“Sessizlik Altındır” (Linkedin)

Öğretmenim Rav Baruh Şalom Aşlag (RABAŞ) ile sohbet ederek sayısız saatler geçirdim. Çoğunlukla, günlük sabah yürüyüşlerimiz sırasında yalnızken ya da sık sık gerçekleşen iki günlük Tiberias gezilerimiz sırasında konuşurduk.

Bir keresinde ona ben yanına gelmeden önce ne yaptığını sordum çünkü onunla tanıştığımda çoktan yetmiş üç yaşındaydı. “Yalnızdım.” dedi. Biriyle konuşmaya ihtiyaç duyup duymadığını sorduğumda basitçe “Hayır.” dedi.

Bugün, ayrılışından otuz yıl sonra ne demek istediğini anlıyorum. Odamda tek başıma oturuyorum ve dışarı çıkma ya da kimseyle konuşma ihtiyacı duymuyorum Burada yüz yıl oturabilir ve ne olursa olsun aldırmayabilirdim. Ara sıra geziyorum ama kapanmalar başladığından beri çoğunlukla tek başınayım ve gayet memnunum. Öğrencilerim olmasaydı ya da Kabala bilgeliğini dünyaya yayma gereği duymasaydım tek kelime etmezdim.

Bu konuda, benden önceki birçok Kabalist gibiyim. Onlar da günlerini boş konuşmalarla geçirmediler. Birlikte çalışıp otantik Kabala kaynaklarından okudular.

RABAŞ ve benim eskiden yaptığımız da buydu. Tiberias’ta olduğu gibi yalnız kaldığımızda bile, karşılıklı oturur, Zohar Kitabı ya da On Sefirot’un Çalışması aramızdaki masanın üzerinde açık olur, yanlarında bir fincan Türk kahvesi, okur, okur, okurduk.

Arada bir RABAŞ bir şeyi açıklamak için okumayı bırakırdı ya da ben metin hakkında bir soru sorardım, ama çoğunlukla, ortak, manevi bir duyguya yükselerek aramızda okur, bağ kurardık. Başka pek de bir şeye gerek olmazdı, hiç bir şeye.

Savaş ya da seçim gibi ya da İsrail’de halkı dalgalandıran önemli bir olay olduğunda, konu hakkında birkaç kelime konuşurduk, fakat uzatmadan, boş laf konuşmadan. Hayatın amacını bir an olsun düşünmekten vazgeçmezdik; her saniye önemliydi.

Mişna’da, Rabban Gamaliel’in oğlu Şimon’un şöyle dediği yazılıdır: “Tüm günlerimi bilgeler arasında büyüyerek geçirdim ve gördüm ki insan için sessizlikten daha iyi bir şey yok. Eylemler haricinde çalışma en önemlisi değildir ve çok fazla laf konuşan kişi günahı getirir ” (Avot, 1:16).

Kabalistler sessizdir çünkü kalpleriyle dinlerler. Hepimizin parçası olduğu, Adam HaRişon adlı insan sisteminin kalbi olan ortak kalbimizi dinlerler.

Egomuzun balonu içinde kilitli olarak doğarız; ortak kalbimizi duyamayız. Onun yerine sadece kendimizi dinleriz.

Rabaş’tan öğrendiğim şey egonun ötesinde, derinlerde, ortak kalbi dinlemektir. Ruhumuzun derinliklerinde, egonun sınırlarını aşmak ve ortak kalbi hissetmek için bir özlem vardır. Onunla bağlantı kurduğumuzda, dışımızda ne olduğunu gerçekten duyabileceğiz. Tüm insanlığın ruhuyla, tüm doğayla ve onlar aracılığıyla Yaradan ile konuşabileceğiz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed