“Mutluluktan Vazgeçtik Mi?” (Linkedin)

Bir öğrenci bana yeni bir raporun Koronavirüs’ün artık dünyanın 1 numaralı endişesi olmadığını iddia ettiğini söyledi. Görünüşe göre, yoksulluk ve işsizlikten daha alt seviyeye düşmüş. Rapora göre bu üçünün yanı sıra, dünya suç, eğitim, iklim değişikliği ve göç konusunda endişeli. Bana göre insanlığın kafası o kadar karışmış ve tükenmiş ki, artık hiçbir şeyle ilgilendiğini düşünmüyorum. Ve konu çok fazla sorun olması değil, ulaşılacak bir hedefin olmaması. Hedef yoksa özlem yoktur ve özlem yoksa uğruna yaşanacak hiçbir şey yoktur.

Herkesin amacının mutlu olmak olduğunu iddia edebilirsiniz ve bu elbette doğrudur. Ancak, hepimiz kendi mutluluk anlayışımıza sahip olduğumuzda ve aklımızda sadece kendi mutluluğumuz olduğunda, her birimiz kendi yolumuza gideriz ve mutsuz oluruz, tükeniriz ve sonunda mutluluktan tamamen vazgeçeriz.

Bu nedenle tanımlamamız gereken ilk şey, hayattaki en önemli şey olarak neyi gördüğümüz ve bunu nasıl elde etmek istediğimizdir. Daha sonra, hedefe ulaşmamızda bize neyin yardımcı olacağını veya engelleyeceğini belirleyebiliriz.

İlk yapmamız gereken, sayısız küresel kriz ile görüldüğü gibi, tüm dünyanın birbirine bağlı olduğunu kabul etmektir. Geri kalanımızın mutluluğunu görmezden gelen kişisel mutluluk, artık sahip olmadığımız bir ayrıcalıktır. Bu nedenle mutluluğu tüm insanların mutluluğu olarak tanımlamalı, ya da en azından bunu yapmaya çalışmalıyız. Bu tüm toplumun desteğini alacağından, mutluluğa doğru ancak bu yönde ilerlersek gerçek bir gelişim kaydedebiliriz.

Bunun bizim amacımız olması gerektiğini anladığımızda ve bunun için çalışmaya başladığımızda, bir şeyler sadece insanlar için değil, tüm gezegen için gelişecektir. Tüm insanların refahını gözetmemiz gerektiğine ikna olduysak, onların kirlilikten zarar görmediklerini, temiz su ve havaya sahip olduklarını, yeterli enerji ve sağlıklı gıdaya sahip olduklarını ve sağlıklarının, barınmalarının ve eğitimlerinin önemsendiğini görmeliyiz. Sonuç olarak, kaynak kullanımımızı dengeleyeceğiz ve herkesin iyiliğini düşünerek yalnızca gerekli olanı tüketeceğiz.

Dünya liderlerinin boş konuşmalar yapmak için atmosferi kirleten jetlerle uçtuğu düzenlemelere ve konferanslara ihtiyacımız olmayacak. Kendi mutluluğumuzun, diğer herkesin mutluluğuna bağlı olduğunun farkında olduğumuz için kendimize çeki düzen vereceğiz. Başka bir deyişle, kirliliği önlemeye ve emisyonları azaltmaya değil, karşılıklı birbirimizi düşünmeye ve birbirimizi önemsemeye odaklanırsak, sürdürülebilirliği başarır ve kendimiz için mutlu bir hayat kurarız. Günümüz dünyasında sürdürülebilirliği ve mutluluğu bulmamızın tek yolu budur.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed