Daily Archives: Nisan 28, 2016

Köle Özgür Olan Birisini Anlayamaz

Soru: Pesah, Mısır’dan, kölelikten göç, neden yeniden doğumu andırır? Hikâye Musa’nın doğum hikâyesi ile başlar ve doğum sırasındaki kasılmalara benzeyen Mısır felaketleri ile biter. Bundan sonra, sanki yeni bir dünyaya doğmuş gibi, son denizi geçerler.

Cevap: Yeni hayat ana rahmine düşmüş ve Mısır denilen dev bir kabın içinde pişmiştir. Bizim algı ve sezgilerimiz, bencil doğamızı anlama ve bununla başa çıkma çabalarımızın dışında biçimlenir.

Sonunda, bencilliğimize direnmekten aciz olduğumuzu, kaçmaktan yani bencilliğin üstüne yükselmekten başka hiçbir seçeneğimiz olmadığının farkına varırız. Bu niteliksel değişiklikler gerektirir: Tüm alışkanlıklarımızın, ilişki biçimlerimizin ve Babil’de edindiğimiz yetiştiriliş tarzımızın tamamen değiştirilmesini gerektirir.

İbrahim’in metodunu kullanarak birlik olmaya başladığımızda, hayata dair, yeni alışkanlıklar, birbirimize karşı yeni bir tutum ve her şeyin birliğin gözlüklerinden algılandığı, yeni bir bakış açısı kazanırız. Bu yeni bir doğuma işaret eder, çünkü ben, kendine, ailesine, ulusuna, dünyaya ve tüm hayata birliğimiz aracılığıyla bakan yeni bir kişiye dönüşürüm.

Daha sonra eğer önceki benle İbrahim metoduna göre yetiştirilmeden ve başkaları ile birlik olmadan önceki benle karşılaşsaydım, zaman biz birbirini anlamayan iki farklı insan olurduk: Bunlardan biri köle ve diğeri ise bencil doğasından bağımsız, özgür bir insan. Çünkü bu edinilen yeni bir doğadır; nefretin doğası yerine sevginin doğası.

 

Son Deniz – Yam Suf

SORU: Son Deniz (Kızıl Deniz) neyi temsil eder?

CEVAP: Son Deniz (İbranicede Yam Suf) ego ve egodan kurtuluş arasında bir sınırdır. O henüz özgecilik, sevgi ve ihsan etme  değildir ama egodan çıkıştır.

Egoizm ve özgecilik arasındaki sınır hattında, sudan bir set durur. Su iki niteliğe sahiptir; bir yandan sözde Gevurot’un niteliği olan değişmez yasalar, sert güçler ve diğer yandan merhamet ve sevgi güçlerine…

Bu iki gücü bir araya getiren su, Mısır’ı yani egoistik dünyayı bölen sınır hattını ve özgecil dünyayı temsil eder. Bu nedenle suyun Mısır’ı koruyan sert güçlerini temsil eden ve ondan çıkmaya izin vermeyen bölümünü  geçmek gereklidir.

Bir kişi bu sudan duvarı geçerse, amniotik sıvının (cenini çevreleyen zarın sıvısı)  içine girer ve kendisini bir cenin gibi annesinin rahminde geliştirmeye başlar. Ancak ondan kurtulmaya muktedir olması için egodan çok fazla nefret etmesi gerekir. Ve sonra sular ayrılır…

http://laitman.com/2016/04/the-final-sea-yam-suf/

Dostlara Nasıl Yardım Etmeli?

(Her Biri Dostuna Yardım Etti Makalesi Hakkında )

Başkalarının yardımı olmadan ilerlemeye muktedir değilim, sadece dostlarla birlik sayesinde manevi dünyanın, aramızdaki bağda ifşa olduğunu keşfedebilirim. Bizim dünyamızda bazen, güçlü, zengin, nazik veya zeki birinin desteğine ihtiyaç duyarım. Aynı şekilde hayatın amacına saygı duyan, benimle eşit ve bana benzeyen bir kişinin de yardımına ihtiyacım vardır.

Bir dostun diğerine nasıl yardım edebileceğini anlamalıyız. Zengin ve fakir, akıllı ve aptal, güçsüz ve güçlü olduğunda mı bu yardım vardır? Bizim dünyamızda insanlar arasında eşitsizlik olduğunda yardıma ihtiyaç duyulur, bu durumda yardım etme fırsatını keşfederiz. Ne var ki, insanlar eşit olursa destek için de yer olmaz. Bizim dünyamızda yardım, tam olan bir insandan eksikliği olan bir insana doğru uzanır. Peki, hepimiz zengin, zeki veya güçlü vs olduğumuzda?? Biri diğerine nasıl yardım edebilir?

Genel konuşursak, başka birine yardım istemek için yönelmekten heyecan duymuyoruz. Utanç, gurur ve kıskançlık hissediyoruz. Bir şeylere ihtiyacımız olduğunu kabul etmek istemiyoruz ve “ayrılık” için çaba sarf ediyoruz.

Herkes için ortak olan bir şey görürüz: RUH. “Kalbinde endişe olan başkası ile konuşsun” denir. Bu, yüksek ruha hissedilen saygıyladır, zenginlik ya da bilgelikle destek olunabileceği için değil…Yükselmiş ruh hali, “iyiliksever geleceğe” duyulan güvenin sonucudur. Ama bir kişi, kendisini kurtarmak zorunda olduğunu ve bunu yalnız yapamayacağını bilirse depresyona düşer.

Daha doğrusu, dostunun düşüşünü görerek yardımcı olacak tek kişi onun dostudur. “Kişi kendisini hapishaneden kurtaramaz” denir. Hapishane, bizim dünyamız ise, sadece benimle aynı amacı paylaşan bir dost beni bu hapishaneden kurtarabilir ve bana Üst Dünyaya girmem için yardım edebilir.

Daha doğrusu, birinin ruhunu yükseltebilecek (yani ona amaca ulaşmada güven verebilecek ) tek kişi onun dostudur. Bu demektir ki, kişiyi, dostu, bulunduğu koşuldan çıkarıp “geçimini sağlayan” koşuluna yükseltir. Böylece kişi, bir kere daha amacı sanki onun yanındaymış gibi, hayatta daha fazla güven ve bolluk kazanmaya başlar.

Çaresizim çünkü dışarıdan yardım almadan manevi amacıma ulaşamam. Kimseyi zorlayamam ama bana yardımcı olmak isteyen bir dost buldum. O, bilgeliği ve zenginliği ile değil ama ortak amaca ulaşmadaki arzusu ile bana yardım edecek.
Ortaya çıkıyor ki herkes dostuna nasıl yardım edeceğine, dostunun ruhunu nasıl yükselteceğine dikkat etmeli ve bunu düşünmeli çünkü birinin ruhuna saygı duyarak, herkes dostunda “ihtiyaç duyan” ve doldurabileceği bir yer bulabilir.

Bu dostunu eğlendirmek zorunda olduğun anlamına gelmez. Her bir dostumuzu bu amacın edinilebileceğine dair uyandırmalıyız. Böylece o hayatın ruhu ile dolacak ve onun için bir hapishane olan, günlük hayatın ve bu dünyanın üzerine yükselecek. Birisi böyle bir dosta sahip olduğunda kesin olarak hapishaneden kaçmaya muktedir olduğunu hisseder…

http://laitman.com/2010/09/how-to-help-a-friend/