Monthly Archives: Kasım 2011

Işığın Çalışması İçin Bir Yer Hazırla

Soru: Kabala çalışan bir kişinin kalbinde bir yer açmak zorunda olduğu yazıyor. Burada neden bahsediyor, içsel bir çalışma metodundan mı?

Cevap: Zohar çalışırken kalbimizde Islah eden Işığın çalışmaya başlayacağı bir yer açmak için endişelenmeliyiz. Işığın üzerinde işleyeceği mataryeli hazırlamalıyım. İçimde olan şey şu an kötü ve kaynağa, iyiliğe geri mi dönmesi gerekiyor?

Işık için boş bir alan (kırılmanın, kötülüğün olduğu yer) hazırlamalıyım ki Işık bunun tamamını iyiliğe çevirsin. Bu yüzden önce farkına varmalıyım: Kötülüğün olduğu bu bölge içimde nerede ve bu ne anlama geliyor? Ve iyiliğe dönüştürülecek ne demek? Bu koşul Işığın eylemine benzer olmalı çünkü diğer türlü Işık bunu yapmaz.

Eğer arzularım, niyetlerim ve beklentilerim Işığın yaptığıyla örtüşmüyorsa o zaman beni etkilemez. O sadece gerçek arzuma, doğru talebe cevaben beni etkiler. Bu yüzden ne bakımdan kötü olduğumu (kendi fikrime göre) anlamalıyım ve kötü nosyonumu Yaratan’ın (Işık) nosyonuna benzer hale getirmek için onu değiştirmeliyim. Yaratan’a göre kötülük komşunun zararına düşündüğün ve diğerlerinden nefret ettiğin egoist bir eylem. Seni ıslah etmesi için Işığı arzulamalısın ve seni ihsan etmeye, komşuna sevgi duymaya ve diğerleriyle bir bağ kurmaya getirmesini istemelisin.

Eğer şimdiki koşulumu kötü olarak tanımlarsam ve hangi koşulu iyi olarak gördüğümü ve birinden diğerine değişimin tam olarak Işığın yapması gerekenle örtüştüğünü kavrarsam, o zaman Işık bunu yapar. Ancak hala kötülüğün ve iyiliğin ne olduğuna ve Işığın içimde ne gibi bir değişim gerçekleştirmesi gerektiğine dair çok iyi bir anlayışa sahip değilsem o zaman hiçbirşey yapmaz! Işığı bunu yapmaya mecbur etmeliyim! Bu değişimi “Oğullarım beni yendi!” dizesini icra edecek kadar çok istemeliyim. Beni ıslah etmesi için O’nu zorlamalıyım. O’na “Bunu yapmalısın! Bana bunu söz vermiştin!” demeliyim. Arzum hedefi tam olarak vurmalı.

Bu, çalışma esnasında ve öncesinde, hazırlık esnasında yapmak zorunda olduğumuz şeyin açıklaması. Bunun üzerine ıslah çok hızlı gerçekleşir.

– 03/08/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır

İçteki Almak, Dıştaki İhsan Etmek

Şöyle yazar: “Kötü eğilimi  ve içindeki Islah Eden Işık yüzünden Tora’yı onun ıslahı için şifa olarak Ben yarattım.” Bir taraftan egoizmimi, kötülüğümü biriktiriyorum diğer taraftan da Yaratan’dan Işığı, ihsan etme gücünü alıyorum. Bu iki bileşenden “insan” – yani Adem, Yaratan’a “benzeyen” (ibranicede “Domeh” kelimesinden gelir) – diye adlandırılan kendi yeni formumu inşa ediyorum. Bu formun içinde egoizmim ikamet ediyor, ancak dışında ihsan etmeye eş değer. Başka bir deyişle iç tarafta almak dış tarafta ise ihsan etmekyim.

