Monthly Archives: Eylül 2012

İfşa İçin Gizlilik

Soru: Dünya çok büyük ve bizden çok az insan var. İlk bakışta buna hiç ulaşma şansımız yok gibi duruyoruz. Fakat diğer taraftan Yaradan’dan gelen kurtuluş ‘bir göz kırpması anı içinde’ diye yazılır…

Cevap: Yaradan’ın etrafını sarar durumda oturmuyoruz. Bir kişi gördüğü ile ilerler. “Yaradan” (Bore), arzularımızı, kaplarımızı hazırladığımız ölçüde içimizde ifşa olan bir niteliktir. Ben O’nu kendim için ‘‘gel ve gör’’ (Bo – Re) prensibine göre inşa ederim.

İçimde hiçbir temel yok ve sadece içimde, çevremin içinde uyanan güçlere kendimi dayandırabilirim. Eğer onları uyandırmakta doğru form ve doğru zamanda başarısız olursam o zaman onlar olumsuz formda ifşa olurlar. Ancak öyle veya böyle, her şey benim içimdedir. Dışarıda hiçbir şey yok.

Sıralamaya uyar ve gelişimimizin programını takip edersek, Yaradan’ı ifşa ederiz. Ancak eğer geride kalırsak, tembellik yaparsak, bu gecikme O’nu bizden gizler, diğer bir ifade ile bu gecikme, ihsan etmenin karşılıklı güçlerinin içinde olduğu ıslah olmuş sistemi bizden gizler. Manevi dünya budur. Basitçe başka bir Yaradan yoktur. En kötü senaryoda, sen kendin için bir put yaratırsın, “dışsal” bir imaj.

Olanaklarımız içerisinde bazılarımız niceliklerinde ve diğerleri de niteliklerinde güçlüdürler. Ve işte bu yüzden az oluşumuz gerçeğinden korkmuyoruz. Esas şey insanlara mesajı getirmektir ki böylece onlar da bunu duyacaklardır. İşte bundan dolayı sınırları silen internete sahipsiniz.

Bu www bizim için ortaya çıktı. Eğer biz bunu doğru bir şekilde kullanırsak o zaman herkese ulaşacağız ve insanlar mesajımızı kabul edecekler. Unutulmamalıdır ki, realitede bunlar küçük, çaresiz arzulardır, çocuklar gibi ve bizler onlara dikkat etmeliyiz.

Soru: Öyleyse, doğru dağıtım neye benzemelidir?

Cevap: Bunu sürekli analiz etmeliyiz. Kabalist Abba sırrın içinde ifşa oldu ve bizler tam tersi ifşanın içinde kendimizi gizlemeliyiz. Gizliliğin içinde ifşa yerine ifşa için gizlilik, insanlara bu şekilde davranmayı öğrenmeliyiz..

05.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, ‘‘Mesih’in Borazanı’’

Dua Ve Güven

Baal HaSulam, ‘Mektup 24’: “Önceden bilmelisin ki dua ve güven el ele yürür. Ve bütün bir güven içinde inanmalısın ki Yaradan her ağzın duasını işitir. Ve bu inanç sayesinde Yaradan’ın yardımını elde ederiz ve o zaman güven içinde kurtarılacağımıza dair duamız bütün hale gelir. Ve daha sonra sanki zaten kurtarılmışız gibi tüm gün boyunca güven ve neşe ile ödüllendiriliriz.”

Baal HaSulam dua ve güvenin aynı daldan kaynaklandığını söyler ve bu çok önemli bir prensiptir. Dünyevi hayatımızda bu tam tersidir: Dua kişide hiçbir güven duymadığı ve kafası karışık olduğu zaman ortaya çıkar. Kişi tamamen muhtaç, korku ve endişe durumunda Yukarıdan yardıma ihtiyaç duyar; kişi kendini hayatta kayıp hisseder ve nereye döneceğini ve ne yapacağını bilmez. Bu umutsuzluk ve kaygı içindeki kişinin içinde bir dua uyanır zira o gelecekten umudunu kesmiş ve dayanacak hiçbir şeyi kalmamıştır.

Ancak manevi bir dua tam tersidir: Manevi bir dua, dünyayı ve kişinin tüm hayatını yöneten ve her şeyi düzeltecek olan bir Ev Sahibi olduğunu hissettiği zaman kişinin içerisinde uyanır. Kişi anlar ki Yaradan her şeyi ilerleyiş içinde hazırlamış ve kişinin tek ihtiyacı sadece O’nunla bir temasta kalmakmış. Bu demektir ki kişi Üst Güç’ün içinde, Yaradan’ın içinde yani O’ndan başkası yok durumundadır, güven içindedir ve bu güvenle kişi O’na döner ve Yaradan’dan aklını ve kalbini açacak ve onu ilerletecek olan talepte bulunur.

Dünyevi hayatımızdaki beklentimizden tamamen zıttır, söylendiği gibi: ‘‘Işığın düşüncesi ile kiracının düşüncesi zıttır.’’

Bu yüzden dua sadece hazırlıktan sonra, ‘‘duadan önce dua’’ durumundan sonra olur. ‘‘Duadan önce dua’’ sayesinde kendimi kaynağa doğru hızlandırmalıyım. Kişi kaynak ile bir güven ve bağ hissettiği zaman, Yaradan’a bir yardım talebi yükseltebilir.

02.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Baal HaSulam’ın Yazıları

Yaradan Gizli Ama Grup Açık

Realitede, O’ndan Başkası Yoktur” ve Yaradan yaratılanlara kendisini ifşa etmek (tanıtmak) istemektedir. Bununla beraber eğer Yaradan kendisini ifşa etmiş olsaydı yaratılanlar asla özgür olamayacaktı. O, “Işık”a kendini daima Işık’a doğru ele verir ve kendini Işık’tan ayıramazdı.

Bu durum, haz almaya doğru net bir köle olduğumdan dolayı Işık’tan önce, Yaradan’dan önce birinin kendisini iptal etmesinin imkansız olmasından kaynaklanır. İnsanlar kendileri olduğunu bilirler ve bu yaşamda sıklıkla Işık tarafından kontrol ediliriz.

Bu, Yaradan’ın gizli olmasının sebebidir ancak grup açıktır (gizli değildir). O halde grupla iletişime geçebiliriz ve hatta Yaradan’a tamamen zıt olan egoizmimizin üzerine bile çıkabiliriz. Ve her şeyin içinde olan ne ise tümüyle aynıdır.

Bir insanı hariç tutarsak sadece Yaradan vardır: “O’ndan Başkası Yok.” O halde bir kişi var olmadığını da pekala keşfedebilir. Her şeyi dolduran sadece tek bir yüce güç vardır. Ancak bu, kişinin O’nun kendisinde olduğuna ulaşmasından sonra gerçekleşir.

(Kharkov Kongresi, 17.8.2012, İkinci Çalıştay’dan)

İyi İlişkilerin Bir Modeli

Soru: İntegral eğitimden geçen insanlar, bizim sonradan tekrar yaratacağımız integral etkileşimin küçük bir modelinin örneğini gösterebilirler mi?

Cevap: Hayır, gruptaki insanlar, birbirlerine iyi bir tutum dışında herhangi bir şey gösteremez. Bu, dış bir gözlemciye fark edilir olmayabilir, ama sadece grupta fark edilir. İyi ilişkiler yalnızca onlar tarafından hissedilir.

“İntegral Yetiştirme üzerine yapılan bir konuşmadan alıntı’’ 19/8/12

Kim için Dua Etmeli: Herbirimiz İçin mi? Ya da Herkes İçin mi ?

Soru: Yaradan’a herkes için dua ederek ve her birimizin zaten herkese Işık için istekte bulunacağını istemek suretiyle hareket ediyor muyum? Şunu istiyorum ki herkes kendini bu topluluk, Işık içinde bulacaktır ve Yaradan her birimize onu edinmek için yardım edecektir.

Yanıt: Neden “herbirimiz” için de hepimiz için değil? Herkes bir arada olursa daha iyi değil mi? Neden birleşme hakkında, birliğe şiddetli arzu duyma hakkında konuşuyoruz. Çünkü maneviyatta “Ben”, “O”, “Sen” ve buna benzer bir koşul yoktur. “Biz” için istekte bulunmak daha iyidir.

Deneyin ve göreceksiniz ki hayat anında daha anlaşılır ve herkes için daha iyi hale gelecektir. “Biz” içerisinde var olan tek koşulu keşfedeceksiniz. Ve mevcut koşul yavaş yavaş sizden uzaklaşacak ve gerçekten bir illüzyon olarak hissedilecektir; Tıpkı daha evvel bu şekilde amaçlandığı gibi.

30 Ağustos 2012 tarihinde yayımlandı

Bir Bebeğin Manevi Dünyadaki İlk Adımları

Eğer ihsan etmeye yönelik bir arzun yok ise o zaman manevi dünyayla da ilişkin yok demektir. Dünyamız sadece içgüdüsel arzulara şükrederek var olur ancak manevi arzuyu sen kendin ortaya çıkaracaksın. Ona özlem duyarak onu kendi başına ifşa edeceksin.

Sen, tutku, kıskançlık ve çevrenin etkisinin yardımıyla kendi içindeki ihsan etme arzusunu uyandırabildiğin ölçüde var olursun. Bu arzuyu kaybettiğin an, sen de anında yok olur ve varlığın sona erer. Basitçe bitersin.

Bizler böyle bir arzuyu ancak gruptan alabiliriz. Bu hiç birimizin içinde var olmayan ortak arzumuzdur.

Duamızın yardımıyla Islah Eden Işık bu arzuları etkiler ve onlar gerçek ihsan etmenin doğru manevi formunu edinirler. Bununla beraber grubun bir parçası olduğum halde bile bunu yanlış bir durumda talep ederim. Dostları sevmeyi, onlarla bağ kurmak istediğimi bağırırım ancak şunu anlamalıyım ki tüm bütün bunlar bir yalan. Fakat bu büyümek isteyen bir çocuğun gerçek bir yalanıdır! Çocuk basitçe bundan daha büyük bir şeyin olduğunu hayal edemiyor.

Ancak görünüşte de olsa ihsan etmeyi istemek gerçeğine şükür, bununla birlikte arzunu ıslah eden Üst Işık’ı üzerine çekersin. İşte bu yüzden denir ki: “Çaba harcadın ve buldun”. Amaca ulaşmak için çabanı eklediğinde, sadece o zaman Işık üzerinde işler ve sen başka bir şeyler bulursun: Maneviyat için gerçek bir arzu.

Aldığın bu arzuyu nasıl ve ne ölçüde doldurabilirsin; bunu incelemeye başlarsın. Akıllı olmaya başlar ve bu arzuyla çalışırsın. Bu arzuyu analiz eder ve bir bu şekilde bir başka şekilde çabalarsın, tekrar dua yükseltirsin; öyle ki üst olan sana öğretsin ve sana bir örnek versin.

Önceleri ihsan etmeyi gerçek anlamda istemedin ancak şimdi bu arzuyu istiyorsun; üst olanın bunun nasıl yapılması hakkında sana bir örnek vereceğini talep ediyorsun. O zaman Yaradan bu arzuyu senin için biraz da olsa ifşa eder ve nasıl hareket edeceğini sana gösterir ve sen O’nun aksiyonlarını taklit etmeye çalışırsın.

İlk aksiyonunu yerine getirdiğinde, göründüğü kadarıyla başarılı olmayarak, aniden her şey çöker ve düşer. Bu durum küçük bir çocuğun bir küpü bir diğerinin üzerine tam yerleştirememiş olması ve tüm yapının yıkılmasına benzer. Daha sonra biraz ağlarsın zira başaramadın ancak inatçılığına, çevreden aldığın desteğe, karşılıklı garantiye şükür ki her şeye tekrar başlarsın!

29.08.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, On Sefirot’un Çalışılması

Yaradan’ın Niteliği Sonsuzluktur

Tüm eğitimimiz içimizde kaplar, arzular oluşturmak içindir ki bunların içinde Sonsuzluğu, Yaradan’ın sınırsız ifşasını edinebilelim. Bu yüzden, ihsan etme arzusunda kalmalıyız, hiçbir şeyin sınırlı olmadığı bu tür arzularda kalarak bunların içinde Yaradan’ı ifşa etmek mümkün olur.

Sevgi, sınırlı bir koşulda ifşa edilemez. Gerçek sevginin ne olduğunu bilmiyoruz, ancak bu, sevgi niteliğinin sınırlı, kısıtlı ve belirli bir seviyeye kadar olduğuna dair çelişki yaratmaz.

Bu nedenle, Yaradan’ı ifşa etme arzusunun hazırlığı ihsan etme niteliğini edinmektir. Bir koşul daha var: Yaradan’ı sadece hissetmek değil aynı zamanda O’nu anlamalıyız da! Bunu yapmak için sınırsız bir kabımız olması lazım. İşte bu yüzden, bizler ihsan etme niteliğini iki şekilde ortaya çıkarmalıyız: hislerimizde ve aklımızda.

Derse Hazırlık 3 Eylül 2012

Gelecek, Ağdadır

Bugün, dağıtımımızın ana hedefi, internettir. Yuvarlak masalar ve benzer durumlar organize ediyoruz, bir gazete basıyoruz, insanlar için kurslar düzenliyoruz ve böylece olabileceği kadar genişlikte istikrarlı, yekpare bir iletişim ağı kuruyoruz. Bizler sanal alanın dışındaki tüm dünyayı kucaklayamıyoruz; bütün geleceğimiz internet ağında.

Haydi şimdi online dağıtım için bütünleşelim. Basitçe, başka bir seçeneğimiz yok. Her şey bununla gelmekte. Haydi hep beraber internet ağı üzerinden bütün insanlara, bütün dünyaya ulaşmak için bir yol bulmaya çalışalım.

Stresin Bir Kaynağı: Ayrımcılık

Cornell Günlükleri’nin Haberi: “Cornell’in psikoloji bilimi Temmuz ayında yayınlanan çalışmasına göre, yoksulluk içinde büyüyen gençlerin daha fazla acımasızlığa maruz kaldığı ve ayrımcılığın bu algılamasının psikolojik sağlık üzerinde ciddi zararlarla irtibatı bulunduğu rapor edildi.

“Yoksulluk ve kötü sağlık arasındaki iyi bilinen bir faktör olarak ayrımcılığın rolünü keşfetmek için yapılan ilk çalışmalardan biri uyarınca, araştırma sosyal sınıf ayrımcılığı deneyimiyle stresin oldukça büyük olumsuz etkisi olduğunu akla getirmektedir…

“Tahmin edildiği gibi, büyüyen vücut kitle endeksi, kan basıncı ve stres hormonları düzeylerinin gösterdiği şu ki yoksulluğun yüksek düzeyde sıkıntıyla alakası bulunmaktadır. Araştırmacılar bu ağır yüklerin üzerindeki yoksulluğun bu olumsuz etkilerinin yüzde 13’ünü ayrımcılığın oluşturduğunu bulmuşlardır…

“Toplum ve yazılı eser araştırmalarında sosyal sınıf ayrımcılığının görmezden gelinmesi hayret vericidir” diyen önde gelen yazarlardan Thomas Fuller-Rowell: “Gündelik hayatta ırkçı klişeleri nasıl bitireceğimiz konusunda hatırı sayılır önem vermekte ve insanları nasıl düzelteceğimiz konusunu düşünmekteyiz ancak tartışmaların bu türü, sosyal sınıf ilişkilerinde var olmamaktadır.” diye eklemektedir.

Görüşüm: Eşit bir toplumda bazı illetler toplumsal denge bazıları ise doğayla denge sayesinde yok olur. Doğayla uyumun bir sonucu olarak, entegre olmuş bir dünyada kesin sıhhati elde edeceğiz.

Sadece Yukarıya Doğru Çaba Göstermeliyiz

İhsan etmeye doğru daha güçlü olarak çekilirken, kendimiz için olan alma kablarımız genişler. Eğer alma kablarımız büyürse aniden düşer ve kendimizi karanlığın içinde buluruz ve bu arzuları düzeltmemiz gerekir. Ve işte bu yüzden tekrar ihsan etme kablarına ihtiyacımız vardır.

Böylece eğer bizler ihsan etmenin içine doğru bağlanmayı özlemlersek, bu bir salıncakta sürekli aşağı yukarı doğru salınmak için yeterlidir: Bir alma kabında ve bir ihsan etme kabında. Her seferinde ihsan etme ve alma kablarının her ikisinin de genişlemesi sonucu ilerlersin.

Ancak sen sadece kendi alma kablarını ve sürekli bu kabların içini kontrol ederek, bunların suistimalini düşünürsen, bu durum seni hiçbir yere götürmez. Bunların daha büyük boşluklarını sadece keşfedersin; daha başka bir şey bulamazsın.

Kırılmanın gerçekleşmesinin sebebi, ıslah için hiçbir umut olmaksızın egoistik alma arzularımıza düşmemiz değildi. Öyle ki sonuç olarak bu alma arzularının içerisine ihsan etmenin kıvılcımları girdi. Şükür bu kıvılcımlara, alma arzuları ihsan etme arzularına bağlanabilir ve kendi huzurunu rahatsız eder. Böylece onlar kendi egolarının içerisine ihsan etme arzularını, yani Galgalta ve Eynaim’i yerleştirirler.

Bu şekilde alma arzusu yani AHAP, aynı zamanda ıslah olmak için bir şans yakalar. Bunun sonucunda, Kabala Bilgeliği’nin esaslı dağıtımının ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.

30.08.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden, Şamati 45