi tüm bunları çevresinden alırsa, kendisini egoizminin üzerine yükseltebilecektir.

Ve beslendiğimiz birçok ortam vardır: ev, iş, eski tanıdıklar ve arkadaşlar. Ama en önemli şey, grubumu hepsinden üstün tutmaktır çünkü bu benim içimdeki gelişmenin en yüksek niteliklerini ve tercihlerini belirleyeceği ölçüde gelişebileceğim, başka bir şekilde değil.

Kişi, dünyanın geri kalanının, tüm potansiyellerinin ve çekiciliklerinin üzerinde nasıl yükselebileceğini kendi kendine kontrol etmelidir, böylece grup ona en fazla büyüklüğü, en güçlü amaç hissini verebilir ki Yaradan’a ulaşmaktan daha yüksek bir şey yoktur,  grup dışında Yaradan’a ulaşmanın başka yolu yoktur.

Her birimiz kendi içimizde biraz egoist birisi olduğunu kesin olarak biliyoruz. Ve ilerledikçe, içimizde daha da büyük bir egoist ifşa edeceğiz. Bu içimizde gittikçe büyüyecektir ve yazıldığı gibi: “Dostundan daha büyük olanın, eğilimi de daha büyüktür.”

Bu nedenle, bize maneviyatta, çevremizdeki herkesten daha yüksek gelişime giden yolu gösteren çevrenin, grubun her zaman diğer tüm grup ve değerlerimizden üstün olmasına özen göstermeliyiz.

Dolayısıyla kişi kendisi için iyi bir çevre seçerse, zaman ve çaba kazanır. Ancak çevrenin kendisi iyi ya da kötü olamaz, bu bizim onu yaratma şeklimizdir. Kendimizi değiştiremeyiz, ama içinde bulunduğumuz çevreyi etkileyebiliriz.

Yaradan bizi bir gruba getirir, elimizi iyi bir şansın üzerine koyar ve der ki: “Al bunu, sana bu fırsatı veriyorum!”. Ve şimdi Yaradan’ın kendisine verdiği bu fırsatı nasıl gerçekleştireceği kişiye bağlıdır. Yapması gereken sadece bu ortamda kendini güçlendirmektir. Güçlenmek ise bizim gözümüzde grubu ne kadar yükselteceğimize, tüm doğal hesaplarımızdan, önkoşullarımızdan ne kadar uzaklaşacağımıza ve bize hedefimizi gösterecek ve bu hedefe ulaşabileceğimiz doğru çevreyi nasıl yetiştireceğimize bağlıdır.

Dolayısıyla insan kendisi için iyi bir çevre seçerse hem zamandan hem de çabadan kazanç sağlar. Öyle ki, her birimiz amaca çok hızlı bir şekilde ulaşabiliriz. Zamanı, çabanın miktarını, yolun kısalığını çevreyi üzerimizde yükselterek belirleriz. Ve o zaman, bu çevreye bağlı kalarak, yaratılışın amacına, içimizdeki Yaradan’ın tam ifşasına doğru uçarız.

Sevginin Niteliği, Açıklama Gerektirmeyecek Kadar Nettir

Soru: Komşumuzun yani dostlarımızın kendi iyiliği için arzularını yerine getirmeliyiz. “Onun kendi iyiliği” ne anlama gelmektedir?

Cevap: “Onun kendi iyiliği”nin ne anlama geldiğini bilmiyorum. Ben sadece kendim için ne almak istediğimi biliyorum. Ki bu da, bir dostuma vermek istediğim şeyin aynısıdır. Ve hepsi bu kadardır.

Bu nedenle, sevmenin, ona kendin gibi davranmanın başka bir yolu olduğunu unutmadıkça, sevgi niteliğinin özel bir açıklamaya ihtiyacı yoktur.

Depresyon Çağın Özelliğidir

Yorum: Maddi hayattan zevk alamama ve anlamını kavrama arzusu, depresyon durumuna çok benziyor.

Cevabım: Hayır. Ben bu koşulları yaşadım, hiç de depresif değiller. Belki içlerinde bir tür depresyon vardır çünkü insan başkalarının ilgi duyduğu şeylere hayran olamaz. Kişi çevresindeki dünyaya bakar: İnsanları ne neşelendiriyor? Sonuçta neyi takdir ediyorlar?

Gerçek şu ki, insanlar bu gerçek arzuyu ortaya çıkarma yolunda depresyona girerler. Bu nedenle, depresyon günümüz dünyasında o kadar yaygın bir sorundur ki, sahiplerinden evcil hayvanlarına bile bulaşır. Evcil hayvanlar için bile antidepresanlar üretilmektedir.

Doğanın tüm katmanları birbirine bağlıdır. Bitkileri düzgün bir şekilde inceleyebilseydik, eminim ki bitkilerde de depresyon bulurduk.

“Ruh ve Beden Arasındaki İlişki Nedir?” (Quora)

Ruh bedenden bağımsız hale gelene kadar, ruhumuzu geliştirmek için bedenin içinde yaşarız. Başka bir deyişle, varoluşun hayvansal seviyesinden başlayarak, ruhu geliştirir ve insan ya da konuşan denilen varoluş seviyesine yükseliriz.

Ruhu geliştirme sürecindeyken, ruhun yükselişinde bir adım atarız, sonra tekrar bedene ineriz ve bu tür iniş ve çıkış döngüleri, yavaş yavaş ruhumuzun bağımsızlığını ve derecesini geliştirir.

Ruh, içimizde düzeltip doldurduğumuz bir histir. Ruhumuzun gelişimi üzerinde çalışırken, ondan ayrı var oluruz, sanki bir tür mekanizma yapıyormuşuz ve onun üzerinde çalışıyormuşuz gibi. Kendimizi ruhtan soyutlar ve onu objektif olarak gözlemleriz. Fiziksel varlığımıza ihtiyaç duymamızın nedeni özellikle ruhumuzu geliştirebilmektir.

Kendimizi bir başka açıdan gözlemleyerek daha objektif hale geliriz. O zaman ruhumuzun seviyelerine yükselebiliriz çünkü bizim içinde var olduğumuz bir bedene sahibiz.