Bu yüzden eylemim “ihsan etme rızası için almak” diye adlandırılıyor ve çalışmam üç çizgide: sağ, sol ve orta çizgi. Sağ ve sol çizgiler Yukarıdan, Yaratan’dan iniyor, orta çizgi ise aşağıdan yukarıya doğru yükseliyor, insandan Yaratan’a doğru. “Kötü eğilimi Ben yarattım” sol çizgiyi, “Onun ıslahı için şifa olarak Tora’yı Ben yarattım” sağ çizgiyi ve “içindeki Islah eden Işık yüzünden” de orta çizgiyi temsil ediyor. Daha sonra kişi Yaratan kadar iyi oluyor. “Ben iyi ve iyilik yapanım ve sen de öyle” Bu yüzden “insan”, yani Yaratan’a “benzeyen” diye adlandırılacaksınız.

– 30/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır.

Yukarıdan Gelen Koruman

Doğa çeşitli seviyelere ayrılmıştır: duran, bitkisel, hayvansal ve konuşan. Benzer şekilde insanoğlu ve bireysel olarak ta her birimiz onlardan oluşuruz. Bu dört seviye kendi menfaatimiz için alma arzumuzun evriminin dört derecesini temsil eder.

Kıskançlık, ihtiras ve hırs tarafından bu seviyelerden geçiriliriz: zenginliği arzu etmekten gücü arzu etmeye ve gücü arzu etmekten bilgiyi arzu etmeye. Seviyeden seviyeye bu şekilde gelişiriz. Kişinin yükselişi ne kadar büyükse doğa onun hata yapması ve hakikatten sapması için daha fazla fırsatlar getirir. Gerçek şu ki kişi daha da ilerledikçe kişi kendisini daha da incinebilir hale getiren ve çeşitli etkilere açık kılan daha fazla farklı nitelikler geliştirir.

Fakirlerin aklı çoğunlukla kendi refahları ve zenginlerin parasıyla meşguldür. Güç peşinde koşan “Kahramanlar” diğerlerinin kanaatine bağlıdırlar, bilgi için yanıp tutuşan “bilge insanlar” tereddütlerle doludurlar ve asla tatmin olmadıkları için bir şeyi aramaya devam ederler.

Kişi ne kadar çok gelişmişse herhangi yabancı bir düşünce tarafından çekilme sorunuyla yüzleşme olasılığı ve amaca (Yaratan’a yapışmak) giden en direk ve kısa yoldan sapma ihtimali daha büyüktür. Baal HaSulam “Panim Meirot uMasbirot Kitabı’na Giriş”’te  ilerlemiş insanların faziletli arzularının kırılıp  onların zenginlik, güç ve itibar sahibi olma peşinde koşmaya başladıklarını (bunun “kişinin” sonu demek olduğunu unutarak) yazar. Bu noktada sadece şans ve “Yukarıdan gelen koruma” yardımcı olabilir.

Biliyoruz ki gerçek (manevi) bir arzuya sahip insanlar vardı ama onların bile dünyevi arayışların ağırlığı altında nihayetinde süreleri doldu. Bu yüzden arzunu titizlikle incelemelisin: Amacın senin için önemli olduğundan kesinlikle emin misin, dünyanın geri kalanı senin için var olmayacak kadar önemli?

Yaratan kişiye yolunda yardımcı olur ama sadece eğer kişi daimi korku içerisinde yaşar ve doğru yoldan sapmaktan korkarsa. Bu manevi korku ona Yukarıdan yardım getirir. Bu koşulda kişi ruhunun Yaratan’ın avuçlarının içerisinde olduğunu anlar.

– 29/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin “Panim Meirot uMasbirot Kitabı’na Giriş” dördüncü kısmından alıntıdır.

İyi Ve Aynı Şekilde Kötü Olan İçin De Yaratan’a Şükret

Soru: Kişi doğru şekilde bir dua (Yaratan’a bir talep) yükseltmeyi nasıl öğrenir?

Cevap: Kişinin tüm çalışması Üst Işık onu etkilediğinde Yaratan’ın çağrısına nasıl doğru şekilde karşılık vereceğini öğrenmeye yöneliktir. Işığın yayılışının beş seviyesi (beş dünya) tarafından (0-1-2-3-4) Yaratan’dan ayrıldım ve “ne ve nasıl”’ı idrak edebildiğim sonuncu, yani dördüncü seviyede ondan izlenimler almaya başlıyorum. Ancak eğer dördüncü seviyeye erişmediysem uyanışımın Yaratan’dan geldiğini daha anlamıyorum ve bir taleple karşılık veremiyorum.

Kalpteki noktamız (daha büyük birşeyi, manevi birşeyi edinme arzusu) uyandığında dahi hala nereye gitmemiz gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini ve çağıranın Kim olduğunu anlamıyoruz. Sadece hayatımızın sebep ve amacını aramaya başlıyoruz.

Başka bir deyişle gerçekten uyandırılmış olan şey Yaratan ile ilgili bir soru ama kişi daha bunu idrak etmiyor. Kabala ilmini çalışmaya başladığında neyi yada daha ziyade Kimi aradığı ona daha anlaşılır hale geliyor. Kişi orada onu uyandıran ve kişinin O’na karşılık vermesini isteyen Biri olduğunu keşfediyor.

Sadece iki şey var: Yaratan ve yaratılan. Gördüğümüz şekildeki dünya bize kendimizi Yaratan’a geri yansıtmamıza yardımcı olmak için belli bir yol olarak gözüküyor. Şöyle yazar: “Tüm dünya bana yardımcı olmak için yaratıldı ve ben Yaratan’a hizmet etmek için yaratıldım.” “Dünyamız” diye adlandırdığımız gözlerimizin önündeki bu tiyatro, tüm gösteriyi oynatan Yönetmeni bulmamız için algımızı ve tepkimizi odaklamamıza yardımcı olmak adına yaratıldı.

En sonunda tüm bu şaşkınlığın ve kafa karışıklığının ortasında O’na odaklandığımızda doğru yönü buluyoruz ve O’nunla doğru şekilde nasıl iletişim kurulacağını öğreniyoruz. Bir yanıt hak etmek için talebimizin ne olması gerektiğini (güç, konsantrasyon ve içerik açısından) keşfediyoruz. Bu yüzden dünyayı ihmal etmemeliyiz, özellikle yakın çevreyi, çalışmaları ve gruptaki dostları. Hayatlarımızın her anını, Yaratan’ın çağrısının geldiği kök noktasının daha iyi farkına varmak ve bu  “ana kapı” aracılığıyla bir karşılık yollamak için kullanmalıyız.

Eğer duamı (Yaratan’a bir talep) aşağıdan Yukarıya doğru, doğru şekilde düzenlemenin yolunu bulursam dünyadaki herşeyin bir amacı olduğunu ve onlar olmadan Yaratan ile temas kuramayacağımı anlarım.

– 28/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (“Duaya sebep olan O kim” makalesi) birinci kısmından alıntıdır.

Dilemekten Vazgeçmeyin

Soru: Eğer duamın egoistçe olduğunu hissediyorsam duamı kesmeli miyim?

Cevap: Yapabileceğin en kötü şey dilemekten vazgeçmek. Bu hayvansal seviyeye geri dönüyorsun demektir çünkü bir hayvan dua etmez, edemez. Biz gerçek bir dua, ıslahın hakkında konuşuyoruz bir kitaptan kelimeler yada göz yaşları hakkında değil.

Dua saf özgecil ihsan etmeyi edinme talebidir. Fakat eğer daha da egoistçe ise özgecil ihsan etmeyi nasıl talep edebilirsin? Sonuçta sadece eğer kendin için değilse dua edebileceğin ortaya çıkar. Kendin için talep etmeye başladığında bu artık manevi değildir çünkü Yaratan’dan kendi egonu tatmin etmeyi istiyorsundur.

Yaratan’a doğru bir dua yalnızca ihsan etme gücü üzerinedir. Dua bu şekilde başlar. Daha sonra buna neden ve neye yönelik ihtiyacın olduğunu saptamalısın. Acaba kendi egom için daha da fazlasını almak için mi vermek istiyorum bunu keşfetmeliyim.

Kişinin yükseldiği 125 seviyenin tamamı duanın derecelerinin muhakemeleridir. Arzumun detaylarına değer biçmek için ihtiyacım olan AB-SAG ışığını alıyorum. Her manevi koşulda, her yeni derecede daha fazla farkına varıyorum. Böylece herşeyin neden gerekli olduğunu anlamaya başlıyorum: bu dünya, dostlar ve düşmanlar, aptallar ve bilgeler, köleler ve kahramanlar ve sehvet ve güç tarafından hareket ettirilenler. Onlarla olan ilişkimi dikkatli bir şekilde incelemem ve Yaratan’a özenmem gereklidir.

Duamın özgecil olup olmadığını ve içinde herhangi bir kişisel fayda yada kendim için bir menfaat barındırmadığını nasıl bileceğim? Bunu sadece diğerleri için dua ettiğimde bilirim. Bu duamı değerlendirmek için bana yardımcı olur. Bunun sonucu olarak Yaratan’ın beni ve tüm dünyayı neden şuan olduğumuz şekilde yarattığını kavrayabilirim. Realitenin tamamı tek bir amaç için yaratıldı ve ayarlandı: Yaratan’dan doğru şekilde dilemeyi öğrenmemiz ve dilediğimiz şeyi – Yaratan’ın doğası, egoizmimizin yerine koymak için gerçek ihsan etme niteliği – almamız için.

– 28/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Rabaş, Şlavey HaSulam) birinci kısmından alıntıdır.

Herkes Bunu Yapabilir

Soru: Kişi düşüşleri esnasında ona destek veren ve onunla ilgilenen büyük bir grup tarafından sarmalanmışsa bu harika birşey. Peki ama münferit olan ve en yakındaki Kabala grubundan çok uzaklarda oturanlar, örneğin Avrupa’daki gibi maneviyatla pek ilgisi olmayan çevrelerde yaşayan diğerleri ne yapacaklar?

Cevap: Fiziksel yakınlığın maneviyat üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu düşünüyoruz ama bu ille de böyle değil. Kişi eğer ilerlemek için büyük çaba sarf ederse ve nerede olursa olsun bağlantı kurabilirse her zaman diğerlerinin yanına daha hızlı gidip onlara yakın olduğundaki durumdan daha fazlasını elde eder. En azından altı aylık bir müddetten sonra diğerleriyle bağ kurmaya çalışmak her zaman için daha faydalı. Etrafımızı saran bedenlere odaklanmamalıyız, onlar aracılığıyla manevi koşulları görmeye çalışmalıyız.

– 28/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Panim Meirot uMasbirot Kitabına Giriş) dördüncü kısmından alıntıdır.

Çirkin Bir Güzellik

İhsan etme niteliğini “çirkin bir güzellik” (egomuza gözüktüğü şekilde, Tshuva Mi Iri diye adlandırılan bir koşul) seçtiğimizde, onunla bir süre yaşadıktan sonra sevgi koşulunu (15th Av) – ihsan etme rızası için almak (Tshuva Mi Ahava) – hissetmeye başlarız. Mega Kongreyi henüz tamamladık, bu kongrede Yaratan’ı edinmek için güzel ama egomuza göre çirkin “Gelin”’i çabalarımız sayesinde ifşa ettik.

Ancak hayatta da sık sık olduğu gibi şimdi “düğün” sona erdikten sonra egoizmin sürekli büyümesi ve değişmesi yüzünden sorunlar ifşa ediyoruz. Ona verdiğin hiçbirşeyle memnun olmayan çirkin ve huysuz bir kadınla evlendiğin şimdi açığa kavuşuyor. Ancak gerçek şu ki o senden ihsan etmeyi talep ediyor: ama sen egoizm tarafından etkilendiğin için, egoizmini doldurmak için ilhamı ve arzuyu kaybediyorsun.

Gerçekte güzel, zengin ve asil olanın kesinlikle ihsan etmek için olan özgecil arzu olduğunu anlamak için “Mantık ötesi inanç”’la (egoizm yerine ihsan etmek ile) çalışman lazım. O bütün iyi niteliklere sahip, sadece sen bunu görmüyorsun!

Umut edelim ki egoizmin bu yeni büyüme safhasından geçip gidelim ve ıslahı edinelim. Ondan sonra “zavallı ve çirkin” Malchut’u görmek yerine ihsan etme niteliğinde ifşa olacak onun tüm güzelliğini göreceğiz. Bu koşul “sevgi günü” diye adlandırılır (15th Av).

– 26/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (15th Av) birinci kısmından alıntıdır.

Yaratan Korkusu

Rabaş’ın Yazıları, makale “Toplumun amacı (1)”: “…dünyanın tamamı Yaratan korkusu için yaratıldı.”

Herşeyi “kendi içime” çekmeyi istemekte egoist duyularımızla algılayamadığımız yüce bir amaç var. “Kendimden” çıkmak “dışımda olan” için endişelenmek manevi korku (Yirat Hashem) diye adlandırılır.

Şu anda kendimi ne şekilde korumak ve doldurmak hakkında kaygı duyuyorum, bu kendisi için korkmak diye adlandırılır. Bilinç altında sürekli bize faydası olan şeyleri kendimize çekmek ve bize, egoizmimize zarar verecek şeylerden uzaklaşmakla alakadar oluyoruz. Aksine manevi korku kendi dışımda olan için korku yaşamam demektir. Tıpkı çocuğu için endişelenen, onu düşünen ve kendini sürekli onunla özdeşleştiren bir anne gibi diğerleri için, Yaratan için endişeleniyorum.

Komşuma için duyduğum bu korku ve endişede, kendimin (kişinin egoizmi) dışında, Üst Realiteyi hissediyorum.

23/07/10, Mega Kongre Ders 1

Geleceğin En Popüler Mesleği

Gelecekte insanlığın sadece %5’i tüm dünyaya “var olmak için gereken şeyler”’i sağlamak için çalışacak, diğerleri ise manevi amacın öneminin tanıtımı üzerine çalışacak. Buna alternatif olarak %100’ün tamamı manevi ıslah ile meşgul olacak ve kendilerine “var olmak için gereken şeyler”’i sağlamak için günde bir saat çalışacak.

Tüm ruhlar arasındaki manevi bağlantıları geliştirme çalışması süreklidir. Yaratan bu dünyada ifşa olmalı, yani bu dünyadaki her insan sizin maneviyata olan arzunuzdan ve onun önemine olan hissiyatınızdan ilham almalı. Buna karşılık onlar kendi taraflarından size aynı şeyle ilham verecekler. Birbirinize verdiğiniz ilham ölçüsünde arzu edeceksiniz ve birbirinizle bağ kurabileceksiniz.

Bugün Kabala’nın dağıtımının çalışmasına daha henüz başlıyoruz. Dağıtım sadece bilginin dağıtılması (kitaplar, internet ve TV gibi) ile ilgili değil aynı zamanda her birey ve diğer herkes arasında bir bağ oluşturmakla da ilgili. Bu ıslahın pratik uygulaması.

Hepimiz Yaratan’ın yada manevi dünyanın içerisinde ifşa olduğu ortak Kli’nin içindeki bağlantılar sisteminin içinde bulunduğumuzdan dolayı herkes bunun üstünde çalışmalı. Dağıtım her insan için kendisini ıslah olmuş sisteme ayarlaması için bir fırsat.

Bu yüzden Kabala’nın dağıtımının bir görev değil ıslah eyleminin kendisi olduğunun farkına varmalıyız. O sizin dünya ile bağlantınız.

– 17 Kasım 2009 saat 9:09’da gönderildi.

Erdemli Bir İnsan Dünyanın Temelidir

“Panim Meirot Masbirot Kitabına Giriş” Madde 22: Her nesilde erdemli ve kötü eşit ağırlıkta olmalıdır. Ancak bu böyle değildir ve her bir erdemliye karşılık binlerce yararsız kişiye rastlıyoruz. Bilmelisiniz ki yaratılışın içerisinde iki çeşit yönetim vardır: a) niteliksel bir güç; b) niceliksel bir güç

Sitra Ahra’nın ayaklarında gezinen bunların gücü yetersiz, adi ve alçak, istenmeyen ve amaçsızdır ve saman çöpü gibi rüzgarda savrulur. Öyleyse bunlar gibileri, yolları arzu ve hedefle açık olan ve kalplerine ufacık eğilimler getirmek için Üst ışığın bir ayağının önlerinde yeterli derecede gece gündüz parladığı alim kalpli insanlara nasıl herhangi birşey yapabilirler?  Bu yüzden niceliksel güç herhangi bir niteliğe ihtiyaç duymadığından, O Yaratılış’ta niceliksel gücü sağladı (ve herhangi bir niceliğe ihtiyaç duymayan niteliksel gücü).

Bütün insanlar farkında olmasalar da ruhları aracılığıyla tek bir sistemde bağ içerisindeler ve bir Kabalist’in tek başına tüm dünyayı ıslah etmeye muktedir olmasının nedeni budur. Erdemli bir kişi, onların sıradan dünyevi arzuları büyük tek bir egoist arzuda (Kli) toplandığından ötürü her nesilde milyarlarca sıradan insana ihtiyaç duyar. Bir Kabalist bununla çalışır ve bunun üzerine “İhsan etme rızası için” niyetini inşa eder.

Daha sonra Kabalist onların katılımları olmadan onların arzularını kullanır ve ıslah eder. Dünyanın her yerindeki milyarlarca insanın ortak arzularını onun ihsan etme rızası için niyetiyle birleştirmelerine zorunlu kılar. Böylece onları ıslaha doğru ilerletir. Bu dünyada meydana gelen herhangi bir ilerleyiş (teknoloji, toplum ya da kültür) bu dünyaya Islah Eden Işığı çeken bir kişiden kaynaklanır. Başka türlü “Işık yarattığı arzuyu yönetir ve onu harekete geçirir” koşulundan ötürü bu dünya cansız ve değişmeden kalırdı.

Dünyamızı gelişiminin programı gereğince Işığı bu dünyaya çeken Kabalistler olmadan düşünmek imkansızdır. Şöyle yazar “Erdemli bir insan dünyanın temelidir.” Bu kesinlikle doğru. Erdemli kişiler ortak ruhların isteklerini kullanarak Işığı kitlelerin arzularının içerisine çekerler. Bu dünyamıza hayatta kalması ve manevi ilerleme için uygun olana dek nesilden nesle gelişmek için bir şans verir. Ve bizim neslimizde gerçekleşen şey tam olarak budur.

İnsanoğlunun bu dünyadaki gelişimi erdemliler tarafından çekilen Işıktan kaynaklanır. Yaşamımız sanki bu dünyadaki fiziksel çalışmamıza bağlıymış gibi gözükür: yeni şeyler yaratmakla başlayarak, çevre araştırmaları yada yeni elektrik istasyonları inşa etmek. Fakat eğer bir Kabalist  tarafından çekilen, bu dünyada beliren Işık olmasaydı hiçbirşey bize ifşa olmazdı.

Bu Işık kendini diğer herkesin arzularında kıyafetlendirir ve onları açığa çıkarır, herhangi bir harekete, ilerleyişe, keşiflere ve dünyadaki evrime neden olur. Aşağıdan cereyan eden bir değişiklik yoktur; herşey bize Yukarıdan iner.

– 22/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (“Panim Meirot Masbirot Kitabı’na Giriş”) dördüncü kısmından alıntıdır.